Pastanede Tatlı Buluşma
3 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Pastanede Tatlı Buluşma
Adımlarını sıklaştırdı Min Soo, ellerini siyah dar kotunun ceplerinden çıkarmaya gerek duymadan. Geç kalmış olabilir miydi? Kızlar hakkında bildiği bir şey varsa eğer bekletilmekten hoşlanmadıklarıydı şüphesiz. Bugün olmayacaktı. Her zaman ki salaklıklarını bir kenara bırakmanın zamanı gelmişti çoktan. Bir saat fazla uyumak adına kafasına çiçek yemek yahut azar dinlemek istemiyordu bu ilişkide. Yeni bir başlangıçtı bu artık. Tamamen farklı bir Min Soo olacaktı. Eski kız arkadaşının değimi ile bir koala gibi hareket etmeyecek gayet olgun davranacaktı. Kızlar bu tarz erkekleri seviyordu sonuçta değil mi? Hani şu duygusallığa önem veren cinsten olanları..Gerçi öyle bir erkek olduğunu düşünmüyordu Min Soo..Olanların çoğu da eşcinseldi ona göre. Min Soo genelde cinselliği ön plana alan tipik bir erkek portresi çiziyordu çoğu zaman. Oldukça güzel kız arkadaşları olmuştu geçmişte, ona istediğini veren. Fakat hiç biri uzun süreli olmamıştı düşlediği gibi..Sıkılmışlardı birbirlerinden çabucak. Bu defa yeni bir ilişki içerisindeydi. Farklı bir kız..Bu kız diğerlerine göre biraz değişikti şüphesiz. Sırf görünümü yüzünden onunla çıkmıyordu bir defa. En büyük fark bu yöndeydi. Min Soo’dan onunla alışverişe gelmesini istemiyor en ufak bir şeyde onu azarlamıyordu. Üstelik daha kafasına çiçekte yememişti bu ilişki de. Bu iyiye işaret olsa gerekti. Bu kız bir melekti Min Soo’ya göre. Kanatlarını kaybetmiş bir melek..Min Soo’nun isteklerine arsızca karşılık vermiyor utangaç tavırlarını koruyordu daima..Belki de bu sebeple Min Soo onu kaybetmekten korkuyordu birazda.
Adımları giderek daha da hızlanırken gözleri kilitlenmişti sokağın başında duran pastaneye..Vitrinde ki şekerlemeler giderek daha da belirginleşirken kuşkusuz onlardan çok daha tatlı bir şeyi görmeyi umuyordu gözleri. Adımlarını nihayet yavaşlatmaya başlamıştı şimdi..Dudaklarına tatlı bir gülümseme yayılıyordu. Görmüştü onu. Ancak tatlısı onu görememişti henüz anlaşılan..Kıza yaklaştıkça içine dolan çok hafif bir koku sarhoş etti onu..İnce parmaklarını sırtı dönük kızın saçlarından gözlerine kaydırdı ve yavaş hareketlerle o sevimli gözleri kapadı. Ellerini bulundukları yerden kaldırmadan kızın kulağına eğildi ve ipeksi bir sesle fısıldadı:
‘’Tahmin et bakalım..Ben kimim? ‘’
Adımları giderek daha da hızlanırken gözleri kilitlenmişti sokağın başında duran pastaneye..Vitrinde ki şekerlemeler giderek daha da belirginleşirken kuşkusuz onlardan çok daha tatlı bir şeyi görmeyi umuyordu gözleri. Adımlarını nihayet yavaşlatmaya başlamıştı şimdi..Dudaklarına tatlı bir gülümseme yayılıyordu. Görmüştü onu. Ancak tatlısı onu görememişti henüz anlaşılan..Kıza yaklaştıkça içine dolan çok hafif bir koku sarhoş etti onu..İnce parmaklarını sırtı dönük kızın saçlarından gözlerine kaydırdı ve yavaş hareketlerle o sevimli gözleri kapadı. Ellerini bulundukları yerden kaldırmadan kızın kulağına eğildi ve ipeksi bir sesle fısıldadı:
‘’Tahmin et bakalım..Ben kimim? ‘’
Park Min Soo- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 35
Geri: Pastanede Tatlı Buluşma
Onun buluşmak istemesi üzerine kalbini tatlı bir heyecan kaplamışken, şimdi de ne giyeceği konusunda endişelerle dolmuştu. Hoşlandığı çocukla neredeyse ilk defa gerçek bir şekilde buluşacaklardı. Üstüne fazla seksi bir şey giyemezdi, fazla sevimli de. Bu yüzden sade bir elbise giymeyi tercih etmişti. Üstündeki kahverengi kısa kollu ve mini olan elbiseyi çekiştirerek yürüyordu sokakların arasından. Aklından geçenler sadece onu bekletmemekti. Aynı zamanda nasıl davranması gerektiği konusundaki endişeleri saymakla bitmezdi. Onunla buluştuğunda önce ne yapmalıydı? İlk defa birisiyle çıkıyordu ki. Önce elini mi tutmalıydı, elini mi sıkmalıydı, yoksa samimi bir şekilde sarılmalı mıydı? Sevgililer bu işi nasıl yapardı, kesinlikle bilmiyordu. Heyecandan sekerek koşmaya başlamıştı. Kafeye vardığında dahi tek düşündüğü şey ne yapması gerektiğiydi. Görüş açısındaki çiftleri süzüyordu ve onların ne yaptıklarını çözmeye çalışıyordu. Hayır, hayır, hayır. Onu o kadar kolay bir şekilde öpemezdi. Düşünememişti bile. Düşüncesiyle bile yüzü kızarmışken bunu yapması imkansızdı. Ellerini önünde birleştirdi sakin bir tavırla. Garson geldiğinde ise sadece çilekli milkshake sipariş etti. O geldiğinde yiyecek bir şeyler alabileceğini biliyordu. Oturmuş onu bekliyordu erkenden gelmiş bir şekilde. Ardından gözlerini kapatan sıcak ellerle irkildi. Sesinden anladığı kadarıyla o gelmişti. Tatlı bir şekilde kıvrıldı dudakları. " Min Soo oppa! " diye heyecanla konuşmaya başladı. Ellerini onun ellerinin üstüne götürerek gözlerini açtı ve ona baktı. " Woah... O-o-oturmayacak mısın? " Heyecandan eli ayağına karışmıştı tam anlamıyla. Yüzü kızarmış bir şekilde ona bakarken hızla önünü döndü ve milkshake' inden bir yudum aldı. Tanrım, kalbim dayanmayacak diyordu içinden. Onunla göz göze gelmemeye çalışıyordu. Kalp atışları hızlandığı için dudakları ve yanakları pespembe olmuştu. Buna rağmen dudaklarındaki gülümsemeyi kaybetmedi.
Hwa Chun Jin- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 33
Geri: Pastanede Tatlı Buluşma
‘’Min Soo oppa!’’ diye heyecanla başladı meleği konuşmaya..Kızın narin elleri, ince parmaklarını kavrıyor, parlayan gözlerden indiriyordu telaşla. Min Soo kendisine engel olamadan güldü kızın bu telaşına..Meleğinin bu heyecanı inanılmaz tatlı geliyordu ona..Oldukça farklıydı da sonuçta. Daha önce gördüğü muamelelere göre çok daha içten çok daha yeniydi.
‘’Woah O-o-oturmayacak mısın?’’
Kelimeler dökülüyordu kızın biçimli dudaklarından zor da olsa. Min Soo sevgilisinin giderek kızaran yüzüne çarpık bir gülümseme ile karşılık verdi. Kız ise utangaç bakışlarını kaçırmak istercesine sırtını döndü hızla.. Masa da duran çilekli milkshake’den bir yudum aldı. Onun bu utangaç tavırları çekiyordu Min Soo’yu ona..
Min Soo Çarpık gülümsemesini bozmadan yavaş hareketlerle kafasını salladı. Kollarını sakin bir edayla sırtı dönük meleğin beline doladı. Bu yaptığının kızı daha da utandıracağını biliyordu ancak kendisine engel olamıyordu. Burnuna dolan hafif koku tüm vücudunu sararken kafasını kızın boynuna doğru yaklaştırdı. Hafif hareketlerle sallanıyordu şimdi uyuşmuş bir edayla. Tıpkı çok sevdiği bir oyuncağı saran ufak bir çocuk gibi. Gözlerini kapattı Min Soo..Duymak istiyordu meleğin telaşla atan kalbini. Sıcaktı..Kızın kokusunu içine çekti sakince..Mırıldandı dudaklarının arasından:
‘’Seni özledim..’’
‘’Woah O-o-oturmayacak mısın?’’
Kelimeler dökülüyordu kızın biçimli dudaklarından zor da olsa. Min Soo sevgilisinin giderek kızaran yüzüne çarpık bir gülümseme ile karşılık verdi. Kız ise utangaç bakışlarını kaçırmak istercesine sırtını döndü hızla.. Masa da duran çilekli milkshake’den bir yudum aldı. Onun bu utangaç tavırları çekiyordu Min Soo’yu ona..
Min Soo Çarpık gülümsemesini bozmadan yavaş hareketlerle kafasını salladı. Kollarını sakin bir edayla sırtı dönük meleğin beline doladı. Bu yaptığının kızı daha da utandıracağını biliyordu ancak kendisine engel olamıyordu. Burnuna dolan hafif koku tüm vücudunu sararken kafasını kızın boynuna doğru yaklaştırdı. Hafif hareketlerle sallanıyordu şimdi uyuşmuş bir edayla. Tıpkı çok sevdiği bir oyuncağı saran ufak bir çocuk gibi. Gözlerini kapattı Min Soo..Duymak istiyordu meleğin telaşla atan kalbini. Sıcaktı..Kızın kokusunu içine çekti sakince..Mırıldandı dudaklarının arasından:
‘’Seni özledim..’’
En son Park Min Soo tarafından C.tesi Eyl. 15, 2012 2:17 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Park Min Soo- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 35
Geri: Pastanede Tatlı Buluşma
Belindeki elleri hissettiğinde kocaman açıldı iri ve kahverengi olan gözleri. Az önce o dokunduğunda bile kalbi yerinden çıkacak gibi atan kızın, şimdi midesinde kelebekler uçuşuyordu ve bu kelebeklerin dediği bir şey varsa 'Bu mideye bizden başka bir şey giremez.' idi. Dudaklarını büzdü aniden. İçtiği çilekli milkshake' i karşıya püskürtmemek için zor tutuyordu kendisini. Onun parfüm kokusu doldurmuştu tüm ciğerlerini kızın. Kalbinin vücudunun her noktasında attığına yemin edebilirdi. İnanılmaz derecede zorluyordu kendisini milkshake' i yutmak için. Buna rağmen geçen her saniye ile daha da imkansız bir hal alıyordu bu. Özellikle kafasını kızın boynuna koyduğu an bir saniyeliğine aşk sarhoşu olduğuna yemin edebilirdi. Onun çıktığı kızlar arasında en masum ve en saf olanıydı Chun Jin. Hayatında ilk defa bir erkekle çıkıyor, ilk defa bir erkek kendisine böyle davranıyordu. Alışkın bile değildi tüm bu muameleye. Ağzındaki çikolatalı milkshake git gide sıcaklaşmaya başlarken çocuğun konuşması ile daha fazla tutamaz olmuştu. PFFFFFTTT! Pembe renkteki milkshake' i olduğu gibi karşıya püskürtmesi bir olmuştu. Hızla aldığı peçeteyle ağzını parçalarcasına kurularken yaptığı hatanın farkına varıyordu. Fazla tepki verdiğini düşünse de kalp atışlarının bu kadar hızlı olması aşırı tepki vermediğinin bir göstergesiydi. "Be-ben özür dilerim. Yani bunu... Bunu hakaret olarak algılama..." Neden hakaret olarak algılaması gerekiyordu ki? İğrendiği için püskürtmemişti tüm milkshake' i. Bunun üstüne bir de böylece pot kırmıştı. " Ö-özür dilerim..." Pembe renkteki dudaklarını ısırdı oyuncağını kırmış bir çocuk edasıyla. Gözlerini de yere eğmişti bile.
Hwa Chun Jin- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 33
Geri: Pastanede Tatlı Buluşma
Bir an ne olduğunu anlayamadı Min Soo..Kızın bedeni giderek daha da sıcaklaşıyordu sanki elleri arasında. Gözlerini araladı sakince. Buna sonsuza kadar devam edebilirdi şüphesiz..Burası rahattı sıcak..Kolları kızın bedenini giderek sarıyor kendisine doğru çekiyordu. Dudakları kızın kızarmış kulaklarına kelimeler fısıldamaya hazırlanırken duyduğu püskürme sesi ile irkildi. Kafasını ani bir hareketle kaldırdı, yattığı rahat omuzdan. Ne sesiydi o öyle? Üstelik daha da önemlisi o ses az önce omzunda yattığı bu melekten mi gelmişti? Gözleri, önünde püskürmekte olan pembe renkte ki sıvıya odaklandı şaşkınlıkla..Onu sarhoş eden o tatlı kokuyu bastıran bir şey yayıldı..Daha farklı bir koku meyveli süt gibi..Sadece biraz daha hafif. Bu koku? O pembe şey? Gözlerini yavaş hareketle kıza doğru kaydırdı onu saran kollarını istemsizce gevşeterek..Şaşkınlıkla gidip geliyordu gözleri artık karşı masaya yayılmış pembe sıvı ve tatlı sevgilisi arasında..Yutkundu güçlükle ardından şaşkınlıkla:
‘’M-m-milkshake?..’’ Peçete ile telaşla dudaklarını kurulayan sevgilisine kayan şaşkın bakışlarına kızın omuzlarına kayan elleri eşlik etti.
‘’Hey Chun Jin..Sen iyi misin?’’ Bunu istememişti..Kızın elbette biraz kızarıp utanacağını biliyordu ancak bunu hiç tahmin etmemişti..Böyle olacağını bilse zaten yapmazdı..Kızın titreyen dudaklarından dökülen güvensiz kelimelerle bir adım geriye çekildi.
"Be-ben özür dilerim. Yani bunu... Bunu hakaret olarak algılama..’’ Neden hakaret olarak algılama demişti ki? Öyle algılayacağından mı korkuyordu? Ya da öyle algılaması mı gerekiyordu? Şaşkınlıkla baktı kıza. Ne diyeceğini bilmiyordu ne demesi gerektiğini de..Bir şeyler söylemek için fazla şaşkındı belki de şu an.
" Ö-özür dilerim..." Diye mırıldandı Chun Jin o güzel dudaklarını ısırarak..Kızın bakışları yere eğilmişti suçlu bir edayla. Min Soo birkaç kez gözlerini kırpıştırdı şaşkınca ardından kendisini gülümsemeye zorlayarak:
‘’So-sorun değil!’’ Diye başladı. ‘’Gerçekten..Hata benimdi biraz fazla.. ileri gittim sanırım.’’ Diyerek tatlı bir ifade takınmaya çalıştı.İstemsizce Karşı masayı temizlemeye başlayan garsona bir bakış atarak:
‘’İstersen başka bir yere de gidebiliriz..’’ diyerek mırıldandı..’’Ya da istersen... gidebilirim?’’ diye de ekledi üzgünce kızın ‘’Bunu hakaret olarak algılama’’ diyerek dudaklarını kurulayışını anımsayarak..
‘’M-m-milkshake?..’’ Peçete ile telaşla dudaklarını kurulayan sevgilisine kayan şaşkın bakışlarına kızın omuzlarına kayan elleri eşlik etti.
‘’Hey Chun Jin..Sen iyi misin?’’ Bunu istememişti..Kızın elbette biraz kızarıp utanacağını biliyordu ancak bunu hiç tahmin etmemişti..Böyle olacağını bilse zaten yapmazdı..Kızın titreyen dudaklarından dökülen güvensiz kelimelerle bir adım geriye çekildi.
"Be-ben özür dilerim. Yani bunu... Bunu hakaret olarak algılama..’’ Neden hakaret olarak algılama demişti ki? Öyle algılayacağından mı korkuyordu? Ya da öyle algılaması mı gerekiyordu? Şaşkınlıkla baktı kıza. Ne diyeceğini bilmiyordu ne demesi gerektiğini de..Bir şeyler söylemek için fazla şaşkındı belki de şu an.
" Ö-özür dilerim..." Diye mırıldandı Chun Jin o güzel dudaklarını ısırarak..Kızın bakışları yere eğilmişti suçlu bir edayla. Min Soo birkaç kez gözlerini kırpıştırdı şaşkınca ardından kendisini gülümsemeye zorlayarak:
‘’So-sorun değil!’’ Diye başladı. ‘’Gerçekten..Hata benimdi biraz fazla.. ileri gittim sanırım.’’ Diyerek tatlı bir ifade takınmaya çalıştı.İstemsizce Karşı masayı temizlemeye başlayan garsona bir bakış atarak:
‘’İstersen başka bir yere de gidebiliriz..’’ diyerek mırıldandı..’’Ya da istersen... gidebilirim?’’ diye de ekledi üzgünce kızın ‘’Bunu hakaret olarak algılama’’ diyerek dudaklarını kurulayışını anımsayarak..
Park Min Soo- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 35
Geri: Pastanede Tatlı Buluşma
Fazlasıyla hoşlandığı erkek arkadaşını kırmış olma ihtimali bile kendisini aptal gibi hissetmesine neden oluyordu. Ne diyebilirdi ki şimdi? Fazla heyecanlandığını söyleyemezdi elbette. Buna rağmen uzun bir süre sessiz kaldığında, Min Soo konuşmaya başlamıştı bile. Onun hatayı kabullenmiş olması bile üzmüştü kızı. Kendi yaptığı, kendi heyecanlandığı bir şey için çocuğun kendisini sorumlu tutması ona kesinlikle adil değilmiş gibi geliyordu. Isırdığı dudaklarını bıraktı neredeyse kan kırmızısına döndüklerinde. Garsonun öndeki masayı temizliyor olması bile moralini bozmuştu anında. Sevgilisine kaydırdı gözlerini ardından. Onun belki de kendisinden bile güzel olan yüzüne bakarken dahi eriyordu. İnsanlar aşık olunca böyle mi hissederlerdi? Belki de ilk defa aşık olduğu için bu sorunun cevabını tam olarak vermesi mümkün değildi. Onun ince bileklerine kaydı gözleri. O konuşurken istemeden de olsa tüm vücudunu süzmüştü. Sonuçta gidip ona çıkma teklifi eden kişi de kendisiydi, ondan gerçek anlamda hoşlanan da. Hiçbir durumda onu suçlayamazdı. Sözleri bittiğinde kırpıştırdı gözlerini panikleyerek. Çocuğun kolunu tuttu aniden. " Ha-hayır. Gitme..." Min Soo' yu tuttuğunu fark ederek bıraktı onun kolunu yavaşça. Genelde insanları durdurmazdı, ancak çocuk kalkıp gidiyormuş gibi panikleyerek kolundan tutmuştu. Yaptığı şey kendisini bile utandırmıştı. Elini ensesine götürdü hızla. " Ah... Şey... Yani gitmene gerek yok... " Başını yerden kaldırarak kahküllerinin altından karşısındaki oğlana baktı. Kızın aklında kalan Min Soo' dan bile daha yakışıklıydı karşısında duran şey. Gerçekte görmenin hayallerinden daha iyi olacağını düşünmemişti. Yanakları yeni düzelmişken yine pembeleşmişti. Elini ensesinden çekerek heyecanla garsonu çağırdı. " Bir filtre kahve, çikolatalı muffin, çilekli pasta ve çilekli milkshake lütfen..." Garson siparişi aldığı gibi içeri gitmişti. Şimdi ise kırdığı pottan dolayı kafasını duvarlara sokmak istiyordu. Min Soo' nun yerine vermişti siparişi. Çünkü ne içip yiyeceğini adı gibi biliyordu. Biraz fazla bilgi almıştı onun hakkında. " Sana sormadım ama... " diye mırıldandı bir kedi yavrusu gibi. Bakışlarında bile kırdığı potun ifadesi vardı.
Hwa Chun Jin- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 33
Geri: Pastanede Tatlı Buluşma
Gözlerini yere devirdiği sırada ince bir el yakaladı kolunu. Bakışlarını o ince narin elin sahibine doğru kaydırıyordu şimdi sakince..
" Ha-hayır. Gitme..." Gözleri bir kez daha kolunu kavrayan ele doğru iner gibi oldu ancak kızın onu serbest bırakması ile bakışlarını doğrudan Chun Jin’e yöneltti. Kız elini ensesine götürmüş, kızarmış bir yüz ile gitmesine gerek olmadığını söylüyordu ona. Dudaklarına tatlı bir gülümseme yayılırken kafasının bir kenarına not düştü.‘’Kural 1: Milkshake içerken ona sarılma!’’ Kızın kahküller altından kendisine yönelttiği utangaç bakışlara karşılık ona doğru bir adım attı ve mırıldandı:
‘Zaten..pek gitmek istemiyordum..’’
Hafifçe omuz silkti..Elleri tekrar siyah dar kotunun ceplerine girivermişti. Yüzüne yayılan sıcak gülümsemeyi bozmadan kıza doğru bir adım attı ancak Chun Jin bu sırada elini ensesinden çekerek garsona doğru seslendi:
" Bir filtre kahve, çikolatalı muffin, çilekli pasta ve çilekli milkshake lütfen..."
Garson siparişi aldığını belli etmek için kafasını sallayarak içeriye doğru giderken Min Soo’nun yüzüne o bilindik şaşkın ifade oturmuştu tekrar..Bu kez bu ifadeye eşlik eden bir de çarpık bir gülümseme vardı sadece. Daha önce pek çok kız arkadaşı onun yerine sipariş vermişti. Aynı şekilde bu kız arkadaşlar menüde nefret ettiği, alerjik olduğu ne varsa önüne doldurulmasını da sağlamıştı elbette. Ancak hiçbiri sevdiği ve devamlı aldığı bir şeyi sipariş etmemişti onun için..Nasıl bilmişti elbette tahmin etmiş olamazdı değil mi?
" Sana sormadım ama... ‘’
Sormasına gerek kalmamıştı zaten ne yiyeceğini biliyordu ona sorulsa o da aynı şeyleri söyleyecekti şüphesiz. Kızın bakışları bir kez daha kırdığı potun etkisi ile düşerken Min Soo ani bir hareketle kızın tek elini iki avucunun içine aldı ve olabildiğince masumane bir ortam yaratmaya çalışarak:
‘’ Biliyor musun kahin falan olmalısın!’’ diyerek söze başladı. Kızın hakkında daha neler bildiğini öğrenmek için deli oluyor ama konuyu bariz bir biçimde buraya getirerek onu üzmek istemiyordu. Bir ihtimal bunu daha sonraya saklamalıydı..Ya da konuyu dolandırarak bilmek istediklerini öğrenmeye..İkinci seçenek biraz şeytanice de olsa onu daha bir cezbediyor gibiydi.
" Ha-hayır. Gitme..." Gözleri bir kez daha kolunu kavrayan ele doğru iner gibi oldu ancak kızın onu serbest bırakması ile bakışlarını doğrudan Chun Jin’e yöneltti. Kız elini ensesine götürmüş, kızarmış bir yüz ile gitmesine gerek olmadığını söylüyordu ona. Dudaklarına tatlı bir gülümseme yayılırken kafasının bir kenarına not düştü.‘’Kural 1: Milkshake içerken ona sarılma!’’ Kızın kahküller altından kendisine yönelttiği utangaç bakışlara karşılık ona doğru bir adım attı ve mırıldandı:
‘Zaten..pek gitmek istemiyordum..’’
Hafifçe omuz silkti..Elleri tekrar siyah dar kotunun ceplerine girivermişti. Yüzüne yayılan sıcak gülümsemeyi bozmadan kıza doğru bir adım attı ancak Chun Jin bu sırada elini ensesinden çekerek garsona doğru seslendi:
" Bir filtre kahve, çikolatalı muffin, çilekli pasta ve çilekli milkshake lütfen..."
Garson siparişi aldığını belli etmek için kafasını sallayarak içeriye doğru giderken Min Soo’nun yüzüne o bilindik şaşkın ifade oturmuştu tekrar..Bu kez bu ifadeye eşlik eden bir de çarpık bir gülümseme vardı sadece. Daha önce pek çok kız arkadaşı onun yerine sipariş vermişti. Aynı şekilde bu kız arkadaşlar menüde nefret ettiği, alerjik olduğu ne varsa önüne doldurulmasını da sağlamıştı elbette. Ancak hiçbiri sevdiği ve devamlı aldığı bir şeyi sipariş etmemişti onun için..Nasıl bilmişti elbette tahmin etmiş olamazdı değil mi?
" Sana sormadım ama... ‘’
Sormasına gerek kalmamıştı zaten ne yiyeceğini biliyordu ona sorulsa o da aynı şeyleri söyleyecekti şüphesiz. Kızın bakışları bir kez daha kırdığı potun etkisi ile düşerken Min Soo ani bir hareketle kızın tek elini iki avucunun içine aldı ve olabildiğince masumane bir ortam yaratmaya çalışarak:
‘’ Biliyor musun kahin falan olmalısın!’’ diyerek söze başladı. Kızın hakkında daha neler bildiğini öğrenmek için deli oluyor ama konuyu bariz bir biçimde buraya getirerek onu üzmek istemiyordu. Bir ihtimal bunu daha sonraya saklamalıydı..Ya da konuyu dolandırarak bilmek istediklerini öğrenmeye..İkinci seçenek biraz şeytanice de olsa onu daha bir cezbediyor gibiydi.
Park Min Soo- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 35
Geri: Pastanede Tatlı Buluşma
Ponpon kızlar ile olan antremanı biteli neredeyse 30 dakikadan kısa bir süre oluyordu. Taksiye binerken arkasından fırlayıp gelen üç kıza baktı burun kıvırarak. Onları sevmiyordu, onları popüler olmak için kullanıyordu. Buna rağmen kızlar kendisini seviyor ve arkasından gelip onu takip ediyorlardı. Yine de kızlara samimiymiş gibi davranarak güvenlerini kazanmaya çalışıyordu. Taksiden indiğinde toplanmış olan altın sarısı saçlarındaki tokayı çekerek saçlarını açtı. Üstelik ponpon kız üniformasının üst kısmını düzeltmeye çalışıyordu. Daha doğrusu göğüslerini daha dolgun gösterebilmek için alttan elleriyle destekledi ve bıraktı. Ardından eğilerek çoraplarını yukarıya çekti. Dışarı çıkarken üniformalarının üstüne takım ceketini giyerlerdi. O da bu geleneği bozmayarak "Anyang Team" ceketini giymeyi unutmamıştı. Üstündeki bol ceketi düzeltti dikkatle. Hadi ama! Bir ponpon kız görünümüne herkesten çok önem vermeliydi elbette. En sevdiği kafenin önünde durmuşken yanındaki kızlar onu dürtüp ne zaman içeri gireceklerini soruyordu. " Şimdi~ " diye mırıldandı sözlerinin sonunu uzatarak. Kapıya doğru ilerleyerek açtı ve içeri girdi. Elbette ortamdaki en seksi ve en mükemmel şey olduğunun farkındaydı. Fazla kalmayı planlamıyordu. Siparişlerini alarak gidecekti buradan. Kasada durup kahvesini beklerken etrafına bakınmayı ihmal etmemişti. Dudakları kıvrıldı şeytanca. Eski sevgilisini, oh hayır, eski seks partnerini görmüştü ilerde duran masada. Karşısında bir kız olduğunu gördüğünde bakışları daha sinsi bir hal almıştı. Eski sevgilisi olabilirdi. Ancak Mi Ko' ya göre eski diye bir kavram yoktu. Herkes onu her şekilde isterdi. Üstelik karşısındaki kızın masum ve 'saf' duruşundan da hiç hoşlanmamıştı. Onu ezmek için fırsat kollarken bunu yapmasının gereği olmadığının farkına vardı. Yavaş ve süzülürcesine onların masasına doğru ilerleyerek Min Soo' nun önünde durdu. " Bebeğim! Bu ne tesadüf! Seni çok özledim, beni ihmal ediyosun! " diyerek sarıldı çocuğun boynuna sıkıca. Göğüslerinin ona değdiğini biliyor olmasına rağmen geri çekilmemişti. Üstelik onun bunu sorun etmediğini kendisine verilen karşılıktan sonra anlamıştı. Min Soo' dan biraz uzaklaştı ve çocuğun elini tuttu. " Arkadaşın da kim? Sevgilim demeyeceksin herhalde? " İronik bir şekilde güldü. Kasadaki 3 ponpon kızın kendisine bakarak ' Mi Ko yine iş üstünde~' dediklerini duyabiliyordu.
Park Mi Ko- III. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 19
Lakap : Miko
Geri: Pastanede Tatlı Buluşma
Her şey yoluna girmişti işte..Tek yapması gereken şey konuya uygun noktalardan girerek karşısında ki meleğin ne kadar zamandır kendisini izlediğini öğrenmekti. Bunu yaparken kahvesinden ufak yudumlar alacak konunun önemini çarptıracaktı. Sanki onun için önemli değilmiş gibi..İşte bu! Bu kadar basitti. Hem böylece Chun Jin’de utanmazdı. Milkshake olayından sonra en son isteyeceği şey kızı daha da üzmekti. Gülümseyen gözlerle utangaç kız arkadaşını süzerken aklından soracağı soruları geçiriyordu son kez. Kızı seviyordu..Hem de çok. Ancak merak ettiklerini de öğrenmeliydi sonuçta değil mi? Elinden geldiğince umursamıyormuş gibi gözükmeye çalışarak göz kontağını bozdu ve kahvesinden küçük bir yudum aldı planladığı gibi..İnce bilekleri, fincanı tekrar masaya bırakırken bakışlarını kıza yöneltti:
‘’Hey Chun Jin sen-‘’ sözleri oldukça yakından tanıdığı bir ses ile bölündü..Tüm vücudu buz keserken kafasının içerisinde dönüp duran tek bir düşünce vardı ‘’Şimdi olmaz!’’ Ama oluyordu işte! Tanrı zaten onu hiçbir zaman pek sevmemişti. ‘’Belki de küçükken karınca yuvasına büyüteç tuttuğum içindir ha?!’’ diye geçirdi içinden. Tek bir gün. Sorunsuz tek bir gün istemişti. Başının belaya girmeyeceği..Chun Jin’in önünde olgun görünebileceği..’’Belki de bir selam verip gider..’’ diye geçirdi içinden ancak kendisi de bunun olmayacağını biliyordu apaçık
‘’ Bebeğim! Bu ne tesadüf! Seni çok özledim, beni ihmal ediyorsun! " Diyerek boynuna doladı o ince kollarını sesin sahibi. Düşünmeye çalıştı ne yapmalıydı? Tenine değmekte olan bir çift göğüs düşünmesini zorlaştırıyordu şüphesiz. Kolları kızın bedenini sararken tenine değen o göğüsleri ne kadar özlediğini anımsadı.. Bir anlık sarhoşlukla kıza iyiden iyiye sarılır olmuştu. ‘’Ne yapıyorsun sen?!’’ diyerek kızdı kendisine, boynuna dolanan kollar gevşerken.. Yaptığının farkına vararak şaşkın bakışlarını Chun Jin’e kaydırdı. Min Soo kızıyordu kendisine.. Aptal! Gene bir ilişkinin daha canına okumayı başarmıştı işte! Gözleri masum bir edayla tekrar az önce kendisine sarılan kıza kaydığında mırıldandı:
‘’Mi..Ko..’’ Uzun zaman olmuştu. Kızın biçimli vücuduna tapardı bir zamanlar..Gerçi şu saniyelerde aynı şeyi yapmak istemiyor da değildi bir yanı. Bu üniforma içerisinde ne kadar seksi göründüğünü unutmuştu kızın..O üniforma üzerine ne fanteziler kurmuştu aynı şekilde..Tüm bir yılı böyle geçmiş gibiydi.Kafasını salladı ve dostça bir gülümseme takınmaya çalıştı. O artık arkadaştı eski bir olay dosya kapandı ve ta daa artık yeni bir sevgilisi vardı. Sapık fantezilerde boğulmak isteyeceği son şeydi kuşkusuz. Mi Ko bir dosttu. Ondan ona sarılmıştı hepsi bundan ibaretti. Cinsellikle ilgili olan düşüncelerinden bir an önce kurtulsa fena olmazdı. Chun Jin’de kızmazdı herhalde. Arkadaşıydı sonuçta..Tamam belki biraz fazlası olabilirdi ama şu an için arkadaş sayılırdı. Hem birazdan giderdi de. Düşüncelerinden sıyrıldı kızın sözleri ile:
" Arkadaşın da kim? Sevgilim demeyeceksin herhalde?"
Diyecek miydi? Tabi ki diyecekti. Demeliydi. Bir süre ne yapacağını kestirmeye çalıştı. Mi Ko’yu az biraz tanıyorsa eğer Chun Jin’e sataşırdı. Böyle bir kızdı. Chun Jin’i korumak istiyor ama Mi Ko’ya sert çıkabileceğini sanmıyordu. Hele yaşadıkları o gecelerden sonra..Kıza kesinlikle sert çıkamazdı..Ama Chun Jin? Yaşadığı çelişkiler giderek daha da sinir bozucu olmaya başlarken ‘’ Mi Ko benim arkadaşım’’ mantığını koruma kararı aldı. Bu Chun Jin kısmını kurtarırdı. Chun Jin’i kurtarmak için yapması gerekene gelince ise basitçe konuyu değiştirmek oluyordu ona göre. Gözleri telaşla iki kız arasında gidip gelebilirken vücuduna ateş bastı. Burası mı sıcaktı ona mı öyle geliyordu..Sıcak birde..Nefes alması zor..Gözlerini Mi Ko’nun o güzel parlak gözlerine sabitleyerek konuşmaya başladı.
‘’Şey..Evet sevgilim..Sen ne yapıyorsun peki anlat bakalım! Uzun zamandır görüşmedik! Antremanlar nasıl gidiyor?’’ Sevgilim kısmından sonrasına gereğinden fazla bir coşku göstermişti istemsizce. İçinde bulunduğu durumun berbatlığından kaynaklıydı belki de bu. Öyle veya böyle bu işten yırtmalıydı!
‘’Hey Chun Jin sen-‘’ sözleri oldukça yakından tanıdığı bir ses ile bölündü..Tüm vücudu buz keserken kafasının içerisinde dönüp duran tek bir düşünce vardı ‘’Şimdi olmaz!’’ Ama oluyordu işte! Tanrı zaten onu hiçbir zaman pek sevmemişti. ‘’Belki de küçükken karınca yuvasına büyüteç tuttuğum içindir ha?!’’ diye geçirdi içinden. Tek bir gün. Sorunsuz tek bir gün istemişti. Başının belaya girmeyeceği..Chun Jin’in önünde olgun görünebileceği..’’Belki de bir selam verip gider..’’ diye geçirdi içinden ancak kendisi de bunun olmayacağını biliyordu apaçık
‘’ Bebeğim! Bu ne tesadüf! Seni çok özledim, beni ihmal ediyorsun! " Diyerek boynuna doladı o ince kollarını sesin sahibi. Düşünmeye çalıştı ne yapmalıydı? Tenine değmekte olan bir çift göğüs düşünmesini zorlaştırıyordu şüphesiz. Kolları kızın bedenini sararken tenine değen o göğüsleri ne kadar özlediğini anımsadı.. Bir anlık sarhoşlukla kıza iyiden iyiye sarılır olmuştu. ‘’Ne yapıyorsun sen?!’’ diyerek kızdı kendisine, boynuna dolanan kollar gevşerken.. Yaptığının farkına vararak şaşkın bakışlarını Chun Jin’e kaydırdı. Min Soo kızıyordu kendisine.. Aptal! Gene bir ilişkinin daha canına okumayı başarmıştı işte! Gözleri masum bir edayla tekrar az önce kendisine sarılan kıza kaydığında mırıldandı:
‘’Mi..Ko..’’ Uzun zaman olmuştu. Kızın biçimli vücuduna tapardı bir zamanlar..Gerçi şu saniyelerde aynı şeyi yapmak istemiyor da değildi bir yanı. Bu üniforma içerisinde ne kadar seksi göründüğünü unutmuştu kızın..O üniforma üzerine ne fanteziler kurmuştu aynı şekilde..Tüm bir yılı böyle geçmiş gibiydi.Kafasını salladı ve dostça bir gülümseme takınmaya çalıştı. O artık arkadaştı eski bir olay dosya kapandı ve ta daa artık yeni bir sevgilisi vardı. Sapık fantezilerde boğulmak isteyeceği son şeydi kuşkusuz. Mi Ko bir dosttu. Ondan ona sarılmıştı hepsi bundan ibaretti. Cinsellikle ilgili olan düşüncelerinden bir an önce kurtulsa fena olmazdı. Chun Jin’de kızmazdı herhalde. Arkadaşıydı sonuçta..Tamam belki biraz fazlası olabilirdi ama şu an için arkadaş sayılırdı. Hem birazdan giderdi de. Düşüncelerinden sıyrıldı kızın sözleri ile:
" Arkadaşın da kim? Sevgilim demeyeceksin herhalde?"
Diyecek miydi? Tabi ki diyecekti. Demeliydi. Bir süre ne yapacağını kestirmeye çalıştı. Mi Ko’yu az biraz tanıyorsa eğer Chun Jin’e sataşırdı. Böyle bir kızdı. Chun Jin’i korumak istiyor ama Mi Ko’ya sert çıkabileceğini sanmıyordu. Hele yaşadıkları o gecelerden sonra..Kıza kesinlikle sert çıkamazdı..Ama Chun Jin? Yaşadığı çelişkiler giderek daha da sinir bozucu olmaya başlarken ‘’ Mi Ko benim arkadaşım’’ mantığını koruma kararı aldı. Bu Chun Jin kısmını kurtarırdı. Chun Jin’i kurtarmak için yapması gerekene gelince ise basitçe konuyu değiştirmek oluyordu ona göre. Gözleri telaşla iki kız arasında gidip gelebilirken vücuduna ateş bastı. Burası mı sıcaktı ona mı öyle geliyordu..Sıcak birde..Nefes alması zor..Gözlerini Mi Ko’nun o güzel parlak gözlerine sabitleyerek konuşmaya başladı.
‘’Şey..Evet sevgilim..Sen ne yapıyorsun peki anlat bakalım! Uzun zamandır görüşmedik! Antremanlar nasıl gidiyor?’’ Sevgilim kısmından sonrasına gereğinden fazla bir coşku göstermişti istemsizce. İçinde bulunduğu durumun berbatlığından kaynaklıydı belki de bu. Öyle veya böyle bu işten yırtmalıydı!
En son Park Min Soo tarafından C.tesi Eyl. 15, 2012 4:59 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Park Min Soo- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 35
Geri: Pastanede Tatlı Buluşma
Gelen kızı süzdü baştan aşağı. Sarı altın sarısı saçları, bembeyaz teni, düzenli yapılmış makyajı ve seksi bir vücudu vardı. Onu tanıdığından emindi, okuldaki herkes tanıyordu ki. Ponpon kızların lideri gibi bir şey olduğunu biliyordu. Sadece umutsuzlukla kapattı gözlerini. Zaten kötü başlayan buluşmalarını daha kötü yapabilecek şeyin ne olduğunu merak ederken gelen kişinin o kız olması işleri hiç kolaylaştırmıyordu. Üstelik onun gibi seksi ve güzel bir kız ile karşılaştırıldığında solda sıfır kalıyordu ve bunun kendisi de farkındaydı. Sevgilisinin ona ne kadar hayranlıkla baktığını görebiliyordu. Chun Jin' de hayrandı kıza, onun gibi zayıf ve güzel olmayı isterdi elbette. Hoş ya, o ponpon kızdan daha uzun olduğundan emindi. Buna rağmen geri kalan vücudu kurtarmıyordu ya. O kızla boy ölçüşemeyeceğinin farkındaydı, pes ediyordu. Özellikle kız sevgilisine içten bir şekilde sarıldığında içinde bir şeylerin koptuğunu söyleyebilirdi. Şu an Min Soo kendisiyle çıkıyor olmasına rağmen ona bu kadar yakın davranmasını anlayamıyordu. Aralarındaki ilişki hiç bitmemiş gibi görünüyordu. Üstelik kız neredeyse onun içine düşecekken Chun Jin onu öpmeyi bile düşünemiyordu. Kızın gelişiyle fazla rahatsız olmuş olmasına rağmen masadan kalkıp gidemezdi. Kendisini burada kalmak için zorluyordu. Kızın aşağılayıcı ses tonundan sonra bir şeylerin farkına varmıştı. Asla Min Soo için yeterince iyi olamayacaktı. Bunu kızın da düşündüğünün farkındaydı. Sevgilim demeyeceksin herhalde sözleri beyninde yankılanıyordu. Özellikle sevgilisi olan çocuk utanırmış gibi bunu doğrularken başını hafifçe aşağıya eğdi. Diyebilecek hiçbir şeyi yoktu. Bu ikisinin arkadaştan ibaret olmadığını biliyordu, hissediyordu. Üstelik yeni çıkmaya başlamış olmalarından dolayı Chun Jin ile aralarında hiçbir şey olmamıştı, onun için iyi değildi. Aralarına girmek istese de bunu yapamazdı. Gözlerini bu ikiliden kaçırmaya başlamıştı bile. Kız gidene kadar konuşmayacak gibi görünüyordu.
Hwa Chun Jin- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 33
Geri: Pastanede Tatlı Buluşma
Kızı rahatsız ettiğinin farkına vardığında ona yukarıdan bakmaya devam etti. Çok kısa bir bakış olsa da kızın gözlerinin içine bakıp ufak bir uyarı yapmıştı. Asla benden iyi olamazsın. Kızın kendisine göre paspal olan duruşu git gide sinirlerini bozmuyor değildi. O masum görüntüsünün altında neler yattığını tahmin edebiliyordu. Yanlış tahmin ettiğinin farkında olmasa da onu kırmak, parçalara ayırmak istediği söylenebilirdi. Özellikle Min Soo kızın sevgilisi olduğunu söylediğinde seksi bir kahkaha atmaktan geri kalmamıştı. Kızı daha ne kadar aşağılayabileceğini kendisi bile kestiremiyordu. Kıza başını bile çevirmeden Min Soo' nun gözlerinin içine baktı. Kız umrunda dahi değildi, Min Soo' yu ayartmaya çalışıyordu. " Güzel gidiyor diyebilirim aşkım. Özellikle şu sıralar seni şaşırtacak birçok şey öğrendim. Bir ara bana uğra, gösteririm. " Kızla daha fazla uğraşamazdı. Kasada bekleyen ponpon kızlar kendisine siparişlerinin geldiğini gösteren işaretler yapıyordu, bu yüzden rahatsız olsa da kızlara başını sallayarak geleceğini ima etmişti. " Herneyse bebeğim, benim gitmem lazım. Sana ve minik kız arkadaşına iyi eğlenceler. " Eğilerek çocuğun dudağının yanına bir öpücük kondurdu gitmeden önce son kez. Doğrulduğunda Min Soo' nun omzuna dokunarak arkasından geçti ve kızların yanına doğru ilerledi. " Yaptın yine yapacağını Mi Ko-sshi~!" diyordu kızlar kendisine. " Ahaha, bunlar daha hiçbir şey kızlar. " Kahvesini eline alarak yürümeye başladı. Arkasında kuyruk gibi dolanan kızlar onu takip etse de en önden Mi Ko gidiyordu. Kapıdan çıktığı andan itibaren fazla havalı yürüyüşü geri dönmüştü. Sağ eliyle saçlarını arkaya attı ve kahvesinden bir yudum aldı. O ikiliyi ne duruma soktuğu umrunda olmadan okula doğru yürümeye başlamıştı.
Park Mi Ko- III. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 19
Lakap : Miko
Geri: Pastanede Tatlı Buluşma
Kendisini ciddi anlamda berbat hissediyordu Min Soo..Lanet! Neden bu olaylar hep onun başına geliyordu ki? Eli karnına gitti. İçeride bir yerde bir şeyler kasılıyordu. Tanrım ne kızdı ama. Onu aramalı mıydı? Mi Ko’nun Mesajı açıktı. O gecelerden biri..Bir tanesine sahip olmak ister miydi? Tekrar..Sadece eski günlerin hatırına..Gözleri Mi Ko’nun az önce çıktığı kapıya sabitlenmişti. O çok..Havalıydı..Seksiydi..O pek çok şeydi ama adını koyamıyordu Min Soo. Gözlerini sabitlendikleri yerden kaydırırken duraksadı. Chun Jin..Mi Ko buradayken hiç konuşmamıştı sadece oturup izlemişti onun Mi Ko’yu arzulayışını..Kendisinden nefret etmeliydi. Belki de doğru olan buydu.Muhtemelen kendisine değer veren yegane kızın yine kendisinden nefret etmesini sağlamıştı.
O ne olduğunu anlayamamıştı bile her şey o kadar çabuk olmuştu ki..Chun Jin’i seviyordu. Sevmeliydi..Kız tıpkı gökten düşmüş bir melek gibiydi sonuçta. Onu anlıyor, dinliyor, saygı gösteriyordu. Ancak onu seviyorsa neden Mi Ko’yu gördüğünde bu kadar kaptırmıştı? Bakışlarını devirdi. Bir şeyler söylemesi gerekiyordu..Acı bir ifade ile yüzünü buruştururken kafasını salladı hafifçe..
‘’Bak Chun Jin..Ben seni seviyorum..Onunla aramızda olanlar..’’ Durdu onunla arasında ne vardı? Seks? Ne diyecekti yani ‘’Chun Jin o kızın içine düştüm çünkü yatakta harika anılarımız oldu.’’ Tabi tam söylenecek şeydi ya..Kafasını toparlamaya uğraşarak gözlerini kaldırdı..Sözlerine devam etmesi gerekiyordu belki de. En azından tamamlaması.. Derin bir iç çekerek: ‘’Bak bugün onunla aramızda olanlar ciddi değildi onu aramayacağım. Ciddiyim..O sadece.. Bilirsin işte.. eski bir olaydı o kadar..’’ Elinden geldiğince normal göstermeye çalışmıştı durumu. Ancak ağzından dökülen kelimeler daha da suçlu hissetmesine yol açıyor durumun hiçte normal olmadığını hatırlatıyordu ona..
O ne olduğunu anlayamamıştı bile her şey o kadar çabuk olmuştu ki..Chun Jin’i seviyordu. Sevmeliydi..Kız tıpkı gökten düşmüş bir melek gibiydi sonuçta. Onu anlıyor, dinliyor, saygı gösteriyordu. Ancak onu seviyorsa neden Mi Ko’yu gördüğünde bu kadar kaptırmıştı? Bakışlarını devirdi. Bir şeyler söylemesi gerekiyordu..Acı bir ifade ile yüzünü buruştururken kafasını salladı hafifçe..
‘’Bak Chun Jin..Ben seni seviyorum..Onunla aramızda olanlar..’’ Durdu onunla arasında ne vardı? Seks? Ne diyecekti yani ‘’Chun Jin o kızın içine düştüm çünkü yatakta harika anılarımız oldu.’’ Tabi tam söylenecek şeydi ya..Kafasını toparlamaya uğraşarak gözlerini kaldırdı..Sözlerine devam etmesi gerekiyordu belki de. En azından tamamlaması.. Derin bir iç çekerek: ‘’Bak bugün onunla aramızda olanlar ciddi değildi onu aramayacağım. Ciddiyim..O sadece.. Bilirsin işte.. eski bir olaydı o kadar..’’ Elinden geldiğince normal göstermeye çalışmıştı durumu. Ancak ağzından dökülen kelimeler daha da suçlu hissetmesine yol açıyor durumun hiçte normal olmadığını hatırlatıyordu ona..
Park Min Soo- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 35
Geri: Pastanede Tatlı Buluşma
Kızın bakışlarını üstünde hissettiği saniyeden itibaren başını kaldırıp bakamamıştı bile. Kızdan gerçek anlamda korktuğu söylenebilirdi. Onları tanıyordu, nasıl tanımazdı? Okulun başına bela olan, kendini beğenmiş ponpon kızlardan tüm okulun kızları korkardı. Aralarından maximum bir tanesinin normal olduğunu söyleyebilirdi. Sevgilisinin kızla ne kadar yakından ilgilendiğini kolaylıkla görebiliyordu ve bundan rahatsız olduğu söylenebilirdi. Buna rağmen kızı saçlarından tutup kafasını masaya vuracak değildi. Gerçi bunu yapmayı isterdi ama yapmayacak kadar terbiyeli bir kızdı. Kız sevgilisini öpüp gittikten sonra dahi başını kaldırıp bakmamıştı etrafa. Sevgilisinin konuşmasıyla tüm tüyleri diken diken oldu. Fazlasıyla gerilmiş olduğu için o kadar kasmıştı ki kendisini, etraftaki sesleri bile kapatmıştı kulaklarını. Özellikle karşısındaki oğlanın olanları açıklamaya çalışması daha da batırıyordu durumu. Eğer öyle bir şey olmasa açıklama yapmayacağını düşünüyordu. Özellikle kendisini açıklamaya çalışırken daha da batıyor olması Chun Jin' in aklında daha farklı şeyler uyandırıyordu. Sevgilisini kıskanıyordu elbette. Ancak ona kızlarla görüşmemesini söyleyemezdi. Başını yavaşça kaldırarak karşısındaki oğlana baktı. Titrek bir sesle konuşmaya başladı. " Ben... Sorun değil. Sonuçta... Sonuçta o güzel bir kız. " Olabilirdi böyle şeyler değil mi? Belki eski sevgilisi olsaydı kendisi de böyle yapardı. Bilemiyordu bunu elbette. Hiç ilişkisi olmamıştı ki daha önce. Sadece kızın yanında ezilmişti, sevgilisi onun kız arkadaşı olduğunu söylemekten utanmıştı ve şimdi de kendisini açıklamaya çalışıyordu. Etrafındaki herşey daha ne kadar kötüye gidebilirdi sanki... Masadaki milkshake'i aldı eline dikkatle. Eli hafiften titriyor olsa da düzgünce tutmaya çalışıyordu bardağı. Dudakları tekrar bardakla buluştuğunda biraz daha sakinleşmişti sanki. Şekerli şeyler onu sakinleştiriyordu ve bu bir gerçekti. Bardağı masaya bırakırken gülümsemeye çalıştı, bunu başaramamıştı. Buruk bir gülümsemeyle konuşmaya başladı. " Onunla çıktığın için şanslı bir erkeksin. " Sonuçta güzel kızların elde edilmesinin daha zor olduğunu düşünüyordu. Ancak bahsettiği kişi Mi Ko'ydu. Onu elde etmek hiçte o kadar zor değildi.
Hwa Chun Jin- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 33
Geri: Pastanede Tatlı Buluşma
" Onunla çıktığın için şanslı bir erkeksin. " Beyninde yankılanıyordu bu cümle aralarında geçen şu can sıkıcı sessizlik anında. Alt dudağını ısırdı tedirgince..Değildi. Mi Ko’yu elde etmek için kimsenin şansa ihtiyacı yoktu sonuçta. Onun standartlarına göre çekici olmak yeterliydi belki de. Açıklamasının ne kadar zavallıca olduğunun farkındaydı Min Soo. Tamamen batmıştı. Üstelik bu defa suyun üstüne de çıkamıyordu. Belki de doğru olan buydu. Chun Jin gibi her şeyi olgunlukla karşılayan bir kızı hak etmiyordu . O her zaman ateşli olduğunu düşündüğü kızların yanında olmuştu sonuçta değil mi? Arsız sinir bozucu kızlar cezbediyordu onu. Chun Jin ise fazla iyi biriydi belki de. Mi Ko ile aralarından geçenlere karşı bile seyirci kalmıştı zavallı kız. Üstelik bunun için Min Soo’yu azarlamıyordu bile. Omuz silkti aldırmaz bir edayla. ‘’Dediğim gibi sadece eski bir olay o kadar..’’ Kızın göğüslerinin tenine uyguladığı baskıyı anımsadı kelimeler dudaklarından dökülürken.. Boynuna dolanan kolları..Kızın o mükemmel kokusunu. ‘’Bir ara bana uğra gösteririm..’’ Görmek istiyordu kızın göstereceklerini. Gözlerini kapattı yorulmuş bir edayla..Ancak gözleri kapalıyken bile karanlığını aydınlatan altın sarısı saçlardan kaçamıyor, yatak odasında yanında yatan bir Mi Ko’yu düşlemeye devam ediyordu. Kızın dolgun göğüslerini saran saten çarşafları hayal ederken birden gözlerini açtı. Bunu yapamazdı karşısında sesi titreyen bir Chun Jin vardı ve o hala Mi Ko’yu hayal ediyordu. Kafasını toparlamaya çalışarak öne doğru eğildi. Artık kıza daha yakındı. Yüzüne hafif bir gülümseme oturttu, durumu pişkinliğe vurmamaya dikkat ederek. Kızın üzülmesini istemiyordu. Mi Ko ile ilgili bir girişimde bulunacaksa bunu kızın bilmesine gerekte yoktu zaten. Haberi olursa sadece üzülürdü sonuçta. Kızın masada serbest duran elini kavradı tereddüt etmeden. Onu mutlu etmek istiyordu sadece. ‘’Surat asmaca yok!’’ diyerek büyüttü gülümsemesini..Ardından kızın elini daha sıkı sararak ‘’Hadi farklı bir yere gidelim. ‘’ Boşta olan eli ile garsona hesap için işaret vermeye uğraşırken de gülerek ekledi ‘’Sana sarıldığımda milkshake püskürtemeyeceğin bir yere..’’ Öyle bir yere ihtiyacı vardı şu an. Çünkü kıza yaşattıklarından sonra ona sarılmak istiyordu sıkıca bir daha bırakmamak üzere.
Park Min Soo- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 35
Geri: Pastanede Tatlı Buluşma
Sadece eski bir olay Chun Jin, abartıyorsun diye mırıldanıyordu içinden. Mi Ko her ne kadar güzel bir kız olursa olsun sevgilisinin kendisini onun için bırakmayacağını düşünüyordu. Yersiz bir şekilde kıskanıyordu onu. Kıskanılmayacak gibi değildi ki. Fazlasıyla yakışıklı, kızlara karşı nazik ve bir o kadar da iyi bir sevgiliydi. Tek sorun kendisinde bitiyordu ona göre. Her hatayı kendisi yapıyor, her sorunu kendisi çıkarıyordu. Öyle ki güzel veya seksi olmadığı için kendisinin sevgilisi olduğunu söylemekte bile çekinmişti. Onun sözlerinden sonra başını yavaşça eğerek onu onayladı ve ayağa kalktı. Hesabı ona ödetmek istemiyor olsa da bir erkeğin onuruyla oynamayacak ve ödemesine izin verecekti. Gülümsemeye çalışıyordu zorla da olsa. Min Soo hesabı ödediğinde Chun Jin çoktan kafeden çıkmıştı bile. Kısa kahverengi elbisesiyle oldukça sevimli görünmesine rağmen hala kendisini bir açıdan eksik hissediyordu. Min Soo neden onun çıkma teklifini kabul etmişti ki? Moralinin bozulmasını istemiyordu hiçbir şekilde. Onun kendi duygularıyla oynaması da içini yer bitirirdi. Sadece Min Soo' nun kendisinden gerçekten hoşlanıyor olmasını dilemişti. Dudaklarını ısırdı gülümsemeye çalışırken. " Neden daha iyi birisiyle olmasın..." Mırıldandığı için sözcüklerin bazıları kaybolmuştu dudaklarında. Arkasından gelen kapının açılma sesi ile döndü ve ona baktı. Güneş ışığının onda yarattığı hoş yansıma yanaklarını kızartmaya yetmişti bile. Nasıl ilk görüşte kalbini çalabildiğini anlamıyordu. Onu gördüğünde yüzünde istemsizce bir gülümseme belirmişti. Pembe yanaklarına bir o kadar uyan pembe dudakları güneş ışığının altında daha hoş görünüyordu kızın. Beyaz teni hasta bir çocuk kadar soluk ve şeffaf olsa da yüzüyle örtüşüyordu. " Ne-nereye gideceğiz oppa? " diye sordu heyecanla.
Hwa Chun Jin- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 33
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz