#2 Just for Sex

Gece odasının yüksek pencerelerinden içeriye dolarken, o tedirgin bir edayla baş parmağını kemirmekle meşguldü. Chun Jin’i aldatacak olmanın verdiği suçluluk duygusu ile karışık yoğun bir heyecan basmıştı içini. Midesine giren sinir bozucu kramplar durumunu daha da çekilmez bir hale getirirken o beklemeye devam ediyordu, odanın içerisinde bir ileri bir geri yürüyerek.. Mi Ko geldiğinde ne yapacaktı? Baş parmağını kemirmeye devam edemezdi herhalde. Nasıl bir atakta bulunacaktı ki? Daha önce kızla yatmıştı kızın cinsellik konusunda ki rahat tavrı oldukça açıktı. Ancak kendisi geçen seferin aksine fazla tedirgindi. Chun Jin diğer kızlar gibi değildi. Min Soo’nun bir yanı bu tatlı melekten uzaklaşmak istemiyor diğer bir yanı ise delicesine Mi Ko’yu arzuluyordu. Vazgeçse iyi miydi? Gerçi artık vazgeçemezdi kızı dört kez aramış iki kez de mesaj atmıştı, sabah pastanede tenine değen şu göğüslerin gazı ile. Olay o kadar çabuk gerçekleşmişti ki düşünecek pek vakti olmamıştı bu konu hakkında. Beyniyle pantolon bölgesi yer değiştirmişti her gördüğü ateşli kızda olduğu gibi. Tek elini saçlarına götürdü ve ince parmakları ile saçının sağ tarafını avuçladı. Öyle romantik bir ortam yaratmamış, özel giyinmemişti. Zaten konu sadece seksti. Ancak her ihtimale karşı yatağın altında ki döşemeye saklanmış birkaç şişe votka bekler konumdaydı, kurtarırdı onu.

Odanın içerisinde bir ileri bir geri yürümeyi nihayet kestiğinde gözleri ile ufak bir tarama yaptı mekanda. Yatakhanenin diğer odalarından farklı değildi kendisininki de. Tek fark belki biraz fazla dağınık olmasıydı. Gerçi Mi Ko geleceği için yerde ki fırlatılmış t-shirt ve çorapları kaldırması çarşafı sökülmüş yatağı düzenli bir şekle sokması gerekmişti. Yani oda önce ki haline göre nispeten toplu sayılırdı. Dolapları açmadıkça pek bir sorun yoktu zaten..Her şeyi bir heyecanla içeri tıktığından, dolap kapağı kıyafetlerin etkisi ile biraz açılır gibi olmuş, Min Soo’da yıkılmasını engellemek adına eski kız arkadaşlarından birinin lastik tokasını dolap kapağına dolayarak ufak çaplı bir çözüm yaratmıştı kendince. Tek eli yavaş bir edayla saç tellerinden ayrılırken dişleri ile kemirdiği zavallı parmağı da serbest bıraktı. Hızlı adımlarla tuvalet aynasına giderek yansımasını süzdü tarafsız bir göz ile..Fena görünmüyordu saçlarını saç spreyine boğarak bir iki kız arkadaşının sevimli bulduğu bir modele sokmuş şu çok sevdiği Green Lantern t-shirt’ünü giymişti. T-shirt’ün üstünde siyah keten bir ceket altında ise dar koyu gri kot pantolon vardı. Kotu esnek dilli spor ayakkabıları ile uyumlu olduğunu düşündüğü için giymiş, hafif bir parfüm sıkmıştı. Öyle çok özel değildi giydikleri..Umursamıyormuş görünümü çizmeye çalışmış ancak bu görünümü çizmek için de epey uğraşmıştı kendi çapında. Pantolonunu aralayarak gitar desenli havalı bulduğu şu boxer’ı giydiğinden emin oldu ve banyodan ağır hareketlerle çıktı. Saat ilerliyor ancak Mi Ko hala ortalarda görünmüyordu. Her geçen saniye karnına giren kramplar artarken bu tedirginlikle nasıl bir performans sergileyeceği hakkında kısa kriterler yapıyordu aklında. Pantolon bölgesinde hissedeceği bir çift kalın biçimli dudağın çözemeyeceği bir şey olmadığı kanısına vardığı sırada oda kapısından gelen ses ile irkildi.

Mi Ko’nun " Zavallı küçük kız yerine beni tercih etmen gözlerimi yaşarttı. Ama seni suçlayamam, ufaklığın tanıdık ellerden geçmesi yanlış bir şey değil. " Diyerek kasıklarına oturuşu alt dudağını ısırmasına yol açmıştı Min Soo’nun. Kızın kalçaları şu ‘’ufaklıkta’’ minik hareketlenmelere yol açıyordu. Kaşlarını kaldırarak gülümsedi sinsice. Kolları kucağında oturan kızın belini sıkıca kavrarken başını kızın kulaklarına yanaştırdı ve fısıldadı:

‘’O ufaklığın şu tanıdık elleri ne kadar özlediğini tahmin bile edemezsin..’’

Başı kızın kulaklarından boynuna doğru kayarken elleri kalçalardan omuzlara doğru çıkıyordu acele etmeden. Kızın üstünde ki şu beyaz elbiseyi çıkarmak için fırsat kolluyordu aslında. Dudakları Mi Ko’nun boynunda turlar atarken ince parmakları elbise askılarını indiriyordu. Mi Ko’nun Chun Jin’e laf atmasını pek umursamamıştı nasıl olsa Chun Jin bu olayı hiç bilmeyecekti. Dert etmeye ne gerek vardı ki? Üstelik isteyeceği son şey şu an Mi Ko ile dalaşmaktı. Dudakları iniyordu daha seri bir biçimde. Boyundan göğüslere doğru.. Kızın göğüslerini her zaman sevmişti. Büyüktüler üstelik Chun Jin’inkilerin aksine dokunmaya izin vardı. Başını kızın dolgun göğüslerinde gezdirirken elleri elbiseden içeriye doğru kayıyordu. Kızın iç çamaşırı giyip giymediğini merak etti. Elbiseden içeri dalan ellere bakılırsa birazdan öğrenecekti..

Yatağa ittirildiği an üstte olmakla ilgili tüm planları suya düşmüştü. Dominant olmak konusunda zaten genelde çok istekli olmazdı. Ancak Mi Ko gibi bir kız üzerinde güç sağlayabilmeyi içten içe istemiyor da değildi. Her şeye rağmen durum farklılaşmamıştı. Yatan taraf oydu işte. Gerçi çokta fark etmezdi. Sonuçta bunun gibi ufak bir olaydan dolayı Mi Ko’nun yırtıcı bakışlarını silip atacak değildi. Kızın ince parmakları pantolonunun fermuarını indirirken yüzüne yayılan gülümseme ciddi anlamda büyüyordu. Sol dirseği üzerinde doğrularak fermuarını indiren kıza dikti gözlerini. Yüzünün bir kısmına düşen dağılmış saçları ile her zamankinden çok daha seksiydi kız. Mi Ko’nun biçimli elleri açık fermuardan ‘’özel’’ olarak nitelendirebileceği şu önemli bölgeye dalarken alt dudağında gezdirdi dilini.
" Küçük kalbin bunu kaldıramayabilir tatlım."dedi kız yüzünde ki sinsi sırıtışı ortaya çıkarırken. Dayanacağı konusunda pek şüphesi yoktu gerçi. Penisinde gezen eller bir erkeğe ait olmadıkça pek sorun yoktu.
Kasıklarında turlayarak uygun noktayı bulan Mi Ko yataktan destek alarak Min Soo’nun sol dirseği üzerinde kurduğu ufak desteği kırdı, bel hareketi ile. Kaymıştı şimdi çocuğun kafası geriye doğru. Unutmuştu Min Soo bu kızın bu işte ne kadar iyi olduğunu. Elleri zaman zaman kızın kalçalarına gidiyor daha hızlı ritimler yakalamasına yardımcı oluyordu. Dudaklarını parçalayasıya ısırırken içinde en ufak bir şüphe dahi kalmamıştı: Chun Jin gibi kızlar ona hitap etmiyordu.

" Bu... İyiydi!" diye mırıldanmıştı kız nefes nefese, o giderek hızını artırırken..
''Daha hiçbir şey görmedin.'' diye fısıldayarak gülümsedi Min Soo ise kızın kızarmış kulaklarına doğru. Hafifçe doğrulttu kendisini dirseklerinin üzerinde.
Yüzüne bir gülümseme yayılırken düşünüyordu ''bu işi pisleştirmenin zamanı çoktan geldi'' diye. Sol bileği tekrar kızın belini kavrarken sertti. Eski nazikliğinden pek eser kalmamıştı. Kızın kalçalarından destek alan bedeni doğruldu, kızı aşşağıya doğru iterek..Pasif olan tarafı değiştirmenin zamanı gelmişti artık.
Dudakları Mi Ko'nunkilerde ıslak turlar atarken hızını giderek arttırıyor kızın bacaklarını beline doluyordu. Mi Ko'nun mükemmel bedeni altındayken çok daha güzeldi herşey sanki. Hareketleri hızlı olduğu kadar derindi de şüphesiz. Yüzüne yayılan gülümseme rahat bir ifadeye dönüyordu iyiden iyiye. Bu hızda kendisini ne kadar tutacağını merak etti. Sahi ne kadar sürerdi ki boşalması? Eğer içeriye boşalırsa..İfadesiz dudakları şeytanca bir gülümseme ile çarpılırken kızın nefesini yüzünde hissetti. Kendisini tutmaya ne gerek vardı ki? Hızını artık tutamayacağından emin olduğu bir evreye çekerken tasasızdı. Sonuçta içeriye boşalsa ne olurdu ki?