Something Is Wrong
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Something Is Wrong
Wang Mei Jia & Woo Jong Jin
- Zaman o kadar hızlı geçiyordu ki buna anlam vermekte zorlanıyordu. Sadece birkaç hafta önce sonbahar yağmurlarını yaşarken şimdi ürkek bakışlar ile pencereden dışarıya yağan kara bakıyordu. Öğrenciler yanından geçip hızla bahçeye doğru koşarken orada sadece ellerini kavuşturmuş halde duruyordu. Kesinlikle kışı seviyordu. Soğuk havayı... Ama bir türlü kendisini bu soğukluğa bağdaştıramamıştı. Ellerini kalın siyah montunun ceplerine soktu ve sıkılgan bir tavır ile okul koridoruna baktı. Herkes oldukça neşeli görünüyordu Jia'a. Tebessüm eden yüzler, kahkahalar... Ama hepsi üzerine üzerine gelen tonlarca ağırlık gibiydi. Neredeyse haftalardır kendinde değildi. Bir taraftan ortalıkta kaybolan Jin'i arıyor, bir taraftan da Jae ile olan birlikteliğine devam etmeye çalışıyordu ama her gün adeta azap çektiği bir güne dönüşmüştü. Ama arada sırada Jae'nin kendisinme tebessüm etmesi onu rahatlatıyordu. Mutluydu muhtemelen. Kesinlikle kendisine aşırı derecede aşık olduğunu düşünüyordu. Peki kendisi?... Cevap veremiyordu. Artık yaşayan ölüler gibiydi. Kafası birçok düşünce ve sorular zinciri ile dolup taşarken, yaşadığına dair pek bir kanıta rastlanmıyordu. Derslere giriyor, TJ'e yardım ediyor, kulüp işleri ile ilgileniyor, birinci sınıflara yardım ediyor, Jae'nin sevgili rolünü oynuyor, Jin'i arıyor...
Sıkıntıyla kahverengi çantasını karıştırmaya başladı. Telefonunda iki cevapsız arama vardı. Jae. Telefonunu yeniden çantasına tıktı umursamazca. Sadece yalnız kalmak istiyordu. Omzunu pencerenin kenarına dayadı ve okul bahçesini izlemeye devam etti. Öğrenciler birbirlerine kar topu atıyor, koşuyordu. Hatta bazıları yere doğru kendini atıyor ve melek izleri çıkarmaya çalışıyordu. Normalde Jia gördüklerine karşı hafif bir tebessüm ederdi ama şuan ifadesiz ve solgun bir yüz ile öylece bakıyordu. Ama dikkatini kapıdaki siyah karaltı çektiğinde adeta kan beynine sıçradı. JIN! Gözleri bir balığın gözleri gibi pörtlek bir ifade buğulu pencereden görebildiği kadarı ile siyah karaltıyı izliyordu. Tam olarak seçemiyordu ama içinde ki ses 'Evet! O Jin!' diye çığlıklar atıyordu. Üçüncü sınıfların ders saati bitmişti yani serbesti, Jae'de kendisi aramış olmasına karşın spor salonunda çalışmalara katılırdı muhtemelen ve bunun Jae'i birkaç saat oyalacağından emindi. Onun duygularına kesinlikle zarar vermek istemiyordu. Çevil bir hareket ile okul kapısına doğru hızla -aslında koşuyor gibiydi- adımlar ile ilerlemeye başladı. Bu fırsatı kaçırmak istemiyordu. Kendisini okul bahçesine doğru atarken yüzüne çarpan soğuk hava ile adeta buz kesti. Dudaklarını birbirine bastırdı ve montuna daha sıkı sarınırken sık bir biçimde yağan kardan görebildiği kadarı ile karaltıyı seçmeye çalıştı. Montunun şapkasını kafasına geçirirken 'Sarışın Çinli' yi fark etmesini istemiyordu. Muhtemelen daha önce ki denemelerinde olduğu gibi ondan bir şekilde kaçacaktı ve ortalıktan kaybolacaktı. Monto fazla uzun değildi bu yüzden bacakları buz kesmişti. Eteğini çekiştirirken bir taraftan da onca karın arasından karaltıyı izlemeye başlamıştı.
İlerleyişi oldukça yavaş olmasına karşın karaltıda pek hızlı değildi bu yüzden rahatça onu takip edebiliyordu. Okuduğu eski dedektif çizgi romanlarını anımsadı. İlk kez düşünceleri ile hafifçe tebessüm etmişti. Hatta buna kendisi dahi şaşırmıştı. Montuna sıkıca bir kez daha sarındı ve okul dışına çıkan karaltıyı izlemeyi sürdürdü. Bu kez benden kaçamayacaksın Woo Jong Jin.
Wang Mei Jia- III. Sınıf | Aşçılık Kulübü Başkanı
- Mesaj Sayısı : 234
Lakap : Qiàn ~
Geri: Something Is Wrong
Siyah,hafif kalın olan eldivenlerini geçirmiş olduğu eliyle karnını ovalarkan buruşmuş yüzüyle açlığının ne kadar da hissedilir olduğunu anlamıştı.Kara sabitlenmiş olan bakışlarını etrafa yöneltirken derin bir nefesi içine çekti.Hava nasıl bu kadar soğuyabilmişti?Yavaşça elini burnuna götürdü,üşüdüm!Kışa bayılıyor olmasına rağmen üşümekten hiç haz etmiyordu,çabuk hastalanıyordu çünkü.Beyninde yer etmiş sıcak bir çorbanın hayalleri ile uzun zamandır durduğu yerden ayrıldı.Ayak parmakları birbirine temas ettikçe daha da ısınıyordu sanki,boynuna sıkıca sarmış olduğu atkının yüzüne de gelmesini sağlayarak okulun görkemli giriş kapısından attı kendini dışarıya.Dersi var mıydı?Bilmiyordu.Uzun zamandır o kız ile karşılaşmamak için dersliklerin önünden bile geçmiyordu.Hatta onu göreceği korkusundan bu vakitlerde harika olacak daimi yeri çatıya bile uğramıyordu.İçi buruktu fakat yine de o Çinli ile karşılaşacak cesaret kendisinde mevcut değildi.Ellerini montundan çekip çocuksu şapkasını iyi yandan tutup çekti,yavaş yavaş açılmaya başlayan kulaklarının da üşümesini istemiyordu.Şapka ne güne duruyor ziyniyeti içerisindeydi.Tekrara ellerini yerlerine sokunca okula pek de uzak olmayan o yaşlı kadının dükkanına doğru yavaş adımlarla ilerlemeye devam etti.Boş vakitlerinde sıcak bir çorba için oraya gidiyordu hep,küçük,sakin bir yerdi.Orayı müzik dinlermiş gibi kulaklarını takarken iki öğrenciden duymuştu.Ve meraktan olsa gerek bir uğramış sevmişti.Babasının öyle bir yerde yemek yediğini duysa kendisinin döveceğine emindi.Hijyenik olmasına bile umursamaz direkt kuruntularına kapılmaya başlardı.Bu yüzden de gizli gizli geliyordu buraya,kafa dinlemek için uygundu...
Kara bulanmış botlarını girişteki yere sürterken ellerini cebinden çıkarmış,atkısını gevşetmişti.Hafiften burnuna gelen harika kokuları içine çekerken keyifle içinden geçirdi;Hum...Bu koku!...Tanıdık bir kokuydu elbette ki,belki de bu yüzden tatlı bir şekilde gülümsemişti.Yavaşça iki basamağı çıkıp dükkanın içine girdi.Kapının karşısında duran tahtadan masada iki iyi giyimli adam oturmuş bir şeyler yiyordu.Fazla dikkat etmemeye çalışarak çoğunlukla kullandığı askıya çıkarmış olduğu montunu astı.Yaşlı kadını tanıyordu,artık buraya yabancı sayılmazdı,içen içe güveniyordu.Her zaman olduğu gibi cam kenarı köşedeki masaya oturduktan sonra yaşlı kadının ''Sen mi geldin Jongjin-ah!'' demesi ile saygıyla başını eğip gülümsemişti.Direklerini masaya dayayıp ellerini nefesiyle ısıtmaya çalışıp yaşlı kadına hafif bir ses tonu ile bağırdı;''Ahjumma,üşüdüm.''Kadın onu anlamış olacak ki hemen ''Biraz sonra geliyor!''diye cevap vermişti.Artık birbirlerini anlıyorlardı,bu Jin'in hoşuna gidiyordu.Gülerken tam da karşısında duran aynaya baktı.Yüzü solmuştu ,-ki zaten hep soluktu-kendine bakmak istemezcesine bakışlarını diğer tarafa yöneltti.Oturduğu masanın sevmediği tek yönü buydu,adeta kendisinden rahatsız oluyordu.
Kara bulanmış botlarını girişteki yere sürterken ellerini cebinden çıkarmış,atkısını gevşetmişti.Hafiften burnuna gelen harika kokuları içine çekerken keyifle içinden geçirdi;Hum...Bu koku!...Tanıdık bir kokuydu elbette ki,belki de bu yüzden tatlı bir şekilde gülümsemişti.Yavaşça iki basamağı çıkıp dükkanın içine girdi.Kapının karşısında duran tahtadan masada iki iyi giyimli adam oturmuş bir şeyler yiyordu.Fazla dikkat etmemeye çalışarak çoğunlukla kullandığı askıya çıkarmış olduğu montunu astı.Yaşlı kadını tanıyordu,artık buraya yabancı sayılmazdı,içen içe güveniyordu.Her zaman olduğu gibi cam kenarı köşedeki masaya oturduktan sonra yaşlı kadının ''Sen mi geldin Jongjin-ah!'' demesi ile saygıyla başını eğip gülümsemişti.Direklerini masaya dayayıp ellerini nefesiyle ısıtmaya çalışıp yaşlı kadına hafif bir ses tonu ile bağırdı;''Ahjumma,üşüdüm.''Kadın onu anlamış olacak ki hemen ''Biraz sonra geliyor!''diye cevap vermişti.Artık birbirlerini anlıyorlardı,bu Jin'in hoşuna gidiyordu.Gülerken tam da karşısında duran aynaya baktı.Yüzü solmuştu ,-ki zaten hep soluktu-kendine bakmak istemezcesine bakışlarını diğer tarafa yöneltti.Oturduğu masanın sevmediği tek yönü buydu,adeta kendisinden rahatsız oluyordu.
Woo Jong Jin- III. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 334
Yaş : 31
Lakap : slybody
Geri: Something Is Wrong
Bir taraftan başını saran başığı önüne doğru tutuyor, bir taraftan da karların arasında debeleniyor ve bacaklarının buz tutmasını engellemeye çalışıyordu. Okuldan fazla uzaklaşmamışlardı. Aslında uzaklaşmayı istiyordu. Herkesin dilinden düşmeyen dedikodu sitesinde haberi yayınlandığından beri etrafında ki insanlara şüpheli gözler ile bakıyordu acaba hangisi diyerek. Tam bir patlama yaşanmıştı. Bir hafta boyunca okul koridorlarında gezerken öğrencilerin fısıldaşmaları ve ona bakmaları tamamen içine kapanmasına neden olmuştu. Birde Jae vardı tabi. Hiç bir şey söylememişti. Ama Jia o dedikoduyu gördüğünden, duyduğundan kesinlikle emindi. Anlık bir iç sıkıntısı yaşadı. Burada ne işim var? Jae'nin yanına git. Ama vücudu ona itaat etmiyordu. Zaten düşünceleri de bir süre sonra kendisine isyan etmişti. Dükkana doğru yavaşça ilerlemeye başladı. Bacaklarının ısınmasına pek yardımcı olmayan uzun botlarını girişte yere sürttü ve açtığı kapıdan yavaşça içeriye süzüldü. Başını hafifçe öne eğerek dükkanı inceledi. İlk bakışta Jin'i fark etmemişti. Aslında o olduğundan bile emin değildi ama fazla uzakta olmayan masada tek başına oturuyor ve yaşlı bir kadın ile konuşuyordu. Orada öylece kendisine sırtı dönük olan Jin'e baktı. Uzun zamandır ona bu kadar yakın olmamıştı ve yaşadıkları son olayı düşündükçe... Vücudunu hafif bir titreme sardı. Kesinlike Jin'e karşı oldukça sinirliydi. Boğmak istiyordu onu. Nefessiz bırakmak ve tabi bir açıdan da defalarca öpmek. Nefesini tuttu ve dudaklarını birbirine bastırırken yaşlı kadının masadan uzaklaşmasını ve ona doğru gelmesini izledi. Montunun şapkasını eğmişti ve hafifçe eğilerek kadına selam verirken öylece orada durmaya devam ediyordu. Jin'in kendisini fark etmesini istemiyordu. Şu anda. Dükkan kesinlikle sıcaktı ve tanıdık yemek kokuları ile sarmalanmıştı. Yaşlı kadının tedirgin bakışlarını üzerine hissettiğinde konuşması gerektiğini veya hareket etmesi gerektiğini fark etmişti. Ama sadece başı öne eğik bir biçimde tebessüm ettikten sonra asıl yapmak için geldiği işe yöneldi. Yaşlı kadının yanından hızla geçerken Jin'in masasına doğru ilerliyordu.
İçten içe bu kadar kaba davrandığına inanamıyordu. Geriye dönüp yaşlı kadından defalarca özür dahi dileyebilirdi. Ama sadece ilerledi. çevik bir hareket ile Jin'in karşısında ki sandalyeyi hızla çekti ve oturdu. Oldukça fazla gürültü yaptığından emindi. Ama kimseyi umursayacak durumda değildi. Sadece Jin'e odaklanması gerekiyordu. Kahverengi çantasını normal bir şeymiş gibi diğer boş sandalyeye yerleştirirken, hırsla montunun başlığını geriye çekti ve kısık gözler ile Jin'e baktı. Jin'in dahi bu beklenmedik durum karşısında şaşıracağından emindi. Ama haftaladır üzerine yüklenen duygusal gerilim ile Jia'da yaptıklarına ve yapacaklarına şaşırıyordu. Sarı saçları özgürlüğe kavuşmuş ve omuzlarından aşağı kıvrımlar halinde iniyordu. Normalde saçlarını fazla uzatmazdı ama haftaladır kendisinde değildi ve saçları neredeyse beline geliyordu. Ellerini masanın üzerine yerleştirirken bakışlarını bir an dahi Jin'in üzerinden almıyordu. Dudaklarını aralasa muhtemelen saymadığını bırakmayacaktı. Sinirden tüm vücudu gerilmişti zaten. Ben burada ne yapıyorum!? Jin'in tanıdık simasına bakarken neredeyse özlemle iç geçirecekti ama durdu. Sert bir tutum sergileyecekti. Jin bunu hak ediyordu. Kısa bir süreliğine...
Wang Mei Jia- III. Sınıf | Aşçılık Kulübü Başkanı
- Mesaj Sayısı : 234
Lakap : Qiàn ~
Geri: Something Is Wrong
Bakışlarını manasızca masanın üstündeki ellerinden çekip yanına güler yüzle gelen yaşlı kadına baktı.Yüzünde pek çizgi yoktu,güzel görünüyordu oldukça.Ellerini masanın üstünden çekip kadının kaseyi masaya koymasına yardım etti.Bu nazikliği kendisini bile şaşırtıyordu,ama bunu yapmakta zorlanmıyordu.Genellikle naziklik yaparken bir zorunlama olurdu,ama şimdi cidden istiyordu.Bu kadın bir anne gibiydi,sıcacık yemekleri ile Jin'in içini ısıtıyordu.Başını eğdi ve gülümsedi;''Afiyetle yiyeceğim!''.Yaşlı kadının ayrılmasının ardından önündeki sapı uzunca olan çelik kaşığa baktı,kendi yansımasını neredeyse görebiliyordu.Aynadan kaçmışken şimdi de kaşık çıkmıştı.Sitemle güldü ve kaşığı eline aldı.Yavaştı oldukça,karşısına geçen kişiye aldırmadan devam etti.Kaşığı ağzına götürüp çorbayı içtikten sonra sarı saçları hafifçe yayılan kızı görmesi ile şaşkınlığına karşı koyamadı.Bir kaç saniye önce içtiği çorba resmen ağzından çıkıp gitmişti.Peçete ile masanın üstünü temizlemeye çalışırken Jia'dan bakışlarını kaçırıyordu,bu süre zarfında hep aynı kalmıştı.Yine korkaktı...
Evet onu deli gibi özlemişti,ve bunun nedenini bilmiyordu.Ama onunla karşılaşmak da istemiyordu çünkü nasıl davranacağı konusunda fikri yoktu.Şu aptal sitede yayınlanan haberler daha da çekingen olmasını sağlamıştı.Masanın üstünde dört dönen gözleri hala Jia'ya dönmemişti.Elindeki peçeteyi buruşturup masanın bir kenarına iteledi.Yavaşça öksürüp boğazındaki o garip hissi attı. Jia'dan henüz bir ses gelmemişti ve böyle devam etmesini istiyordu çünkü konuşsa cevap vermek zorumluluğunda kalacaktı.''Neden buradasın?''Kaşıkla çorbasını karıştırırken oldukça küstah bir havayla söylemişti bunları.Birini sevmeye gücü olmadığından seni öptüm seninle oynadım ve şimdi de seninle görüşmek istemiyorum imajı yaratmaya çalışıyordu.Belki de bu sayede Jia yüzünden oluşmuş bu garip hislerden kurtulabilecekti.Çorbayı yudumlarken ilk defa Jia'ya baktı.Soğukkanlılığını korumaya çalışıyordu,o kadar ifadesizdi ki,kız ondan tiksinebilirdi. Gözleri direkt Jia'nın gözlerindeydi,korkmamaya çalışıyordu,onu bakıyordu ama sanki gözünde bir perde onu görmesini engelliyordu.Bu yüzden de oldukça iğrenç tiksinti verici biri gibi olmuştu.Alaylı bir ifadeyle sırıttı.''Tek başıma kalmak istiyorum.Başka masaya geç.''Emir vermişti sanki,kendisine inanamıyordu.Nereden gelmişti bu soğukluk,belki de uzun zamandır kimseye bu kadar soğuk ve küstah olmamıştı.
Evet onu deli gibi özlemişti,ve bunun nedenini bilmiyordu.Ama onunla karşılaşmak da istemiyordu çünkü nasıl davranacağı konusunda fikri yoktu.Şu aptal sitede yayınlanan haberler daha da çekingen olmasını sağlamıştı.Masanın üstünde dört dönen gözleri hala Jia'ya dönmemişti.Elindeki peçeteyi buruşturup masanın bir kenarına iteledi.Yavaşça öksürüp boğazındaki o garip hissi attı. Jia'dan henüz bir ses gelmemişti ve böyle devam etmesini istiyordu çünkü konuşsa cevap vermek zorumluluğunda kalacaktı.''Neden buradasın?''Kaşıkla çorbasını karıştırırken oldukça küstah bir havayla söylemişti bunları.Birini sevmeye gücü olmadığından seni öptüm seninle oynadım ve şimdi de seninle görüşmek istemiyorum imajı yaratmaya çalışıyordu.Belki de bu sayede Jia yüzünden oluşmuş bu garip hislerden kurtulabilecekti.Çorbayı yudumlarken ilk defa Jia'ya baktı.Soğukkanlılığını korumaya çalışıyordu,o kadar ifadesizdi ki,kız ondan tiksinebilirdi. Gözleri direkt Jia'nın gözlerindeydi,korkmamaya çalışıyordu,onu bakıyordu ama sanki gözünde bir perde onu görmesini engelliyordu.Bu yüzden de oldukça iğrenç tiksinti verici biri gibi olmuştu.Alaylı bir ifadeyle sırıttı.''Tek başıma kalmak istiyorum.Başka masaya geç.''Emir vermişti sanki,kendisine inanamıyordu.Nereden gelmişti bu soğukluk,belki de uzun zamandır kimseye bu kadar soğuk ve küstah olmamıştı.
Woo Jong Jin- III. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 334
Yaş : 31
Lakap : slybody
Geri: Something Is Wrong
Masanın üzerinde ki elleri gerildi. Jin'in ifadesi sözleri içinden bir şeylerin kırılmasını salamıştı. Burkulmuştu ve göğsünde hafif bir sızı vardı. Gözlerini kıstı. Böyle olmamalıydı? Böyle olmamalıydı? Bir taraftan kendini içten içe yiyip bitirirken diğer taraftan da karşısında umursamazca ona alayla bakan -hatta emir vermiş- olan erkeğe baktı. Sanki hiç bir şey yaşanmamıştı. Sanki ilk gün tanıştıkları basketbol sahasında oldukları gibiydi. Hoş Jin'in o zaman daha iyi olduğunu düşünüyordu. Karşısında oturan Jin'i tanıyamıyordu. Çenesi kaskatı kesilmişti. Halen daha hiç bir şey olmamış gibi karşısında çorbasını yudumlayan Jin'i izledi. Hayır. Evet ona sinirliyim ama o böyle olmamalıydı. Neden olmasın ki?... Seni öptü ve kaçtı. Tanrım! Orada ağlayıp sızlayabileceğinden emindi ama kaskatı durmuş adeta vücudundan hayat çekilmiş gibi öylece heykel gibi duruyordu. Dudaklarını birbirine bastırırken istemsizce eli havaya kalkmış ve Jin'in yüzüne doğru hızla savrulmuştu. Jin'in yüzüne o kadar hızlı patlatmıştı ki eli, Jin'in teni ile buluştuğunda kendi canı dahi yanmıştı ama... Pişmanlık duymadı. Duyamıyordu. Çünkü Jin'in canını yakmak istemişti. Haftaladır öl gibiydi ve bunu tek sebebi Jin'di ve bu tokat ile haftaladır çektiği acıyı yansıtmak istiyordu. Aslında dahasını yapabilecek kadar birikmişti. Şuracıkta Jin'i tamamen hırpalamak istiyordu.
Zaman yavaşlamış gibiydi. Tokatın acısı kendi avucuna da yayılmaya yüz tutmuştu. İlk kez birine böyle vuruyordu. Böyle canının yanmasını istiyordu. Soyunma odasında o öpüş- olayın hiç yaşanmaması gerekiyordu. Kendimi tanıyamıyorum artık. Jae'e haksızlık yapıyorum. Oysa o beni seviyor. Ama onun canını yakıyorum. Jin... Her şeyin sorumlusu o. O olmasaydı şuan bu durumda olmazdım. Yapamayacağıma inandığım şeyler yapmazdım. Düşünceleri o kadar hızlı geçiyordu ki... Sanki hava asılı kalmış gibiydiler. Eli halen hava öylece duruyordu ve Jin'in yüzüne fazla yakın sayılmasa da istese kuzguni siyahı renginde ki saçlarına dahi dokunabilirdi. Tokatın etkisi ile üzerinde ki gerilimi atan vücudu sanki normale dönüyor gibiydi. Hafif bit titreme sarmıştı ve gözlerinin dolmasına engel olamıyordu. Ama ağlamayacaktı. Kendisini tutmasu gerekiyordu ama bu saniyeler geçtikçe zorlaşıyordu tüm direncini kaybediyordu.
Wang Mei Jia- III. Sınıf | Aşçılık Kulübü Başkanı
- Mesaj Sayısı : 234
Lakap : Qiàn ~
Geri: Something Is Wrong
Yavaşça kız gelmeden önce yaptığı gibi çorbasına yudumlamaya devam etti.Tadı bile çıkmıyordu artık,o kadar zor bir durumun içindeydi ki...Hala kendine inanamıyordu.Bu cesaret nereden gelmiş?Kaşığını yerine bırakırken yüzüne çarpan kızın ince uzun parmaklardan oluşan eli ile yediği tokat karşısında şaşkınlığına engel olamadı.Yüzü...O kimsenin dokunmadığı hatta bazen kimsenin göremediği bile yüzü hızla gelen tokat ile yanıyordu.Elini yüzüne dokundurduktan sonra bu lanet şaşkınlığı üstünden atmak için çabaladı.Başını kaldırmadan yüzünü etrafa doğrulttu.Tabi ki de bazı insanlar pür dikkat kesilmiş onlara bakıyordu.Hem tokadın acısı hem de rahatsızlık ile yüzünü buruşturdu.Lanet olsun...Kısa bir anlığına ona böylesine sert bir şekilde tokat atan kıza karşı bir nefret duymuştu,başını doğrulturken yüzünden siniri okunabiliyordu.''Yetti mi?!''Sesi oldukça normal gibiydi aslında,sakin olmaya çabalıyordu.Derin bir ah çektikten sonra vurgulaya vurgulaya devam etti;''Zaten daha fazlasını istesen de yapamazsın.''Sesindeki hafif alayı kendisi de anlamıştı,bundan memnundu da.Bir kızdan daha doğrusu Çinli bir kızdan dayak yiyecek değildi.Bunun yerine kendine engel olamadan ona kaba davranmayı tercih etmişti.Ona şaşkınca bakan ifadeyi umursamıyordu,oldukça garip bir ruh haline bürünmüştü.Bir iki hafta korktuğu kızdan şimdi korkmuyordu.Belki de aptalca olabilecek bir cesurluğa sürüklenmişti.Bu durumda kıza olan garip hislerini bastırmak daha kolay olmuştu,bu onun için bir rahatlıktı.Eline kaşığını alıp çorbadan bir yudum içti ve aşırı küstahça gülümsedi.Neden gülümsemişti?Belki de güçlü görünmek istiyordu.İçindeki korkağı bastırmak gittikçe güçleşirken,soğuk olmak da onunla aynı ilerliyordu.Az biraz soğumuş çorbadan hiçbir haz alamamıştı,etrafına sakince göz gezdirip bir kenardan kendisine bakan yaşlı kadına gördü.Belki de hayatı boyunca ilk kez rahatsız olmuştu bu kadından.Fakat belli etmeden kuru kuru gülümsedi,zaten pek geçmeden de kadın bu rahatsız edici şeyi sonlandırmıştı.
Karnı pek bir şey içmese de doymuş gibiydi,kızın tokadı midesini de etkilemişti belki de.Gizli gizli sırıttı.Kendi durumuyla adeta dalga geçiyordu.Masanın üstünde uzatmış olduğu kollarını hafifçe kendine çekip dizlerini yarı kırıp ayağa kalkmaya çalışırken kızın elini tutması ile yerine tekrar oturdu.Onun eline dokunması ile hissettiği sıcaklık adeta donmuş gibi duran kalbinde bir sıcaklık hissetmesine neden olmuştu.Bu his...oldukça hoştu.Hissettiği güzel duyguları bastırmaya çalışırken kızın elini kendi elinden ayırma çabasındaydı.Diğer eliyle bu iş için çabalasa da bir fayda yoktu.Neden bu kadar sıkı tutuyordu?Boşalmış gözlerle karşısında duran genç kızı süzdü.Kalbinin atışları hızlanırken bu çabalamaya son verdi.Onun elini daha sıkı kavrayacak gücü yoktu.Bu kadar hızlı duygu değişimi yapacak kabiliyette miydi?Düşünemiyordu,sakinliğini dinledi.
Karnı pek bir şey içmese de doymuş gibiydi,kızın tokadı midesini de etkilemişti belki de.Gizli gizli sırıttı.Kendi durumuyla adeta dalga geçiyordu.Masanın üstünde uzatmış olduğu kollarını hafifçe kendine çekip dizlerini yarı kırıp ayağa kalkmaya çalışırken kızın elini tutması ile yerine tekrar oturdu.Onun eline dokunması ile hissettiği sıcaklık adeta donmuş gibi duran kalbinde bir sıcaklık hissetmesine neden olmuştu.Bu his...oldukça hoştu.Hissettiği güzel duyguları bastırmaya çalışırken kızın elini kendi elinden ayırma çabasındaydı.Diğer eliyle bu iş için çabalasa da bir fayda yoktu.Neden bu kadar sıkı tutuyordu?Boşalmış gözlerle karşısında duran genç kızı süzdü.Kalbinin atışları hızlanırken bu çabalamaya son verdi.Onun elini daha sıkı kavrayacak gücü yoktu.Bu kadar hızlı duygu değişimi yapacak kabiliyette miydi?Düşünemiyordu,sakinliğini dinledi.
Woo Jong Jin- III. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 334
Yaş : 31
Lakap : slybody
Geri: Something Is Wrong
Masadan kalkmasına engel olmuş elini sıkıca kavramıştı. Başını aşağı eğmişti. Yüzünü fazla fark edilmesini istemiyordu çünkü gözleri dolmuştu ve birkaç dakika önce attığı tokadın etkisi ile gerilmişti. Uzun sarı saçlarının yüzünü kapattığından emindi. Bir nevi. O kadar gerigindi ki Jin'in elini sıkıca tutuyordu ve bırakmayacaktı. Her ne kadar kendisine karşu umursamaz ve alaycı olmasına karşın... Kendisine önem vermemesine, belki de onunla bir nevi oyun oynamasına aldırmıyordu. Gitmesine izin veremezdi. Derin bir nefes alırken dudaklarını hareket ettirme çabasına girmişti ama ağzından tek bir kelime çıkmıyordu. Zaten ne diyeceğini de bildiği söylenemezdi. Özür mü dileyecekti, kalbinin onun yanında bambaşka hisler ile olduğunu mu?... Hiç birini söylemeye gücü yetmiyordu. Sadece sessizlik. Onunla beraber sessizce oturmak istiyordu. Halen daha sıkıca tuttuğu Jin'in elini hissetmek vücudunda ki gerilimi az da olsa almıştı ama halen sinirleri gergindi ve kaskatı öylece başı öne eğik biçimde oturuyordu. Kendisini tanıyamıyordu. Aslında Jin'in yanında kendisini tanıyamıyordu. Hoş geçen onca haftada ölü gibi yaşamıştı. Tüm zamanını zorlukla okula vermiş hatta lokantaya dahi uğramamıştı. İçi sızladı. Şuan büyük annesinin yanında olmak ve doyasıya ağlamak istiyordu. İçini dökmek... Büyük annesinin onu anlayacağından emindi. Her zaman anlardı. Aralarında ki gergin sessizlik devam ediyordu.
Her zaman cesaretli ve öncü olmaya özen göstermişti. Hoş yaptıklarına bakılırsa 'Deli Cesareti'ne sahip olduğu da kesinlikle söylenebilirdi. Derin bir nefes aldı ve içinde tuttu. Boşta kalan elini de Jin'i sıkıca tuttuğu elini daha sıkı sardı. Elleri titriyordu ve bunu durdurmakta zorlanıyordu. Hoş pek önem verdiği söylenemezdi. Ellerinin arasında Jin'in elini tutarken hiç bir şeyi umursamak istemiyordu. Sadece o vardı. Zihinin gerilerinde gene kendisine aşkla bakan Jae'e gelsede onu geride tutmaya özen gösteriyordu. Jae zaten kalbini yaralıyordu. Onu mutlu etmeye çalışıyordu ama duygularını, bedenini ele geçiren gergin hali pekte buna yardım etmiyordu. Ama halen beraberlerdi öyle değil mi?... Her şekilde gene Jae'i mutlu ediyor olmalıydı. Ona aşık olmasa da... Yutkundu. Ne kadar süre geçtiğini bilmiyordu. Ne zamandır sıkıca Jin'in elini tuttuğunu orada başı öne eğik ne kadar süre durduğunu... Ama sonunda gene o cesareti kendini belirgin etmeye başlamıştı. Etmese olmazdı zaten. Jia'nın baskın özelliklerinden biriydi. Cesareti ve inatçılığı. Her zaman kendini gösteriridi. Her durumda... "Jin..." İsmini söylemek dahi göğsünde hafif bir sızıya neden olmuştu. "Sadece... Neden bana bunu yapıyorsun?..." Sesi oldukça cılız ve güçsüzdü konuşmaya başlamasına karşın. Hoş pek konuştuğu da söylenemezdi. Oldukça sessizdi ve ara ara kekelemişti. Sadece tek bir soru dile getirmişti. Aslında sorusunun anlamsızlığından farkındaydı. Doğru düzgün bir soru dahi sayılmazdı aslında. Sadece derinlerdebir yerlerde kendisini öpen Jin'i görmek istiyordu. Evet. Daha önce de kendisine alaycı davranmıştı, bencilleşmişti ama bu kadar soğuk olmamıştı. Sanırım... Belki de hepsini kafasında kurduğuna inandırmaya başlamıştı kendisini Jia. Jin hep soğuktu belki de. Küstahtı. Uzaktı. Ve kendisini belki de hiç öpmemişti. Ama yaşadığı duyguları anımsaması Jin'in öpücüğünün gerçekliğini kanıtlıyordu. Ama artık solgundu ve karanlıkla sarmalanıyordu.
Wang Mei Jia- III. Sınıf | Aşçılık Kulübü Başkanı
- Mesaj Sayısı : 234
Lakap : Qiàn ~
Geri: Something Is Wrong
- Kızın elini daha da sıkıca sarması ile hissettiği haz daha da artıyordu.Bu histen hoşlanmıştı.Gözlerini Jia'nın üstünden çekerken kalbinin daraldığını hissediyordu,sanki nefes almak daha zordu?Nefes borusuna tıkanmış bir şey var ve...ve bu vücudunun havayla dolmasını engelliyordu.Ne yani bu kız nefesini mi kesmişti?...Gözlerini devirdi.Etrafa boş gözlerle bakmıyordu artık,sadece sabit bir yere takılı kaldı.Jia'nın sözleriyle bile herhangi bir oynama olmamıştı,fakat ister istemez bir düşünce kıtlığı yaşamasına neden olmuştu.Ne mi yapıyorum?...Bir şey yapmıyordu,sadece...evet sadece ondan kaçıyordu.Belki de yanlış bir şey yapmaktan korkuyordu.Bu kötü müydü?Beyni kavramasına olanak vermiyordu.Elini geri çekmeye yeltenmeden Jia'nın gözlerine baktı.Ne kadar da umutsuz ve bitkindiler.Belki Jin'in de öyleydi.En az bir kaç dakika gözleri kızın gözlerinde takılı kaldı.Göz bebeklerine bakıyordu,dikkatlice.Uzun zamandır böylesine dikkat kesilip ona bakmamıştı,ama şimdi garip bir iç bunalması ile bakmıştı.''Ne yapıyorum?...''Yüz ifadesi gittikçe sertleşiyor,yüz kasları geriliyordu.Buna engel olmak istese devam ediyordu.''Ben sadece sen
Yine bir sessizlik hakim olmuştu ortama.Söylemek istedikleri çoktu,fakat söylemek için cesaret sergileyemiyordu.Jia...evet Jia bunları garipseyebilirdi belki de.Onu cidden isteyerek öpmüştü,ve Jia da karşılık vermişti.Ama yine de çekiniyordu.Hem kendisine bile itiraf edemediği garip duyguları nasıl ona söyleyebilecekti?Yavaşça Jia'ya döndü,aralarındaki masa biraz küçük sayılırdı,kendini iyice Jia'ya yaklaştırmaya çabaladı.Onu yine öpmeyi istiyordu fakat bunun sırası değildi.Aralarındaki mesafe biraz öncekine göre daha azdı,gözlerini devirdi.''Üzgünüm.Her şey için,seni incittiğim için.Seni inciteceğim için....''Sesi oldukça alçaktı,ama Jia'ya yakın olduğundan genç kız bunu duyabilirdi.
Woo Jong Jin- III. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 334
Yaş : 31
Lakap : slybody
Geri: Something Is Wrong
İyiliğim için mi? İYİLİĞİM İÇİN Mİ? Kaşlarını çattı ve görmekte zorlanmasına karşın gözlerini Jin'in yüzüne dikti. Kendisinden bu yüzden kaçtığını öğrendiği için sinirlenmişti. Saçma geliyordu kesinlikle. Ama orada bir yerlerde kalbinin hızla atmasını sağlayan, başının dönmesini ve kendini bayılacakmış gibi hissetmesini sağlayan Jin vardı. İstemeden yüzüne hafif bir tebessüm yerleştirmişti ama kısa sürede yeniden yüzünü sabit bir ifade yerleştirdi. Hemen yelkenleri suya indirecek değildi. Sessizlik kendisini yeniden gösterirken haftaladır üzerine çöken ağırlığın az da olsa hafiflediğini hissediyordu. Halen oradaydı. Hissedebiliyordu ama ağırlığı azalmıştı. Jin'in masanın üzerinden kendisine yaklaşması ile nefesini tuttu. Bu kadar yakınında durmasından dolayı etkileniyordu bariz biçimde. Kendisini yeniden öpmesini istiyordu. Kesinlikle içinde yanan alevle kendisi uzanıp onu öpebilirdi ve bir daha bırakmazdı ama kendisini tuttu. Saçmalama. Şimdi olmaz... Başka zamanda olmaz. Jin'in alçak sesi kulaklarına kısık tonlu melodiler gibi geliyordu. Gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. Üzgün olduğunu dile getirmesi dahi Jia'nın ruhunu okşamıştı. Gözlerini yavaşça açarken halen daha sıkıca tuttuğu Jin'in ellerini kavrayan ellerini gevşetti ve kendisine doğru çekmeden önce parmaklarının uçları ile Jin'in dakikalar önce tokat attığı yanağına dokundu ve okşadı. Sonrası çok hızlı oldu. Kısa bir bakış ve oturduğu sandalyeden hızla kalkışı. Yaşlı kadına ve onları izlemeyi uzun süre önce bırakan adamlara kısa bir bakış attı. Dükkandan hızla uzaklaşırken, vücudunu ateş basmıştı ve soğuyu hissetmiyordu dahi. Jin'i orada öylece bırakmıştı. Evet. Ama bu nefretle savrulmak değildi. Sadece kısa bir süreliğine Jia'nın ondan uzaklaşmasıydı. Haftalar sonra ilk kez gerçekten nefes aldığını hissediyordu. Okulun girişine doğru yaklaştığında başını kaldırdı ve kollarını iki yana açarak etrafında kısa bir bak tur attı.
RP TAMAMLANMIŞTIR.
Wang Mei Jia- III. Sınıf | Aşçılık Kulübü Başkanı
- Mesaj Sayısı : 234
Lakap : Qiàn ~
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz