kangdae
3 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
kangdae
Hyeong Kang Dae
ANYANG SANAT LİSESİ ÖĞRENCİSİ BAŞVURU FORMU
SINIF :: III. Sınıf
YURT :: Evet
KARAKTERİNİZİN SANATSAL YETENEĞİ :: Fotoğrafçılık, Modellik
MODEL :: Lee Hyuk Soo
KARAKTERİNİZİN KİŞİLİĞİ :: Sessiz. Sessiz olsa da bir o kadar da korkutucu. İçine kapanık birisi. Mimiklerini yok denecek kadar az kullanır. Gülmez. İnsanlarla konuşmayı sevmez. Çevresindekiler onu gotik diye adlandırsa da, gotik değildir. İstediği şeyin hemen o anda gerçekleşmesini ister. Kafasına koyduğunu yapar. Keçi kadar inatçıdır. Şeker kızlarla yada cute kızlardan nefret eder. Daha çok olgun, lafı lafını tutan kızları sever. Modellik konusunda vücudu çok uygundur. Uzun boyu, uzun bacakları, kolları ve parmakları... Ve özellikle ona cool bir hava yaratan burnu. Kendisinin modellik yaptırtılmak için yaratıldığını düşünüyor ve bu konuda tanrıya çok teşekkür ediyor. Umursamaz bir yapısı olduğu halde, sevdiği yada iyi anlaştığı birkaç kişiyi korumak uğruna umursamaz tavrını bırakır. Gerekirse bu sayılı kişiler için dövüşebilir.
KARAKTERİNİZİN AİLESİ :: Anne ve babası, Kang Dae daha 6 yaşındayken, geçirdikleri bir araba kazası yüzünden hayatlarını kaybetmişlerdir. Bu yüzden babası veya annesi hakkında bir şey bilmez. Fakat kendisinden 5 yaş büyük bir ablası vardı. Kang Dae, 13 yaşına gelene kadar o büyüttü ve baktı. Fakat ablası ise, bir cinayete kurban giderek öldürüldü.
KARAKTERİNİZİN GEÇMİŞİ :: Daha 6 yaşındayken, annesi ve babası bir kamyonetin altında kalarak can verdi. Fakat anne ve babasının vefat ettiğini kimse ona söylememişti. Kang Dae yıllarca anne ve babasının, iş için yurt dışına, Amerika'ya taşındıkları için abasını ve kendisini terk ettiklerini sanıyordu. Bu yalanlama yüzünden yıllarca anne ve babasından nefret etmişti. 14 yaşına geldiğindeyse ablası, sevgilisinin onu bıçaklamasıyla öldürülmüştü. Liseye başlayana kadar hiçbir akrabası tarafından bakılmamıştı. Okuduğu ortaokulun yatakhanesinde yaşadı. Bu yüzden ailesinden ve akrabalarından nefret etti. Öksüz ve yetim olmasından dolayı arkadaşları tarafından sürekli alay konusu oluyordu.
ROL OYUNU :: Fotoğrafçılık kulübünün toplantısı nihayet bitmiş, sınıfa doluşan bir kaç birinci sınıf kız ve kulüp öğretmenleri sınıftan bir salyangoz kadar yavaş hareketlerle çıkmıştı. Elindeki kalemi masaya fırlattı. Herkesin gitmiş olduğundan emin olmak için etrafa son bir kez daha baktı. Şimdiye herkes gitmiş olmalıydı. Toplantı biteli on dakika olmuştu çoktan. Masa etrafındaki sandalyeleri düzeltmeye başladı. ''Neden bu kadar kirletirler ki? İnsan çıkarken sandalyesini düzeltir. Pislikler.'' Söylenmeye başlamıştı. Başkan olduğundan bu yana, sürekli toplantı sonlarında masayı topluyor ve sandalyeleri düzeltiyordu. Aynı bir hademe gibi. Duraksadı. Bu hademelerin işiydi değil mi? Neden o yapıyordu ki? Neden kendisini yoruyordu? Düzeltmekte olduğu sandalyeyi bıraktı. Masanın başına, oturduğu yere geldi. Tahta masanın üstünde duran siyah canon'u ve dosyasını alarak ahşap kapıya ilerledi. Kapıyı araladı. Omzunun arkasından son bir kez odaya bakarak araladığı kapıdan çıktı. Zil çalmış olmalıydı ki, tüm öğrenciler koridorda çocukça koşmaya başladı. Sınıf kapıları ardı ardına açılıyor, bir sürü öğrenci çıkıyordu. Yapması gereken tek şey dolabına gidip fotoğraf makinesini ve dosyasını koymaktı. Duvar panosunun olduğu taraftan ilerlemeye başladı. Yanından geçenler ondan korkarak yürüyordu. Bu belkide hoşuna gidiyordu. Böylesi daha iyiydi onun için. Kendisine çarpan kızın yüzünden sendeledi ve elinden dosyasını düşürdü. Makinesini son anda düşmekten kurtarmıştı. Ona çarpan kız korku dolu bir ifadeyle eğilerek dosyasını aldı ve ona verdi. Kız birinci sınıflardan biriydi. Dolmuş gözleriyle ona bakıyordu kız. Önünde eğilerek ''Özür dilerim sunbae, gerçekten çok özre dilerim.'' demeye başladı. Sinir olmuştu. Elindeki makine düşüp kırılabilirdi ve hop tüm resimler silinebilirdi. Boşta olan koluyla kızın yanaklarını sıktı ve yüzüne yaklaştırdı. Kız o kadar korkmuştu ki, gözlerinden yaşlar süzülüp Kang Dae'nin parmaklarını ıslatmaya başlamıştı. Kızın gözlerine korkunç ifadeyle bakıyor, yaptığı yanlışı anlamasını bekliyordu. Koridordaki herkes onlara bakıyordu. Sus pus olmuştu koridor. Çıt bile çıkmıyordu. Kızın yüzüne iyice yaklaşmıştı. ''Bir daha ki sefere, daha kötüsünü yaşarsın'' Sesi kısık ve bir o kadar korkutucu çıkmıştı. Parmaklarını kızın yüzünden ayırdı. Üstünü düzeltti ve dolabına doğru yürüdü. Cebinden çıkardığı anahtarı dolabın kilit yerine soktu ve sağa çevirerek kilidi açtı. Dosyayı alta, makineyi üste olmak üzere yerleştirdi. ''Kang Dae sunbae!'' Kulakları çınladı. Nefret ediyordu bu sesten. Tatlı kız sesi. İçi ürperdi. Dolabın kapağını hızlıca kapadı. Tüm koridorda yankılanacak kadar ses çıkmıştı. Birkaç adım uzağında duran kıza baktı. O küçük kızdan nefret ediyordu. Sürekli peşinden dolaşıyor, defalarca onu tehdit etmesine rağmen kız onu takip etmekten vazgeçmiyordu. Kızın o iç ürpertici derecede olan tatlı sesini tınlamadan dolabını kilitledi ve kolidorda ilerlemeye başladı. Küçük kız hala peşinden onu takip ediyordu. Yatışmış siniri iyice alevleniyordu. Ama bir günde üçüncü defa bir kızı tehdit etmeyecekti. Yada kendini tutacaktı. Derin bir nefes aldı. Kız hala arkasından onu izliyordu. ''Kang Dae oppa!'' diye çığlık atmıştı kız. Oppa. Bu kelimeden nefret ediyordu. Adım atmadı ve olduğu yerde durdu. Ve üçüncü defa tüm koridor ona bakıyordu. Ellerini yumruk haline getirdi. Arkasındaki kız her şeyden habersizce bakıyordu ona. Arkasını döndü. Kıza bir adım yaklaştı. ''Bir daha oppa dersen...'' yumruk yaptığı elini bıraktı. Bu kelime bardağı taşıran son kelime olmuştu. ''...seni mahvederim! Beni anlıyor musun!'' Tüm koridorun, hatta tüm okulun duyacağı şekilde bağırmıştı. Kızın gözleri dolmuş ve ağlamaya başlamıştı. Sevmediği şeylerden biride ağlayan bir kız görmekti...
Kendisini bahçeye atmıştı. Nefret ediyordu küçük kızlardan ve ağlayanlardan. Bu insanlar kendisini ne kadar zavallı gösteriyorlardı. Her türlü engelde yıkılıyorlardı. Ne kadar zavallıca. ''Zavallılar'' diye söylendi oturduğu yerde. ''Kim o zavallılar? Ağlayanlar mı yoksa tatlı kızlar mı?'' arkasından gelen erkek sesiyle irkildi. Jung Soo, elindeki bardaklardan birini ona doğru uzattı. Tek arkadaşlarından birisiydi Jung Soo. Uzattığı bardağı aldı ve içindekine baktı. Nescafe... ''Her ikisi de. İkisi de birbirinden zavallı.'' elindeki bardağı ağzına götürdü ve koca bir yudum aldı. ''Mmm.. Haklısın. Kendilerini fazlasıyla küçük düşürüyorlar. Aman neyse. Unut o salakları. Bak ne diyeceğim. Bugün okuldan sonra bir şeyler yapalım mı? Pes oynayalım falan.'' Arkadaşının teklifi iyidi aslında. Okuldan sonra aktivite yapmak ona iyi gelecekti. Kafasını evet şeklinde salladı. Uzun parmaklarıyla sardığı bardaktaki nescafeyi dikti. Sıcak şeyler içmeyi severdi. Ped bardağı buruşturarak çöp kovasına fırlattı. Iskalasa bile yerinden kalkıp o bardağı çöpe atmak için hiçbir enerji uygulamayacaktı. ''Tamam o zaman, çıkışta ben seni bulurum, şimdi gitmeliyim.'' Arkadaşı kalkarken onu izledi. Tamamen banktan kalkıp yürümeye başladığında gözlerini kapattı ve olduğu yerde dinlenmeye çalıştı. Okuldan yükselen zil sesiyle olduğu yerden fırladı. Neden bir kaç dakika daha dinlenmesine izin vermiyorlardı! Gözleriyle bahçeyi süzdü. Kısa sürede oturduğu yerden kalktı. Üstünü düzeltti ve okul merdivenlerine doğru yürümeye başladı. Okuldan da nefret etmeli miydi?
Hyeong Kang Dae- III. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 88
Lakap : badboy
Geri: kangdae
120/130
Puanını Fotoğrafçılık ve Modellik yetenekleri arasında paylaştırabilirsin.
Puanını Fotoğrafçılık ve Modellik yetenekleri arasında paylaştırabilirsin.
Wang Mei Jia- III. Sınıf | Aşçılık Kulübü Başkanı
- Mesaj Sayısı : 234
Lakap : Qiàn ~
Geri: kangdae
Onaylandı.
Zeus Yatakhanesi. Oda Numarası : 12
Zeus Yatakhanesi. Oda Numarası : 12
Ryu Yong Ah- III. Sınıf | Ponpon Kız Lideri
- Mesaj Sayısı : 62
Lakap : Yongie. Yongah.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz