Ave Maria
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Ave Maria
Becky Mi Kwan & Kevin Park
Ave Maria
Gergince parmakları ile oynarken yüzünü aşağı eğmişti. Çocukluğundan beri belli çaplı gösteriler için sahneye çıkardı -hoş restoranda insanlar yemek yerken dikkat pek üstünde olmayacaktı- ama gene de üzerinde yapışan bir gerginlik ve huzurluk yüzünden pekte normal davranamazdı. Şimdi olduğu gibi. Neredeyse tüm dudağını kemirmeye başlamıştı. Derin bir nefes almaya çalıştı ama bu konuda bile beceriksizliği üzerindeydi. Siyah elbisesini çekiştirdi ve otelin restoran kısmına doğru güç bela ilerlemeye başladı. Sakin ol Becky. Restoran önceki gecelere göre fazla kalabalık değildi ama insanların biribirine geçen konuşmaları, kahkahaları karmakarışık bir uğultunun çıkmasına neden oluyordu. Masaların gerisinden restoranın ön tarafına doğru ilerlemeye devam etti. Her zaman olduğu gibi fazla geniş ve yüksek bir platrom restoranın önüne yerleştirilmişti. Gözleri hemen çelloya kaymıştı. Onu kurtacısı gibi görmeye başlamıştı son zamanlarda. Yüzünde her zaman ki gülümsemesi vardı. Gülümseden duramazdı zaten. Adeta içinde her gün kabaran heyecanı dudaklarına yansıtıyor ve gülümsüyordu. Küçük basamaktan çıktı ve çellosunun yanına yerleştirilmiş siyah sandalyeye oturdu. Gerilerde piyanonun önünde oturan adam hafifçe başını eğerek onu selamlarken kendisi de yavaşça eğildi. Kimsenin dikkati üzerinde değildi şu dakika da ama notaları ile onları etkileyebileceğini düşünüyordu. Çelloyu yavaşça kavradı ve araladığı bacaklarının arasına yerleştirdi. Gözleri restoranda dolandı kısa bir süre. Piyonun notları restorana yayılmaya başlamışken tanıdık notalar içini hafifçe ürpetti. Derin bir nefes aldı ve kendi kendine fısıldadı. "Ave Maria."
Becky Mi Kwan- Üniversite Öğrencisi | Asistan
- Mesaj Sayısı : 44
Lakap : Beckie.
Geri: Ave Maria
Bu oteldeki insanlar arasındaki bir inci olduğunun farkındaydı, hem de pahalı olanlarından. En zenginleri olduğunun, hatta bu oteli servetinin yüzde birini harcayarak satın alabileceğinin de farkındaydı. Buna rağmen canını sıkacak bir şekilde oturduğu yerde kalıyor ve memnun edici bir gülümsemeyle etrafındaki "iş adamlarıyla" konuşuyordu. Yakışıklı ve genç bir iş adamı olmanın getirdiği sıkıntılardan birisi de beklentilerin fazla olmasıydı. Hoş ya, Kevin dahi bir adamdı, işinde ve hayatında da. Gelen beklentilerden birisi de hiç sıkılmadan o adamları dinlemekti. Bunu yapabilirdi, yapıyordu da. Onların yanından gitmesini o an o kadar çok arzulamıştı ki tanrıdan onları başından alması için yalvarabilirdi. İnanmadığı tanrıya... Hiç beklenmedik, ancak aşina olduğu bir ses ile irkildi. Başını hafifçe arkaya çevirerek sesin geldiği yöne baktı. Sarışın Koreli bir kız çello mu çalıyor? İlginç değildi elbette. Yine de böyle bir otel için oldukça beklenmedik bir işti. Kızı gördüğü anda dudaklarında tatminkar bir gülümseme belirmişti. İşin güzel yanı ise kızın tam kendi tipi olmasıydı.
Onu gördüğü andan itibaren saçlarına dokunmak ve sabaha kadar sevişmek istemişti. Üstelik bu tam olarak " üç saniye" içerisinde gerçekleşmişti. Yeni bir rekor. Etrafındaki adamlar eşleriyle birlikte tek tek odalarına dönerlerken Kevin parmağını hareket ettirmiş ve saniyesinde yanında sekreterlerinden birisi belirmişti. " Onu odama gönderin." şeklinde emir verdi kıza. Elindeki şarap kadehini bırakmadan ayağı kalktı ve arkasını dönerek yavaş adımlarla yürümeye başladı. Odasının katına çıkarken bile etrafında çok fazla kişi vardı. Sekreteri, koruması ve kendisine rapor veren bir- iki eleman. Bunları bu gecelik erteleyecekti. Kapısından içeri girdikten sonra tüm kargaşayı kapının ardında bırakmış bulundu. Oturduğu deri koltukta arkaya doğru yasladı ve bacak bacak üstüne attı. Şarap kadehini dudaklarına doğru götürerek bir yudum aldı. " Güzel bir oyun olacak."
Onu gördüğü andan itibaren saçlarına dokunmak ve sabaha kadar sevişmek istemişti. Üstelik bu tam olarak " üç saniye" içerisinde gerçekleşmişti. Yeni bir rekor. Etrafındaki adamlar eşleriyle birlikte tek tek odalarına dönerlerken Kevin parmağını hareket ettirmiş ve saniyesinde yanında sekreterlerinden birisi belirmişti. " Onu odama gönderin." şeklinde emir verdi kıza. Elindeki şarap kadehini bırakmadan ayağı kalktı ve arkasını dönerek yavaş adımlarla yürümeye başladı. Odasının katına çıkarken bile etrafında çok fazla kişi vardı. Sekreteri, koruması ve kendisine rapor veren bir- iki eleman. Bunları bu gecelik erteleyecekti. Kapısından içeri girdikten sonra tüm kargaşayı kapının ardında bırakmış bulundu. Oturduğu deri koltukta arkaya doğru yasladı ve bacak bacak üstüne attı. Şarap kadehini dudaklarına doğru götürerek bir yudum aldı. " Güzel bir oyun olacak."
Kevin Park- Maxim Şirketler Grubu CEO' su
- Mesaj Sayısı : 21
Lakap : Casanova, Young Master.
Geri: Ave Maria
Son birkaç nota.. Gözlerini kapatmış ve çelloyu çaldığı zaman zarfında öylece kendisini bırakmıştı. Yavaşça gözlerini araladı. Ön masalardan birkaç kişi onu alkışlamayı gereklilik görmüş gibiydi ama bu dahi kendisine yetmişti. Yavaşça ayağa kalkıp çelloyu yerine yerleştirdi ve yüzünde o bilindik tebessümü ile plartfomdan ayrıldı. Hızlı adımlar ile restorandan ayrıldı. Kesinlike üzerinde ki gerilimi atmıştı ve gevşemişti. Otelin lobisine doğru ilerledi. Her zaman ki gibi ertesi gün parasını alacaktı bu yüzden otelde başka bir işi kalmamıştı. Kendisini evine atacak ve güzel bir uyku çekecekti. Çantasını ve montunu lobide ki kızın yanına bırakmıştı. Buraya gelmeden önce oldukça telaşlıydı ve ne yaptığını dahi doğru düzgün hatırlamıyordu. Geç kalma telaşı ile kızı dinlemeye fırsat bırakmadan montunu ve çantasını öylece bırakmıştı. Mahçup bir gülümseme ve özür dileme eşliğinde eşyalarını geri aldı ve çıkışa doğru yöneldi. "Bayan!" Gerilerden gelen ses dikkatini çekmişti ve omzundan geriye yavaşça döndü. Belki de başka birine seslenmiş olabileceğini falan düşünüyordu ama genç ve griler içinde ki kadın ona doğru yaklaşıyordu. Hemen yanı başında durduğunda şaşkın bir biçimde kadına bakıyordu. "Bayan Kwan. Öyle değil mi? Eşsiz bir gösteriydi. Dinlemekten oldukça keyif aldım." Kadının kendisine yönelttiği iltifatlara sessizce karşılık veriyordu ama istemsizce dudaklarının kenarları yukarı kıvrılmıştı. "Bay Park. Sizinle görüşmek için odasına davet ediyor. Maxim Şirketlerinin yöneticisidir kendisi. Size Bay Park'ın odasına kadar eşlik edeceğim. Lütfen. Beni takip edin." Kadın hızla geriye dönmüş ve ilerlemeye başlamıştı. Daha kendi düşüncelerini toparlayamadan ve neler olduğunu anlayamadan öylece kadının peşinden yürümeye başladı. Kadına soru sormak istiyordu ama dudakları adeta birbirlerine yapışmıştı. Asansöre bindiklerinde de gözleri sadece kat göstergecine takılmış, sessizlik devam etmişti. Yutkundu. Bay Park? Maxim Şirketleri? Huzursuzdu. Asansörden indiklerinde kadın 254 numaralarının yazılı olduğu kapının önüne kadar kendisini getirdi. Kadın cebinden küçük bir kart çıkarıp kapının kilid şeritinden geçirdi ve içeriye girdi. Dudaklarını kemirmeye başlamıştı. Kadını takip ederek odadan içeriye girdi. Kadını takip etmeye devam ederek odanın salonuna doğru geçtiler. Kadın aniden durunca kendiside bir robot komutuna uyar gibi durmuştu. "Bay Park." Kadın hafifçe eğilmiş kendi yüzüne dahi bakmadan gerisin geriye geldikleri koridora yönelmiş ve arkasından kapıyı kapatmıştı. Orada öylece kalakalmıştı.
Becky Mi Kwan- Üniversite Öğrencisi | Asistan
- Mesaj Sayısı : 44
Lakap : Beckie.
Geri: Ave Maria
Kapıdan gelen ses üzerine dudaklarındaki tatminkar gülümseme iyice genişlemişti. Şaraptan aldığı son küçük yudum ile birlikte kadehi masaya bırakırken yerinden kıpırdanmak zorunda kalmıştı. Sıcak yerine geri döndüğünde ellerini önünden birleştirmiş bir şekilde kızın girişini beklemeye başladı. Beklemekten nefret ederdi, sabırsız bir adamdı. İçeri giren sekreterini başıyla onayladıktan sonra kadın giderken o sarışın kızı görüş açısına alabilmeyi başarmıştı. Kızın baştan aşağı süzmüştü, kusurlu bir noktasını bile bulamamıştı. Kusursuz. " Bayan Kwan. İyi bir çellistsiniz." Eliyle karşısındaki tekli koltuğu gösterdi, onun oturmasını istiyordu. Ayağa kalktı, adımları neredeyse duyulmayacak kadar keskin ve zarif olmuştu. Arkasındaki ahşap kaplama bardaki kadehlere uzanırken kızın duyabileceği bir ses tonuyla konuşmaya başladı. Sesi tüyleri ürpertecek kadar etkileyiciydi. " İçecek bir şeyler alır mısınız? " Her kadının duyamayacağı türden bir soruydu bu. Ve Bay Genç Milyoner bir kadına içki sergisi yapacaktı. Yanında çalışanlardan birisi görse kesinlikle şoka girebilirdi. Kadınlara karşı centilmen olmayı yanındaki hizmetlilere bırakırdı. Fazla şarap bilgisi olmayan karşısındaki bayana seçenek sunup aklını karıştırmayacaktı. Elinde tuttuğu on bin dolar değerindeki yıllanmış şarabı iki kadehe de boşalttıktan sonra elindeki kadehlerle kızın yanına geldi. Elindeki kadehi oldukça zarif bir şekilde ona uzatmıştı. Bakışları kızın yüzüne kaydı. Hoş bir yüz, eğitimli bir kız. " Ah, sizinle resmi olarak tanışamadım, Kevin Park, Maxim Şirketler Grubu CEO' su. " Elini yavaşça kıza doğru uzattı ve onun yumuşak elini kavrayarak elini öptü. Kesinlikle fazla centilmenceydi.
Kevin Park- Maxim Şirketler Grubu CEO' su
- Mesaj Sayısı : 21
Lakap : Casanova, Young Master.
Geri: Ave Maria
Şirket yöneticisi olarak aklında daha yaşlı biri vardı. Orta yaşlı. Mesela babası gibi. Ama karşısında ki adam bir şirket yöneticisi olmak için fazlasıyla gençti. Anlık bir duraksama yaşamanın yavaşça tekli koltuğa yöneldi ve oturdu. Montunu koltuğun kenarına yerleştirirken istemsizce parmakları kısa sarı saçlarına gitti. Üzeride ki gerginlik kat be kat artmaya devam ediyordu. Yüzünü aşağı eğdiğinden dolayı önüne düşen sarı saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. Kesinlikle tüyleri ürpermişti. Sesi duyduğu onca sesten daha etkileyeci geliyordu kulaklarına. Adamın yanına geldiğini fark ettiğinde yüzünü ifadesiz tutmaya çalışmıştı ama yüzünden hiç düşmeyen tebessümü dudaklarında belirmeye başlamıştı. Kendisine uzattığı kadehe yavaşça uzandı ama kadehi gördüğünden bile şüpheliydi. El yordamı ile kavramıştı. Bakışları karşısında duran adamın yüzündeydi. Sanki yüzünü bilinçaltına işler gibi tek tek inceliyordu. Sesini kaybettiğini düşünüyordu. Hoş dudaklarını dahi aralamaya fırsat bulamadan -ismini güç bela duyduğu Kevin Park'ın- elinde öpücüğünü hissettiğinde kasılmıştı. Güç bela sesine kavuştu ve kekelememeye özen göstererek dudaklarını araladı. "Becky Kwan...Tanıştığıma.. Memnun oldum Bay Park." Fazla uzun kalmasa mahçup bir tebessüm ile elini yavaşça geri çekti. Bakışları kadehe kaydı. Şaraba karşı pek dayanıklı olduğu söylenemezdi aslında alkol bulunan -az miktarda dahi olsa- dayanıklığı yoktu. Kadehi yavaşça dudaklarına doğru götürürken kaçamak tavırlar ile de karşısında oturan Kevin'a bakmayı ihmal etmedi. Şarabın dudaklarında bıraktığı tat ile dudakları gerildi. Aklında bir dolu soru vardı bir taraftan da. 'Neden buradayım?' gibi ya da 'Beni neden çağırdı?'. Yüzünü karşısında oturan ve onu izlemeye devam eden adama çevirdi. Yüzünde ki hafif tebessüm ile üzerinde ki gerginliği de atmaya çalışıyordu. "Peki... Beni neden çağırdınız?... Bay Park." Sesinin çatlamamış veya kekelemiş olmasına dua ediyordu. Bu pekte iyi bir izlenim sayılmazdı sonuçta. Ama pekte rahat görünmüyor olduğunun farkındaydı. Adeta koltukta büzülmeye başlayacak gibiydi. Bunu engelleyen tek şey muhtemelen az da olsa sahip olduğu irade gücü ve Kevin'a yönelttiği bakışlarıydı.
Becky Mi Kwan- Üniversite Öğrencisi | Asistan
- Mesaj Sayısı : 44
Lakap : Beckie.
Geri: Ave Maria
Kızı merak duygusu ile yakmak için özel bir çaba sarfetmesine gerek bile yoktu. Kızın ne kadar meraklı olduğu gözlerinden okumak oldukça mümkündü. Üstelik etrafa ve kendisine attığı kaçamak bakışlar ardından onun hakkında birkaç fikir edinmişti. En azından kişiliğini az çok çözebilmeyi başarmıştı. Bir insan sarrafı olmamasına rağmen kızın hissettiklerini hiç saklamaması sayesinde ne kadar saf bir kız olduğunu anlayabilmişti. Bu aptal veya salak anlamında bir saflıktan çok " bozulmamış " anlamında bir saflıktı. Kevin' ın gerçek anlamda hoşuna gittiği söylenebilirdi. Kendisinin etrafında dolanan para ve güzellik aşığı kadınların aksine Becky' nin doğal tavırları onu kıza doğru itiyordu. Üstelik hiç düşünmeden Kevin' e soru sorabilecek kadar cüretkardı. Kısacası hemen konuya gelmek istiyordu. İşin ilginç yanı ise bir sorun olmamasıydı. Buna rağmen Kevin onu yanında tutmak için bir şeyler uydurabilirdi. " Burasının benim şirketime ait olan bir otel olduğunu biliyorsundur. " Bunu bilmemesi imkansız sayılırdı. İçeri girdiği andan itibaren yapılan muameleden bunu çıkaracak kadar zeki bir kız olduğunun farkındaydı. " Ancak senin bir otelde çalacak kadar sıradan bir sanatçı olduğunu düşünmüyorum." Elindeki kadehi hafifçe hareket ettirerek şarabın dibine çöken tadını yukarıya çıkardı ve bir yudum aldı. Kaliteli bir şarabın yerini hiçbir şey tutamazdı. " Benim için özel bir çellist olarak çalışmak ister misin? " Bir tekliften çok kabul edileceğinden emin olduğu bir teklifti. Yine de kızın ne diyeceğini kestiremiyordu. Onun gibi insanları fazla görmüş olduğu söylenemezdi.
Kevin Park- Maxim Şirketler Grubu CEO' su
- Mesaj Sayısı : 21
Lakap : Casanova, Young Master.
Geri: Ave Maria
Kadehi tutan parmakları gerilmişti. Dudağının kenarını ısırdı istemsizce. Nasıl bir cevap vermesi gerektiğini düşünüyordu. Bir nevi de olayı toparlamayı. Bugün ilk kez iltifat yağmuruna tutulmuştu. Otelde çalmasının tek nedeni de çelloya yakın olmaktı. Ne de olsa paraya pek ihtiyacı olduğunu söylenemezdi. Sapa bir yerde dahi çello çalardı. Sanırım. Tabi birde kendisine yönetilen teklif vardı. Özel çellist? Kesinlikle kararsızdı. Zaten kendisine yöneltilen her teklifi uzun süre düşünürdü ve planlama yapmaya çalışırdı. Bu teklifede hazırlık olmadığı için öylece kala kalmıştı. Kevin'ı tanımaması da işin içindeydi tabi. Her zaman ya aile dostlarından ya da uzaktan yakındığı insanlar ile işler yapardı. Daha doğrusu iletişim kurardı. Cevabını beklediğinden emindi ve görünüşe bakılırsa pek sabırlı biri değildi karşısında ki adam. Mahçup bir tebessüm ile Kevin'a baktı. "Bu çok... Ani... Bir teklif oldu Bay Park. Karar vermek oldukça güç." Sözlerinin sonuna doğru bakışlarını aşağıya doğru inmiş ve şarap dolu kadehine kaymıştı. Belki de cevap vermeyi geciktirmek için şarabı içmesi gerektiğini dahi düşünmüştü ama bu da pek bir kurtarıcı olmayacaktı. Odada yalnızlardı. Güç bela kapıya bakma isteğini durdurdu. Belki de onu odaya getiren kadın aniden içeriye dalacak ve şirketle ilgili önemli bir meselenin olduğunu dile getirecekti. Bir umut bekledi ama... Kapıyı açan olmadı. Dudaklarını birbirine bastırdı. Cevap vermesi gerektiğini biliyordu ama cevabın ne olacağını kestiremiyordu. Kabul etmeyebilirdi. Ne de olsa sadece zevk için otellerde çello çalıyordu ama... Kabul edebilirdi de. Her ne kadar insanlardan uzak, izole bir görünüşü olsa da dikkat çekmek istiyordu ve şirket yöneticisinin özel çellisti olarak bu imkana kavuşabilirdi. Kararsızlık adeta beyinin kemiriyordu. Böyle bir teklif alabileceğini de düşünmememişti. Sıradan bir sanatçı... Sıradan bir sanatçı değilsin Becky. Bu teklif ile... Daha iyi konumlarda olabilirsin. Öyle değil mi?.. Evet. Ama... En çokta kararsız kalmaktan hayıflanırdı zaten. Sanki bir kuklaymış gibi başkası tarafından dudakları aralanmıştı. Düşünceleri Evet, Hayır da gidip gelirken sanki vücudunun kontrolü başka birine geçmiş ve kendisini gözlemci konusuma geçmiş gibiydi. Hem karşısında oturan adama karşı garip bir çekim içine girmişti. "Size çalışmaktan...Zevk duyarım." Dudağının kenarını sertçe ısırdı. Bunu söylemeye cesaret edebileceğini hiç sanmıyordu.
Becky Mi Kwan- Üniversite Öğrencisi | Asistan
- Mesaj Sayısı : 44
Lakap : Beckie.
Geri: Ave Maria
Kızın içten ve oldukça doğal görünen hareketlerini dolu bir heyecanla izlerken ince ve uzun olan parmakları zarif bir şekilde ince saplı kadehe dokundu. Dudakları çarpık bir gülümsemeyle kıvrılırken oldukça heyecanlı olduğu söylenebilirdi. Yeni bir oyun, yeni bir av ve yeni bir eğlencenin onu beklediğinden adı gibi emindi. Bir şeytan sayılmazdı elbette, bir şeytan için oldukça yakışıklıydı. Buna rağmen kurnazlığı birçok insanı kıskandıracak seviyedeydi. Bir kadını arzuluyorsa onu parayla satın almaz, onun kucağına atlayacak şekilde ayartırdı. Bu yüzden ona şeytandan çok incubus demek daha mantıklı geliyordu kulağa. Kadehi keskin bir hareketle dudaklarından ayırdıktan sonra gözlerini kıza dikti ve hafifçe öne eğildi. " Yarın istediğiniz saatte işe başlayabilirsiniz. Şirketimin giyim mağazaları sizi yeni kıyafetleriniz için bekliyor olacak. " Karşısındaki güzeller güzeli kızı hakettiği kıyafetler içerisinde görmek istiyordu. Hakkı sayılırdı. Kız kendi adına çalışacaksa onun en şık halini görmek bir patron olarak en doğal hakkıydı. Üstelik her güzel çiçek iyi bir saksıyı hakederdi. Bu yüzden ona hakettiği değeri vermeye hazırdı. Çevik bir hareketle ayağa kalkarak kıza elini uzattı. Konuşulacak bir konu kalmadıktan sonra öylece oturmanın ona da rahatsızlık vereceğinin farkındaydı. Kesinlikle görgüsü olan bir adam olarak onu zorlamaya çalışmıyor, sıkılacağını hissettiği an onun gitmesine izin veriyordu. " Bu akşam için bu kadar iş konuşmak yeter. Size iyi geceler Bayan Kwan." Cebinden çıkardığı kartı kıza uzattı ve elini geri çekti. Tüm irtibat bilgileri burada bulunmaktaydı. Kısacası kıza " Bana istediğin her an mesaj atabilirsin." demeye çalışıyordu.
Kevin Park- Maxim Şirketler Grubu CEO' su
- Mesaj Sayısı : 21
Lakap : Casanova, Young Master.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz