JangYeunJa

Tapılası bir kız olduğunu söylemek gerekiyor kesinlikle. Hatta bu konuda mütevazi olmak bile yetersiz olur. Yüzünüzden kahkahaların eksik olmayacağı biri ile karşı karşıya kaldığınızı düşünebilirisiniz pekala da. Her ne kadar vurdumduymaz olmasına karşın hümanist ve yardım sever tarafı daha baskın. Görüşü itibari ile bile sevimli. Hatta elinizde tuttuğunuz şekerinizi dahi yere atmanızı sağlayabilir. Varlıksal bir bütüne dönmüş şeker gibidir Yeunie. Hiç bir zaman gizemli veya karanlık bir tarafı olmadı. Doğduğundan beri saf ve açıktır. Gizeme dair hiç bir şeyi yok. Sırları bile yoktur o derece. Varsa da muhtemelen herkes bildiği için sır olmaktan çıkmıştır. Kendisini ve çevresinde ki tüm insanları mutlu etmeye adamış bir kızdır. Bu yüzden sevilmemesi imkansızdır neredeyse. Gülüşmeleri, hafta sonları Seul'da bisiklet turları atmayı seviyor. El yapımı yaptığı küçük kekleri karşısına çıkan herkese dağıtıyor. Tabi birde bisikletinin önünde ki kırmızı kurdeleli samadan sepeti ve çiçekçilerden aldığı bahar çiçekleri tam bir klişe örneği. Birde suratının girdiği şekiller var ki tam bir mizah kaynağıdır. Gözleri fıldır fıldır dönüyor ve etrafta yapabileceği bir iş olup olmadığını her fırsatta bakıyor. Aşırı yardım sever. Gerçekten aşırı öyle böyle değil. Birde böyle fazla açık konuşur. Fazlasıyla açık konuşur. Patavatsız değil. Düşünerek açıkça konuşuyor. Tabi bu açıklık sadece size gerçekleri söylemesi ile ilgili değil - aslında evet o da var- ama böyle regl olduğunu, çişi geldiğini dahi açıklıkla söyleyebilecek biri. Tabi aşık olduğun kişinin yanında hiç bir şey konuşamaz. Putlaşır. Öylece durur yanında. Kendisini fark etmesini bekler. Bazen de aşık olduğu kişi ona tebessüm eder heyecanlanır ama içten içe kendini yer bitirir. Çünkü kendisini bir kız kardeş gibi gördüğünden emindir. Duygusal bir ilişki yaşadığı söylenemez zaten. Sadece platonik olarak takılır. Platonik olarak kalır. Şimdiye kadar aşık olduğu da söylenemez aslında. Ara ara hoşlandığı kişiler olmuştur ama bir süre sonra kendi haline döner. Eğer ki aşık olursa sonsuza kadar aşık olduğu kişiyi bekleyebilir. Ve... Evet muhtemelen bekler. Abartı değil. Gözlerinde pembe gözlükleri ile Seul'da yaşıyor. Biraz da saf. Ama böyle aptal ve salak anlamında değil. Sadece fazla iyi. Hiç karanlık barındırıyor kalbinde. Kusursuz bir gülümsemeye sahip, düzenli olarak taranmış uzun kahverengi saçlar, göz kapaklarının üzerine sürekli çekili duruyormuş izlenimi veren siyah göz kaleminin belirginleştirdiği siyah iri gözler, bembeyaz adeta süt renginde bir ten, pembe dolgun dudaklar. Görünüş açısından oldukça ilgi çekicidir bir yönden de. Renkli giyinir her zaman. Yaşamdan kesinlikle zevk alıyor. Hatta tüm insanlardan onlarca kat zevk aldığı bile söylenebilir. Vejeteryan. Bazı besinlere karşı bağımlılığı su götürmez bir gerçek. Çikolata gibi. Ya da dondurma. Ya da şekerler. Aşırıklarının bir listesi vardır tabi. Aşırı kahkaha atar, aşırı ağlar, aşırı gezer, aşırı ders yapar, aşırı yardım eder, aşırı çikolata tüketir... Bu liste uzayıp gider. Sanki hiç büyümeyecek gibidir bir nevi. Boş zamanlarında ya şeker komasına girer, ya da burnunu tutarak ne kadar süre nefes almadığını ölçer durur. Tabi bunu yaparken dahi ağzından nefes alır. Sonuç olarak şeker gibi bir kızdır. Anyang'a neredeyse tüm günlerini çalışarak geçirerek girdi. İnce ama bir o kadar nahoş bir ses sahip. Meleksi gibi. Tabi birde çocukluğundan beri aldığı bale dersleri var. Hayalperest biridir. Ama hayalleri ışık hızından daha hızlı değişim gösterir. Bir gün tüm Dünya'yı dolaşacak bir kaşif, bir gün Fransa'da ressam, Amerika'da aktristir. ##

Çoğu özellik olarak benziyorlar ama Woo Min daha hırslı, daha gözü kara bazı konularda. Sürekli başarılara imza atmak ve bunun için çok çalışan bir çocuk. Ne kadar çok her alanda çalışsa da arkadaş çevresinden de geri kalmıyor ve çevresi bayağı geniş. Aralarında yaş farkı var ve küçüklerle pek takıldığı söylenemez Woo Min'in. Lee Su sayesinde tanışmışlardır ve ne zaman Yeun Ja'ı görse nazik davranışlar gösterir kıza ve ışıldayıcı şekilde gülümser. Kızı bir nevi kardeşi gibi görüyordur. Ama bir şekilde kızı kendisine çeken bir şeyde vardır ama daha bunun farkına varamamıştır. Mesela artık bir süre sonra sabahları kızın kendisine şeker vermediği günler iyi geçmeyeceğine inanmaya başlamıştır. Artık her odasından çıkmadan önce saçını başını düzeltir ve odasından çıktığı gibi kapıda kızın ona şekeri uzatmasını görünce gülümser. Dakikliğini burada fazlaca kullanır.