Soju
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Soju
Soju
Kang Jan Kim & Jung Kwang Jin
Bacaklarını sehpaya uzatmış, kucağında kocaman bir kase patlamış mısır, sıkılgan bir tavırla elinde tuttuğu kumandaya zorla basarak televizyon kanallarına bakıyordu. Aşırı derece sıkılıyordu ve tüm günü adeta bir ölü gibi geçirmişti. Ya sadece yemek yiyordu, ya sadece kesitiyordu ya da boş boş oturup televizyon kanallarına bakıyordu. Kumandayı koltuğun üzerine bıraktı. Hangi kanalda bıraktığına dahi dikkat etmiyordu. Evet. Televizyona bakıyordu ama gerçek anlamda görmüyordu. Bir avuç dolusu patlamış mısırı ağzına tıktı ve kendi kendine söylenmeye başladı tabi sözcükleri patlamış mısırın etkisi ile boğuk ve kesik kesin çıkıyordu. " Sıkıcı, sıkıcı, sıkıcı. " Tüm gün boyunca yapacak hiç bir şey bulamamıştı. Hatta sıkılmaktan, sıkıldığı da söylenebilirdi şu noktada. Acaba Jin ne yapıyor? Jin'i düşünmesi ve aklına gelecek parlak (!) fikirin etkisi ile kucağında kaseyi neredeyse havaya fırlatıyordu. Oturduğu koltukta bir o yana bir bu yana salındı ve yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. En azından bu sıkıcı günden beni kurtabilir. Kucağında ki kaseyi sehpaya gelişi güzel koydu ve hemen pantolonun cebine sıkıştırdığı telefonu çıkarttı. Telefonu gözlerine yaklaştırdı heyecanla. Gecenin bir yarısı olduğunun farkındayım ama Jin bu saatte daha yeni uyanan özel kişilerden biridir. Numarayı bulduğu gibi hızla aradı ve telefonu kulağına yapıştırdı. " Hey! Jin! Dışarı çıkmaya ne dersin? Takılmak bağabında yani. Soju falan içeriz. Hem... Onca iyiliğin var bana. Sana yemek ısmarlayabilirim. Nasıl fikir? "
Kang Jan Kim- SSE . Tiyatro ve Dramatik Sanatlar Bölümü & I. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 5
Geri: Soju
- Elindeki sigarasını daha yeni bitirmek üzereydi. Üstelik bir saat içerisinde içtiği altıncı sigara olması dışında akciğer kanseri olmasının yakın olduğu söylenebilirdi. Sıkıntıdan nemli kaldırıma oturmuş ve sakince gitar çalıyordu. Pek mutsuz olduğu söylenemezdi. En azından son zamanlarda kendini sorumlu hissedeceği birkaç nadir şey çıkıyordu. Bu yüzden boşuna yaşadığı söylenemezdi. Kıvrımlı dudaklarının arasında tuttuğu sigaranın dumanı sert ve soğuk rüzgar ile kayboluyordu. İnce parmaklarını tellerin üstünde hareket ettirirken gözlerini karşı kaldırımda yatan adama dikmişti. Muhtemelen içmeye sabah saatlerinde başlamış ve şimdi de sızıp kalmıştı. Onu rahatsız ettiğini sanmıyordu. " Cheoeumen manhi do himdeul eotji, injeong halsu eobseo gwero wotji. Hajiman bada deurigo nani, ijen geuge neomu seulpeun geo-" Titreşimde olan telefonunun cebinde titremesiyle beraber gitarı tutarak sağ elini cebine soktu. " Aish..." O çocuğun aradığını bilmek tüylerini diken diken ediyordu işin doğrusu. Normal insanlar gibi değildi, onlar gibi görünmüyordu bile. Üstelik ona baktığında da farklı hissediyordu. Kesinlikle onunla ilgili yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Telefonu açıp kulağıyla omzu arasına sıkıştırdı ve sağ eliyle sigarasını dudaklarının arasından aldı. Onun sözleri ile sessizleşti ve etrafına baktı. " Hmm. Yarım saate yanımda ol. Beni nerede bulacağını biliyorsun. " Telefonu kapattı ve sigarasını tekrar dudaklarının arasına yerleştirdi. Gitarını çalmaya devam ederken birden duraksadı ve ayağa kalktı. " Bu bi buluşma mı yani?! " Birden bire verdiği tepki bile kendisini şaşırtmıştı. Elleriyle saçlarını dağıtarak etrafta koşuşturmaya başladı. Son zamanlarda tam bir aptala döndüğü söylenebilirdi. Sakinleşerek gitarını kılıfına koydu ve sırtına taktı. Genelde yemek yediği tek bir yer vardı, orası da samgyeopsal yapan bir büfeydi. Büfe diyordu, çünkü bir lokantadan da küçüktü. Orayı işleten ahjumma her zaman Jin' e indirim yapıyordu. Adımlarını o yöne doğru kaydırırken aklından binbir türlü fikir geçiyordu. Görünümü konusunda endişelenemiyordu, her zaman paspal bir insan olmuştu. Saçları için de aynı şeyler geçerliydi. Ne yapması gerektiği konusunda birazcık öğüt alabileceği söylenirdi. Büfeye yaklaşırken onun daha yeni gelmekte olduğunu farketmişti. " Jan Kim-yaah! " Arkasından onun duyabileceği bir tonda seslenmişti. Onun başını çevirişi ile zaman durmuş gibi hissetti. Neden böyle oldu ki şimdi? Küçücük bir burun, parlak gözler ve şeftali tonundaki dudakları. Herşeyi daha tatlı görünüyordu gözüne. Hayır, bu tarz şeylere teslim olamazdı. Olamazdı... Olabilirdi.
Jung Kwang Jin- Seul Sanat Ens.Dans Bölümü II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 20
Geri: Soju
Telefonu kapattıktan sonra oturduğu koltukta sevinçle zıpladı ve hızla ayağa kalktı. Üzerini değiştirmeye gerek duymamıştı nedense. Normalde.. Sanırım normalde değiştirirdi. Ama Jin'in yanında rahat hissediyordu her haliyle. O yüzden fazla sorun yaşacağını düşünmüyordu. Zaten üzerine kalın, uzun montunu geçirecekti. Üşümekten nefret ediyordu ve her zaman sıcağa ihtiyaç duyuyordu. Televizyonu kapattı, kaseyi doğru düzgün sehpaya yerleştirdi, montu giydi. Garip bir şekilde fazla sakindi ama evden dışarıya adım atması ile sanki maratonda ki bir yarışmacı gibi hızlandı. Merdivenleri o kadar hızlı inmişti ki sokağa çıkarken nefes almak için bir süre durdu. Elleri montunun cebinde sokakta ilerlemeye başladı. Büfenin -büfeye çoğunlukla Jin'in Batakhanesi derdi- fazla uzak olmamasından hoşnuttu. Zaten içi sıkıntıdan patlarken bir de yol işkencesini çekmek istemezdi. Büfeye doğru yaklaşırken gözlerini kıstı ve gözleri dört dönerek büfeyi taramaya başladı. Jin'i görmeyi umut ediyordu ama gözleri onu yakalayamadığı sırada neredeyse bariz bir düş kırıklığı içine düşecekti. Ama arkasından gelen sesini bir çırpıda tanımıştı. " Kwang Jin-yaah! " Ailesi onu katı bir gelenek ile yetiştirmişti. Sokakta yanında geçen insana dahi eğilip selam verecek kadar içine işlenmişti. Başını çevirdi ve onu görmesi ile doksan derecelik bir açı ile eğildi ve yavaşça yeniden doğruldu. İstemsizce iç geçirirken neden geçirdiğini anlamamıştı. Evet. Jin'in yüzüne bakıyordu. Her buluşmalarında onu detaylıca incelemeye alıyordu adeta. BULUŞMA~!! Gözleri pörtlekçe büyürken boğazını temizledi. NE BULUŞMASI YA?! SAÇMALAMA. Sadece... Takılıyoruz. Başı hafifçe öne eğik biçimde durdu ve büfeye doğru kısa bir bakış attı. " Karnımın zil çaldığını söylemeliyim... " Oysa sadece yarım saat önce yemek yemişti. Sadece düşüncelerinin seyrini değiştirmeye çalışıyordu. Bir kez daha boğazını temizlemek istercesine öksürdü.
Kang Jan Kim- SSE . Tiyatro ve Dramatik Sanatlar Bölümü & I. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 5
Geri: Soju
- Onun sempatik karşılamasına hiç alışık olmadığını söylemek çok doğru olurdu. İnsanların ona seslenmediğini, hatta sevimlilik yapmadığını bile varsayarsa Jan Kim kesinlikle çok başka bir şeydi. Aç olduğunu söylediğinde fazla durmak istemedi ve onun belini tutarak içeri doğru itti. Ha? Kız beli gibiydi. Tanrım... Onun ince ve kıvrımlı olan beli hoşuna gitmişti. Yine de bunu söylemeyecek ve içinde tutacaktı. İçeri girdiğinde elini belinden çekerek masanın karşısına oturdu. Onun sıcaklığıyla parmaklarının ısınmış olduğu söylenebilirdi. Gitarını masanın sağına doğru sabitledikten sonra dirseklerini masaya dayayarak yüzünü elleri arasına aldı. " Ahjumma! Bi samgyeopsal dört soju! " Normal konuşması gibi görünüyordu artık bağırışı bile. Dirseklerini masadan çekerek arkasına yaslandı ve esnedi. Gecenin bu saati onun için gündüz gibiydi ve kendisini yeni uyanmış gibi hissediyordu. Pek konuşma başlatabilen birisi olmasa da denemeyi göze almıştı. " Çalışmaların nasıl geçiyor? " APTAL! APTAL! Böyle basit bir soru mu sorulur?! Sevgilisi misin sen?! Bir de günün nasıl geçti hayatım deseydin! Kafasını duvarlara vurmak istemişti anında. Genelde böyle potlar kırmayan birisi olsa da onun yanında pot kırma tanrısı oluyordu. Gözlerini kapayıp dudaklarını ısırdı. Bu yaptığı hataya verdiği tepki gibiydi. Tekrar gözlerini açarak ona döndü ve sorusunu düzeltti. " Yani seni götürdüğüm yerlerin falan bi yararı oldu mu? " Evet, bu biraz daha az moronca görünmüştü gözüne. Ahjumma' nın hazırladığı etleri tek tek önlerindeki ızgaraya dizişi bile pek ilgisini çekmemişti. Oysa ki her zaman aç gezen birisiydi. İlk önce sojusunu açarak hızlıca kafaya dikti. Böylece biraz daha sakin olabilir ve pot kırmayabilirdi. Boş şişeyi masaya bırakırken sojunun ağzındaki sert tadını hazmetmeye çalışıyordu. " Ehh~ " Tüyleri diken diken olmuştu bir anda. Genelde bira içen bir adam olduğu için soju ona iğrenç geliyordu.
Jung Kwang Jin- Seul Sanat Ens.Dans Bölümü II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 20
Geri: Soju
Her ne kadar montu kalın dahi olsa Jin'in elini belinde hissettiğinde kasılıp kalmıştı. Tabi birde sanki kutuplarda ki eskimolardan biriymişçesine dondu. Bayağı dondu. Titreme sardı vücudunu. Kafanı topla. Yüzünün ablak bir ifadede olduğundan emindi. Kesik bir nefes alırken yüzünde ki ifadeyi kontrol etmeye çalıştı. En azından bu konuda fazlasıyla başarılı olduğu söylenebilirdi. Masaya otururken normal yüz ifadesini -ki aslında normal yüz ifadesinin ne olduğundan emin değildi- tutmaya çalışıyordu. Ellerini ovuşturdu. Jin'in normal konuşmasının dahi bir bağırmadan ibaret olduğunu kısa süre önce anlamıştı. Alıştığıda söylenebilirdi. Tabi yabancılar için fazla ürkünç ve kabacaydı. Sanki Jin ile çok yakınmış gibi konuşuyorsun Kim. Yabancılarmış. Sende yabancısın. Aslında hayır. O kadar zaman geçiriyoruz birlikte. Yabancı değilim. Evet. Hoş bu büfeye her zaman geldiğine göre onlarda Jin'e yabancı değil. Ama... Ben daha yakınım Jin'e evet. Büfe çalışanları ne kadar yakın olabilir ki? ~~ Yakınlık hissinden duyduğu güvenle yüzüne hafif bir tebessüm yayıldı. Tabi Jin'in sorusu ve tebessümü tezatlık oluşturuyordu. Kendisini toparlamak istercesine sandalyeye yaslandı ve masaya ritmik bir şekilde parmaklarını vurmaya başladı. " Çalışmalarım? Çalışmalarım iyi gidiyor. Evet. " Sanki Jin ile buluşmalarının çalışma kapsamında olmadığını farz eder gibi hissetmişti ama tabi ki hepsi çalışmasının parçasıydı. Yoksa Jin'le tanışamazdı. Aslında onu tanıyordu ama hangi sebeple onunla konuşacaktı. Çalışmalarım sayesinde. Ahjumma'nın yanlarına gelmesi ile masada yarım şekilde eğilerek selam verdi ve sessizleşti. Ama Jin sorularına devam ediyordu. Aslında çalışmaları hakkında soru sorması hoşuna gitmişti her nedense. " Evet çok yararı oldu. Bu yüzden sana minnettarım. " Masada ki sojuyu kendisine doğru yavaşça çekti. İçmek niyetinde değildi aslında. Ya da öyleydi. Soju bünyesini fazla etkiliyordu sonuçta. Jin'in şişeyi kafasına dikerek hızla içişini izledi. Ben daha suyu bile kafama dikip içemiyorum ya. Jin sojuyu dikliyor.
Kang Jan Kim- SSE . Tiyatro ve Dramatik Sanatlar Bölümü & I. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 5
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz