Complexity
4 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Complexity
Cho Hye Rim & Jung Kwang Jin & Kim Tae Jang & Kang Jan Kim
Yorgun, üzgün ve çaresizdi. İki gün önce Tae Jang onu öpmüştü, hemde bu öpücük HyeRim'in ilk öpücüğüydü. Çok mutluydu en azından Tae Jang'a olan aşkı plotanik değildi, ama Tae Jang'tan kopmanın daha zor olduğuna karar verdi. Çocuğa aşıktı ve galiba çocukta ona karşı boş değildi ama HyeRim sağır ve çoğu zaman başkalarının yardımına muhtaç olan bir kızdı. Oysa Tae Jang nazik, yakışıklı, gülümsediğinde etrafında çiçekler açtıran, dokunduğunda HyeRim'in bütün vucüdunu uyuşturan biriydi. HyeRim onu haketmediğini düşünüyordu. Sürekli Güzel ve çirkin gibiyiz. O mükemmel ben ise yardıma muhtaç, sağır kızın tekiyim, düşünceleri onu yiyip bitiriyordu. İki gecedir uyuyamıyor sürekli tuvaletin kapısındaki öpüşmeleri gözünün önüne geliyordu, sonra Tae Jang'a bir daha kendisine yaklaşmamasını söylediğini, ayaklarını zorla sürüyerek oradan ayrılışı. Onu orada öyle bıraktığımda arkamdan çok baktı mı? Ağladı mı? Yoksa oh be kurtuldum kızdan diye mi düşündü? Gözleri kapanmıyor ve sürekli düşünüyordu. Oda arkadaşını rahatsız etmeden pencerenin önüne gidiyor, camdan gri-siyah-mavi renklerinin çatıştığı gökyüzünü izliyor ve sessizce ağlıyordu. Onu bırakmak istemiyordu ama yapmalıydı. Buna inanıyordu. Sürekli aklını meşgül eden düşüncelerin arasında cılız olan başka düşünceler de vardı. Öpüşürken bizi kimse gördü mü? Eğer benim yüzümden okul dedikodusunda haber çıkarsa biterim. Tae Jang ile dalga geçerler, sağır bir kızla çıkıyor diye. Ayrıca sağır olduğumu bilmeyenler de öğrenir ve benimle dalga geçer. Of Tanrım. Neden sürekli ben?
Yatağına dönüp soğuk yorganın arasına girdi, ilk bahar geliyordu ama HyeRim kalbi hala buz gibiydi, duyguları, vücudu da öyle. Gözleri kapanırken yaşları da durmuyor akıyordu. Uyku onu sardı ve ısıttı. Rüyasında Tae Jang'ı görüyordu ve buna şükrediyordu, bari orada ondan uzak durmak zorunda değildi. Telefonunu yastığının altına koyardı ve her zaman titreşimde olurdu, duymayan biri ancak hissederdi. Yanağının titreşmesi onu rahatsız etti ve sinirle elinin yastığın altına soktu. "Daha yeni uyumayı başarmıştım." Telefonu yastığın altından çıkarıp yüzü hizasına getirdi. Beş mesaj! Hyerim'in telefonuna her zaman mesaj gelirdi, asla aranmazdı, sağır birini nasıl arardınız ki? İlk mesaj Yoon Ri'dendi. Okula yarım saat erken gel, sana bir şey göstereceğim. Yüzünü buruşturdu, nasıl hissedememişti telefonun titrediğini. İkinci mesaj, yine Yoon Ri. Gelmediğin yetmedi, derslerine de girerken göremedim seni. Öldün sen! Korkmuştu, azıcık. Yoon Ri'i kızdırdığında başına gelenleri hatırlayabiliyordu. Üçüncü mesaj yine Yoon Ri'dendi, dördüncüsü ise Mei Jia'ndı. Ona çıkışta yemek ısmarlayacağını çünkü traniee olmaktan havalara uçtuğunu yazmıştı. Hızlıca onu da geçti ve sonuncu mesaja baktı. Kuzeni Jan Kim'den gelmişti. Kaşları şaşkınlıkla kalktı. Normalde sıkça görüşmezlerdi, sadece aile görüşmelerinde. Ama iyi anlaşırlardı. Ona Kim oppa derdi, ya da kızdırmak istediğinde Kimmy unnie. Gülümsedi, mesajda uzun zamandır görüşmediklerini ve bu akşam bir planı yoksa ona bir şeyler ısmarlayabileceğini söylüyordu. Zaten okula geç kalmıştı ve kafasını dağıtmanın iyi geleceğini düşündü HyeRim. Jan Kim bir yerlerde takılalım diyorsa kesinlikle eğlenceli yerlere götürürdü HyeRim'i. Yaşı yetmese bile bara bile sokabilirdi. HyeRim'in gözünde Jan Kim eğlence kralıydı.
Konuştukları -daha doğrusu mesajlaştıkları gibi- akşam üzeri Fiesta barın kapısına gelmişti HyeRim. Jan Kim onu dışarıda bir yerde beklemesi gerekiyordu. Altına siyah dar paça pantolon, üzerine gri-kırmızı salak bir gömlek giymişti, ilkbaharın hafif rüzgarları da salık bıraktığı saçlarını uçuruyordu. Normalde böyle güzel giyinmeyi beceremezdi, şeker şeyler giyerdi ama şimdi ünivertsileri birilerinin yanına geliyordu ve güzel olmalıydı. Dudaklarını büktü ve cebinden mor telefonunu çıkardı. Birde kadınların hep geç kaldığını söylerdin?! gönder; Kimmy unnie. Mesajı daha yeni göndermişti ki saçı hafifçe çekildi ve arkasını döndüğünde kocaman gülümseyen Jan kim'i gördü. Günlerdir ilk defa gülmeyi başararak çocuğun üzerine atladı ve onu kendi boy hizasına getirip boynuna sıkıca sarıldı. "Kimmy unnie!" diye cıyaklıyordu Jan Kim'in kulağının dibinde.
Yorgun, üzgün ve çaresizdi. İki gün önce Tae Jang onu öpmüştü, hemde bu öpücük HyeRim'in ilk öpücüğüydü. Çok mutluydu en azından Tae Jang'a olan aşkı plotanik değildi, ama Tae Jang'tan kopmanın daha zor olduğuna karar verdi. Çocuğa aşıktı ve galiba çocukta ona karşı boş değildi ama HyeRim sağır ve çoğu zaman başkalarının yardımına muhtaç olan bir kızdı. Oysa Tae Jang nazik, yakışıklı, gülümsediğinde etrafında çiçekler açtıran, dokunduğunda HyeRim'in bütün vucüdunu uyuşturan biriydi. HyeRim onu haketmediğini düşünüyordu. Sürekli Güzel ve çirkin gibiyiz. O mükemmel ben ise yardıma muhtaç, sağır kızın tekiyim, düşünceleri onu yiyip bitiriyordu. İki gecedir uyuyamıyor sürekli tuvaletin kapısındaki öpüşmeleri gözünün önüne geliyordu, sonra Tae Jang'a bir daha kendisine yaklaşmamasını söylediğini, ayaklarını zorla sürüyerek oradan ayrılışı. Onu orada öyle bıraktığımda arkamdan çok baktı mı? Ağladı mı? Yoksa oh be kurtuldum kızdan diye mi düşündü? Gözleri kapanmıyor ve sürekli düşünüyordu. Oda arkadaşını rahatsız etmeden pencerenin önüne gidiyor, camdan gri-siyah-mavi renklerinin çatıştığı gökyüzünü izliyor ve sessizce ağlıyordu. Onu bırakmak istemiyordu ama yapmalıydı. Buna inanıyordu. Sürekli aklını meşgül eden düşüncelerin arasında cılız olan başka düşünceler de vardı. Öpüşürken bizi kimse gördü mü? Eğer benim yüzümden okul dedikodusunda haber çıkarsa biterim. Tae Jang ile dalga geçerler, sağır bir kızla çıkıyor diye. Ayrıca sağır olduğumu bilmeyenler de öğrenir ve benimle dalga geçer. Of Tanrım. Neden sürekli ben?
Yatağına dönüp soğuk yorganın arasına girdi, ilk bahar geliyordu ama HyeRim kalbi hala buz gibiydi, duyguları, vücudu da öyle. Gözleri kapanırken yaşları da durmuyor akıyordu. Uyku onu sardı ve ısıttı. Rüyasında Tae Jang'ı görüyordu ve buna şükrediyordu, bari orada ondan uzak durmak zorunda değildi. Telefonunu yastığının altına koyardı ve her zaman titreşimde olurdu, duymayan biri ancak hissederdi. Yanağının titreşmesi onu rahatsız etti ve sinirle elinin yastığın altına soktu. "Daha yeni uyumayı başarmıştım." Telefonu yastığın altından çıkarıp yüzü hizasına getirdi. Beş mesaj! Hyerim'in telefonuna her zaman mesaj gelirdi, asla aranmazdı, sağır birini nasıl arardınız ki? İlk mesaj Yoon Ri'dendi. Okula yarım saat erken gel, sana bir şey göstereceğim. Yüzünü buruşturdu, nasıl hissedememişti telefonun titrediğini. İkinci mesaj, yine Yoon Ri. Gelmediğin yetmedi, derslerine de girerken göremedim seni. Öldün sen! Korkmuştu, azıcık. Yoon Ri'i kızdırdığında başına gelenleri hatırlayabiliyordu. Üçüncü mesaj yine Yoon Ri'dendi, dördüncüsü ise Mei Jia'ndı. Ona çıkışta yemek ısmarlayacağını çünkü traniee olmaktan havalara uçtuğunu yazmıştı. Hızlıca onu da geçti ve sonuncu mesaja baktı. Kuzeni Jan Kim'den gelmişti. Kaşları şaşkınlıkla kalktı. Normalde sıkça görüşmezlerdi, sadece aile görüşmelerinde. Ama iyi anlaşırlardı. Ona Kim oppa derdi, ya da kızdırmak istediğinde Kimmy unnie. Gülümsedi, mesajda uzun zamandır görüşmediklerini ve bu akşam bir planı yoksa ona bir şeyler ısmarlayabileceğini söylüyordu. Zaten okula geç kalmıştı ve kafasını dağıtmanın iyi geleceğini düşündü HyeRim. Jan Kim bir yerlerde takılalım diyorsa kesinlikle eğlenceli yerlere götürürdü HyeRim'i. Yaşı yetmese bile bara bile sokabilirdi. HyeRim'in gözünde Jan Kim eğlence kralıydı.
Konuştukları -daha doğrusu mesajlaştıkları gibi- akşam üzeri Fiesta barın kapısına gelmişti HyeRim. Jan Kim onu dışarıda bir yerde beklemesi gerekiyordu. Altına siyah dar paça pantolon, üzerine gri-kırmızı salak bir gömlek giymişti, ilkbaharın hafif rüzgarları da salık bıraktığı saçlarını uçuruyordu. Normalde böyle güzel giyinmeyi beceremezdi, şeker şeyler giyerdi ama şimdi ünivertsileri birilerinin yanına geliyordu ve güzel olmalıydı. Dudaklarını büktü ve cebinden mor telefonunu çıkardı. Birde kadınların hep geç kaldığını söylerdin?! gönder; Kimmy unnie. Mesajı daha yeni göndermişti ki saçı hafifçe çekildi ve arkasını döndüğünde kocaman gülümseyen Jan kim'i gördü. Günlerdir ilk defa gülmeyi başararak çocuğun üzerine atladı ve onu kendi boy hizasına getirip boynuna sıkıca sarıldı. "Kimmy unnie!" diye cıyaklıyordu Jan Kim'in kulağının dibinde.
Cho Hye Rim- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 56
Lakap : Görünmez.
Geri: Complexity
"BANA KAÇ DEFA UNNİE DİYE SESLENMEMENİ SÖYLEDİM!" Sesinin tonunu alçattı ve kaşlarını çatarak karşısında ki kuzenine Hyerim'e baktı. Ama kızın masumiyet akan yüzüne kızgın bir ifade ile bakmak haliyle zordu. Hemen yumuşadı ve kolunu kızın omzuna attı. Fazla sık görüşemiyorlardı ama Hyerim'i seviyordu. Ailesinde doğru düzgün sevdiği tek kuzeni bile sayılabilirdi. Diğer... Fazla gösterişçiydi. Ailenin bir kısmı zengindi, bir kısmında Hyerim'in ve kendi ailesi gibi orta halli sayılabilecek düzeydeydi. Kızın burnuna hafifçe dokundu ve içten bir şekilde gülümsedi. Fiesta'nın dar kapısından geçerek, koridorda ilerlediler ve tekno parçaların çaldığı bar merkezinin gürültüsüne adım adım yaklaştılar. Hyerim'in gürültüden rahatsız olamayacağını biliyordu ama kendi kulakları şimdiden zonklamaya başlamıştı. Bara doğru ilerlediler ve yüksek sandalyelere oturdular. Hyerim barda ki kıza doğru ellerini sallayarak selam verirken, kendisi de bara göz gezdirmeye başlamıştı. Acaba buralarda bir yerde mi? Geldiği ilk dakikadan itibaren gözleri Jin'i aramaya başlamıştı. Bir tür alışkanlık gibi. Aradığını bulmanın isteksizliği ile bara doğru yöneldi ve ellerini tezgahta birleştirdi. Uzun boylu, kısa siyah saçları olan kızla Hyerim konuşmaya dalmıştı. İlginin kendi üzerinde olmasını bekliyordu oysa ki. Barda ki kızın dikkatini çekmek istercesine elini kaldırdı. "Soju." Kız tezgahın gerilerine yönelirken Hyerim'de yüzünde kocaman bir tebessüm ile kendisine dönmüştü. Ama daha konuşmasına fırsat olmadan omzunda güçlü bir el hissetti.
-Barda ki kız Jieun.
-Soju yasak sana Hye Rim.
-O gizemli el elbette Jin. Alkış alkış.
Kang Jan Kim- SSE . Tiyatro ve Dramatik Sanatlar Bölümü & I. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 5
Geri: Complexity
- Kesinlikle aklındaki ilk şey Jan Kim ile buluşmak değildi. Buna rağmen onu bardan içeri girdiği saniye tanımıştı. Hadi ama, dünyanın en tanınabilir yüzüne sahipti- bir Koreli olsa bile. Fazlasıyla ayırt edilebilici saçlarıyla kendisini kolayca ele vermişti. Onunla uğraşacak değildi tabii ki. Sonuçta şu an yaptığı tek şey barda gitar çalmaktı. Normalde punk tarzı şeyler çalıyor olsa da barda olduğu için daha insanlara hitap edecek şeyler çalıyordu. Üstelik bugün bardaki özel günlerden birisiydi. Normalde DJ türevi şeyler yer alsa da bugün canlı müzik istemişlerdi. Neyse ki Jan Kim bardan içeri adım atar atmaz Jin için mesai bitmişti. Gitarını kılıfına koyduğu gibi hızlı adımlarla ona doğru ilerledi. Kot gömleği, içindeki siyah atleti ve siyah pantolonuyla tarzını tamamlıyordu. Bileğindeki deri bileklikleri ve ayağındaki deri botları saymıyordu bile. Kesinlikle ona yakışan tarzı biliyordu. Yüzünde her zaman ki -asla memnun olmayacağım- bakışıyla ona arkasından yaklaşarak kollarını boynuna doladı. " Kang Jan Kim. Sen barlara gelir miydin? " Onun parfüm kokusuyla birleşen parfüm kokusu oldukça hoşuna gitmişti. Gömleği dirseklerine kadar katlı olduğundan kolları direk onun çıplak tenine dokunmuştu. Bu çocuk... Kesinlikle kafamı karıştırıyor. Şimdi oldukça ilginç bir giriş yaptığı ortamı toparlaması gerekiyordu. Etrafına bakındı ve aklına gelen ilk çıkış yolunu kullandı. " Genç bayan kim? Yoksa kız arkadaşın mı?" Tabii ki öyle olmasını umuyor değildi. Kıza göz ucuyla baktı. Oldukça sevimli aslında. Kız arkadaşı olsa şaşırmazdım. Yine de tarzı sayılmazdı.
Jung Kwang Jin- Seul Sanat Ens.Dans Bölümü II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 20
Geri: Complexity
Hyerim'le olanlar gerçekten çok kötüydü. Kızı yeni tanımış olmasına rağmen onu öpmüştü. Lanet olsun ki iç sesini dinlemişti. Ona her zaman doğruyu söyleyen kalbi değil miydi? Peki neden hyerim konusunda yanılmıştı? Onu neden öpmüştü? Kafasında ki bu sorular yaklaşık bir kaç haftadır beyninin içinde dönüp duruyor ve kendini tekrar tekrar sorguluyordu. Başı çatlayacak gibiydi. Bir kaç saat önce geldiği Fiesta Bar'da içtiği içkilerin hiç biri işe yaramamıştı. Bünyesinin sağlama olmasına dua etmeliydi. İçkiyi ne kadar içerse içsin rahatsızlanmıyor yada fazla sarhoş olmuyordu. Bu konuda babasına çekmiş olamlıydı. Annesi ile ayrıldıktan sonra kendini alkole vermişti. Onu ne zaman görse elinde ya bir viski yada şarap olurdu. Sanırım git gide ona benziyordu. Ne zaman kafasına bir şey takılsa özelliklede hyerim konusunda eline hemen bir içki alır olmuştu. Barmene bir saju daha istediğini söyledi. Adamdan ters bir bakış aldıktan sonra sojunu beklemeye başladı. Bu sırada barın kapısından bir çok kişi giriş yapıyordu. Bir çoğu kendi yaşındaydı. Sipariş ettiği sojusu eline geçmişti. Kocaman bir yudum almıştı ki kapıdan girenler arasında birini gördüğünü zannetti. İlk başta sarhoş olup olmamasına vermişti ama hayor hala orada duruyordu. Gözlerini bir kaç kez kırpıştırdıktan sonra iyice baktı. Kapıdan giren kişi hyerim'in ta kendisiydi. Hemde yanında bir erkekle. Elindeki soju şise yere düştü ve paramparça oldu. Garsonlardan biri hemen yardıma koştu. Yerdeki cam parçalarını silerken bir yandan kendisine iyi olup olmadığını soruyordu. Ama Tae hiç birine cevap veremiyordu. Resmen donup kalmıştı. Hyerim nasıl olurda bir erkekle böyle bir yere gelirdi. Hayır, hayır bu olamazdı. Gözlerine gerçekten inanamıyordu. Kalabalığı yararak ilerlemeye başladı. Hyerim'le konuşmalıydı. Hemde hemen, şuan.
Kim Tae Jang- III. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 53
Yaş : 30
Geri: Complexity
Jan Kim ile oturmuştu ama ilgisi kuzeninde değil okuldan tanıdığı Jieun'daydı. Ta ki kuzeninin elini kaldırıp salladığını görene kadar, kafasını çevirip ne söylediğine bakmıştı ama geç kalmış olmalıydı ki Jan Kim ona boş boş bakıyordu. Dudaklarını büzdü ve ilgisini kuzenine vermek için onunla konuşmak için bir konu düşünürken kuzeninin boynuna sarılan genç ile irkildi. İkisini izlerken büzüştürdüğü dudaklarını düzeltecekti ama dudakları aralandı ve gözleri de büyüdü. İnanılmaz yakışıklı. Dudaklarını ısırdı, hala rüyada mı değil mi anlamaya çalışıyordu. Siyah saçlı yakışıklı yanlarına otururken kuzeni Jan'ın karnına hafifçe dirseğiyle vurdu ve çocuğun kendisine dönmesini sağladı. Kocaman olmuş gözleri ve kızarmış yanaklarıyla anime karakterleri gibi göründüğünü düşünüyordu. Ne zamandır böyle yakışıklılarla takılıyorsun sen?! Sadece dudaklarını oynatarak söylemişti bunu ve Jan'ın kendisini anladığına emindi çünkü eliyle Hyerim'in saçlarını karıştırmış ve o da aynı ağzını oynatarak Salyalarını topla kuzen. Kuzenine dilini çıkardı ve çenesini eline koyup Jan'ın tarafında oturan yakışıklıya baktı. Biliyordu bu çocuk asla kendisine bakmazdı, aynı Tae Jang gibi. Ama Tae Jang onu öpmüştü değil mi? Taejang neden beni öptün ki? Ben sana asla layık olmam. Sen çoook mükemmelsin bense... Başını önüne çevirdi ve barın ötesindeki bardaklara bakmaya başladı. TaeJang'ı düşünüyordu. O sırada boş olan yanına oturan birini göz ucuyla gördü. Turuncu saçlar. Ahh herkesi TaeJang'a benzetmeye başladım. Başını hafifçe soluna çevirip yanına yeni oturan kişiye baktı. Ne?! TaeJang onun burada ve yanımda ne işi var?! Çocuğun gözleri kendisiyle buluşunca ellerini yanaklarına koydu ve yanındaki kuzenine döndü.
Cho Hye Rim- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 56
Lakap : Görünmez.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz