Kediden daha sevimli.
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Kediden daha sevimli.
Günlerden cumartesi. Jae Kyung'ın en sevdiği gün. Çünkü haftasonu tatilinin ilk günü. Kore'deki sıkı eğitim ve görgü kurallarına hala alışmaya çalışıyorken bir de Sasa şirketinin traniee'si -tabi amcasının sıkı denetimi de- onu daha çok yoruyor. Anne ve babasının ne zaman Londra'dan döneceği kesin olmadığı için büyük anne ve büyük babasıyla yaşıyor ve onların saygı kurallarına uymaya çalışıyor. En azından burada kendimi ifade edebileceğim bir çete kurdum. Çetedeki arkadaşlarıyla sözleşmiş ve Fiesta barda buluşmuşlardı. Biraz kafa dağıtmak ve eğlenmek istiyordu. Bara girdiklerinde haftasonu olması sebebiyle bar fazla kalabalıktı ve elemanlar etrafta koşturuyordu. Çetedeki en sevdiği arkadaşı "Bu akşam canlı müzik varmış, çok eğleneceğiz." dediğinde kolunu kızın boynuna sardı ve "Vay vay. Haberleri erken alıyorsun. Umarım yakışıklı çocuklar çıkar da iyi eğleniriz." dedi sırıtırak. Her zamanki masalarına yerleştiler ve garsonlardan birilerinin onları görmesi için beklemeye ve arada konuşmaya başladılar. Gruptan iki arkadaşı şimdiden ayağa kalkmış masanın önünde dans ediyorlardı. Jae Kyung gülerek onları izledi. O da tam kalkıp dans edecekti ki masalarına doğru yaklaşan garsona gözü takıldı."Kedilerin aşkına. Ne tatlı çocuksun sen öyle." diye mırıldandı, sesi müziğe karşı karışırken.
Cho Jae Kyung- Uluslarası Seul Lisesi II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 73
Lakap : Lider, Kedicik, Sapık Sindrella, Jenny.
Geri: Kediden daha sevimli.
Haftasonu ne kadar çabuk gelmişti. İsyan etmeli miydi bilmiyordu ama haftasonlarını pek sevdiği söylenemezdi. Harçlığını çıkarmak için çalıştığı yerde ek olarak sahneye çıkıyordu. Soyunma odasına gidip önlüğünü üzerine geçirdi. Üzerindeki sınav yorgunluğunu hala atlatamamıştı. Hemen yanındaki aynanın karşısına geçip şöyle bir çeki düzen verdi kendine. Saçları sabah nasıl kaktıysa hala öyleydi. Eliyle düzelttikten sonra siparişleri almak için içeride ki kafe kısmına geçti. Kafenin içi şimdiden dolmuştu. Ünlü olduğumda da acaba yine bu kadar ilgi görecek miyim? dedi kendi kendine. Bir kaç sipariş aldıktan sonra barın arka kısmına geçti. Bugün kafede sayılı garson vardı ve neden bu kadar azdı nedenini kendide bilmiyordu ama siparişleri zor yetişiyordu. Tam arkadaşını arayıp yardıma gelmesini söyleyecekti ki ilerideki masalardan biri sipariş için işaret çaktı. Başıyla onaylayıp masaya doğru kalabalığı yararak ilerledi. Küçük bir grup olarak toplanmış kızlı-erkekli bir kaç kişi vardı. Önlüğünün cebindeki not defterini çıkarıp kalemini eline aldı. "Siparişiniz neydi gençler?"
Choi Kim San- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 67
Lakap : Garson Çocuk, Sıkı Popo
Geri: Kediden daha sevimli.
Kediler aşkına! Konuşması bile çok hoş. Sırtını dikleştirdi ve önüne baktı. Herkes içki söylüyordu. Şimdi bu garson çocuğa iyi kız imajı vermeliydi. Aptal iyi kızlar bara gelir mi? İyi kızlar vede ailesiyle birlikte oturur. Alt dudağını ısırdı ve düşündü. O sırada gruptaki herkes içiçeklerini sipariş etmişti. Bakışlarını garson çocuğa kaldırdı ve "Kola lütfen." Gruptaki bütün arkadaşları ona şaşkınlıkla baktığını hissedebiliyordu. Normalde aralarında en çok içen kişiydi Jae Kyung ve içkiye bayılırdı. Şimdiyse içki yerine basit bir kola içecekti. Garson çocuğun oradan uzaklaşmasını izlerken arkadaşlarının ona şaşkınca bakışlarına karşılık o da dönüp onlara dil çıkardı ve elini göbeğine koydu. "Hiç haber izlemiyor musunuz? Çok içki içenler erken ölüyormuş." dedi ve dudaklarını uzattı. Arkadaşlarının kıkırdamalarına kulak asmadı ve elleriyle yanaklarını tuttu. Neler oluyor bana?
Cho Jae Kyung- Uluslarası Seul Lisesi II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 73
Lakap : Lider, Kedicik, Sapık Sindrella, Jenny.
Geri: Kediden daha sevimli.
Grubun siparişini alıp barmen arkadaşına verdi. Siparişler hazırlanırken kendine bir tane buzluktan soğuk su çıkardı. Suyu yavaşça içti. İşte bu gerçeken iyi gelmişti. Ağzında kalan su damlacıklarını elinin tersiyiyle sildi. Sipariş hazırlanır hazırlanmaz servisleri sipariş aldığı masaya götürmek üzere yol aldı. Biraz önce dolu olan masada ki çoğu genç -ki bunlarda kendi yaşıtı oluyordu- ya dans pistine dağılmış yada masanın çevresinde müzik eşliğinde dans ediyordu. Masada sadece bir kız kalmıştı. O da biraz önce masada diğerlerinden ayrı olarak alkol yerinde kola sipariş etmişti. Masaya geldiğinde sipariş tepsindekileri sırayla yerleştirdi. Başını masadan kaldırdığında kızla göz göze geldi. Gülümsemekle yetindi. Tepside kalan son sipariş olan kolayı kızın önüne koyarken tekrar gülümsedi. "Bugün kafayı dağıtmak istemiyorsunuz anlaşılan. Bence en iyisini yapıyorsunuz." Kızın cevap vermesini beklemeden arkasını döndü ve soyunma salonuna doğru yürümeye başladı. Kolundaki saatine baktı. Sahneye çıkma vakti gelmişti. Biraz heyecanlıydı ama bu ona her zaman olurdu. Aslında bir nevi onun için sahneye çıkaran fişek gibi bir şeydi. Soyunma odasına geldiğinde üzerindekileri çıkardı ve sahne kostümünü giydi. Makyaj aletlerinin bulunduğu çekmeceden bir göz kalemi alıp gözlerini altına çekti. İşte şimdi hazırdı. Kılıfında duran gitarını aldı dışarı çıktı. İçeride fangirllerinin çığlıkları geliyordu. Onlara doğru döndü ve gülümseyip teşekkür etti. Elindeki gitarla sahnenin önüne geldi ve kimsenin duyamayacağı bir seste şov başlıyor dedi.
Choi Kim San- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 67
Lakap : Garson Çocuk, Sıkı Popo
Geri: Kediden daha sevimli.
Gruptaki herkesin eğlenmek için bu geceyi bulduğuna o kadar şükrediyordu ki, sokağa çıktığında önüne gelen ilk kediye güzel bir yemek yedirecekti. -hoş her zaman yaptığı şeydi ama bu sefer daha çok..- Hele gözlerini ayırmadığı garson çocuğun siparişleri getirip masaya koyarken onunla konuşması sırasında bayılmasına ramak kalmıştı. Yeaaaaa! İnanamıyorum benimle konuştu, benimle neden konuştu ki? Bana en iyisini yapıyorsun dedi, yani yaptığım şey çoook beğendi. Dolaylı yoldan beni beğendi. Beni beğendi demek oluyorsa bu bu çocuğu araştırıp kim olduğunu öğrenirsem bir şansım olur. Ama ilk ben ona yanaşamam. Her şeyini öğreneyim sürekli tesadüfler yaratmam lazım bununla. Yani bana aşık olması lazım. Acaba manga okuyor mu? Ya da kediler hakkında ne düşüüyor? Aaaa en önemli soru, adın ne yavrucuğum senin? O iki saniye de bu jet hızındaki düşünceler beynini talan etmiş ve dudaklarına hafif bir tebessümle durmuştu. Çocuğun arkasından hayran hayran bakarken "Poposu bile çok sıkı ve güzel. Ahhh bir garsona aşık olacağım hiç aklıma gelir miydi?" Kola bardağını kafasına dikti ve boğazı yanana kadar içti. Gölerini açtığında hafifçe yaşlanmıştı ve elini boğazına götürdü. "Kalbiminde bu şekilde yanmaya başlaması yakındır." dedi ve dirseğini masaya dayayıp yüzünü eline yasladı. Gözleri çocuğu arıyordu. Dalmıştı yerdeki parkeye. Hayaller kuruyordu. Çocuğun Jae Kyung'a bir kedi hediye ettiğini, öpüştüklerini. Dudaklarını uzatmış öpüşmelerini hayal ederken uzatmış olduğu dudağına hızlıca vurulmasıyla kendine geldi. Kaşlarını çatıp yanına kendini bırakan boyunun uzun olduğu gibi güzel uzun saçları olan arkadaşı Min Seul'e baktı. Kız kıkırdarken "O kadar komik görünüyordun ki! Kiminle öpüşüyordun benden habersiz?"dedi. Jae Kyung dudaklarını kıpırdatarak öldün sen diyip kolunu kızın boğazına sardı ve sıktı. Çetedeki diğer kişiler de masaya yerleşip içeçeklerini yudumlamaya başlayınca "Ne oldu niye kıvırtmayı bıraktınız?" diye sordu herkese, özellikle de gruptaki erkeklere gülerek işaret etti. O sırada tatlı ve tanıdık gelen bir ses Hoşgeldiniz, demişti. Başını canlı müzik yapılan sahneye doğru çevirdiğinde garson çocuğu görünce ağzı beş değil on karış açık kaldı. İnanamıyorum bu çocuk kesinlikle melek olmalı, diye düşünürken çocuğun şarkı söylemesi başlaması ile kendini yanındaki Min Seul'in üzerine bıraktı. "Aaaaa! Meleklerden bile daha iyi." böylece resmi olarak Min Seul onu duyduysa sahnedeki çocuğa karşı bir şeyler hissettiğini anlamış olmalıydı. Kafasını kaldırdı ve ayağa kalktı, sahneye yaklaşmalıydı. Evet. Onun sahnedeki çocuğu çok iyi görebileceği ama çocuğun onu görmeyeceği bir yere saklanmalı ve çocuğun resimlerini çekmeli ya da videoya almalıydı. Hoş içerisi hafif loştu ve çocuk sahnede ışıklar altındayken kimseyi çok iyi göremezdi ama ya çok iyi gören biriyse diye Jae Kyung işini sağlama almalıydı. Slow müziğin etkisiyle arkadaşlarının ona nereye gittiğini sorduğunu duyabiliyordu ama cevap vermeyecekti. Sahnenin biraz yakınında çocuğun giyindiği odanın kapısına yaslanıp cep telefonunu çıkardı. Şimdiden iki tane resmini çekmişti bile.
Cho Jae Kyung- Uluslarası Seul Lisesi II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 73
Lakap : Lider, Kedicik, Sapık Sindrella, Jenny.
Geri: Kediden daha sevimli.
rp out'cuk: habibecim elimden geldiğince rp'yi güzelleştirmeye çalıştım canım.
Sahnedeki şarkısı.My love <3
Şarkıyı söylerken ki hali.
Sahneye çıkar çıkmaz biraz önceki heyecanını bastırabilmişti. Karşısında oldukça kalabalık bir dinleyici grubu vardı. Hatta okuldaki fangirl grubu sıranın en önünde onun adına tezahürat yapıyordu. Bu gülümsemesine neden olmuştu. Mikrofonu eline aldı ve karşısındakileri selamladı. "Bugün ki sahne gösterime hoşgeldiniz." Sözleri üzerine genç kızlardan çığlıklar koptu, diğer dinleyiciler ise alkışlamakla yetindi. "Belki aranızda beni daha önce dinleyen olmuştur yada bilen. Bu gün size bir süprizim var. Evet, yeni yaptığım besteyi sizin için seslendireceğim tabi izin verirseniz." Cevaben kısa bir alkış aldıktan sonra biraz önce sırtında olan gitarını çantasından çıkardı. Bu gitarı yaklaşık bir yıl önce almıştı. Bütün dönem boyu sıkı çalışmış ve sonunda isteği gitarı alabilmişti. Üzerinde hafif soluk bir sisli alev sembolü vardı. Elini tellerinde dolaştırdı. Hafif bir ses oluştu. Elindeki mikrofonu ayaklıya koydu ve oturacağı yeri ayarladı. Bunlar bir kaç dakikada gerçekleşmişti ama Kimsan için sanki çok uzun sürmüştü. Her anı dolu dolu yaşıyordu. Pemasını eline aldıktan sonra gitarını çalmaya başladı. Hafif slow bir şarkıydı. İsmi My Love'dı. Bu şarkıyı yağmurlu bir günde yazmıştı. Yağmuru severdi. Sırıksıklam olasıya kadar altında koşurabilirdi hatta. Ve hiç aşık olmamıştı. Ama bir çok romantik şarkısı vardı. Bunları nasıl yazdığını kendiside bilmiyordu. Herşey ilham ile alakalı olmalıydı. Genellikle ilhamı yağmur yağdığında gelirdi. Sanki yağmur yağdığında ilham perileri onun için gelir ve besteleri kulağına fısıldar, elindeki kağıda besteler dökülüverirdi. Şarkının giriş kısmı bittikten sonra sözlerini söylemeye başladı.
Dışarıda yağmur pencereyi dövdükçe,
Gizlenmiş anılarım kalbimi ıslatıyor.
Unuttuğumu sandığım kişi,
Capcanlı hatıralarımda yüzüyor.
Aşkım.. Aşkım..
Özlediğim aşkım ..
Haykırsam bile beni duymayan aşkım...
Şarkıyı bir yandan söylerken bir yandan da dinleyenlerin tapkisini ölçmeye çalışıyordu. Çiftlerin çoğu sarmaş dolaştı. Tek olanlar ise hüzünlü bir havaya girmişti. Sonunda şarkı bittiğinde sahneye çıktığındaki gibi büyük bir çığlık daha koptu. Fangirlleri "Oppa bu şarkı müthiş! Oppa sen süpersin! Oppa aşkın olayım!" diye bağırıyorlardı. Sahneden inmeden önce herkesi selamladı. Gitarını sırtlayıp soyunma odasına doğru yöneldi.
Sahnedeki şarkısı.My love <3
Şarkıyı söylerken ki hali.
Sahneye çıkar çıkmaz biraz önceki heyecanını bastırabilmişti. Karşısında oldukça kalabalık bir dinleyici grubu vardı. Hatta okuldaki fangirl grubu sıranın en önünde onun adına tezahürat yapıyordu. Bu gülümsemesine neden olmuştu. Mikrofonu eline aldı ve karşısındakileri selamladı. "Bugün ki sahne gösterime hoşgeldiniz." Sözleri üzerine genç kızlardan çığlıklar koptu, diğer dinleyiciler ise alkışlamakla yetindi. "Belki aranızda beni daha önce dinleyen olmuştur yada bilen. Bu gün size bir süprizim var. Evet, yeni yaptığım besteyi sizin için seslendireceğim tabi izin verirseniz." Cevaben kısa bir alkış aldıktan sonra biraz önce sırtında olan gitarını çantasından çıkardı. Bu gitarı yaklaşık bir yıl önce almıştı. Bütün dönem boyu sıkı çalışmış ve sonunda isteği gitarı alabilmişti. Üzerinde hafif soluk bir sisli alev sembolü vardı. Elini tellerinde dolaştırdı. Hafif bir ses oluştu. Elindeki mikrofonu ayaklıya koydu ve oturacağı yeri ayarladı. Bunlar bir kaç dakikada gerçekleşmişti ama Kimsan için sanki çok uzun sürmüştü. Her anı dolu dolu yaşıyordu. Pemasını eline aldıktan sonra gitarını çalmaya başladı. Hafif slow bir şarkıydı. İsmi My Love'dı. Bu şarkıyı yağmurlu bir günde yazmıştı. Yağmuru severdi. Sırıksıklam olasıya kadar altında koşurabilirdi hatta. Ve hiç aşık olmamıştı. Ama bir çok romantik şarkısı vardı. Bunları nasıl yazdığını kendiside bilmiyordu. Herşey ilham ile alakalı olmalıydı. Genellikle ilhamı yağmur yağdığında gelirdi. Sanki yağmur yağdığında ilham perileri onun için gelir ve besteleri kulağına fısıldar, elindeki kağıda besteler dökülüverirdi. Şarkının giriş kısmı bittikten sonra sözlerini söylemeye başladı.
Dışarıda yağmur pencereyi dövdükçe,
Gizlenmiş anılarım kalbimi ıslatıyor.
Unuttuğumu sandığım kişi,
Capcanlı hatıralarımda yüzüyor.
Aşkım.. Aşkım..
Özlediğim aşkım ..
Haykırsam bile beni duymayan aşkım...
Şarkıyı bir yandan söylerken bir yandan da dinleyenlerin tapkisini ölçmeye çalışıyordu. Çiftlerin çoğu sarmaş dolaştı. Tek olanlar ise hüzünlü bir havaya girmişti. Sonunda şarkı bittiğinde sahneye çıktığındaki gibi büyük bir çığlık daha koptu. Fangirlleri "Oppa bu şarkı müthiş! Oppa sen süpersin! Oppa aşkın olayım!" diye bağırıyorlardı. Sahneden inmeden önce herkesi selamladı. Gitarını sırtlayıp soyunma odasına doğru yöneldi.
Choi Kim San- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 67
Lakap : Garson Çocuk, Sıkı Popo
Geri: Kediden daha sevimli.
Sesi bile kalbimi eritmeye yetiyor da artıyor bile. Kalbim daha bu kadar da çarpılmamıştı? Ne mühendis çocukları ne doktor çocuklarıyla çıktım ama bu çocuk kalbimi korku tünelindeki gibi titreten tek kişi. Gitarın ılık solosu yüzünden sarhoş olmuş gibi kapıya iyice yaslandı Jae Kyung. Bir eli kalbinde diğer beline batan kapının kolundaydı. Şarkının sözleri de düşündürüyordu Jae Kyung'ı. Alt dudağını sarkıttı ve HANGİ SALAK KIZ SENİ DİNLEMİYOR?! Sen ona aşıksın ve sana karşılık vermiyor mu? Belki de kız delidir ha?! Jae Kyung bunları Aşkım aşkım, özlediğim aşkım, haykırsam bile beni duymayan aşkım, şarkının bu nakarat bölümünden çıkarmıştı. Kalbi bir yandan heyecanla atıyorken bir yanda acımaya başlıyordu. Demekki birine karşılıksız aşık, yani kendim besteledim dedi sonuçta. Başını öne eğdiğinde şarkı bitmişti bile. Yere oturup bağıra bağıra ağlamak istiyordu. Sırıtnı kapıya vurdu sinirle ve yanlışlıkla kapı açıldı ve kendisini soyunma odasında buldu. Gözleri kocaman oldu ve o sırada sahnedeki meleğin aşağı doğru inmeye başladığını görünce hemen kapıyı kapattı ve kendini saklayacak bir yer aradı. Koltuğun arkası, hayır duvara çok yakın, sıkışıp kalırım orada. Kilo vermeliyim demek ki. Kapının arkası, yaa tabi kapıyı kapattığında hayalet görmüş gibi olsun çocuk. Benide çılgın fangirllerinden sanacak. Hoş öyle oldum artık ama öyle sanmamalı. gözleri bir yeri kesmişti, hafifçe sırıttı ve acelece kendini eşyaların açık asılı olduğu minik açık askılığın arkasına attı. Dua ediyordu da çocuk içeri girdiğinde ya ayaklarından görmesin onu ya da eşyaları aralarken Jae Kyung'un suratı ile karşılaşmasın. Ellerini çenesi altında birleştirdi ve Tanrım, tamam kediler yüzünden seni çok boşladım ama lütfen görünmeyeyim meleğime. Yoksa çok kötü rezil olacağım. Aklına askılıktaki çocuğun kıyafetlerini koltuğa koymak geldi, böylece odaya girdiğinde askılıklara yöneleceğine koltuğa yönelip giyinecek ve odadan çıkacaktı ama iki sorun vardı. Birincisi hangisi onun kıyafeti olduğunu bilmiyordu ikincisi de zamanı yoktu. Kapı açılmıştı bileee!!!
Rp Out: Oooooh God! Bu çocuk fazla meleğimsi. *-* Jae Kyung'tan çekeceği var bunun, aşk kızımızın başını aldı da gitti. *-* Süslemelerinde süper. *-*
Rp Out: Oooooh God! Bu çocuk fazla meleğimsi. *-* Jae Kyung'tan çekeceği var bunun, aşk kızımızın başını aldı da gitti. *-* Süslemelerinde süper. *-*
Cho Jae Kyung- Uluslarası Seul Lisesi II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 73
Lakap : Lider, Kedicik, Sapık Sindrella, Jenny.
Geri: Kediden daha sevimli.
Soyunma odasına geldiğinde kapının hafif aralık olduğunu farketti. Belkide çalışanlardan biri girip çıkmıştır diye düşündü ve içeri girdi.Dışarıdan hala çığlıklar geliyordu. Kendi kendine gülümsedi ve kapıyı arkasından kapattı. Sırtındaki gitarını nazik bir şekilde koltuğun üzerine koydu. Kafası kazan gibi olsada halinden oldukça memnundu. Masanın üzerine önceden koymuş olduğu su şiseini aldı ve kapağını açıp kocaman bir yudum içti. Şisede az su kalınca geri kalanıda başından aşağı döktü. İşte şimdi ferahlamıştı. Islak saçları kurulamak için askılıkta ki havlusuna uzandı. Ama o sırasa bir ses duyduğunu zannetti. Sanki hapşurma sesi gibiydi. Arkasına döndü. Etrafına bakındı. Oda küçücük olduğu için içeride biri olsa farkederdi. Ama kimseyi görememişti. Tekrar havlusunu almak için uzandığında kendini yerde buldu. Biraz önce bir kız tarafından yere itilmişti ve poposu üzerine düşmüştü. Off bu acıtmıştı. Çılgın fangirllerinden biri olmalıydı. Ama onu böyle affedemezdi. Kız fazla uzaklaşmadan peşinden koşmaya başladı. Onu bulmalıydı ve neden böyle bir şey yaptığını sormalıydı.
Choi Kim San- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 67
Lakap : Garson Çocuk, Sıkı Popo
Geri: Kediden daha sevimli.
Şişedeki suyu yudumlarken onu izledi Jae Kyung. Sapık bir röntgenci olduğunu düşündü Jae Kyung ve güldü. Askılıkta tüylü bir şey vardı ve burnunu gıdıklıyordu, ne kadar burnunun oradan uzaklaştırsa tekrardan geliyordu ve gıdıklıyordu. Acaba bir kedi kuyruğu mu? Cho Jae Kyung! Kedinin burada ne işi var? Bırak onu da buradan meleğe fark ettirmeden nasıl çıkarsın onu düşün. Çıkış planları yaparken hapşırması ona yakalanmasına mal olacaktı ki birde çocuğun tam önündeki havluya uzandığını gördü. Yakalanmamalıyıııııım. Havluyu tuttu ve çekti. Çocukta çekti, anladı ki böyle kurtulamayacaktı havluyu hala adını bilmediği ama sıkı bir şekilde aşık olduğu çocuğa doğru ittirdi ve fazla güç kullanmış olmalıydı ki çocuğu yere düşürdü. Kıyafetlerin arasından çıktı ve arkasına bakmadan odadan çıktı ve kalabalık dans pistini geçip çıkışa götüren dar koridora gitti. Vicdan azabı çekiyordu çünkü çocuğu yere düşürmüştü. Koşarken bir yandan da poposuna bir şey olmuş olmasın, diye düşünüyordu. Arkasına dönüp bakamıyordu çünkü korkuyordu ya çocuk onu takip ediyorsa olanca gücüyle koşuyordu sadece çünkü ona bu şekilde yakalanmak istemiyordu. Belki bardan çıkarsa kalabalığa karışır ve sonra arkadaşlarını aralayabilirdi.
Cho Jae Kyung- Uluslarası Seul Lisesi II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 73
Lakap : Lider, Kedicik, Sapık Sindrella, Jenny.
Geri: Kediden daha sevimli.
Kızın peşinde koştururken soluk soluğa kalmıştı ama onu yakalayacaktı. Nasıl adı Kimsan'sa işte bu kadar emindi. Küçüklüğünde bir çok spor dalında başarılı olmuştu bunlardan biride koşuydu. Kızın peşinden koşarken hiç zorluk çekmiyordu ama kızda oldukça hızlı koşuyordu. Koşarken ter içinde kalmıştı, kızda yavaşlamaya başlamıştı. Şimdi ise barın dışındaki çıkmaz sokağa gelmişlerdi. Kızın arkasından seslendi. "Buradan başka gidebileceğin bir yer yok. Yolun sonuna geldin." Kızın yüzünü göremiyordu çünkü dağılmış saçları bunu engelliyordu. Kıza doğru yürümeye başladı. Belki okulundan biri olabilirdi yada sapık bir fangirlü. İkinci ihtimal daha olası gelmişti Kimsan'a. "Hey sapık! Sana diyorum. Yüzünü bana göster. Göstermiyorsan yanına geliyorum. " Kızdan hiç bir cevap gelmedi. Hala yüzünü göremesede kız etrafına bakınıyor sanki kaçmak için yer arıyordu. Ama buradan hiç bir çıkış yoktu. Yolun sonuna gelmişti. Kıza doğru tekrar yürümeye başladı. Birazdan kim olduğunu anlayacaktı. Yanına geldiğinde kız hiç bir şey yapmıyordu. Sadece olduğu yerde duruyordu. Eliyle kızı bileğinden tutup kendine doğru çevirdi. Yüzünü gördüğünde ise kısa bir şaşkınlık yaşadı. "Hey sen??"
Choi Kim San- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 67
Lakap : Garson Çocuk, Sıkı Popo
Geri: Kediden daha sevimli.
Kahretsin çıkmaz sokak. Derin bir nefes aldı ve arkasını döndü. Sokaktan geri çıkacak ve ışıkların orada çeteye telefon edecek ve yanına gelmelerini isteyecekti. Arkasını dönmesiyle sokağın başında birinin dikildiğini görünce "Noooooğ!" diye sessiz bir çığlık attı ve duvara yaslandı. Ellerini sürekli ovuşturmaya başlamıştı bile. Çocuk ona doğru konuşup bir yandan yürüyordu. "Ne yapacağım ben? Bir şeyler bulmam ve yüzümü görmeden kaçmam lazım." Sanki bütün hayatı çocuğun yüzünü görmesi ile sona erecek gibiydi. Kesinlikle onunla bu şekilde tanışmak ve onun kendisini böyle tanımasını istemiyordu. Hoş Jae Kyung böyle biriydi ama olsun daha iyi tanıyabilirdi. Dudağını ısırdı ve yüzünü arkasındaki duvara döndü. Bir şeyler düşünmeliydi. Duvara da tırmanamam ki geldi neredeyse, yakalar beni. Saçını başını yolmak istiyordu. Acaba tekrar mı itiklesem, aaa hayır o güzel popoya zarar gelmemeli, hmm peki ne yapm- düşünceleri yarım kalmıştı çünkü bileğinde bir el hissedip önüne döndürülmüştü. Gözleri bir çift kahverengi göz ile karşılaşınca Asla sana yüzümü göstermem. Daha güzel bir şekilde tanışmalıyız, diye düşündü ve bileğini çocuğun elleri arasından kurtarıp iki eliyle çocuğun gözlerini kapattı. Ağlamaklı bir ses ile "Lütfen lütfen beni bu şekilde görme. Lütfen ellerimi açmaya çalışma, gerçekten beni böyle tanımak istemezsin." Elleri bir gecede aşık olduğu çocuğun yüzündeydi ve kesinlikle içindeki volkan patlıyor ve Jae Kyung çocuğun dudaklarına yapışmamak için kendini zor tutuyordu. Çocuğun kirpiklerini avucuna değerken hissediyor ve bütün vücudunun sızladığını bayılmaya hazır saatli bomba olduğunu düşünüyordu. Bir şekilde buradan kurtulmalı ve çocuğa yüzünü göstermemeliydi. Sesim deşifre edildi ama yüzüm asla.
Cho Jae Kyung- Uluslarası Seul Lisesi II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 73
Lakap : Lider, Kedicik, Sapık Sindrella, Jenny.
Geri: Kediden daha sevimli.
Kızın elleri gözlerini tümden kapamıştı. Ne yapacağını bilmiyordu ama biraz önce kızın söyledikleri gerçekten ona inanmasını sağlamıştı. Neler olup bittiğini anlayabilmiş değildi. Oldukça şaşkındı. Ne yapacağını bilmez bir haldeydi. Ellerini kızın ellerinin üzerine koydu. "Neden böyle bir şey yaptın en küçük bir fikrim yok. Ama eğer dediklerin doğruysa yüzünü görmeme izin ver." Kızın ellerini indirmeyi çalıştı ama kız oldukça inatçıydı. Canını acıtmak istemiyordu. Kızın ellerini yüzünden çekmeye çalışırken kendi elleri kaydı ve kızın boynundaki şala dolandı. En azından hissetiği şey bir şal olmalıydı. Şalını çekip boynundan aldı. "Skorları eşitlememi mi istiyorsun? Şalın bende kalıyor o zaman." Kızın elleri yavaş yavaş çözülmeye başlamıştı. Ama hala yüzünü göremiyordu. Meraktan deliye dönmeye başlamıştı. Sonunda kız ellerini çekti ama bu sefer yüzünü kollarının arasına gömmüştü. İşler gitgide sinir bozucu bir hal almayı başlamıştı. Ama Kimsan ne kadar kızsada bir yandan eğlenmiyor da değildi.
Choi Kim San- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 67
Lakap : Garson Çocuk, Sıkı Popo
Geri: Kediden daha sevimli.
Elini elimin üzerine mi koyuyor? Hayır ellerim sakın bayılıp çocuğun gözlerinden düşmeyin. Yüzüm şimdi görülmeyecek, daha güzel bir şekilde çıkacağım karşısına kendime öyle aşık edeceğim. Sakin olmalıyım. Amaaaaa elleri ellerimin üzerinde nasıl sakin olurum?!!! Yutkundu. Nefes alamıyordu galiba çok heyecanlıydı ve şimdi karışmış saçlara bir de pancar gibi kızarmış yanaklar da eklenmişti, titreyen ellere az kalmıştı. Çocuğun ılık elleri altında yanıyordu eli. Çok heyecanlamıştı, hiç bu kadar yakınlaşmayı hayal etmemişti. Yüzümü göstermeyeceğim mükemmel çocuk. Çocuğun eli kendi elleri üzerinden kayınca ölecek gibi hissetti, sanki hayatından kedileri çalmış gibilerdi, sanki o eller kendisine dokunmadığı sürece yaşamayacakmış gibi. Boynunda unuttuğu şalın çekildiğini hissetti, göz ucuyla boynuna baktığında çocuğun şalı aldığını gördü. Hele söylediği şeyi duyunca gözleri ölmüş bir balığın gözleri gibi pörtlemişti. Şalımı alıyor, benden bir şey alıyor. Ynai bana geri vermsi gekeren bir şeyim onda olacak. Mecbur benimle bir daha buluşmak zorunda kalacak. Şalımmm aaaah şalıma dokundu. Bir daha asla onu yıkamayacağım. Hatta elime de dokundu elimin heykelini çıkarmalıyım ve onu yatağımın başucuma koymalıyım. Hiç yıkamamazlık yapmam elimi ama onun değdiğine dair bir anı kalır başucumda. Şalı çocuğun eli arasında salınırken yavaşça parmaklarını çekti çocuğun güzel gözlerinden ama inatçı Jae Kyung bir kere yüzümü göstermeyeceğim dediyse göstermezdi. Kollarını hemen yüzüne siper etti. Bir adım geri çekildi çocuktan ama bu seferde duvara yapıştı. Duvara sıkıştım. Kaçmam lazım. Ben Sindirella oldum şimdi değil mi? Hahaha tabi ki evet. Camdan topuklu ayakkabım değilde şalım kaldı bu prenste. Tanrım resmen masalsı bir aşkım var. Onunda bana aşık olması lazım. Ama şimdi yüzümü görmemeli, şimdi tanışmamalıyız. Daha güzel tanışmalı ve daha güzelken karşısına çıkmalıyım. "Üzgünüm saat on ikiyi geçmeden şato- pardon evime geri dönmeliyim." dedi, saçma konuştuğunu sustuğunda fark etti. Oha! Şato mu dedim az önce?! İyice dibe battım. Rezilliğin daniskası.
Cho Jae Kyung- Uluslarası Seul Lisesi II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 73
Lakap : Lider, Kedicik, Sapık Sindrella, Jenny.
Geri: Kediden daha sevimli.
Kızın son sözlerinden sonra kendinin gülmemek için zor tuttu. Hatta gülmemek için elindeki şalı sıkıca göğsüne bastırdı. Gerçekten komik biriydi. Yüzünü görmeden ondan garip bir şekilde etkilenmişti. Kendine ne oldu bilmiyordu ama biraz önceki duygularından geriye hiç bir şey kalmamıştı. Kızın gitmesine izin verecekti. Ama biliyordu ki şalı için geri gelecekti bir şekilde ondan geri almaya falan çalabilirdi. En azından buna inanıyordu. Ve Kimsan o gün gelesie kadar tetikte olacaktı. Kıza belli etmeden sinsice gülümsedi. "Peki seni bırakıyorum Sapık Sinderella."
Choi Kim San- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 67
Lakap : Garson Çocuk, Sıkı Popo
Geri: Kediden daha sevimli.
Çocuğun kıkırdaması üzerine üzerindeki bütün heyecan sanki uçup gitti. O gülüşü telefonuna kaydedip günde milyar kere dinleyebilirdi ve bunu gerçekten yapardı. Kolları hala yüzündeydi ve sessizce kıkırdadı Jae Kyung'ta. Mutluydu hemde çok ama bir yandan da endişeliydi yüzünü görüp bütün büyü bozulsun istemiyordu. Çocuk tekrar konuşup ona lakap taktığında bir an ellerini indirip olduğu yerde zıplayıp ve elleriyle alkış yapacaktı ama kendini zor tuttu. İçinden yaptı kutlama ve sevincini. Banaaaa lakap taktıııaaaağğğ! Bana bana Jae Kyung'a. Bu gece benim kedilere ve insanlara yaptığım iyiliklerin geri dönüşümü müydü? Eğer öyleyse daha çok iyilik yapmalıyım ki bu çocuk bana aşık olsun? Sapık dedi ama doğru dedi, beni nasılda tanıyor. Hem Sindrella dedi, Sindrella ile prens evlenerek bitiyordu değil mi masal?! Bizde evleneceğiz bana onu ima etmeye çalışıyor. Yeyyy! Dudaklarını ısırdı ve kıkırdamasını bastırdı. Kolları hala yüzündeyken -terlemişti- başıyla hafifçe eğilip selam verdi. Ve çocuğun yanından geçti. Kokusunu iyice içine çekmeye çalıştı ama o kadar kısa sürede bunu başaramadı. Kollarını indirip ellerini maske gibi yüzüne koydu ve çocuğa döndü. Çocukta ona bakıyordu, yüzünü görmediğine emindi. Güldü ve önüne döndü. "Bana bakıyor yeaah!" sessizce sevinç çığlıkları atarak koştu. Işıkların oraya gelince etrafına baktı ve çocuktan eser görmeyince ellerini yüzünden çekti. Ilık bahar rüzgarı onu sakinleştiriyordu. Cebinden telefonu çıkardı ve Min Seul'e mesaj attı, arasa duymacağına emindi. Ben eve gidiyorum. Koca popolarınızı kaldırıp bardan çıkınca beni ara, hepinize anlatmam gereken çok önemli bir şey var. Çalışmalara başlamalıyız birini araştıracağız. Çok mükemmel birini. Telefonu cebine koydu ve bir taksi çevirdi. Mutluydu hemde çok. "Seninle mükemmel bir şekilde tanışacağım bay sıkı popo. Ya da gitar çocuk yada meleğimsi ses yada yakışıklı surat." Takma isim bulmakta iyi olmadığını buradan gösteriyordu.
RP SON.
RP SON.
Cho Jae Kyung- Uluslarası Seul Lisesi II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 73
Lakap : Lider, Kedicik, Sapık Sindrella, Jenny.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz