[ROCKY&MIA] First Look

First Look

Brave Couple

IT'S LOVE. THEY ARE MARRIED! ~~
We Got Married'ın ilk sezonunda her şey yeniden başlıyor. Birbirlerinden farklı çiftlerimiz, birbirlerinden habersiz bir şekilde evlendirilmiştir. Kuralları biliyorsunuz. Aşk siz daha birbirlerinizi görmeden birleştirdi sizleri. Artık evlisiniz ve birbirlerinize aitsiniz.

VEXII - ROCKY ##
Yer/Mekan :: Seul merkezinin yakınlarında ki bir spor tesisinde ki boks salonundadır.
Durum/Talimatlar :: Rocky 'We Got Married'ın mesajını daha önce almıştır ancak kiminle evlendiğini bilmemektedir. Boks salonunda talimatlara göre spoer tesislerine ulaşacak tanımadığı eşini beklemektedir.

☠ Bu süre zarfında boks antremanları yapıyor olacaktır.
☠ Ara ara tanımadığı eşi hakkında yorumlarda bulunacak ve ideal tipini belirtecektir.

MAGIC - MIA ##
Yer/Mekan :: Han Nehri'nin yakınlarında ki bir kafededir.
Durum/Talimatlar :: Mia 'We Got Married'ın kameralarından habersiz bir şekilde kafede grup arkadaşları ve menajeri ile beraberdir. We Got Married'ın evlilik haberi ansızın bir garson tarafından kendisine ulaştırılacaktır. Kimile evlendiğini bilmeyen Mia, eşini arayışa çıkacaktır. ~~ Kameralarımızda onu takibe alacaktır.

☠ Kafedeyken garson tarafından 'We Got Married'ın evlilik haberi ulaştırılacaktır.
☠ Getirilen mesajta evliliğinin duyurusu ve ilk görevi yer alacaktır.

Rp'lerin uzunluğu 10 satır. ##
Bu thread'ı rp'leriniz süresince kullanın.
Mia'ya verilecek görevler ilerledikçe sunucular tarafından belirtilecektir.
Bazı durumlarda sunucular rp'ye girebilir ve kendi yorumlarını kısaca belirtebilir.

Televizyon programlarından hoşlanmayan biri olaraK WGM'ye katılması kendisine elbet saçma geliyordu. Kendisi isteyerek katılmamıştı elbet. Her zaman gibi Live'ın kendisini sergilemesinin bir parçasıydı. Daha önce elbet programlara çıkmıştı ama bu formatta -ki halen olayın gerçeğini algılayamamıştı- katılmamıştı. Evlilik? Eş? Evlenmek aklının ucundan dahi geçmezken bir ünlü ile evlilik hayatı geçireği bu programın bir parçası olmuştu. Menajerinin ortadan kaybolması da hoşuna gitmemişti. Kameramanlar, ışıklar, gürültü. Sadece uyumak istiyordu. Ama bu imkansızdı. Bu işlerin böyle yürüdüğünü biliyorsun Rocky. Sadece ayak uydur ve oyna. Eşi olacak kişinin kim olduğunu bilmemesi de ayrı bir muammaydı. İdol savaşları verdiği bir gruptan çıkacak bir kızı pekte hoş karşılayacağını sanmıyordu.

WGM mi? Onun fikirlerine en ayrı düşen şeylerden birisiydi. Öncelikle hoşlandığı ve neredeyse çıkmak üzere olduğu birisi vardı ve tüm o duygularını öylece silip atamazdı. Menajerinden duyduğunda dahi gizli bir kamera olduğunu tahmin ettiği için kameralara oynamayı tercih etmişti. " Ya... Jinjja..." Kameraya bakarak yürüyor ve arada söyleniyordu. " Eşim yakışıklı mı? PD noona! Lütfen... Ahhh! Çıldırıcam! " Kameralara oynamak konusunda çok başarılı sayılmasada bunlar gerçek hisleriydi. Korkuyordu. Ya o bu çekimleri görürse ve benden soğursa? Ya benim gerçekten o kişiden hoşlandığımı düşünürse? Bahsettiği kişi kendi şirketinden biri, VEXII' nin lideri olduğu için WGM gibi bir programda aynı şirketten kişilerin birbiriyle couple olamayacağını biliyordu. Kendi şirketinden birisi olmayacağından oldukça emin olduğu için en azından çekimleri zorlaştırmayacak birisi olacağını umuyordu. " Bana iyi davranır mı? Cidden... PD-nim! Çok acımasızsın!" Sokakta hızlı hızlı yürürken görevi olan mekana yaklaşıyordu. Attığı her adımda heyecanı artıyordu, aynı zamanda endişeleri de. Yine de bu program onun adını tekrardan duyurmak için bir şans olacaktı. Hele ki son skandallardan sonra...

:: Evlilikler konusunda neler düşünüyorsun? ##

Yüzü karanlıkta kaybolan adama doğru bakıyordu ama onu pek seçemiyordu. WGM'nin soru skalası başlıyor. Sorulara televizyon karşısında ki birçok insanı mest edecek cevaplar vermeliydi. Gerçektne aşık gibi görünmeliydi. Hatta hiç görmediği eşi hakkında -bu eş sözcüğü de anlamsız geliyordu ona- yorumlar yapmalı ve şimdiden ona aşıkmış gibi davranmalıydı. Ellerini önünde birleştirdi ve hafif bir tebessüm ile kendisine soru soran siluete bakarken, kameranında kendisini doğru bir açı ile almasını umut ediyordu. Live'ın bu son isteği kendisini bezdirmişti ama eğer idol kalmak istiyorsa bunları yapmak zorundaydı.

"Evlilik... Sevdiğin biri söz konusuysa neden olmasın. Ben her zaman evliliğin o canlı duygusuna inanmışımdır. Çalışmalar, şirketler insanı duygularından bir miktar olsa da uzaklaştırıyor. Ama... Evet. Evlilik. Yaşam birleştirme. Bu olay... Gerçekten duygu yüklü ve bağdaştırıcı. Aşk yaşamayı gerçekten istediğim bir duygu."

Live'ın istediği siddete yatkın, yakışıklı bir idol değildi. Romantik ve yakışıklı bir idoldü. Her zaman böyle olurdu. En çokta kız/kadın fan gruplarının ilgisi çekmekti asıl amaç. Kamera çekimi bitirdiğinde rahat bir nefes aldı ve sandalyede yayılarak oturdu. En azından görev, talimat olayını fazla uzatmamaları, kızla tanışmayı ve mutlu son olayını hemen yapmayı istiyordu. Sonra çekim bittiğinde kendisini eve veya şirkete atacak dinlenecekti. Ama içinden bir ses bu işin uzun süreceğini söylüyordu.

:: Evlilikler konusunda neler düşünüyorsun? ##

Ne cevap vereceğini gerçek anlamda bilmiyordu. Etrafında evli bir insan yoktu ve daha önce hoşlandığı kişiyle evlenmeyi her ne kadar kafasında kurgulamış olursa olsun gerçek anlamda bir fikri olduğu söylenemezdi. Evlenince ne tür zorluklarla karşı karşıya kalacağı veya ne kadar mutlu olacağı konusunda tek bir fikri bile yoktu. Bu yüzden duyulmak istenen cevabı verecekti, ona en yakın şey buydu.
" Evlilikler zor değil midir? Cidden bilmiyorum, daha bir ilişkim bile olmadı ki. Yine de zor olduğunu düşünüyorum. Birbirini seven kişilerin aynı evde yaşaması, özellikle aynı sorunları paylaşması... Bence bu o evin bile kendi içinde küçük bir devlet olduğu anlamına geliyor. Umarım ben başarabilirim."
İstenilen cevabı tam olarak yakalayamamış olsa da sözlerinin sonundaki içten ve spazzing tadındaki gülüşü ortamı ısıtmayı sağlamıştı. Git gide boks salonuna yaklaşırken boks yapabilen idolleri aklında geçiriyordu. Kameraman ve PD'nin cevap vermeyeceğini bilse de ihtimalleri sıralamaya başlamıştı bile. " Rocky oppa, Taeheon sunbae-nim, Khun Lee sunbae-nim' in de kasları olduğuna göre sanırım yapıyordur. Çıldırmak üzereyim. Ben de boks yapabiliyorum. En azından bir ortak noktamız var gibi. Yoksa mekan sadece rastgele mi seçildi? "
Tek bir fikri bile olmaması işi daha da kötü yapıyordu. Heyecandan yürürken sekiyor ve hızla boks salonuna yaklaşıyordu. Üstünde kareli gömleği ve şortu vardı. Oldukça spor giyinmişti, ilk görüşte etkilemeye çalışırmış gibi görünmek istemiyordu. Başından itibaren Mia' nın nasıl bir kız olduğunu bilerek onunla ilişki kurmaya başlamasını istiyordu. Kapının önünde durduğunda elleri titremeye başlamıştı. Veee kan beynime sıçradı. Bravo Mia.

WGM görevlilerinin söylediğine göre eşi salona yaklaşıyordu ve büyük gösteri başlıyordu. Tabi kendisi de bu hengame içerisinde ringte durmuş boks antremanı yapan biri gibi görünüyordu. Gerçekten antreman yapmıyordu. Sadece WGM bunu istemişti. Tabi bunda Rocky'nin -Rocky- gibi olması, dövüş yeteneklerinin büyük payı vardı. En azından muhtemelen eşi kendisi hakkında birkaç fikir yürütebilecekti. Sezon çiftleri arasında birbirlerini bilmeyen sadece ikisiydi. Diğer çiftlerden biri en azından eşini biliyordu ama bu Rocky ve Unknown için geçerli değildi. Kendisini bir zamanlar kraliçelerin önünde şaklabanlıklar yapan soytarılar gibi hissetmişti. Elinin tersi ile alnını silerken gerçekten bu işten yorulduğunu düşünüyordu. Böyle işlere uygun değildi. Kendisi yerine Heji veya Paeji'i falan seçebilirlerdi. Hatta Paeji muhtemelen WGM kralı falan olurdu romantik yapısı ile. Bari eşim oyuncak bebeklere benzeyen idollerden biri olmasa. Gerçekten daha iyi hissettirirdi. Katlanabilirdim.

Boks salonundan içeri girdiğinde ilk önce kameraya bakarak konuşmaya başladı. " Tanrım! Kocamla tanışacağım!" Yerinde bir çocuk gibi zıplıyor olsa da kalbi milyonlarca endişeyle doluydu. Ya o beni izlerse ve bunları görüp tamamen benden soğursa? Ya ilişkimizi bitirirse? Buraya gelmeden önce onunla konuşma fırsatım bile olmadı. Hiçbir şeyi açıklayamayabilirim... Yavaş adımlarla ringlerin arasında gezinmeye başladığında birkaç boksör ilgisini çekmiş olsa da onların olabileceğine ihtimal bile vermiyordu. Ünlü birisi olması gerektiğini biliyordu. Beşinci ve son ringe doğru gittiğinde o ringden yaklaşık 10 metre kadar uzaktaydı. Bir anlığına kalbinin durduğuna yemin edebilirdi. Bir anda donup kaldı. Sadece başını kameraya doğru çevirebiliyordu. " Yere düşüp bayılabilir miyim? Kaydı durdurur musunuz? " Olduğu yerde dizlerinin üstüne çökerek mırıldanmaya başladı. Yüzündeki içten gülümseme saklamaya çalışsa dahi görünebiliyordu. Mutluydu zaten, hoşlandığı kişi şu an program icabı da olsa kocası olmak zorunda kalacaktı. " Hyung Jun oppa ile ben mi? We Got Married yazarları cidden... Ah... Hyung Jun oppa saranghae~ " Ayağa kalktı ve kendine gelmeye çalışarak ringe doğru ilerledi. Hyung Jun' un önündeki rakibin kendisi yaklaştıkça ringden çıktığını farkettiğinde ringe atlamakta gecikmemişti. Ringdeki kendinden emin duruşu ile onun karşısındaydı ve gülmemek için kendisini zor tutuyordu. Hiçbir zaman kendisini Hyung Jun' u hakkedecek kadar iyi görmesede sonuçta şimdi buradalardı. Hayran olduğu, hoşlandığı adam ve kendisi. " Rocky oppa~ Biliyorum muhtemelen başka bir idolü bekliyordun ama... Ben geldim. Sorun olur mu?" Yüzündeki sempatik ama bir o kadar havalı olan gülüşü silinmemişti. Kendisinden bile güzel olan bir erkekle karşı karşıyaydı. Kendisinden emin bir şekilde konuşması ellerinin titrediği gerçeğini değiştirmiyordu.

Mia? Cidden? Bu gerçekten beklenmedikti. Aynı şirketten olan idollerin eşleşmeyeceği ile ilgili bilgiler almıştı program hakkında bu yüzden sitede ki hiç bir kızı WGM'de kendisine eş olarak düşünmemişti. Bu duruma kesinlikle SEVİNMİŞTİ. Gerçekten kendisini yanında rahat hissedebildiği nadir insanlardan biriydi Mia ve şimdide... Karısı olmuştu. Kızın yüzünde ki sempatik ifade ile içinden sıcak bir şeylerin geçtiğini hissetti. "Saçmalama... Ben... Gerçekten bu duruma... Fazlasıyla sevindim. Senden başkasıyla olmazdı." İstemsizce konuşmuştu ama en azından bu durumun WGM'nin işine yaracağını düşünüyordu. Tabi kız kardeş niyetine gördüğü bir kıza şimdi karısı gözü ile bakacaktı. Bakamayacaktı. Program gereği. Ama. Yani. Programa adapte olması gerekiyordu. WGM olayı fazla zorlu geçmeyecekti.

Heyecanını sözcüklerle anlatması mümkün bile değildi. Sadece gülümsüyor ve öylece duruyordu. Konuşacak birşey bile bulamıyordu. Üstelik Hyung Jun' un kendisini belki de bir kız kardeş olarak görüyor olması sinirlerine dokunsa bile şimdilikte olsa kendisiyle birlikte olmak zorundaydı. Bu fikir bile hoşuna gidiyordu. " Oppa, anlatmana gerek yok. Cidden. Başka bir idolü beklediğini bilecek kadar akıllı bir kızım. İşin aslı ben de bunu bekliyordum. Yine de... Sen olman..." Konuşamamıştı kısacası. Utandığı için sözcükleri direk yarıda kesilmişti. Eliyle yüzünü kapattı aniden. Yüzünün kızarmış olması yetmiyormuş gibi saklamaya çalıştığı heyecanlı bir gülüşü vardı. Öncelikle Hyung Jun' un bir hayranı sayılırdı, belki de en büyük hayranı. Grubuyla ilgili herhangi bir videoyu izleyen herkes bunu bilebilirdi. İkinci olarak ondan kişilik olarakta fazlasıyla hoşlanıyordu ve bu yüzden We Got Married' ı kendi lehine çevirmek için çabalayacaktı. " Ama gitmiyorum. Ben varken başka birisini düşünmene gerek yok." BUNU. GERÇEKTENDE. DEMİŞTİ. Kendisine bile inanamıyordu. Ne ara bu kadar içi dışı bir olmuştu ki? Ağzından çıkan lafları geri tepemiyordu işte. Kızaran yüzüne rağmen gülüşünü saklamaya çalışıyordu.

:: Mia ideal tipin mi? Onun hakkında neler düşünüyorsun?

"Doğruyu söylemek gerekirse. Mia ideal tipim olmaya fazlasıyla yakın. Hatta olduğunu söyleyebilirim. Kendime çoğunlukla yakın hissettiğim kızların bana benzer özellikleri vardır. Mia'da güçlü bir karakter, lider ve ilgi çekici bir kız."

Sabahtan beri ilk kez gerçekten iç açıcı bir durum yaşadığına kanaat getiriyordu. O beklediği karısının Mia olması... Gerçekten büyük şanstı. Kızı tanıyordu, onu seviyordu, koruyordu. Yakınlık duyduğu biriydi ve bu program içerisinde de rahat olabileceğini hissedebiliyordu. WGM şuan kendisine daha iç açıcı bir program olarak geliyordu. Mia'nın sempatik tavırlarını zaten her zaman seviyordu. Aslında rol yapmaktan ziyade doğal olabileceğini düşünüyordu. Mia gibi bir kızın yanında zaten rol yapamazdı. İster istemez kendisini gösterirdi. Ringteki o şekilden şekle girişi, utanması bile yüzüne kocaman bir tebessüm yayılmasına neden olmuştu.

:: Rocky ideal tipin mi? Onun hakkında neler düşünüyorsun?

" Rocky oppa mı? Oh... O benim ideal tipim. Çünkü ben dövüşebiliyorum ve idol kızların birçoğuna göre daha güçlüyüm, hatta bazı erkeklerden bile. Kişiliğim de bir o kadar baskın. Bu yüzden kendime göre daha baskın birisini hayal ederdim. Rocky oppa benden daha baskın birisi. Ayrıca o... çok... yakışıklı değil mi?! "
Fangirl hislerini bir kenara bırakamıyordu öylece. O odada sadece kameramanlar ve PD'lerin olduğunu bilmesine rağmen bu videoyu Hyung Jun' un görebileceği düşüncesinden dolayı bile geriliyordu.

Boks salonunda kendilerine uzatılan WGM yazılı kartı Hyung Jun kendisinden önce almış bile olsa ondan önce kendisinin okuduğuna emindi. İlk görevleri bile yüzünü kızartmaya yetmişti. " PD-NIIIIM! Bunu nasıl yapabiliriz? Şimdi mi yani?! Evimizi nasıl bulacağız? " Hadi ama Mia. Koskoca hayatında arkadaşça bile olsa onun gibi birisiyle aynı eve çıkmış mısındır? Hiç sanmıyorum. Fangirl hislerini bir yana koyduğunda, bir idol olarakta olsa bunu yapmalıydı. Sonuçta sadece onunla çekim içinde aynı evde yaşayacaktı. Ne kadar korkunç olabilirdi ki?

GÖREV

Brave Couple

"Anlaşılan bundan sonrası bir hazine avı." Mia'nın elinde ki görev kağıdını çevik bir hareketler aldı ve içnde ki küçük harita parçasını çıkardı. Seul'ın haritası beyaz kağıda işlenmişti ve belirli noktalarda küçük kırmızı noktalar vardı. "Bu salondan dışarıya çıkıp şu işe akıllıca başlasak daha iyi olacak." Mia'nın elini tuttu ve beraber ringten inerek peşlerinde ve önlerinde birer-ikişer kameraman ile salondan dışarıya çıktılar. Bahar havasının Seul'ın üzerine hissedilmesi mükemmeldi. Sıcak havalar tam kendisine göreydi. Mia'nın elini sıkıca tutmaya devam ederek spor salonundan uzaklaşmaya başladı. "Ana merkeze yakınız. Haritada..." Diğer eli ile haritaya son bir kez göz attı. "En yakın olan şu kırmızı nokta iki sokak ötede kalıyor." Fazla otoriter bir tutum sergilediğini fark ettiğinde Mia'ı kendine çekti ve kolunu kızın omzuna koyup sokakta ilerlemeye devam etti.

:: Rocky elini tuttuğunda neler hissettin?
* sürekli olarak gülüyor*

Rocky ciddi bir şekilde haritaya odaklanmışken onun o haritaya odaklanması neredeyse imkansızdı. Kameralar ve o kadar insana rağmen mantığını başına toplayamıyordu. Gülmesi ve kızarması bir saniye olsun durmuyordu. Onun elleri arasındaki eli uyuşuyordu heyecandan. Milyonlarca kızın sadece bir saniye görebilmek için trilyonlar verebileceği bir adamın elini tutuyordu şimdi. Heyecanlanmayı bile geçmişti, bacakları titriyordu. İlk sahneye çıktığı gün olduğu gibi. Aşk bu mu? O elini bırakıp kolunu omzuna attığında saniyelik olarak nefesini tutmuştu. Burnuna gelen hoş ve erkeksi parfüm kokusundan dolayı başının döndüğü söylenebilirdi. Gerçekten bu adam Mia' nın her zerresini kolayca uyuşturabiliyordu. Kamera karşısında ne kadar rol yapabilir ve ratingleri arttırabilirdi, bilemiyordu. Her işin altından kalkabileceğinden emin olsa da konu hoşlandığı kişi olunca bunu başaramıyordu. Onun yüzüne bakarken dalıp gittiğini farkettiğinde birden kendine gelerek ciddileşmişçesine haritaya baktı. İki sokak ötedeki kırmızı noktaya varmış gibilerdi. Utançtan tek kelime bile edemiyordu. Haritayı yavaşça onun elinden alarak incelemeye başladı. " Burada neden bu kadar nokta var? Evin malzemelerini verecekler de biz mi yapacağız? " 5-6 nokta görüyordu ve bunun fazla olduğunu düşünüyordu. Sadece anahtarı bulmalarının yeteceğini düşünmeye başlamıştı. Ve böylece Kore sınırları içerisindeki her eve girmeyi deneyebilirlerdi.

"Bu kadar noktada ne var merak ediyorum ama... Sonuçta evimize ait." WGM'nin nöyle dolambaçlı işlere girmesinden şimdiden nefret etmişti ve bunun daha bir başlangıç olduğunun farkındaydı. WGM süreci boyunca daha ne kadar saçma sapan şeyler yapmak zorunda kalacağını düşündü. Tabi şu çekim olayını bitirdiklerinde bu saçma işten bile sıyrılmayı düşünebilirdi ama... En azından Mia'da yanındaydı ve muhtemelen kendisi gibi düşünüyordu. VEXII ve Magic'in göz önünde olmalarını sağlayacaklardı. Bunu bir nevi misyon gibi görebilirdi. 'Her şey hayatı boyunca çabaladığı grup için.' diyerek. Haritaya göz gezdirdi. "Birbirlerinden uzak değiller muhtemelen. Bir yerden başlamak lazım."

Bir süreliğine tüm gülüşmelerini bir kenara bırakarak ciddi düşünmeye çalıştı. Sonuçta karşısındaki kişi kendisine oldukça sunbae ve bir kardeşmiş gibi yaklaşan birisiydi. Bu duyguları hisseden Mia' nın kendisinden başka birisi değildi. Salağım ben. Ya beni yanlış anlarsa ve bundan sonra neredeyse hiç konuşamazsak? Hyung Jun' un bu WGM işi teklifini neden kabul ettiğini gayet iyi biliyordu. Onu çok iyi tanımıyor olsa da neyi yapıp yapmayacağını bilecek kadar akıllı bir kızdı. Ve şimdi bunu bir iş gibi görebilmeli ve profesyönelce yaklaşmalıydı. Ancak... Ona baktığı, onun baş döndürücü kokusunu aldığı her saniye bunu yapması neredeyse imkansızlaşıyordu. " Ah... Evet. " Onun sözleri üzerine dalmış halinden uzaklaşarak başını salladı. Heyecanla etrafta koşuşturarak kartları aramaya başladı. İlk kartı bulması oldukça kolay olmuştu. " Oppa buldum! " Sesi tüm sokakta yankılanmıştı. Direğe asılı olan kartı aldı ve içinde ne yazdığını okuması için Hyung Jun' a uzattı. Sadece onun bakışlarından dolayı vücuduna iğneler batıyormuş gibi oluyordu. Normal hali olduğunu biliyordu gerçi. Bunları hisseden sadece Mia'ydı.

Mia'nın uzattığı kartı aldı ve baktı. Kartın üzerinde sadece '24' yazıyordu. Manasız ipucular. Mükemmel. Daha ne var acaba? Kartın üzerinde yazanı Mia'nın da görebileceği şekilde gösterdi. "Mükemmel bir ipucü öyle değil mi Mia? Çok yardımcı oldu. Gel bakalım başka neler var?" Ses tonunda ki sitem açıkça belli oluyordu. Böyle oyunlar için hiç eğlenceli biri değildi. Ağır ve sert biriydi. Ama şimdi WGM sanki onunla çocukmuş gibi oynuyordu. Evi hakkında ipuclarmış. Evin anahtarını ve adresini kolayca vermesi çok zormuş gibi. Hem de bu kolaylıkla Mia ile evde oturabilir ve daha rahat hissedebilirdi. Düşüncelerinden sıyrılıp Mia'ı geride bıraktığını fark ettiğinde döndü ve kızın elini yeniden sıkıca kavradı. "Sanırım şu ileri de bir tane daha kart görüyorum." Gördüğünde yanılmamıştı. Tabelanın ucuna bir kart iliştirilmişti. Kartı aldı ve hemen yazı bulunan kısmına döndürdü ama bu kez bulduğu kartın arasına sıkıştırışmış pirinçten bir anahtardı. Anahatarı elinde aldı ve tebessüm ederken Mia'a gösterdi. "En azından evin anahtarını bulduk."

Evin anahtarını bulmuş olmaları bile iyi birşeydi. Böylece erkenden evlerine yerleşebilecekler ve sonunda konuşabileceklerdi. Hoş ya, kameralar onların üstünde olmadığında ne diyeceğini, ne yapacağını hiç bilemiyordu. Sadece onun elinden tutması üzerine tekrar irkilerek onun elindeki anahtarı aldı. Sahne arkasında çok yakın sayılmasalarda, şimdi karı-koca gibi el ele tutuşuyorlardı. Hayatın ne kadar ilginç olduğunu kendisi bile anlayamıyordu. Fazla güzel bir kız bile sayılmıyorken, yanındaki adam ülkenin en yakışıklılarından birisiydi. Gerçekten hayatın ne kadar adaletsiz olduğunu anlıyordu. Yine de bu konuda bencil davranacaktı. Onun elinden tutarak yürümeye devam ediyordu işte. Program gereği de olsa sevgilisi, karısı olmak zorundaydı. " Oppa! Şurada! Panoya asılı! " Bulduğu diğer ipucu ile birlikte heyecanını saklayamayarak bağırmıştı. Birlikte çıkacakları eve giden bir güzel adımı daha atmışlardı.