[TAEHEON & LEXY] First Look

First Look

Flame Couple

IT'S LOVE. THEY ARE MARRIED! ~~
We Got Married'ın ilk sezonunda her şey yeniden başlıyor. Birbirlerinden farklı çiftlerimiz, birbirlerinden habersiz bir şekilde evlendirilmiştir. Kuralları biliyorsunuz. Aşk siz daha birbirlerinizi görmeden birleştirdi sizleri. Artık evlisiniz ve birbirlerinize aitsiniz.

DANGER - TAEHEON ##
Yer/Mekan :: Brutual Magazin çekimlerinde.
Durum/Talimatlar :: Brutual Magazin çekimlerinde grup arkadaşları ile beraberdir. Çekim arası sırasında 'We Got Married' evlilik haberi ve ilk görevini alacaktır. Hiç tanımadığı eşini arayışa çıkacaktır.

☠ Çekim arasında grup arkadaşları ona evlilik haberini duyuracaktır. 'We Got Married'ın evlilik haberini bu şekilde öğrenmiş olacaktır.
☠ Getirilen mesajta evliliğinin duyurusu ve ilk görevi yer alacaktır.

SHE - LEXY ##
Yer/Mekan :: Seul merkezindedir.
Durum/Talimatlar :: Seul merkezinde bir grup genç ile beraber sokak dansı yapmaktadır. Yüzünü örten bir maske vardır ve Taeheon'ı beklemektedir. Eşinin kim olduğu hakkında bilgisi olan Lexy, Taeheon'ı zorlayacaktır.

☠ Bu süre zarfında dans ediyor olacaktır. Bazende yakınlarda ki bir kafede oturuyor veya yüzünde maskesi ve dansçı kıyafetleri ile aylak aylak geziyor olacaktır.
☠ Ara ara eşi hakkında yorumlarda bulunacaktır.

Rp'lerin uzunluğu 10 satır. ##
Bu thread'ı rp'leriniz süresince kullanın.
Taeheon'a verilecek görevler ilerledikçe sunucular tarafından belirtilecektir.
Bazı durumlarda sunucular rp'ye girebilir ve kendi yorumlarını kısaca belirtebilir.

Kendisine çekim arasında uzatılan We Got Married yazılı kağıdı aldığında tepkisi sadece eliyle ağzını kapatabilmek olmuştu. Fikir hoşuna gitmemiş sayılmazdı. Özellikle idoller arasında hoşlandığı birisi var sayılmazdı ve bu WGM işini grubu göz önünde tutmak için kullanabilirdi. Fanların kendisindeki romantik kişiliği seveceğinden emindi. İçinden bir dakikalığına geçen bu düşünceleri bir kenara bıraktığında eşi ile ilgili bilgi almaya çalıştı. " Kameraman noona, söylemeyecek misiniz? " Cevap alamadığında ikinci soruyu yöneltti. " Güzel mi?" En azından olumlu bir yanıt aldığına seviniyordu. Kendisine verilen ilk görev için üstünde çekimden kalma kıyafetleriyle oradan ayrıldı. Danger gibi oldukça popüler ve prestijli bir grubun visualı olmak zor bir işti ona göre. Diğerleri programlara çıkmayacak kadar cool takılırken kendisi programdan programa koşmak zorunda kalıyordu. Şimdi ise kameralara oynamak zorundaydı. " Eşimle en çok yapmak isteyeceğim şey... Sanırım kumsal kenarında el ele gezmek olurdu. " Bir an durup kameraman noonanın güldüğünü farkettiğinde istemsizce cool ifadesini bozarak gülmeye başladı, ciddi olmak ona göre değildi. " Wae?! Kameraman noona tüm konsantrasyonumu bozuyosun!" Kameraman ile atışırken bir yandan da verilen görev yerine doğru ilerliyordu. Kim olduğuna dair hiçbir fikri yoktu ve onun için oldukça büyük bir sürpriz olacaktı.

Bu WGM olayını fazla sıradaşı ve absürt bulduğu bir gerçekti. SHE'nin son dönemlerde ki sönük tavırlarını Sasa, kendisini WGM'ye sürükleyerek geçiştereceğini düşünüyordu elbet. Çat pat Korecesi ile Çinli bir kız ile muhtemelen saf Koreli bir kocası olacaktı. Evlilik? Küçükken evleneceğini her zaman düşünmüştü ama şimdi evlilik durumu kendisine pek gerçekçi gelmiyordu. WGM'de formalite icabı bir evlilik kuruyordu sonuçta. Gerçek bir evlilik dahi yapamadan evlendirilmiş gibiydi. WGM onu Seul merkezine gönderdiğinde sadece başını sallamakla yetinmişti. Evlendiği kişiyi bilen tek WGM eşi kendisiydi sanırım. Danger'ın Taeheon'ı. Bu ismi ilk duyduğunda öylece durmuş sonra aklına dergilerde ara ara poz veren visual, kaslı idol gelmişti. Tabi ondan iki yaş büyük olduğu gerçeği de. Hoş yaş olaylarına fazla takılmazdı ama 'Noona' derse muhtemelen kocası, bir tokat yiyecekti. Kayıt dışında. Sokakta etrafını çevrelemiş ve kendisi gibi yüzleri şekil şekil maskeler ile çevrelenmiş dansçılar ile beraberdi. Merkezde kendisi vardı ve sokaktan gelip geçen insanlar ara ara durup danslarını izliyordu. WGM'nşn halkı etkilemeye çalışan romantil girişimleri. Muhtemelen eşine kavuştuğunda etrafta alkışlar ve gözleri dolan yaşlı Koreli kadınlar olacaktı.

" Karımı ne zaman görebileceğim? Hangi gruptan? Oyuncu mu?" Sorularını cevap alamamak onu daha da sinirlendiriyordu. "Manner's Man" lakabını boşuna kazanmamıştı hani, oldukça kibar ve duygulara hitap eden bir adamdı. Sinirleniyor olsa bile tek kelime etmeyecekti. Boş boş yürümemek adına telefonunu çıkartarak twittera bir şeyler yazmıştı. We Got Married'a katıldığını yazmaktan başka yapabileceği bir şey yoktu. Gittikçe yaklaştığını ikinci kameranın hazırlanmasından anlamıştı. Tek kelime etmeden gülümseyerek gitmesi gereken yere gidiyordu. Belki de seçilen kız güzeldir ve cidden bir şeyler hissedebilirim. Kesinlikle seksi ve sakin kadın tipine karşı bir zaafı vardı. Yine de her gördüğü idole atlamayacak kadar olgun birisiydi.

:: Eşin hakkında neler düşünüyorsun?

Maskeyi yukarıya doğru kaldırmıştı ve yüzünün seçilebilmesini sağlamaya çalışıyordu. Kameramanlar ile beraber dansçılardan fazla uzakta değillerdi. Sorunun etkisi ile bocalamıştı. Eşim. Garip bir duygu uyandırıyordu. Eşim, kocam, hayat arkadaşım- Taeheon'ı tanıdığı söylenemezdi. Evet. Çıktığı programları izliyordu ve bazen de dergilerde pozlarını yakalıyordu. Ödül töreninde belki karşılaşmış olabilirlerdi. Hatılrmıyordu. Şimdi ne cevap vereceğini de düşünmeye çalışıyordu. Yapay olmama kararı almıştı. Kendisi gibi davranacaktı. Cevapları, davranışları her şeyi ile.

"Bilmiyorum... Fazla yakışıklı ve kaslı. İsmini bana ilk söylediklerinde gözümün önünde ilk o dergilerde ki pozları sıralandı. Vücudu... Mükemmel."

Sözlerinin sonunda maskeyi yeniden yüzüne yerleştirmiş ve adeta kameradan kaçmıştı. Yeniden dansçıların arasına karışmıştı. Söylediklerinden gerçekten emindi. Gözlerinin önünde sıffi bir kas yığını olan yüzü bulanık bir çocuk vardı. Maskenin ardından resmen dudaklarını ısırıyordu, kahkaha atmamak için.

Ne kadar soru sorarsa sorsun herhangi bir cevap gelmemesi yüzünden bir komedi malzemesi haline gelmiş gibiydi. Bir süre sonra soru sormayı bırakmış ve kendi çapında şarkı söylemeye başlamıştı. Canı fazlasıyla sıkılıyordu ve bir an önce eşini görebilmek istiyordu.
:: Ideal kız tipinizi açıklayınız. ##
Bu soru üzerine çok dikkatli bir cevap vermesi gerektiğini farketmişti. Ufak çaplı bir skandal çıkartabilme tehlikesi olduğu için sözlerini iki kere düşünerek kullanacaktı.
" Seksi ve sevimli. İkisini bir arada tutabilen kızlar. Kesinlikle sessiz ve sakin görünmeli. SHE'deki idollerin hepsi sanırım ideal tipim sayılır. Quinn-sshi ve Minnie-sshi bu ideal kız tipime biraz daha yakın. Lexy-sshi ise... İlginç bir karizması var. "
Kameramanların durması gerektiğini söylediğinde elindeki kahvesini kameraların arkasında duran menajerine verdi ve etrafına bakındı. Bir grup kalabalık vardı ve eşi orada olmalıydı. Kalabalıktan önü gören fangirllerin çığlığı kulaklarını tırmalamış olsa da program icabı şu an onlarla ilgilenemezdi. Kalabalığı yararak en öne geldi. Çok güzel, maskeli bir takım tip. Acaba içlerinden hangisi? " Hangisi karım? Yüzlerindeki maskeleri çıkartmayacaklar mı? Bir saniye. B-boy dansı yapabilen çok fazla kız tanımıyorum. J-hi- ki umarım o değildir- Mia, Jixi, U-me, Lexy, Jung, Hye Li... Hangisi? " Kız idoller ile ilgili aşılamaz bir hafızası vardı. Gözlerini kısmış dansı izlerken içlerinden hangisinin karısı olduğunu çıkartmaya çalışıyordu.

Taeheon'ı ve kameraları kalabalık arasında fark ettiğinde oradan kaçıp gitmeyi düşündü. Maskenin ardında dudaklarını ısırdı. Taeheon geldiği için diğer dansçı kızlar ile birleşmişti. Dansta hata yapmamak için çabalıyordu ama gerçekten şu durum zarfında gülmemek için kendisi zorluyordu. B-boy dansını yapan idollerden biriydi. Hatta gerçekten fazlasıyla iyi olduğu söylenebilirdi ama şu anda resmen ayakları birbirine dolanıyordu. 'O BENIM KOCAM!' diye bağırmak niyetindeydi. Dansçıların gerilerine doğru kaydı. En geride ki dansçı kendisiydi şu an ve kesinlikle dans boyunca hata yaptığını düşünüyordu. Kesinlikle. Tabi asıl olay bir kez daha merkeze geçip dansına devam ettiği sırada olacaktı.

Bu tarz çocukça oyunlardan nefret ettiği söylenebilirdi. Neden sadece romantik bir buluşma ayarlamadılar ki? Mesela sinemada yanına gidip oturabilirdim ve bu yeterince romantik olurdu. Gerçekten bu çocukça oyunu oynaması gerektiğine inanamıyordu. Az önce bir çekimde üstsüz pozlar verirken şimdi burada karısını araması gerekiyordu. Sabırsız sayılmazdı ancak bu konu sabırsız olacağı bir konuydu. " Onu nasıl bulmamı bekliyorsunuz?" Yine cevap alamamaktan delirmişti. Bir anda kalabalığın arasına dalarak yüzünde o hiç geçmeyen gülümsemesiyle herkesin duyabileceği bir seste bağırdı. " Karım hanginiz?! Yaahh! Karımı istiyorum!" Hem komik hem de romantik bir sahne yaşatmıştı herkese. Sokak dansçılarının ve müziğin durması üzerine sadece gülerek beklemeye başladı. Elbet içlerinden birisi çıkacaktı.

Zaten maskeyle örtülü bir yüzü olmasına karşın elllerini yüzüne doğru götürmüştü. En azından dansçıların gerisinde saklanmıştı. Bir anda ortaya çıkmayı düşünmüyordu. Dansçıların gerisinden ilerledi ve kabalığın arasına girdi. Taeheon'ın arkasından çıkmayı düşünüyordu. Ya da... Gözünün önünde dikilmek yerine bir anda arkasında falan belirebilirdi. Yaşına karşılık fazla olgun düşünmediği çok açıktı. Kalabalığın arasından sıyrıldı ve çat pat Taeheon'ın arkasına doğru hızla ilerledi ve durdu. O anda sadece normal bir şekilde dansçıların arasından sıyrılıp, maskesini atmasının daha doğru olabileceğini de düşünmeye başlamıştı ama geç düşünmüştü. Çoktan eli kendisine sırtı dönük Taeheon'a uzanmış omzuna dokunmuştu.

Sırtına dokunan nazik el ile birden irkilmiş olmasına rağmen hiç beklemediğini söylemek doğru olurdu. Yavaşça arkasına dönerek dansçı kıza baktı. Kıyafetlerine dikkat bile etmemiş olmasına rağmen yüzündeki maskeye oldukça net dikkat etmişti. Yüzündeki maskeden dolayı kim olduğunu bilemiyordu. Kızın yüz hizasına doğru eğilerek o çok meşhur gülümsemesini attı. Kalp eritici olduğu söylenebilirdi. " Karım sen misin? " Cevap gelmediği için yavaşça ellerini kızın maskesine uzattı. Parmakları onun yüzüne dokunabiliyordu ve kıza oldukça yakındı. Maskeyi çıkarttıktan sonra bakmadan önce biraz bekledi. Kıza göz gezdirdiğinde gülmeden duramamıştı. Elbette tanıyordu. Tavırlarıyla idollerin kalbini eriten Lexy'yi kim tanımazdı ki? " Şanslı olmalıyım. " Kesinlikle şanslı olduğunu düşünüyordu. Aegyo dolusu kızlardan hiç hoşlanmazdı. Bunun yerine seksi ve sert tipleri tercih ediyordu.

Taeheon'ın tepkilerine karşın sadece kahkaha atarak tepki etmekle yetinmişti. Bu konularda fazla kasıntı bir tip olabiliyordu aslında. Duygularını gerçekten istediği gibi yansıtamıyordu ama... Evet. Fazlasıyla doğal bir kızdı. İçi dışı birdi ve bundan hoşnuttu. Ama programlar ve yapay bir içerik katı gibi görünmesine neden oluyordu. Ya da fazla ifadesiz, soğuk. Bazen fazla otoriter davrandığı bir gerçekti. Otoriter tavırları ona sertlik kazandırıyordu. Bu programın içeriği ile daha canlı olabileceğini düşünüyordu ama Taeheon'ın onun hakkında neler düşündüğünü bilmiyordu. Uyum sağlayacaklar mıydı, başarılı olacaklar mıydı, aralarında sorunlar çıkacak mıydı? Sorun çıkmasını kesinlikle istemiyordu. Yapaylıktan uzak belkide de gerçekten onunla yaşayabileceği bir evlilik hayatı istiyordu. Onu izleyenleri kandırmak, yapay bir aşk sunmak. Her zaman idol olmadan önce ki hayatını düşünüyordu ve ona göre hareket ediyordu. Hayranlarına geçmişte bir zamanlar kendisi de idollere hayranken yaşadıklarını düşünerek cevap veriyor ve onlarla sıkça iletişime geçiyordu. İşaret parmağını kabarık saçlarından bir tutama doladı. Hem ilk bakış hiçte fena sayılmazdı. Bu programda kesinlikle rol yapmayı planlamıyordu. Kolunu Taeheon'ın koluna geçirdi ve gülümsedi. "Bence asıl şanslı olan benim gibime geliyor."

Kızla uğraşmak için gülerken konuşmaya başlamıştı. " Aha, çok terbiyesizsin Lexy-sshi. Daha yeni tanıdığın bir erkeğin koluna girmek. Cık cık cık... Ama ben senin kocanım değil mi? İstediğini yapabilirsin. " Sözlerinde tabii ki ciddi değildi. Bunu da yüz ifadeleriyle ve gülüşüyle oldukça belli ediyordu. Kız koluna girmişken ellerini pantolonunun ceplerine sokmuştu. Kendilerine uzatılan kartı alarak dikkatle baktı. Yeni görevlerine dikkatlice göz geçiriyordu. Program yapımcıları kesinlikle işini biliyor olmalıydı. Ratingler artacak gibi görünüyordu. Kadınlar alışverişte oldukça karmaşık olurlardı ve ufak çaplı bir kavga olabileceğini düşünüyordu. " We Got Married evinize yerleşmeden önce alıveriş yapın demişler. Cidden gerekli mi ki? "Alışveriş konusunda oldukça savurgan olabiliyordu ve kendilerine verilen miktar belliydi. Sorunlar yaşayacakları kesindi.

GÖREV

Flame Couple

"Alışveriş mi?" WGM hayatı boyunca yaşacağı ev alışverişi ciddi kapsamlı bir liste gerektiriyordu ve 5000 won ile ne alınırdı ki. Hemen o anda aklında küçük çaplı bir liste oluşturmaya çalıştı. İlk başta mutfaktan başlamak en iyi olacaktı. En azından yemek yapmayı seviyordu aç kalmayacaklardı. Aklına gelen tüm mutfak araç gereçlerini alabileceklerini düşünüyordu. Kalan para ile de bir şeyler alırdı muhtemelen ama evi görmesi gerekiyordu. Evi görmeden diğer odalar hakkında alınacak şeyler hakkında fikir sahibi olamazdı. Mutfak hakkında dahi. Ev tamamen bomboş olmalıydı muhtemelen. Yastıklar, lambalar... Muhtemelen yemek hazırlaması da gerekecekti. O zaman paranın bir miktarı da yemeğe gidiyordu. "O zaman hemen alışveriş merkezlerini ziyaret etsek güzel olur. Ev hakkında bilgi verebilecek vefalı bir staff var mı burada? En azından ne almam gerektiği hakkında bir şeyler düşünürdüm."

" Bunların ev eşyası almakla ilgili olduğunu hiç sanmıyorum. Sadece yemek alışverişi falan olmasın? Yoksa çok az bi miktar değil mi? " Menajerinden geri aldığı kahveden bir yudum alarak kızın elinden aldığı kağıda ve paraya baktı. Miktarın 1-2 günlük yemek alışverişine yeteceğini biliyordu. Hoş ya, çekimler bittiği gibi herkes kendi grubunun evine gidecekti ve oradaki herşey boş kalacaktı. Bu konudan dolayı fazla kasmasına gerek yoktu. Kızın tuttuğu kolunu kendine doğru çekti ve onun elini kavradı. Bulundukları yerin seçimi oldukça iyiydi. Bir çok büyük market vardı. " Önceliği gıda ürünlerine vermeliyiz. Muhtemelen evde herşey vardır. Boşa harcamayalım. Pirinç, içecek ve soya sosu gibi şeyler işte. " Genelde mantıklı konuşmazdı ve markete girdiğinde kendine engel olamayacağından emindi.

"Hadi o zaman." Büyük marketlerden birine doğru yönelirken elinde ki maskeyi de kameramanlar ile birlikte ilerleyen menajerine verdi ve siyah çantasını da ondan alarak boynuna yan astı. . En azından üstünde ki kıyafet rahattı ve alışveriş süresince de rahat hissedecekti. Gözlerine siyah gözlüklerini taktı ve peşi sıra arkasından ilerleyen eşine doğru dönerek sırıttı ve bekledi. Bu kez Taeheon'ın yanında yürümeye özen gösteriyordu. Bu sıcak havayı alışveriş merkezinde harcıyor olacaklarından dolayı hoşnut değildi. Keşke açık havada gezebilecekleri bir görev verselerdi. Güneşe veda etti ve marketten içeriye Taeheon'ın önünden girdi. Market fazla büyüktü ve kalabalıktı ama listeleri sadece gıda üzerinden olduğuna göre fazla strese girmesine gerek yoktu. Tabi kalabalık alanlardan hoşlanmama duyusunu da geriye itmeye çalışıyordu. Taeheon ile yan yana marketin merkezine doğru yürümeye devam ettiler.

:: Alışveriş konusunda ne düşünüyorsunuz? Savurgan mısınızdır?

"Kesinlikle hayır. Hatta She biliyor ki fazla tutumluyumdur. Tabi kızlar bunu çoğunlukla cimrilik olarak algılıyorlar. Paramı ve zamanı sadece gerekli olan şeylere harcama taraftarıyım. Alışverişlerim adeta sistematik bir düzene sahiptir. Alacaklarımı, para miktarını, ihtiyaçları buna göre sıralarım. Önüne gelene para harcayan insanlar... Tanrım! Sinir krizi geçirmemi sağlayabilirler. Savurganlık... Nefret ederim."