[HYOJUN & QUINN] First Look

First Look

Vanilla Couple

IT'S LOVE. THEY ARE MARRIED! ~~
We Got Married'ın ilk sezonunda her şey yeniden başlıyor. Birbirlerinden farklı çiftlerimiz, birbirlerinden habersiz bir şekilde evlendirilmiştir. Kuralları biliyorsunuz. Aşk siz daha birbirlerinizi görmeden birleştirdi sizleri. Artık evlisiniz ve birbirlerinize aitsiniz.

B.O.M.B. - HYOJUN ##
Yer/Mekan :: Midnight Circus.
Durum/Talimatlar :: İstediği her hangi bir kostüm içerisinde sirk çevresinde beklemektedir. Quinn'in 'We Got Married' eşi olduğundan haberdardır.

☠ Bu süre zarfında sirkte dolaşacak, isterse sirkte bulunan oyunlardan veya gösterilerden birine de katılabilme şansı olacaktır.
☠ Ara ara eşi hakkında yorumlarda bulunacaktır.

SHE - QUINN ##
Yer/Mekan :: Maxim Hotel'de grup arkaşlarından Minnie ile beraberdir.
Durum/Talimatlar :: Maxim Hotel'de grup arkadaşı Minnie ile beraber, otel lobisinde olan Quinn ansızın beliren resepsiyon görevlisi tarafından 'We Got Married'ın evlilik haberi ulaştırılacaktır ve talimatlara göre eşini aramaya başlayacaktır.

☠ Resepsion görevlisi tarafından 'We Got Married'ın evlilik haberi ulaştırılacaktır.
☠ Getirilen mesajta evliliğinin duyurusu ve ilk görevi yer alacaktır.

Rp'lerin uzunluğu 10 satır. ##
Bu thread'ı rp'leriniz süresince kullanın.
Mia'ya verilecek görevler ilerledikçe sunucular tarafından belirtilecektir.
Bazı durumlarda sunucular rp'ye girebilir ve kendi yorumlarını kısaca belirtebilir.

Kesinlikle bu durumdan oldukça memnundu. Sonuçta WGM gibi bir programda sıradan insanlar yerine ünlülerin yer aldığını biliyordu. Şirketi birisiyle çıkmasını onaylamadığı için programa başvuru yapmıştı ve sonucunu da şu an alıyordu. Hele eşinin uzun süredir uzaktan kestiği Quinn olduğunu öğrendiğinde dışarıdan sadece gülse de içinden binbir takla atmadığı kalmıştı. Kesinlikle heyecanlıydı. Görev yanına hızlıca vararak kostümünü seçti. " Kostüm giymek zorunda mıyım? Yani sadece yakışıklı olmaya çalışsam? Öyle de çok çabalarım zaten." Kendisini kesinlikle yakışıklı bulmuyordu, Quinn' in de bulacağını düşünmüyordu. Bu yüzden üstüne oldukça büyük gelen başı kapalı ayıcık kostümünü giydiğinde içi oldukça rahat etmişti. Quinn için sorun olup olmayacağını bilmiyordu, ancak partnerinden oldukça memnundu. Eğer işler yolunda giderse program sonrası bile onunla olabilirdi.

"OPPAAĞĞĞ" Otelin girişinde tepiniyordu. Bir taraftan her yere peşinden gelen koruma niyetine alınan adama bağrıyor, bir taraftan da Minnie'ye. Elinde neredeyse yırtılacak üzere olan WGM kartı duruyordu. Kameran adamda ona kıs kıs gülmeye başladığında yüzüne düşen kabarık sarı saçlarını geriye attı ve ellerini beline koydu. Ama birkaç saniye geçmeden yüzünü kart ile kapattı. Evet. Lexy ve kendisi WGM kurbanlarından biri olmuştu. Lexy'nin keyfi yerindeydi. Olayı eğlenceli buluyordu ama Quinn. Hayır. Tam olarak değil. Aşk olayını geçiştiren bir kızdı ama şimdi evlenmişti. Kesinlikle. Utanıyordu. Kim olduğunu dahi bilmediği biri ile evlendirilmişti. Aklına hiç bir idol gelmiyordu. En azından göz aşinalığı olan biriyle evlendirildiğini farz ediyordu. Kamerana doğru rötar yaptı. "OPPAAĞ! Ben ne yapacam!?" Elleri ayakları titriyordu resmen. Elinde buruşturduğu kağıdı açtı ve yeniden okumaya çalıştı. "Sirk? SIRKTE Mİ KOCAM!?" Otelin önünden geçti adeta kendisini yola atarak yürümeye başladı. Midnight Circus'a bayılıyordu. Kore'ye geri dönüşlerinde yaptıkları hiç bir gösteriyi kaçırmazdı. Tabi bunları düşünmüyordu. Biraz önce ağzından çıkan kocam lafından dolayı umursamaz davranıyordu.

Midnight Circus' ın etrafında gezerken bulduğu dondurma satan adam sayesinde komik sahnelere yol açmışken şimdi oturmuş dondurmasını yerken konuşuyordu. " Quinn ile aynı şirkette çalışıyoruz. Doğruyu söylemek gerekirse... Onu çok güzel buluyorum. Güzel değil mi? Şimdi benim karım. " Kendi kendine hayranlık krizleri geçirirken ayıcık şapkası kafasında öylece duruyordu. Oldukça sevimli olduğu söylenebilirdi. We Got Married' a işten çok bir fırsat gözüyle baktığı söylenebilirdi. Böylece Quinn ile yakınlaşabilir, belki de onunla gerçekten çıkmaya başlayabilirdi. Fazla hayalperest olduğunu söylemek için çok geç olduğu söylenemezdi. " Aslında o benim ideal kız tipim. Sevimli, enerjik ve güzel. " Kesinlikle iyi bir çift olacaklarından emindi. Dondurmasını bitirdiğinde tek verdiği tepki "YANIYORUM." olmuştu. Yine de hayalindeki kıza giden yolda bu işkenceyi çekebilirdi.

Düz yolda yürümesine karşın neredeyse dört kez yere düşme tehlikesi yaşamıştı. Yol boyunca da kamerana karşı söylenmişti ve dudaklarını kemirmişti. Bir ara da elinde ki WGM kartı uçup gitmişti. En azından sirkin şehir içinde ki merkezine gideceklerdi. Şimdiden sirkten gelen gürültüleri duyabiliyordu tabi bunun yanında lunaparka olan yakınlığı da su götürmez bir gerçekti. Giydiği kıyafetten yakınmaya başlamıştı ve tüm dırdırını da kameraman çekiyordu. "HİÇ GÜZELDE GİYİNMEDİM! BİRAZ BEKLESEN OLMAZ MIYDI?" Sokakta durup durup ona bakan insanları -hatta bazıları Quinn olduğunu fark ettiğinde ki çekik gözlerinde ki büyük bakışları- yüzünü aşağıya eğdi ve sesi yavaşça gücünü kaybetti. Sirk kapılarının girişinde aylakça birkaç kez dolaştı ve gözleri ile idol avlamaya çalıştı ama başarısız oldu. O sırada kapının yanında garip görünüşlü adam yeni WGM kartını kıza doğru uzattı. "Onun resmi falan mı var? Görev istemiyorum. Ben onu burada nasıl bulacam? Kim olduğunu bile bilmiyorum."

Bunu giyiyor işte Quinn hanım.

GÖREV

Vanilla Couple

"OPPAAĞĞĞ! YARDIM ETSENE BANA!" Kameraman peşinden koşturarak kendisine yetişmeye çalışırken, kendisi de sirke dalmış palyoça aramakla meşguldü. Sirk fazla kalabalıktı. Sirk çalışanları olan trapezciler, ateş üfleyen adamlar, şekilden şekle giren kadınlar, hava uçuşan nesneler yetmezmiş gibi etrafta bir dolu küçük çocuk, anneleri, babaları ve diğerleri dolup taşıyordu. Çadırlarından birin kenarında ki pamuk şeker yiyen küçük çocuğu kıstırdı. "Palyaço gördün mü?" Küçük çocuk neredeyse ağlayacak gibi bakıyordu ona. Kendisi de dudakları büzdü ve eğildi. Küçük çocuğu yanaklarından öptü. "Böyle... Kırmızı burunlu ve rengarenk olması lazım. Gördün mü?" Küçük çocuk sadece parmağını kaldırıp kalabalığı işaret etti. Hemen ayağa kalktı ve zıplayarak, kafasını uzatarak çocuğun gösterdiği yöne bakmaya başladı. "EVET! GÖRDÜM! ORADA VAR!" Rengarenk saçlarını görebilmişti en azından. Küçük çocuğu bir kez daha yanaklarından doyasıya öptü ve kameran arkasında koşmaya başladı. Gerçektende görebildiği palyaçoydu. "KOCAMI VER!" Olduğu yerde tepindi ve palyaçonun kollarına asıldı. Palyaço ise diğer elinde tuttuğu geniş boyutlu fotoğrafı uzattı. Neredeyse fotoğrafa tırnaklarını geçirecekmiş gibi kaptı ve baktı. "AMA BU KAHVERENGİ VE PENÇELERİ VAR! SADECE PENÇE VAR BU RESİMDE?!"

Beklemekten sıkılmıştı ve yanıyordu. Sıkıntısını az da olsa atabilmek için şarkı söylemeye bile başlamıştı. " I wanna be a billionaire so freakin' bad. Buy all of the things I never had." Bir saniyeliğine durarak kameraya döndü. " Eğer milyoner olursam karıma hiç sahip olmadığı şeyleri alacağım. Üzgünüm karıcığım, kocan şu an bir fakir." O yüzünden düşmeyen gülümsemesi ile kameramanları bile eğlendirmeyi başarabilmişti. " Güldünüz di mi? Şu an çok gülünecek bir durumdayım. Merhaba ben 22 yaşındayım ve üstümde oyuncak ayı kostümü var. Quinn-sshi'nin yerinde olsam kendimi ciddiye almazdım." Başındaki şapka biraz da olsa aralık olduğu için nefes alabiliyordu şimdi. Sadece dudakları ve burnu görünüyor olsa da rahatlamış hissediyordu. İleriden gelen kameraları farkettiğinde başlığı tekrar kafasına geçirdi. " Karım geliyor!" Bir anda toparlandı ve sirkteki ayı taklidi yapan adamlar gibi davranmaya başladı. Kendini belli etmemeye çalışıyordu.

Palyaçodan yaka paça aldığı üçüncü resimde de yuvarlak kahverengi bir kulak ve siyah zeytini andıran bir göz vardı. Pençe, göbek, kulak. Yüzünü buruşturdu ve kameraya baktı. "Kocam bir ayı. Mr. Bear ve Mrs. Bear. Benimde ayı falan olmam gerekiyor değil mi? Belki de ormanın derinliklerinde bir baraka da yaşarız. Fena fikir değil..." Elinde tuttuğu resimler ile sirkte bu kez ayı araması yapmaya başladı. Bir tane ayı kostümlü adama -ki kocası değildi- sarıldı. "KOCAM!" Ama adam başlığını çıkartığında WGM çalışanlarından biri olduğu açığa çıktı. İkinci ayı kostümlü adama ise arkasından saldırdı ve başlığını çekip çıkardı. Adam ne olduğunu dahi anlamadan adama fırlattığı başlık ile yeri boyladı. "Bu sirkte neden bu kadar çok kahverengi ayı var? Onu bulmak çok zor." Omuzları düştü. Aylak aylak sirkte dolanmaya ve Mr. Bear'ı aramaya devam etti. "Oppaağğ. Sadece kameran ile ilgilen. Kocamı bulamıyorum. Yardım etsene! Karnım aç."

Kendisinden metrelerce uzakta duran ayılardan birisine sarıldığını gördüğünce içten içe kıskanmıştı. Evet, kıskanıyordu. Üstelik yeni karısı olan, neredeyse hiçbir ilişkisi olmadığı birisini bir stafftan kıskanıyordu. Olduğu yerde sinirle tepindiğinde ilgiyi çektiğini farketmişti. Eşinin kendisini farkedebilmesi için büyük bir çaba harcıyordu kostümün içinde. Neredeyse sıcaktan öldüğü söylenebilirdi. " Quinn-sshhiiiiiii! Ahh, çıldıracağım. Beni duymuyor. Ama duymaması lazım değil mi? Ben... Burada... Tek başıma beklerim..." Birden sakinleşerek tekrar bulunduğu yerde beklemeye devam etti. Eninde sonunda kendisine gelecekti. Belki de tüm stafflara sarılarak...

Stafflardan birinin şaka yoluyla verdiği peluş ayıya çemkiren gözler ile baktı ve ayıyı gerisin geriye fırlattı. Gerçekten bir işi uzamasından nefret ederdi ve nefret ettiği zamanda bırakır giderdi ama şuan bunu yapamazdı. Hem zaten kocasını merak ediyordu ve dakikalar geçtikçe koca sözüne alışmaya başlamıştı. Karnını ovaladı ve bahar sıcağında sirkte yürümeye devam etti. "Onu bulamazsam ne olacak? Yerini söylemek zorunda kalacaksınız değil mi?" Elinde ki fotoğraflarını yüzüne yelpaze gibi sallamaya başladı ki ileride bir ayı kostümü daha gördü. "KOCAM!" Ellerini hava sallıyor ve güle oynaya arkası dönük ayı kostümüne doğru gidiyordu. Tam arkasında durdu ve elini ayı kostümünün omzuna koyup kendine döndürmeye çalıştı ama ayı kostümlü o herhangi bir kişi direndi. Bir-iki kez daha çekti. Sonra ayağını yere vurdu ve ayının önüne geçti. "Sen kocam mısın?" Ayının burnuna dokundu ve çekiştirdi. Başlığı çıkarmaya çalışırken, ayının kolları da kendi başlığına yapışmıştı, açılmasını engelemek ister gibi. "AAAĞĞĞ! OPPAAĞĞ!"

Quinn ona doğru yaklaştığında kalp atışlarının artışı ondan gerçekten hoşlandığının ifadesiydi ve WGM işi onun için oldukça kolay geçecek gibi görünüyordu. Onun attığı her adımda geri çekilmeye başlamıştı istemeden de olsa. İşleri zorlaştırarak biraz rating sağlamak istiyordu. Ne kadar rating olursa SHE ve B.O.M.B grubu o kadar meşhur olurdu. O üstüne atlayıp başlığını çıkartmaya çalıştığında bilerek tuttu, böylece onu kendisine yakında tutabiliyor hem de ratingleri arttırabiliyordu. " Tamam tamam dur!" Kızı kollarından tutarak kendisinden uzaklaştırdı ve arkasını döndü. Başlığını çıkarttığında sıcakta saçlarının bir iki tutamı ıslanmıştı bile. Yavaşça başını kıza çevirdi, yüzünde meşhur gülüşü vardı.

"HYOJUN SUNBAE-NIM!." Ellerini çırpttı ve yüzünü kaplayan bit tebessüm ile dudakları kıvrıldı. En azından kendi şirketin olması onu rahatlatmıştı ve yabancılık hissetmeyecekti. Hoş pek konuşmuşlukları yoktu... Sanırım. Hatırlamıyordu. Önemsemedi ve Hyojun'ın ayı kostümlü koluna sarıldı ve başını yasladı. Kameramana da söyleniyordu. "Bak kocam! H-HIH." Yüzünü meydan okurmuşçasına kameramana doğru salladı ama bir süre sonra kocam diye nitelendirmesi ile Hyojun'ın kolundan sıyrıldı ve açık sarı saçlarını ellerinin arasına alarak yüzünü kapatmaya çalıştı. Bu olayın çok ani olduğunu düşündü. O kadar hareketliydi ki yerinde duramıyordu ve düşünmeden faaliyete geçiyordu. Hoş WGM standartları altında artık kocası olduğuna göre fazla utanmasına gerek yoktu. Ya da vardı. Ne söyleceği konusunda hiç bir fikri yoktu. Bacaklarının üzerinde oturdu ve saçlarının arasında arasından hem Hyojun'a baktı. "Oppaağğ!... Ben karınım." Aegyo yapabilirdi ama muhtemelen Kelly kadar iyi olamazdı. Zaten aegyo yapamıyordu ki. Sadece sırıtıyordu ya da saçlarının arkasına falan saklanıyordu. Saçlarının ardında gülen yüzünü ve hafiften kızarmaya başlayan yanaklarını saklıyordu. Kocası ile tanışmıştı. Ama bir anda WGM'nin kendisini kekleyebileceğini düşündü. Bazı bölümlerde bu yöntemleri kullanmışlıkları vardı. Kocası sandığı idol aslında onu gerçekten kocası olan idole götüyordu. Ama tüm sirkte görebildiği tüm ayılara saldırmıştı. Başka bir ayı daha olabileceğini sanmıyordu.

Kızın utangaç tavırları ve aegyosu karşısında kendini yitiriyordu. Kesinlikle bu kızın aegyosuna karşı fazla dayanıksızdı. Onun enerjik tavırları bile hoşuna gidiyordu. Kameramana bakarak gülüyor ve konuşuyordu. " Karım cidden o değil mi? WGM ekibi tarafından kandırılıyor olamam değil mi? " Kameramanlardan olumlu tepki gelmesi üzerinde yerdeki kızın elini tutarak ayağa kaldırdı ve kucağına aldı. Gerçekte o kadar güçlü birisi sayılmasada kızın kilosunun 40-45 civarı olması sayesinde onu kolayca kaldırabilmişti. " Ahh! Karım çok güzel! " Bu davranışlarının şirket CEO'sunu kızdıracağını biliyor olsa da çekimler için olduğunu söyleyip kolayca geçiştirebilirdi. Kendilerine uzatılan kağıdı Quinn' in alabilmesi için kucağında onunla birlikte stafflara doğru yürüdü. " Ne yazıyor? " Kağıdı pek göremediği için ona okutacaktı.

GÖREV

Vanilla Couple

"Göreviniz ilk romantik akşam yemeğinizi yaşamanızdır. Emerald Restaurant. AKŞAM YEMEĞİ! KARNIM ZİL ÇALIYOR!" Hyojun'ın kucağında bir elini boynuna dolamış diğer eli ile de karnını ovalamıştı. WGM'nin karnını doyuracak olmasından hoşnuttu. Farklı bir görev verebilir ve şehir boyunca arayışa çıkabilecekleri de muhtemeldi. Ama onlara sadece romantik bir akşam yemeği geçirmeleri görev verilmişti. Bundan daha güzel ne olabilirdi. Karnını doyuracaktı. Boşta kalan eli ile Hyojun'un çenesini tuttu ve yüzüne çevirdi. "Kocam beni yemeğe götürecek. Öyle değil mi?" Soru sormaları ama cevaplarını beklememesi ile meşhur olmuştu. Bir dolu soru sorar, gevezelik eder ama cevapları umursamazdı. Sadece soru cümlesi olan ama kendisine göre sadece soru niteliği taşıyan ama soru olmayan sözler kurardı ve emir verme özelliklerini taşırlardı. Hyojun'ın çenesini bıraktı ve diğer eli ile de boynuna sarıldı. Herhangi birinin kendisini taşımasından hoşlanırdı. Bazen Lexy'nin sırtına atlardı, Minnie'ye asılırdı hatta Hye Li'ye dahi kendisini taşıttırmışlığı vardı sırtta. Tabi Hyojun gibi kendisini isteği dışında kucağa alanı görmemişti, yaşamamıştı ve bu yüzden artı üç puan Hyojun'a gidiyordu. "Ayı kostümünü çıkartacak değil mi? BU SICAKTA ONU NEDEN GİYDİRDİNIZ BÖYLE! İŞKENCE ÇEKMİŞ OLMALI!" Hyojun'ın saçlarını parmakları ile geriye doğru itmeye çalıştı bir taraftan da kameramanlara çemkirmeye devam ediyordu.

:: Eşin hakkında ne düşünüyorsun?
" Onun beni çok tanımadığından emin olsam da ben onu aslında biraz tanıyordum. Bilirsiniz, bazı idoller kendini beğenmiş veya çok sert yapılı karakterlere sahiptir. Ancak Quinn oldukça alçak gönüllü ve saf bir kızdır. Rol yapmayı beceremez ve oldukça doğaldır. Ayrıca eğlenceli yapısı sayesinde iyi anlaşabileceğimize inanıyorum. Bence karım beni sevecek. "

Gidecekleri yemek için şimdilik onu bekletmişti. Genelde resmi giyinen birisi olmasada gidecekleri yerin oldukça elit ve pahalı olması sebebiyle düzgün giyinmeye karar vermişti. İdollerin her gün pahalı yerlere gidemeyeceklerini bilen birisi olarak bu fırsatı iyi değerlendirecekti. Üstüne giydiği siyah takım elbise ile staffların arasından ayrılarak eşinin bulunduğu arabaya bindi. We Got Married işlerini oldukça sevmeye başlıyordu. Arabada kısa süreli bir sessizliğin ardından ona bakıp gülmeye başladı. Komik olduğu için değil, fazla heyecanlı olmasından kaynaklanıyordu. Hyojun' un kızlarla iyi anlaşabilen ve her gün farklı bir kız idolü koluna takanlardan olduğu söylenemezdi. Aksine kızların yanında oldukça utangaç, kendi grubunun yanında ise oldukça sapıtabilen biriydi. Bu yüzden her aklına geleni Quinn' in yanında söyleyemiyordu. Kızın da yemek için giyindiğini farkettiğinde yüzündeki gülümseme artmıştı. " Çok güzel olmuşsun." Gülerken yüzünü eliyle kapatıyordu.

:: Eşiniz hakkında ne düşünüyorsunuz?

"Hyojun-sshi ile aynı şirket kapsamındayız ama onu pek tanımıyorum. Ama ilk bakış olarak gerçekten çok tatlı. Hem o benim ayığıcım." Sözlerinin de aegyo ifadesi ile kameraya baktı ve ellerini hafifçe çırptı. İfadeleri tamamen doğaldı.

"Sende." diye karşılık verirken kendisi de Hyojun gibi elleri ile yüzünü kapattı. Üzerinde kırmızı ve siyah kesimleri olan kısa bir elbise vardı. Elbisenin bel kısmından ayrı bir kısımda ince bir tül olarak ayak bileklerine kadar uzanıyordu. Sarı saçlarını topuz yapmıştı. Şık giyinmek konusunda kasıntıydı. Her zaman üzerinde rahat ve bol şeylerin olmasını istiyordu. En azından elbisenin etek kısmı kendisine havada süzülüyormuş hissi uyandırdığı için mutluydu. Ellerini yüzünden indirmeden, ayaklarında ki topuklu ayakkabıları ile kısa adımlar atarak Hyojun'ın yanına gitti.

Arabadan inene kadar çok gereksiz konulardan konuşup gülüyordu. Hangi kız gruplarını sevdiği, kimleri başarılı bulduğunu, idollerini ve izlediği televizyon programlarını. Görenler gerçekten evlendiklerini sanardı, ancak bu Hyojun' un neredeyse her tanıştığı insana yaptığı bir şeydi. Heyecanlı birisiydi ve insanların kendisini hemen tanımasını istiyordu. Arabadan inerken onun koluna girerek ona eşlik etti. Çocuk olmayı bırakıp centilmen bir erkek olmanın vakti gelmişti. İçeri girdiğinde dahi onun sandalyesini çekerek onu oturtmuş ve karşısına geçmişti. Ancak çocuksu gülümsemesi yüzünden hiç eksilmiyordu. " Ah... Çok utandırıcı... Yani şimdi biz evliyiz ve... Bizim gruptaki çocukların beni çok kıskandığına eminim. " Doğru söylemişti, kıskanılacak bir tarafı vardı.

Arabada Hyojun'ın sohbetinden keyif almıştı. Aslında çoğunlukla Hyojun konuşmuştu ve neredeyse her konuda kendisi hakkında bir şeyler söylemişti. Bu şekilde kendisini ona daha yakın hissediyordu açıkçası ve yakın hissetmesi kendisi için çok önemliydi. Ona karşı yabancılaşsa muhtemelen bu evlilik çoktan bitmiş olurdu ve evinde kös kös WGM programlarını izleyerek, neden kendisine sevebileceği yakın hissedebileceği bir eşin düşmediğine karşı içerlenirdi. Ama şanslıydı. Hyojun eşiydi. Dirseklerini masaya dayadı ve çenesinin altında birleştirdi. "Muhtemelen benim grubumda ki kızlarda kıskanıyorlardır. Evliliğimiz çok mükemmel olacak." Ellerini çırptı ve yüzünde kocaman bir gülümseme ile Hyojun'a baktı. "Sende öyle düşünüyorsun değil mi?" İçten gülümsemesi ile Hyojun'a bakmaya devam ediyordu. Kesinlikle öyle düşünüyorum gibi bir şey demesini umuyordu çünkü öyle olmasını istiyordu. İstediği için bunu söylemediğinden de emin olmak istiyordu aslında. Çoğunlukla evet. Soru yöneltirken kendi isteklerini söylemelerini beklerdi ama şuan gerçekten Hyojun'ın düşüncesini merak ediyordu. Hem böyle romantik bir ortamda otururlarken kendisini gerçekten evli gibi hissediyordu ve böyle devam etmesini istiyordu.

Yemekleri geldiğinde etini küçük parçalara ayırarak Quinn' e doğru uzattı. Kızın eti yeme şeklinin bile sevimli oluşuna şaşırıyordu. Üstelik bu yapmacık bir sevimlilik değil, kızın doğal yapısından gelen bir sevimlilik olduğu için daha samimi yapıyordu. Ortamın fazla rahat oluşundan dolayı kameramanlar bile köşede yemek yemeye başlamıştı. En rahat geçen WGM çekimi olduğundan emindi. Güldü sakince. " Yol boyunca ben konuştum. Konuşkan tipleri sever misin? Gerçekten... İdeal tipini bile bilmiyorum. " Kızla alakalı çok az şey bildiği bir gerçekti. Ancak amacı daha fazlasını öğrenmekti. Bu yemekte onu konuşturacak ve onun hakkında bir şeyler öğrenecekti. Kendisi yemekten çok ona yedirmişti. İzlemek hoşuna gidiyordu.

"İdeal tipim?.. Bilmiyorum... Benim gibi olması yeter sanırım. Ben fazla konuşkan biriyim hatta çoğunlukla kızlar bundan yakınır. Konuşkan tipleri severim. Sonra eğlenceli olmalı, güler yüzlü." Elinde ki ince iki çubuğu hızla Hyojun'ın yüzüne doğru uzattı. "SENİN GİBİ!..." Çubukları yavaşça geri çekti ve yemeğine geri döndü. Küçük bir et parçasını daha ağzına attı ve yavaşça çiğnedi. "Gezmeyi sever misin? Ben çok severim. Geçen yıl kızlar ile Hong Kong'a gitmiştik. Çok güzeldi. Her gün geziyordum. Bir kez daha Hong Kong'a gitmeyi isterim." Yerinde duramayan br kızdı ve gezmeyi sevmesi de fazlasıyla normaldi ama ne kızlar gezme taraftarıydı fazla ne de çalışmalardan sıyrılabiliyordu. Parmaklarının arasında tuttuğu çubukları masaya vurdu hafifçe. "Hiç Hong Kong'a gittin mi?... Balayını orada yapabiliriz!" Ellerini çırptı ve sırıttı ama sonra hafifçe yüzü düştü. "Gelinlik giymeden evlendik... Ugh..."