Let Her Into Your Heart
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Let Her Into Your Heart
Wang Mei Jia & Woo Jong Jin
Açık sarı saçlarını kafasının tepesinde dağınık bir biçimde toplarken bir taraftan da hayıflanıyordu. Futbol sahasından hızla dışarı çıkarken adımlarını spor salonuna çevirdi. Kalın eşotmanın kollarını yukarı doğru çekti ve adımlarını hızlandırdı. Spor derslerinde hiç bir zaman doğru düzgün başarı sağlayamamıştı. Elastik bir vücuda sahip olması dersler başarılı olmasını sağlayamıyordu ne yazık ki. Spor salonun ana girişinden içeriye girdi ve ayaklarını sürüyerek geniş alandan soyunma odalarına doğru ilerlemeye devam etti. Binbir zahmet ile Tae Jun'u ikna etmişti. Neredeyse sahada kendisini yerden yere vurmaya hazırlanıyordu ama bugünlük vefalı davranan beden öğretmeni çalışmalara katılmasa da olur demişti. Soyunma odasına doğru ilerlediği her adımda kendisini daha güçsüz hissediyordu. Omuzları aşağı çöktü ve ayaklarını sürüyerek ilerlemeye devam etti. Herkesin futbol sahasında olmasına seviniyordu bir taraftan Rahatsız edilmeden burada yalnız oturabilirdi ders süresi boyunca.
Uyumak istiyordu. Gece doğru düzgün uyuyamamıştı ve partide olanlarda buna pek izin vermemişti açıkçası. Ara ara Jin'i görmüştü ama aralarında öyle büyük bir uçurum vardı ki yanına gidip onu sinir etmek dahi istememişti. Hoş sinir etmek istemiyordu artık... Aslında dersten kaçmasının bir nedeni de oydu. İçten içe rahatsız oluyordu. Onca olandan sonra onu görse muhtemelen ağlaya sızlaya yanında gider, sarılırdı. Ama bunu yapamazdı sonuçta. Gerçeklikten kendisini soyutlanmış gibi hissediyordu. Parti gecesi Hyun Jae'nin ona bariz biçimde açılması ve sanki bir robot gibi kabul edişi... Aslında... Jae'nin partide ona karşı olan davranışları, sözleri bir şekilde onu etkilemişti ama halen zihninin gerilerinde küçük bir noktada büyük harfler ile JIN yazıyordu. Onu neden düşündüğünü anlamıyordu. Ne alakası vardı ki. Hem birbirlerini umursamadıklarına göre... Soyunma odasında tahta uzun sandalyelerden birine oturdu ve başını ellerinin arasına aldı. İçten içe bu duruma sıkılıyordu. Beynin bu düşünceleri yüzünden patlayacağına emindi. Sıkıntıyla nefesini dışarı verdi.
Wang Mei Jia- III. Sınıf | Aşçılık Kulübü Başkanı
- Mesaj Sayısı : 234
Lakap : Qiàn ~
Geri: Let Her Into Your Heart
- Öğretmenin emrine kulak asmayıp bir kenara çekilmişti.Deli gibi acıyan bacağını ovuştururken neler çektiği o buruşmuş yüzünden çok iyi anlaşılacak durumdaydı.Lanet olsun! Derse gireli çok fazla olmamıştı,nasıl acımaya başlamıştı bacağı?Eliyle alnını yırtar derecesine kaşırken önünde dikili olan kız öğrencinin farkına çok geçmeden vardı.Oldukça sıska görünüşlü bu kızın dedikleri ile mutlu olmuştu,fakat ne gülümsemiş ne de bir minnet hareketinde bulunmuştu.Gösterdiği tek tepki sert ve soğuk bir ses tonuyla ''Okay'' demek olmuştu.Başında dikilmeyi bırakıp sitemle somurtan kızın arkasından anca gülebilmişti.Bir elini sıkıca oturduğu yere dayarken poposunu kaldırmaya çalıştı,tek ayağın üstünde durmak ne zordu!Bedenini adam akıllı doğrulttuktan sonra bacağının acımasından kaynaklanan hafif topallığı gizlemeye çalışarak yanındaki basketbol topunu kucağına aldı.Futbol sahasında olmalarına rağmen basketbol topu getirmişti,bir nevi derslerle ilgilenmemeye kurban gitmişti.Herkesten kaçan gözlerle yavaş yavaş sahadan ayrıldı...Kulak memesiyle oynayıp onu çekmeye devam ederken arkasına keyifle bakıp derin bir oh çekti.Her ne kadar bacağının ağrısı onu rahatsız etse de bir yandan da dersten kurtulduğu için sevinçten dört köşe oluyordu.Hatta neredeyse bir kenara oturup bacağı ağrıdığı için tanrıya dua edecekti.Hem komik hem de acınacak bir haldeydi.
Garip bir şekilde kurumuş dudaklarını yarıklarla dolu diliyle yalarken soyunma odasına doğru ilk adımı attı,her zamanki gibi içeriye göz attıktan sonra sadece bir kişini olduğunun farkına vardı.Çinli sarışın! Aşağıya doğu dökülen sarı uzun saçları hemen onu tanımasına neden olmuştu.En son o lanet parti gecesinde görüşmüşlerdi...Ve tabi kavga etmişlerdi.Kolunu biraz havaya kaldırıp deri bilekliğini kısık gözlerle süzdü.Kopmuştu,ama çok geçmeden onun bir hal çaresini bulmuştu.Artık iyi bir durumdaydı.Elindeki topu kollarının arasında alıp dolabına doğru yürüdü,aksayan bacağını göstermemek için küçük küçük adımlar atıyordu,hayliyle de neredeyse hiç ses çıkmamıştı.Her zaman açık bırakmaktan korkmadığı dolabının önüne gelince yavaşça durdu.Saçları aşağıya büklüm büklüm dökülen Jia'ya garip özlemli bir ifadeyle bakıyordu.Fakat çok geçmeden aklına o partideki çocuk gelince bu ifadeyi def etti.Gerçekten de o Jia'nın erkek arkadaşı olmalıydı,eğer değilse neden öyle demişti ki?Sakin halini korumaya çalışıyordu fakat kendine engel olamadan sertçe basketbol topunu yere attı.Bu senin Jia'nın aklını başından alacağının farkındaydı,bu yüzden mi yapmıştı bunu?Bilmiyordu.Kıza bir kez dahi bakmadan kilitsiz dolabını hızla açtı.
Woo Jong Jin- III. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 334
Yaş : 31
Lakap : slybody
Geri: Let Her Into Your Heart
Düşüncelerine o kadar fazla dalmıştı ki aniden gümbürdeyen ses ile oturakta tavşan gibi zıpladı ve çığlık koy verdi. Elini göğsüne bastırıp ani kalp çarpıntısını sakinleştirmeye çalışırken kaşlarını çatarak bakışlarını yukarı kaldırdı ve göz gezdirdi. Dolapların yanında gördüğü uzun boylu çocuğu fark ettiğinde yutkundu. Jin. Derin bir nefes aldı ve kendisini sakinleştirmeye devam etti. Basketbol topu ayaklarına kadar gelmişti. Onunla tanıştığımda olduğu gibi. Çatık kaşları normale dönerken Jin'e kaçamak bir bakış attı. Umursamazları oynuyorsun demek. Ayaklarının ucunda duran topu elleri ile kavradı ve yavaşça ayağa kalktı. İçten içe topu Jin'in kafasına atmak istiyordu ama bunu yapmayacaktı. Kafasına doğru... Topu hızla dolaplara doğru fırlattı. Çıkan ses gerçekten rahatsız edcisi boyuttaydı ama orada durmuş dişlerini sıkarak Jin'e bakıyordu. Düşüncelerinde çığlıklar atarken dışarıdan sadece çatık kaşlı şarısın bir Çinli gibi göründüğünden emindi. Halen umursamazları oynuyor...
O sırada Jin'in bileğinde ki, partide o hengameye sebep olan bilekliği fark etti. Gözlerini kıstı ve ellerini beline koyarken kendisinden dahi beklemediği şekilde kaba konuşmaya başlamıştı. "Sen! Hayatımda tanıdığım en berbat karaktere sahip zorba bir herifsin! Neden arkadaşın olmadığı belli! Şu haline bakarken kim seninle arkadaş olmak ister ki diyorum! ... Soğuk veya asosyal tavırlardan dolayı yalnız değilsin! Bence kimse seni sevmediği için bu hale geldin! Deri aptal bir bileklik için dahi neler yapıyorsun!" O kadar yüksek sesle bağırmış ve konuşmuştu ki durma zorunluluğu hissetti. Ellerini şakaklarına bastırırken Jin'in dolabına doğru birkaç adım attı. "O aptal bileklik için... Keşke o çatıda beni tutmasaydım düşseydim daha mutlu olurdun!" Tüm gücü tükenmişti. Hem zaten Jin'e bu kadar yakın durmak dahi gücünün daha hızlı tükenmesine neden oluyordu. İçten içe kendisine lanet okumaya başlamıştı. Sen suçlusun Jia. Her konuda. Her şeyde. Ama gene de ona bağırıp çağırıyorsun. Kendi aptallıklarını ona vuruyorsun.
Wang Mei Jia- III. Sınıf | Aşçılık Kulübü Başkanı
- Mesaj Sayısı : 234
Lakap : Qiàn ~
Geri: Let Her Into Your Heart
- Dolabı açmasıyla yüzüne vuran iğrenç kokuyu umursamamaya çalışarak ellerini dolabın içinde gezdirmeye başladı.Oysa ki minicik dolapta ellerini dolaştıracak yer yoktu.O büyük çığlığın ardından mutlaka adam gibi sinirini boşlatması gerektiğini düşünüyordu Jia'nın.Ve öyle oldu da...Dolaplara sertçe çarpan topun rahatsız edici sesi kulaklarını tırmalamıştı.Fakat sakinliğini koruma kanaatindeydi.Gözlerini umursamazsa devirip dolabın içindeki havluyu kavradı,fakat ellerini halen geri çekmemişti.Usulca kızın o yüksek sesli bağrışmalarını dinliyordu,dinledikçe de gerilen sinirlerine hakim olma çabalarına giriyordu.Yalnız olmak umurumda mı?Hah!Kızın anlığına susmasından yararlanıp ellerini dolabından çekti.Elindeki pek beyaz olmayan ama oldukça yumuşak bir yapıya sahip olan havluyu yavaşça boynuna yaklaştırırken duraksadı.Beyin akışı tam anlamıyla duraksamıştı.Yavaşça kafasını kıza döndürüp içinden alevler çıkacakmış gibi görünen gözlerini süzdü.Ne kadar da sinirliydi?Bu sinirli hava Jin'in de gerilip,sinirlenmesine neden oluyordu.Ne?!Aptal bileklik mi?Kafasını eski haline döndürüp dişlerini sıktı,o kadar sert sıkıyordu ki.Sanki beyni yerinden gitmiş gibiydi.Sert ve hızlı bir biçimde elindeki havluyu yere attı,ve tamamı ile o sarışın şeytana döndü.Ne yapacağından habersizdi.Düşünemiyordu bile,sadece yine 'fazla tepki verdin' muhabbeti görmek istemiyordu.Bacağının acısına anlığına unutup dikkatsizce kızın üstüne doğru yürümeye başladı.Zaten oldukça yakın olduklarından Jin üstüne geldikçe Jia da geriye bir adım atıyordu.Adeta gerilim filmlerinde olan anlar gibiydi.Tabi bu durumda katil rolü beyni yerinden uçmuş Jin'e aitti.
Bu ard arda gelen adımlara en sonunda Jia'nın sırtı dolaba yapışınca dur demişti.Nefret dolu gözleriyle Jia'yı süzdü,onu gördükçe iyi bir özlemle doluyordu.Bu duygudan şimdiye kadar hiç hoşlanmamış,nedenini de bilmek istemiyordu.Bedenini kızın bedenine iyice yaklaştırıp kollarını iki açtı.Sertçe ellerini dolaba sabitledikten sonra onun vücudu karşısında hapsolmuş kıza tekrar baktı.''Lanet olsun!Tanrım!Benimle uğraşmayı kes!''Gözlerini kızın üzerinden çekip yan tarafa döndü.Yüzüne bakmak istemiyordu,çünkü garip düşüncelere kapılıyordu.''O aptal dediğin bileklik...!!!''Söyleyemiyordu,kimseye söyleyememişti.Boğazına dizilmiş o kadar çok cümle vardı ki.Tekrar kıza döndü;''Keşke öyle olsaydı.Göründüğü kadarıyla sen de öyle olmasını tercih ederdin.Seni oldukça rahatsız etmiş olmalıyım değil mi?''Hahaha!Bu sefer bakışları daha keskin fakat dile getirdikleri tam anlamıyla yalandı.Jia'nın ölmesi mi?Garip hisler hissettiği bu kız ölseydi daima lanet bir pişmanlık duyacaktı.Yüzünü kıza daha da yaklaştırdı,Burunlarının birbirine değmesine o kadar az kalmıştı ki,birbirlerinin düzensiz nefeslerini duyabiliyorlardı.Neden bu kadar yaklaştım?!İsteyerek yapmıştı bunu,bir anlığına gözü Jia'nın dudaklarına kaydı.Fazla dolgun olmasalar da oldukça çekici ve öpülesi görünüyorlardı.Kalbinin gümlediğinin farkına varınca gözlerini kızın dudaklarından çekti.Hiç bir kızla,hatta kişiyle bu derecede yakınlaşmadığından kalbi hiç bu kadar yüksek sesle atmamıştı.Boşlanmış beyninde sadece kızın dudakalrı canlandı.Lanet olsun.
En son Woo Jong Jin tarafından Salı Eyl. 25, 2012 4:51 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Woo Jong Jin- III. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 334
Yaş : 31
Lakap : slybody
Geri: Let Her Into Your Heart
Vücudunda ki gerilim her geriye doğru adım atışında ve ona yaklaşan Jin'i takip ettikçe artıyordu. Üzerime üzerime gelme lanet herif! Ama ağzından tek kelime dahi çıkmıyordu. Sadece kaskatı bir biçimde onu izliyordu ama fazla uzun sürmedi. Birkaç adım daha attıktan sonra vücudu dolaplardan birine yaslandı. Jin'in kendisine yakın durması ile nefes alış verişleri düzensiz bir hale girmişti birde bu yetmezmiş gibi kollarını dolaplara dayayıp kendisini adeta hapsettiğinde nefes alması duracak gibiydi ama kesik kesik nefesler almaya şükürler olsun devam ediyordu. Gözleri ile yüzüne bakmamakta direnen Jin'e bakıyordu. Aslında bu bir nevi iyi olmuştu Jia için. Hem tamemen yüzüne bakmak istemiyordu hem de Jin'in yüzüne bakmak için çırpınıyor gibiydi. Ama hızla kendisine dönen ve yüzünü ona yaklaştırması ile gerilemeye çalıştı ama vücudu zaten tamamen dolaba yapışmış haldeydi.
Kalbi oldukça hızlı atıyordu hatta acaba Jin duyuyor mu diye şüphe ile gözlerini dahi dikmişti, Jin gözlerine. Ayaklarının vücudunu taşımayacağından şüpheleniyordu. Öp beni. Zihinde böyle bir düşüncenin belirmesi ile kendisi dahi şoka düşmüştü ve bu gerilim ile tırnaklarını avuçlarına batırmıştı. Oo kadar sert bastırıyordu ki fiziksel acının düşüncelerini bulanıklaştırmasını umut ediyordu. Ama Jin kendisine bu kadar yakınken hiç bir şey yapamıyordu. Yutkundu. Bana bu kadar yakın durmamalı. Pislik herif. O anlık öfke ile Jin'in bacağına sertçe tekme attı. Bu tekme ile Jin'in gerilemesi ve yüzünü buruşturması ile acı bir pişmanlık duydu. Tanrım! Hızla öne atılırken dengesini kaybedip kılpayı düşecek olan Jin'e kollarını uzattı ve düşmesini engelledi tabi kendisi de cılız vücudunun etkisi ile dizlerinin üzerine yığılmıştı. Jin'in başı omzuna düşerken neredeyse ağlayacak gibiydi. "Özür dilerim! Özür dilerim!" Sesi çatlak ve kırılgan çıkmıştı pişmanlığın etkisi ile. Başını Jin'in başına dayarken bir taraftan da halen özür diliyor ve bir taraftan Jin'in saçlarını okşarken bir taraftanda boşta kalan eli ile onu tutmaya çalışıyordu.
Wang Mei Jia- III. Sınıf | Aşçılık Kulübü Başkanı
- Mesaj Sayısı : 234
Lakap : Qiàn ~
Geri: Let Her Into Your Heart
Rahatlatmaya çalıştığı beyninde kızın bacağına vurmasıyla acil alarm zilleri çalmaya başlamıştı.Zaten nedenini bilmediği bir şekilde ağrıyan bacağına bu denli sert bir tekmenin atılmasın ardından dizlerini kırdı.Dişlerini sıktı,o kadar acıyordu ki canı...Bu onun için bile oldukça fazlaydı.Bu ani tekme bile ne yapacağına şaşırmış,bir kenara yığılacak gibi olmuştu.Aklından Jia'yı lanetlemek bile geçmiyordu sadece yüzünü buruşturup acının geçmesini bekliyordu.Onu kavrayan eller karşısında kendini iyice bırakıp başının kızın omzuna düşmesini engelleyememişti.Tanrım!Neden yaptın buna bana?! Kıza çok yaklaştığından mı olmuştu bunlar?Oysa onun için oldukça zevk vericiydi...Birden aklına biraz önce kendini bakmaktan alı koyamadığı kızın dudakları geldi.Biraz önce sapıkça baktığı kızın omzundaydı başı.Geril çekilmeye tenezzül etmeden başını hızla kaldırdı,zaten oldukça yakın olduklarından yüzleri yüzlerine,hatta dudakları birbirine temas etmişti.Dudaklarının dokunup geçtiği dudakların ardından daha bir hızlı atıyordu kalbi.Biraz öncekinden bile çok çok daha fazlaydı.Tekmenin ardından özür dileyen Jia bile susmuştu.Jin geri çekilmeyi bile akıl edemeden kıza yine oldukça yakın bir şekilde duruyordu.Kızın solukları yüzüne vuruyor,içindeki erkeksi hormonları coşma yaşıyordu.Jia'dan herhangi bir tepki gelmiyordu,sanki hayat donmuştu.Kızın yüzüne,dudaklarına bir kez daha özlemle bakıp bacağının acısını unuttu.Kızı öpme isteğinden başka bir şey hissetmiyordu.Ellerini yavaşça kızın yüzüne getirip onu tuttu,ne yapıyorum ben?Hala gözlerinin önünde duran dudaklara acınası bir halde bakıyordu.Bir ses çıkarmadan kıza doğru daha da yaklaştı,ve hafifçe dudaklarına dokundu.Bu isteğe rağmen oldukça nazikti.Jia'yı öpmeye başlarken bir eliyle onu daha da kendine yaklaştırdı.Beyni durmuş,sadece diliyle dans eden kızın dilinin vermiş olduğu tatlı hisleri hissediyordu.Başta kızdan tepki gelmese de o da sonra Jin'i öpmeye başlamıştı.Bir kızı öpmeyeli ne kadar olmuştu.Zaten şimdiye kadar bir kez öpüşmüştü...Kızı belinden kavrayıp şehvet dolan bir hızla öpmeye devam ederken içinde bulunduğu garipliği bile önemsemiyordu.Nazik değildi artık,resmen kızın dudağını emiyordu.Dilini kızın ağzında dolaştırırken oldukça rahatlamıştı.Şimdiye kadar Jia'ya karşı olan garip hislerinin nedeni bu muydu yani?Onu öpmeyi arzulamak?...Yavaşça dudaklarını onunkilerden ayırmaya başlamıştı,yoksa nefessizlikten ölüp gidecekti.Uzun zamandır devam ettirdikleri bu öpüşme nefesini kesmişti.Dudaklarını Jia'nınkilerden ayırmak istemiyordu aslında,ama buna zorumlu da hissediyordu kendisini.Dilini onunkinden ayırıp dışarı çıkardığında hafif ve nazikçe kızın dudaklarını yaladı.O anki tattığı mutluluk bir çok yıla değerdi.Elini kızın vücudundan yavaşça ayırırken halen geriye çekilmemişti.İstemiyordu da...Ama şimdi ne yapacaktı?Biraz önce nefret ediyorum! dediği kızı şehvetle uzunca öpmüştü.Beyni duraksadı-her zamanki gibi-.Jia'nın gözlerine bakamaya cesaret edemiyor gibiydi.
Woo Jong Jin- III. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 334
Yaş : 31
Lakap : slybody
Geri: Let Her Into Your Heart
Parmaklarını Jin'in saçlarında dolandırmaya devam ederken halen fısıltıyı andıran bir sesle özür diliyordu. Kesinlikle pişman olmuştu. Sadece saniyeler sonra Jin başını hızla kaldırırken yüzünün, onun yüzüne ve anlık bir temas ile dudaklarının Jin'in dudaklarına temas etmesi ile sustu. Kalbi göğsünü parçalayacak gibiydi. Adeta dışarı fırlayacaktı ve ortalığı yerle bir edecekti. Halen daha birbirlerine yakın duruyorlardı. Geri çekilmeye çalıştı ama vücudu artık ona itaat dahi etmiyordu. Gözleri Jin gözlerinde ve dudaklarında dolaşıyordu. Jin elleri yüzüne doğru hareket ettiğinde zaten gergin olan vücudu daha da gerildi ve kesik kesik almaya çalıştığı nefesler hızlandı. Yüzünün Jin'in elleri arasındayken sadece tek bir düşünce vardı aklında. Onu öpmek. Kesinlikle onu öpmek istiyordu. Jin ona doğru yaklaşırken sadece gözlerini kapattı ve dudaklarında Jin'in dudaklarının yumuşak dokunuşunu hissetti. Karşılık vermeden sadece Jin'in kendisini öpüşünü hissetti. Kendisine dokunuşunu. Sertçe belini kavrayan el ile vücudu, Jin'in vücudununa yapışmıştı adeta.
Ellerini Jin'in göğsüne yerleştirirken duygularına özgür olma fırsatı verdi sadece. Onu şehvetle öpen erkeğe karşılık veriyordu. Kendisini sıkıca belinde kavraması ile kendisi de ellerini yavaşça yukarıya doğru hareket ettirmişti. Hoyratça Jin'in siyah saçlarını kavramış adeta kendisini öpmesini hiç bırakmamasını ister gibiydi. Başının etrafında yıldızlar uçuştuğuna emindi. Nefessiz kalmaasını dahi umursamıyordu. Ölmeyi dahi göze alabilecek haldeydi. Hayatında ilk kez bir erkeği öpüyordu. Soyunma odasında, yerde dizlerinin üzerinde ve kendisinden dahi bekleyemeceği kadar şehvet oldu bir şekilde. Belki de ömüştü ve diğer tarafa geçmişti. Hayatında yapamayacağını düşündüğü bu öpüşmeyi öldükten sonra gerçekleştiriyordu. Hayır. Bu gerçekti. Tamamen. Jin'in dudakları ondan uzaklaştığını hissettiğinde neredeyse durmaması için dudaklarını onun dudaklarına bastırmaya devam edecekti. Dudaklarının üzerine Jin'in dilini hissettiğinde kalbi durmuştu. Gözlerini hafifçe aralarken yandığını hissediyordu. Hatta basbağı yanıyordu. Yanakları ateş pancarına dönmüştü ve saçları da o dağınık topuz ile beraber karman çorman bir hale gelmişti. Elleri Jin'in saçları arasından kaydı ve ensesinde birleşti.
Halen onu öpmeye devam etmek istiyordu ama bu öpüşün etkisi ile kendisi fark etmesede nefessiz kalmıştı ve derin derin nefesler almaya çalışıyordu. Hiç bir şey düşünmek istemiyordu. Sadece Jin ve kendisi. Ama gözleri Jin'in ona bakmamakta direnen gözlerini fark ettiğinde küçük bir düş kırıklığı yaşadı. Bana bakmalı. Hatta ölene kadar beni öpmeli. Yüzünde hafif bir tebessüm ile "Jin." diye fısıldadı sadece.
Wang Mei Jia- III. Sınıf | Aşçılık Kulübü Başkanı
- Mesaj Sayısı : 234
Lakap : Qiàn ~
Geri: Let Her Into Your Heart
Kızın sesi o kadar tatlıydı ki biraz olsun rahatlamasına olanak sağlamıştı.Öpüşmenin etkisinden çıkınca bacağının acısını da hissetmeye başlamıştı.Ama bu sefer daha azdı,oysa bir tekme yediğinden dolayı durumu daha da delirircesine olmalıydı.Halen gözlerini kaçırmaktaydı,yavaş yavaş geri çekildi.Kaçıp gitmeli miydi?Peki ya sonra kızın yüzüne nasıl bakacaktı?Şimdi bile cesaret edip doğru dürüst bakamıyordu.''Ben....''Cümlenin devamı yoktu,söyleyemiyordu.Aralarında kısa bir mesafe vardı,bu halde kızı bir kez daha süzdü.Kızarmış yanakları...Kendisine bakan gözleri...Bir kızdan bile cesaretsiz olması yüzünden kendisini lanetleyecekti.Tanrım!Yavaşça vücudunu doğrultarak ayağa kalktı,halen Jia'nın o haz verici kokusu üstündeydi.Böyle de kalmasını istiyordu zaten...Onun kokusunu içine çekebilmek.En çok insanların kokusu etkiliyordu onu,baştan çıkarıcı tahrik edici...Ürkek adımlarla Jia'nın başına kadar gelip ona kurumuş elini uzattı.Bir ses çıkarmıyordu,sadece kısa bir anlığına kıza bakmıştı.Aklına dilinin kızın diliyle dans etmesi gelmişti.Tanrım ne şehvet vericiydi!Yüzü hafif kızarmıştı.Ona karşılık verip elini kavrayan Jia'nın hızlıca ayağa kalkmasına yardım etti.Kendisininkine göre yumuşaktı eli,sonuçta o bir kızdı.Yüzündeki manasızlığı atmaya çalışıp hafifçe gülümsedi.Aslında içinden daima gülümsemişti,ama böyleydi kendisi,yapacak bir şeyi yoktu.Jia yanına dikilince yine ne yapacağını düşünmeye başladı,birini öptükten sonra ne yapacağını kestirmek ne zordu!Eliyle kızın omzuna yavaşça dokundu,bir adım atıp yanı başında durdu.Ona dokunmak haz vericiydi,bundan hoşlanıyordu fakat korkaklığına engel olmak onun için oldukça zordu.Hafifçe ciğerlerini dolduran kokusu büyüleyiciydi,elini yavaşça aşağıya kaydırmaya başlamıştı.Kızın tüm koluna temas etmişti.Jia bundan rahatsız mıydı?Bilmiyordu.Gözlerini devirdi;''Bu...''Söyleyemiyordu,bu bu paha biçilemezdi!Geriye doğru bir adım attı,ardından ikinci üçüncü ve dördüncüsü de onu takip etmişti.Kapıya doğru ilerliyordu.Ben bir korkağım.Birilerini sevmekten korkuyorum.Anla beni...Jia'ya arkasını dönerken içi adeta kan ağlıyordu.Adımlarını hızlandırdıkça kalbi polisin peşinde olduğu bir hırsız gibi hızlı çarpıyordu.Kim bilir bu tatlı anı ne kadar düşünecekti.
Koşarcasına kendisini spor kompleksinden atmasının ardından bir kenara gizlenmiş banka oturdu.Elini göğsüne koydu,oldukça netti kalp atışları.Zaten bir kaçağın böyle olması muhtemeldi...Şimdi kaçmıştı fakat daha sonra ne olacaktı?Jia'nın onu tekrar bulacağına adı kadar emindi.Derin bir nefes alıp gerilimi üstünden atmaya çabaladı.
Koşarcasına kendisini spor kompleksinden atmasının ardından bir kenara gizlenmiş banka oturdu.Elini göğsüne koydu,oldukça netti kalp atışları.Zaten bir kaçağın böyle olması muhtemeldi...Şimdi kaçmıştı fakat daha sonra ne olacaktı?Jia'nın onu tekrar bulacağına adı kadar emindi.Derin bir nefes alıp gerilimi üstünden atmaya çabaladı.
RP Tamamlanmıştır.
Woo Jong Jin- III. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 334
Yaş : 31
Lakap : slybody
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz