do you want coffee?

tarafından **Hyeong Kang Dae** C.tesi Kas. 03, 2012 12:36 pm

Hyeong Kang Dae & Cho Gwi Shin

Kapının demir kolunu tuttu ve hızlıca kapıyı açtı. Kapı açılınca öten çan sayesinde, masalarda oturan çoğu kişinin ona bakmasına neden oldu. Umursamadı. Tıpkı diğer zamanlarda da olduğu gibi. Neden birkaç çift gözün ona bakmasını umursayacaktı ki? Bu salakça olurdu. Etrafa göz gezdirdi. Bir kaç defa tekrardan baktığı yerde Gwishin'i görmüştü. ''Hah!'' Hızlı adımlarla kızın yanına doğru ilerledi. Her hafta yaptıkları gibi gene bu hafta da buluşmuşlardı. Seviyordu. Gwishin'le konuşmayı, belkide onunla durmayı. Ayırt etmezdi. Kendisi gibi olan bir kızın hiçbir özelliğini birbirinden ayırt etmezdi. Onunla konuşmak, durmak, kahve içmek vesaire gibi etkinlikler ve kısa buluşmaların hepsi onu rahatlatıyordu. Fakat Gwishin'le olan buluşmalar. Bu kızda ayrı bir şey vardı sanki. ''Çok beklemedim?'' Kızın karşısına oturunca sorduğu soru ilk bu olmuştu. Çok olmasa da geç geldiğinin farkındaydı. Neden geç geldiğini bilmiyordu. Ah doğru ya, zamanının çoğunu bilgisayar başında harcamıştı. Neden saatlerce bilgisayar başında olduğunu bilmiyordu. Çokta umurunda değildi zaten. Şu an sadece kızı gerçekten bekletmemeyi umuyordu. Pantolonun cebinden çıkardığı telefonunun tuş kilidini açtı ve saate baktı. İkiyi kırk sekiz geçiyordu. Çokta geç kaldığı söylenemezdi aslında. Telefonunu tekrardan cebine koydu. Bakışlarını karşısında oturan kıza çevirdi. ''Çok geç kalmadığımı sanıyorum... Bir şeyler içmek ister misim?''

tarafından **Cho Gwi Shin** C.tesi Kas. 03, 2012 12:54 pm

Neden gelmişti bu salak kafeye? Ya da neden bir "erkekle " buluşuyordu? Böyle birisi değildi. Kesinlikle, ucundan bile geçmezdi. O çiçekler ve kalpler tarzı bir insan değildi. Sevimli buluşmalar, el ele tutuşmalar ya da iyi bir sohbet bile onu tiksindirmek için yeterdi. Lanet olasıca standart bir kafe ve lanet olasıca dandik bir kahve içiyor, üstelik yarım saat önce gelmiş olması gereken adamı bacak bacak üstüne atmış bir şekilde bekliyordu. Ne yapmasını istiyordu ki? Kalkıp gitmesi bile daha mantıklı olurdu. Hoş ya, her zaman geç geldiğini hesaba katmalıydı. Yine de asla geç kalmayan birisi olarak erkenden varmak ve etraftaki insanları korkutmak hoşuna gidiyordu. Soğuyan kahvesinden son bir yudum alarak masanın üstüne bıraktı. Dışarıda kar yağıyordu, o ise içeride, sıcak bir şekilde oturuyordu. Buna rağmen kafenin camı, masası ve her diğer eşyası buz gibi geliyordu ona. İşin ilginç yanı soğuğu sıcağa tercih eden bir kızdı. Yine de kahvesini soğuk içmeyi tercih etmemiş ve yarıda bırakıp masada kalmasına izin vermişti. Dudaklarını ısırdı sinirle. Beklemekten nefret ediyordu. Kapı tekrar açıldığında başını kaldırarak gelen kişiye baktı. Geldi ha? Neden bu adamla konuştuğunu bile bilmiyordu. İşine yaramazdı, iyi bir istihbaratçı olduğu söylenemezdi. Kollarını önünde kenetleyerek ona baktı. " Tam bir işe yaramazsın." Sesi kesinlikle şikayetçi bir tondaydı. Hayal kırıklığı. Gözlerini devirdi ve işaret parmağıyla yarım olan soğuk kahveyi gösterdi. " Bu kadar süredir beni bekletiyorsun. Bunun için normal insanlara ne yaptığımı bilir misin? " Sinirle ellerini çözdü ve sağ elinin başparmağını boynuna doğru götürerek sağdan sola çekti. " Onları öldürürüm." Yeterli bir tehditte bulunduğunu düşünüyordu. Yine de fazla ileri gitmeyecekti. En azından renkli bir şeyler giyip gelmemişti.

tarafından **Hyeong Kang Dae** C.tesi Kas. 03, 2012 1:12 pm

''Soğumuş kahvenden dolayı mızmızlanıyorsan, yenisini alırız.'' Sandalyeye biraz daha yayıldı. Ellerini önünde birleştirdi ve masaya yaklaştı. ''Seni bir saatte bekletebilirdim. Senin gibi 'dakik' bir insan değilim'' kıza soğuk bakışlarla bakıyordu. Ellerini çözdü ve garsona seslendi. Gerçekten kız soğuyan kahvesi için mızmızlanıyorsa ona yeni bir tanesini alırdı. Yeter ki daha fazla mızmızlanmasın. Bir kız ne kadar soğuk yada kötü olsa da, her kız aynı şekilde, saatlerce mızmızlanırdı. Bunlarda yetmezmiş gibi gelip trip atarlardı. Yanına gelen garsonun konuşmasına fırsat vermeden konuşmaya başladı. ''Kahve'' Kıza baktı. ''Masadaki kahveyi de sıcağıyla yenileyin'' Lafı bitince tekrardan önüne döndü ve kızı süzmeye başladı. Siyah, siyah, siyah. Ten rengi dışında her yeri siyahtı. İtiraz edemezdi bu duruma. Renkli ve cute giyinen kızlardan sa, heryeri siyaha bürünmüş kızları tercih edebilirdi. Hoş, kendisi de siyah ve beyazdan farklı bir renk giymezdi. Zaten farlı bir kıyafeti de yoktu açıkçası. Varsa da en fazla koyu mavi. ''Ne kadardır bekliyordun ki, hı.'' tekrardan saate baktı. Saat ikiyi elli geçiyordu. Sadece yirmi dakikacık için mi bu kadar mızmızlanma yapıyordu? Saçmaydı. Saatlerce de bekletebilirdi. Yirmi dakika beklediğine şükretmeliydi.

tarafından **Cho Gwi Shin** Paz Kas. 04, 2012 2:43 am

Onun cüretkar ve kendini beğenmiş davranışları karşısında sadece derince nefes aldı. Sinirini içinde tutabilecek kadar olgun olduğunu düşünüyordu. İyi bir "arkadaşın" yüzünü parçalarsa hoş bir davranış sergilememiş olacağını biliyordu. Kendini ne sanıyor? Benden üstün mü? Tsch... En azından kahvesinin yenileniyor olması durumu vardı ve bununla yetinebileceğini düşünüyordu. Siyah deri bir pantolon, kalın siyah botlar ve deri bir ceket giymişti. Böylesine soğuk bir havada bile açık giyinebiliyordu. Sonuçta soğuğa alışık birisiydi, karın kızıydı. Karşısındaki gencin giyim tarzını sevdiği söylenebilirdi. Tamamen siyah ve çok ayrıntıya kaçmadan giyiniyordu, kesinlikle tarzıydı. Yine de bunu ona itiraf edecek değildi. " Lanet olsun, kırk beş dakikadır bekliyordum. " Uzatmayacaktı bu konuyu daha fazla. Daha doğrusu "uzatmak istemiyordu". Garsonun getirdiği kahvesinden bir yudum aldı. Her ne kadar sıcak olsa da ağzına etki etmemiş görünüyordu. Vücudundaki sinir uçlarının doğru çalışmadığından emin olmuştu. " Neyse, umrumda değil. Buradan çıktıktan sonra gezmek istiyorum. " Tabii ki soğuğun bir ortasında gezecekti. Karlı havaları severdi öncelikle. Yaz onun düşmanıydı, her siyah giyen insanın olduğu gibi. Üstelik yanında Kang Dae olduğu sürece rahat olduğu da söylenebilirdi. En azından etrafındakileri öldüren bakışlar atmadan yürümeyi başarabiliyordu. " Ve akşam yemeğini de sen alacaksın. " Baştan kurallarını belirlemişti bile. Geç kalan yemek parasını öderdi. Kollarını tekrar önünde birleştirerek gözlerini devirdi. Hayır, normal kızlar gibi trip atmazdı. Bu daha çok onun normal haliydi ve stresli olduğu anlarda yaptığı gibi dudağının içini ısırıyordu.

tarafından **Hyeong Kang Dae** Paz Kas. 04, 2012 3:26 am

Garsonun getirdiği kahveden büyükçe bir yudum aldı. Kız konuşurken hala kızı süzüyordu gözleriyle. Mızmızlansa bile en azından diğer kızlar gibi trip atmıyor, oppa kelimesini kullanmıyordu. Yada pembe -ıyk- gibi açık renkler kullanmıyor, saçlarını diğer cute kızlar gibi pembe tokalarla süslemiyor, görüntü kirliliği oluşturmuyordu. Kızın sıraladığı şeylere bakılacak olursa gerçekten sinirlendiği yada mızmızlandığı belli olabiliyordu. Kahve, dışarıda gezinti ve akşam yemeği. Ailesinin eskiden zengin olduğuna şükrediyordu. ''Sadece 45 dakika için mi! Ah, bir dahakine sen 1 saat geç gelirsin.'' Bardağın kulpundan tuttu ve ağzına götürdü. Bardağı tekrardan masaya koyarken '' Pekala.. Nerede yemek yemek istiyorsun? '' derin bir nefes aldı. Umarım yemek için bir servet harcattırmaz.

-sorunluyum, uzun yazamıyorum.

tarafından **Cho Gwi Shin** Paz Kas. 04, 2012 8:19 am

Parmaklarını zarifçe kahve bardağının etrafında gezdirdikten sonra yavaşça işaret parmağını yaladı. Parmağının kahveden dolayı yapış yapış olmasını istemediği su götürmez bir gerçekti. Yoksa bu hareketi yaparken seksi olmaya hiç mi hiç çalışmamıştı. Kang Dae' nin herşeyi bu kadar kolay geçiştirmesi yüzünden sinirleri geriliyor olsa da umursamadı. " Ramyun. " Midesi o kadar alışmıştı ki buna, neredeyse diğer yemekleri canı bile çektiği söylenemezdi. Kahvesine tekrar uzandıktan sonra duraksayarak ona baktı. Neden böyle durduğunu bile bilmiyordu. Gözlerine erişti gözleri ve ardından bardağı kendine çekerek kahveden bir yudum aldı. Gerizekalı mısın Gwishin? Şu sıralar boşluğa bakma olaylarını çok yaşıyordu. Telefonuna gelen mesaj ile telefonunu çıkarması bir olmuştu. Ahaha~ Jimin, iyi bir kızsın öyle değil mi? Yeni gelen haberi ISEEYOU' ya saniyelik bir hareketle yükledi. " Kalkalım. " Telefonunu cebine soktuktan sonra hızla ayağa kalkarak kapıya doğru yöneldi. Onun yanından geçerken ceketinden asılmış ve kalkmasını sağlamıştı.

Aynen lan.

tarafından **Hyeong Kang Dae** Ptsi Kas. 05, 2012 3:05 am

Kızın etkisiyle ayağa kalkmış, kasaya doğru yönelmişti. Kasaya doğru yavaş adımlarla ilerliyordu. Kafası güzeldi sanki. Hoş, ne zaman kafası düzgündü ki? Bazen tam anlamıyla bir keş gibi davranıyordu. Smrik bir şekilde güldü. Kasanın önüne geldiğinde kafasını çevirerek omuz üstünden kıza baktı. Kız çoktan kapıya yönelmişti. Kafasını önüne çevirdiğinde karşısındaki kız ona doğru gülümsemeye başladı. Aigoo! Gene mi 32 dişini göstererek gülen bir kız? Tanrım, sen beni bunlardan koru. Cebinden çıkardığı 20 kağıdı kızın önüne koydu. ''3 kahve'' Cümlesini bitirir bitirmez kızın parayı alıp para üstüne vermesi bir oldu. Geri kalan 5 kağıdı da cebine koyduktan sonra kapıya yöneldi. Gwishin çoktan kafeden çıkmıştı. Ne zaman? Kapıdaki minik çan bile ötmemişti. Tanrı aşkına! Bu kız gerçekten bir hayalet gibiydi. Kapıyı hızlıca kendine çekti. Çanın çalmasıyla birçok insanın kendisine baktığına yemin edebilirdi. Önemsemedi. Arabasının yanına geldi. ''Dolaşacak mıyız? Yoksa hemen yemek yemek mi istiyorsun bayan mızmız?''

tarafından **Cho Gwi Shin** Salı Kas. 06, 2012 1:48 pm

Kapıdan dışarı bir hayalet gibi süzülürken yüzü duygudan oldukça yoksundu. Onun sinirli ve asabi yapısına rağmen böylesine süzülmeyi nasıl başardığını kimse bilemiyordu. Açıkçası kendisi bile ruhların ona yardım ettiği konusunda hem fikirdi. Başını otuz derece çevirerek arkasından gelen çocuğa baktı. Oldukça yakışıklı olmasına rağmen... Yazık. Zıt kutuplar birbirini çeker kuralına hiç uymayan iki insandılar. İkisi zıt sayılmayacak kadar birbirlerine benziyorlardı ve bunu bir sorun olarak görmüyorlardı. Arabanın yanına gelip durduğunda çocuğun sorusunu cevaplayacak kadar çok düşünmüştü bile. " Dolaşmak sevgililer içindir gerizekalı. Yani, yemek yemek istiyorum. " İmalı konuşmadığı da söylenemezdi. Arabaya camdan girmek gibi bir hayali olsa da gözlerini devirerek son kez ona bakmış ve arabaya binerek hızla kapıyı kapamıştı. Hiç fena kokmuyor.Arabanın içindeki deri ve araba parfümüyle karışık kokuyu seviyordu, hatta bu arabada uyuyabileceği söylenebilirdi. Arkasına rahatça yaslandı ve bacak bacak üstüne attı. " Myeongdong'daki küçük ramyun dükkanını hatırlıyor musun? Oraya gidelim. İsmini bilmiyorum." İsmini hatırlama gereği bile duymamış olmasına rağmen orası Kang Dae ile yemeğe gittikleri ilk yerdi. Hoş, önemsediği söylenemezdi. Ceketinin önünü açtı, arabanın içi oldukça sıcaktı.

tarafından **Hyeong Kang Dae** Perş. Kas. 08, 2012 11:17 am

Seni gidi.... Tamam, sinirlenmeyecekti. Kolay sinirlenen biri olsa da bunu başaracağına emindi. Dolaşmak sevgililer içindir, gerizakalıymış. Peh. Derin bir nefes aldı ve koltuğa oturdu. Anahtarı sokarken kafasını kıza döndürdü. Yüzünü ve kalın denecek kadar kalına yakın dudaklarını süzdü. Hoş kızdı. Fakat fazlasıyla sinir bozucu olabiliyordu bazen. Genellikle ''Evet, hatırlıyorum'' Kafasını yola çevirdi. Sürücü koltuğuna iyice yerleşti ve park halindeki arabayı çalıştırdı. Umuyordu ki, arabası bir aksilik çıkarmaz ve bozulmazdı. Arabanın hareket etmesiyle birlikte derin bir nefes aldı. Kapının yanında duran, camların otamatik düğmelerin bir kaçına basarak kızın olduğu ve kendi kapısındaki camı hafif açtı. Yemekten başka yapmak istediğin? Arabanın içindeki nahoş koku ve sıcaklık yerini soğuk havayla doldururken telefonunun çaldığını fark etti. Sol elini direksyondan çekerek pantolonun cebine attı ve telefonunu çıkardı. Gizli numara? Açmayacaktı elbet. Hem araba sürüyordu, hemde yanında kız vardı. Telefonu açarak küfür edip ortalığı daha çok germektense, telefonu açmamayı yeğledi. Baş parmağıyla no tuşuna basarak aramayı reddetti. Kızın hala sorusuna cevap vereceğini umuyordu.

tarafından **Cho Gwi Shin** C.tesi Kas. 10, 2012 4:59 am

RP DONDURULMUŞTUR.

do you want coffee?

do you want coffee?

Geri: do you want coffee?

Geri: do you want coffee?

Geri: do you want coffee?

Geri: do you want coffee?

Geri: do you want coffee?

Geri: do you want coffee?

Geri: do you want coffee?

Geri: do you want coffee?

Geri: do you want coffee?