[ Yılbaşı Partisi ] Forever Alone
4 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
[ Yılbaşı Partisi ] Forever Alone
Tek yapmak istediği bugünü de atlatarak yarın sızmış bir şekilde uyanacakları görmezden gelmek ve onlardan önce gidip yemeğini yiyebilmekti. Böyle küçük hesapların adamı sayılırdı basitçe. Pek arkadaşı var sayılmazdı. Özellikle arkadaşı olanların bile daha ön planda olan arkadaşları olduğu için bir partiyi daha tek başına geçireceği söylenebilirdi. Sonuç olarak sevgilisi, arkadaşı veya gerçek bir düşmanı yoktu. Az önce ana merkezden kaptığı bir şişe İskoç Viskisini yanında sürüklemişken ne yapacağı pek kestirilemiyordu. Orayı burayı kırıp dağıtacak değildi elbette. Şişenin kapağını zorlanarak açtıktan sonra dikkatlice baktı şişenin üstündeki yazılara. " Seni öldürmeyen şey güçlendirir. " Şişeyi dudaklarına yaklaştırarak kokladı ve bir yudum aldı. O acı tadı pek sevmiş olduğu söylenemezdi. Buna rağmen sarhoş olmak istiyordu ve bu şişeyi kendisi bulmuştu. Bu da onu bitirmesi gerektiğini gösteriyordu kısacası. Yavaşça aldığı yudumlara devam ederken midesinin bulanmaya başladığını hissediyordu. Diğerleri gibi avluda kalabilir ve birkaç insanla konuşabilirdi. Ancak kimsenin gününü kendi sözleriyle mahvetmek istemeyecek kadar da düşünceli bir çocuktu. Eui Kon' un bile o kızla takıldığını söyleyebilirdi. Konuşacak başka birisi olmadığına göre bu küçük minderde oturup içmekten başka çaresi yoktu. " En azından burası soğuk değil. " Her kötü durumdan bir iyi şey çıkartmak konusunda git gide uzmanlaşıyordu. Gözünü kaşıdı elinin tersiyle. Gözlüklerini takmak istiyordu artık. Genelde lens kullansa da bunu pek sevdiği söylenemezdi. Onun için pek iyi geçen bir parti olduğu söylenemezdi, hatta normal bir günden hiçbir farkı yoktu, viski dışında. Oda arkadaşı Alex gelene kadar kapının önünde körkütük sarhoş olacağı söylenebilirdi. Şimdiden dilinin uyuştuğunu hissediyordu. Belini kaşımak için elini pantolonuna doğru uzattığında dokunduğu kağıdımsı şey ile irkildi ve onu çekti. " Kırmızı kart. Çok güzel. " Üstüne oturmuş olduğu kırmızı kart sonucunda fazla sevindiği söylenemezdi.
Kang Rae Ki- I. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 23
Geri: [ Yılbaşı Partisi ] Forever Alone
KIRMIZI KART
" Partnerin hakkında bir gerçeği söyle."
" Partnerin hakkında bir gerçeği söyle."
Hwang Tae Jeon- III. Sınıf | Parti Komitesi Başkanı
- Mesaj Sayısı : 363
Lakap : TJ.
Geri: [ Yılbaşı Partisi ] Forever Alone
Kırmızı Kartı okuduğunda ise hüznü iyice artmıştı. O kadar yalnızdı ki yanında bir insan bile yoktu. Üstüne oturmuş olduğu için kırmızı kart oldukça buruşmuştu. Onu katlayarak cebine soktu ve viski şişesini eline aldı. " I love you so much Whiskey, my girl. " Artık viski şişesiyle konuşacak kadar yalnızlığın dibine vurmuştu. Bunalıma mı giriyordu, ergenlikten mi çıkıyordu, ne oluyordu anlayamıyordu artık. Doktora gidip gitmemeyi bile düşünmeye başlamıştı. Tek bildiği şey bu gecenin sonunda deli gibi kusacağıydı, bu yüzden ne kadar uykusu gelse de gidip yatmıyordu. Yatarsa kusacağının net bir şekilde farkındaydı. Viskiden bir yudum daha alarak yüzünü ekşitti. Kırmızı kartı açmasıyla birlikte iyice bozulmuştu morali. Partner mi? NE PARTNERİ? İlginç bir çocuktu, asosyaldi. Cebindeki iPhone' unu çıkararak viskiyi yere koydu. Kamera moduna getirdiği telefonun kadrajına viskiyi soktuktan sonra fotoğraf çekti ve güldü. " Seni çok meşhur edeceğim. " Kıkırdamasına devam ederken bir yandan da twitterda fotoğrafı paylaşmaya çalışıyordu. Tek aşkım, biricik İskoçyalı partnerim ile güzel bir yılbaşı gecesi geçiriyoruz. Fotoğrafı göster. En azından twitterdan bir - iki kişi fotoğrafı beğense bile yeterdi. Daha doğrusu yalnızlığını resmiyete dökmüştü artık. Kıkırdamasını durduramıyordu. " Dostum, ileride elinle evlenmeyi denesen bile itiraz eden çıkar. " Bir kendi kendine konuşmadığı kalmıştı geriye. Kıkırdaması kesilmiş ve yerini sessizlik almıştı. Telefonunun tuş kilidini açarak rehbere girdi. Annem. Ailesini aramasının vakti gelmiş gibi görünüyordu. Telefon uzunca çaldıktan sonra açıldı. Gürültülü bir ortamdan geliyordu sesleri. Kısa diyaloglar halinde devam ediyordu konuşmaları.
+ Oh! Anne! Nasılsın?
- " İyiyiz, dayınlar ve amcanlar bize geldi, hep beraber yılbaşını kutluyoruz. Kendine iyi bakıyor musun? Hava soğuk mu? "
+ Az önce yemek yedim, şimdi de arkadaşlarla birlikte yılbaşı partisine katılacağız. Ufaklığa selam söyle.
- " Eh... Şey şimdi ben kapatmak zorundayım, yemekleri servis edeceğim. "
+ Peki... Oldu o zaman... Sadece sizi özlediğimi söylemek için aramıştım... İyi geceler...
Fazlasıyla kısa geçen ilginç bir konuşmaları olmuştu. Üstelik annesine yalan söylediği için kendinden utanıyor olsa da " Merhaba, oğlunuz bir ezik ve tek başına yurt odasının kapısında takılıyor." diyemezdi. Alkolik olsa bile yeriydi şu an. Başını önüne eğerek bacaklarının arasına aldı. Koridordan gelen ince ve kısık sesli müziği duyabiliyordu. Git gide dönmeye başlamıştı başı. Yalnızdı, üzgündü, ailesi tarafından bir nevi terk edilmişti ve sarhoştu. Yılbaşı partisinden umduğu herşeyi bulmuştu.
+ Oh! Anne! Nasılsın?
- " İyiyiz, dayınlar ve amcanlar bize geldi, hep beraber yılbaşını kutluyoruz. Kendine iyi bakıyor musun? Hava soğuk mu? "
+ Az önce yemek yedim, şimdi de arkadaşlarla birlikte yılbaşı partisine katılacağız. Ufaklığa selam söyle.
- " Eh... Şey şimdi ben kapatmak zorundayım, yemekleri servis edeceğim. "
+ Peki... Oldu o zaman... Sadece sizi özlediğimi söylemek için aramıştım... İyi geceler...
Fazlasıyla kısa geçen ilginç bir konuşmaları olmuştu. Üstelik annesine yalan söylediği için kendinden utanıyor olsa da " Merhaba, oğlunuz bir ezik ve tek başına yurt odasının kapısında takılıyor." diyemezdi. Alkolik olsa bile yeriydi şu an. Başını önüne eğerek bacaklarının arasına aldı. Koridordan gelen ince ve kısık sesli müziği duyabiliyordu. Git gide dönmeye başlamıştı başı. Yalnızdı, üzgündü, ailesi tarafından bir nevi terk edilmişti ve sarhoştu. Yılbaşı partisinden umduğu herşeyi bulmuştu.
Kang Rae Ki- I. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 23
Geri: [ Yılbaşı Partisi ] Forever Alone
Vücuduna acayip derecede yapışmış olan ateş kırmızısı kotu çekiştirirken az da olsa elindeki birayı yere dökmüştü.Aldırmadı ve sinsice gülerek gevşek gevşek yürümeye devam etti erkek yatakhanesinin koridorunda.Buraya nasıl gelmişti?Tam anlamıyla sarhoş sayılmazdı aslında ama yine de pek hatırlamıyordu.Ya da..hatırlamak istemiyordu?...Sitemle bir of çekti.Başında yer edinmiş peruk yüzünden arada huylanıyordu. Peruktan hoşlandığı doğruydu ama nedense bu biraz kaşıntı yapmıştı.Teneke kutudan bir yudum daha alıp koridorun bir köşesine attı.Elinin tersiyle ağzını silerken hiç de bir kızı andırmıyordu,yine o kaba saba erkek gibi kız olmak üzereydi.Veya olmuştu...
Anın özgürlüğünden faydalanıyordu adeta.Normalde pek uğramazdı buraya,sonuçta o şişko görevliyle muhattap olacak gücü yoktu.İstemiyordu içten içe.Yavaşça koridorun bir köşesine yığıldı.Etrafta insan sürüsü yoktu,bu şaşırtıcıydı elbette.Garip bir gülümseme kapladı yüzünü,yalnız kalmayı seviyordu...Dar kotun içinde büyük ihtimal ezik büzük bir hal alan bacaklarını koridorun ortasına doğru uzattı.Ve başını yan tarafına doğru çevirdi.Sağ mıydı,sol muydu?...Yön algılayabilecek durumda değildi şuan.Fakat birini görüyordu orada.İnsan mı bu?Garipti,çünkü biraz önce bu kişiyi görmemişti.Belki de görmediği daha fazla insan vardı.Tanrım beyin hücrelerime ne oluyor?!Gerilmişti yüz kasları,korkmuştu sanki biraz.Kafasını bir o yana bir bu yana salladı hızlıca.Fakat o kişi hale oradaydı.God damn it!Peh!O gerçek!İçi mayışmıştı iyicene.Siyah topuklu ayakkabılarını yavaşça çıkarıp emeklemeye başladı.Bu daha çok yerde sürünme gibiydi ama umursamıyordu.Hem sarhoş gibi görünen bir kız neyi umursardı ki?...Ayakkabılarını geride bırakmıştı.Onlardan kurtulduğuna oldukça memnundu.Hem böyle olması sürünmesini de kolaylaştırmıştı.O insana yaklaştıkça yüzüne bir anlam vermeye başlamıştı.Oh?Raeki?Hani şu kendi ismi gibi garip bir isme sahip bir kişi diye nitelendirdiği öğrenciydi bu.Şapşal şapşal sırıtıp çocuğun yanı başına kadar geldi.''Hooo!Selam genç!''Saygıyla uzaktan yakından ilişkisi olmayan bir ses tonu vardı.Hem saygıya ne gerek vardı ki?Zaten Gum'dan küçük biriydi RaeKi.Emeklemeye devam edip kapının dibinde oturan çocuğun yanına ilişti.Burada tek başına ne yapıyor bu velet?Yavaşça bakışlarını çocuğa yöneltti.Tanrım çok şirin!Erkeklerin bazıları neden bu kadar sevimli yaratılmıştı?Çocuğun yanakları koparma isteği duymuştu.Hatta koparmak için can atıyordu.Kendine engel olmak için kafasını salladı.Kendime gelmeliyim.
Anın özgürlüğünden faydalanıyordu adeta.Normalde pek uğramazdı buraya,sonuçta o şişko görevliyle muhattap olacak gücü yoktu.İstemiyordu içten içe.Yavaşça koridorun bir köşesine yığıldı.Etrafta insan sürüsü yoktu,bu şaşırtıcıydı elbette.Garip bir gülümseme kapladı yüzünü,yalnız kalmayı seviyordu...Dar kotun içinde büyük ihtimal ezik büzük bir hal alan bacaklarını koridorun ortasına doğru uzattı.Ve başını yan tarafına doğru çevirdi.Sağ mıydı,sol muydu?...Yön algılayabilecek durumda değildi şuan.Fakat birini görüyordu orada.İnsan mı bu?Garipti,çünkü biraz önce bu kişiyi görmemişti.Belki de görmediği daha fazla insan vardı.Tanrım beyin hücrelerime ne oluyor?!Gerilmişti yüz kasları,korkmuştu sanki biraz.Kafasını bir o yana bir bu yana salladı hızlıca.Fakat o kişi hale oradaydı.God damn it!Peh!O gerçek!İçi mayışmıştı iyicene.Siyah topuklu ayakkabılarını yavaşça çıkarıp emeklemeye başladı.Bu daha çok yerde sürünme gibiydi ama umursamıyordu.Hem sarhoş gibi görünen bir kız neyi umursardı ki?...Ayakkabılarını geride bırakmıştı.Onlardan kurtulduğuna oldukça memnundu.Hem böyle olması sürünmesini de kolaylaştırmıştı.O insana yaklaştıkça yüzüne bir anlam vermeye başlamıştı.Oh?Raeki?Hani şu kendi ismi gibi garip bir isme sahip bir kişi diye nitelendirdiği öğrenciydi bu.Şapşal şapşal sırıtıp çocuğun yanı başına kadar geldi.''Hooo!Selam genç!''Saygıyla uzaktan yakından ilişkisi olmayan bir ses tonu vardı.Hem saygıya ne gerek vardı ki?Zaten Gum'dan küçük biriydi RaeKi.Emeklemeye devam edip kapının dibinde oturan çocuğun yanına ilişti.Burada tek başına ne yapıyor bu velet?Yavaşça bakışlarını çocuğa yöneltti.Tanrım çok şirin!Erkeklerin bazıları neden bu kadar sevimli yaratılmıştı?Çocuğun yanakları koparma isteği duymuştu.Hatta koparmak için can atıyordu.Kendine engel olmak için kafasını salladı.Kendime gelmeliyim.
Cha Mao Goom- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 87
Yaş : 29
Lakap : Gum.Ciklet
Geri: [ Yılbaşı Partisi ] Forever Alone
- Başını bacaklarının arasına almış ve yarı sarhoş bir biçimde uyukluyordu kapının önündeki küçük minderde. Hiçbir şey düşünecek hali yoktu, kendini hiç. Özellikle bu kadar yalnız olduğu anda kafasını meşgul etmemeye çalışıyordu. Bazı odalardan gelen sesleri kolayca duyabiliyordu ve bu sesler yüzünden kafasını duvarlara sokası geliyordu. Şaka mı bu? DAHA AZ SESLİ SEVİŞEBİLİRSİNİZ! Normalde insanlar bu seslerden tahrik olsa da onun düşündüğü tek şey seslerini kesmeleriydi. Gerçek anlamda aseksüelliğini kanıtlıyordu. Başı ağrımaya başlamıştı bile. Durduğu yerde stabil bir şekilde uyuklarken koridorun karşısından gelen ses üzerine irkilip başını bacaklarının arasından kaldırdı. Kendisine korku filmi karakterleri gibi sürünen sarışın kızı gördüğünde küçük dilini yutacağından emin gibiydi. Kız başını kaldırdığında kim olduğunu seçebilmesi üzerine korkudan çıkacak olan küçük kalbi sakinliğine geri döndü. " Ah... Noona. " Üstelik kız kendisiyle konuşmuştu da. Galiba o da benim gibi yılbaşını sevmeyen birisi.
Yanına doğru gelen kızın oturması için kapının önünde yer açmıştı bile. Ufak bir hareketle sağa kaydı minderden. Kız yanına iliştiğinde elindeki viskiyi yavaşça ona doğru uzattı. " İçer misin noona? " Hoş ya, kız oldukça sarhoş görünüyordu bile. Neredeyse bir fıçı kadar sarhoştu. Aslında kızı pek tanıdığı söylenemezdi. Fotoğrafçılık kulübünde olduğuyla ilgili birşeyler biliyordu sadece. Bir de üst sınıfından olduğunu biliyordu. Onun gibi ilginç bir kız okulda kolayca tanınabilirdi. Sunbae mi, noona mı demeliydi, bilemiyordu. Yine de çocuksu bir ses tonuyla noona demeyi tercih etmişti. Oldukça sıkıntılı bir şekilde bakmıştı kıza. O kadar uzun süre sessiz kaldıktan sonra sessizliğin bozulmasını ilginç bulmuştu.
Kang Rae Ki- I. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 23
Geri: [ Yılbaşı Partisi ] Forever Alone
''İçer misin noona?''Çocuğun sesi ya çok tatlıydı ya da ona öyle geliyor gibiydi.Cidden beyin hücreleri oldukça mayışmış bir hal almıştı.Yüzündeki aptal gülümsemeye engel olmakta oldukça zorlanıyordu.Yavaşça elini çocuğun uzattığı içeceğe doğru götürdü.Bugün alkolün gücüne yenik düşmüştü,içmeye engel göremiyordu.Viskiyi yüzüne yaklaştırıp kokladı,ah tanrım...Hızlıca bir yudum aldı.Ardından iki,üç diye ilerlemişti yudumları.İçme isteğine karşı koyamıyordu.Çocuğun elinden viskiyi çekip alması ile kısa süreli bir şaşkınlığa sürüklendi.''Huh?!'' Hem veriyor hem de kabaca geri alıyordu.Bu Gum'un sinirlerini bozmuştu.Rae Ki'ye kesin bir bakış atmaya çalıştı,ama o yüzü görünce bu pek de mümkün olmuyordu.Umutsuzca gözlerini devirdi....Derin derin nefesleri içine çekip sızlanıyordu.Çocuğun bir ses çıkarmaması üzerine daha da sıkılmaya başlamıştı.Sanki içinde bir taş vardı ve bu kötü hissetmesini sağlıyordu.Bunu alkol mu yapmıştı?Genellikle böyle olmazdı aslında...Kafasını manasızca sallayıp çocuğa yeniden baktı.''Sıkılmıyor musun?!'' Burada boş boş oturmak...Kafasını tavana doğru yöneltti.''Tanrım sıkıntıdan öleceğim.''Yine o ani aptal duygu değişiklikleri baş göstermeye başlamıştı.Buna engel olamıyordu.Sanki içinde bir bomba vardı,o patlamak istiyordu.Hem de çok istiyordu!Ona şaşkın şaşkın bakan çocuğu iyicene süzdü.Neden?!Ellerini tabana dayayıp kalkmaya çalıştı,tabi ki de başarısız olmuştu.Gücü yoktu sonuçta.Umutsuzca başını yanında duran gencin omzuna yasladı.Ne kadar garipsenecek bir durumda olduğunun farkındaydı.Umursamazlığı son dereceydi.
Rahata ulaşmıştı az da olsa.Gözlerini yumdu ve derin bir nefes aldı.''Yılbaşı nasıl geçiyor?''Kapının önünde tek başına oturmuş viski için bir çocuğa soruyordu bunları.Elbette ki az çok cevabı biliyordu.Ama yine de sorma ihtiyacı duymuştu.Belki de konuşmaya ihtiyacı vardı...
Rahata ulaşmıştı az da olsa.Gözlerini yumdu ve derin bir nefes aldı.''Yılbaşı nasıl geçiyor?''Kapının önünde tek başına oturmuş viski için bir çocuğa soruyordu bunları.Elbette ki az çok cevabı biliyordu.Ama yine de sorma ihtiyacı duymuştu.Belki de konuşmaya ihtiyacı vardı...
Cha Mao Goom- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 87
Yaş : 29
Lakap : Gum.Ciklet
Geri: [ Yılbaşı Partisi ] Forever Alone
- Kızın viskiyi kapmasının ardından korkmuş bakışlarla baktı ona. Kızlar her zaman böyle midir? İçten içe bunları soruyordu. Her kızın böyle alkolik olup olmadığını da merak etmişti. Her nasılsa karşısındaki kız diğerlerinden farklı olarak daha erkeksiydi ya da böyle hissediyordu. Kızın viskiyi neredeyse hızla içip bitirmesi üzerine şişeyi elinden almaya karar vermişti. Şişeyi zorlanarak aldığında sağına doğru koydu ve şişeyi kızın görüş açısından çıkarttı. Pek centilmence olduğu söylenemezdi. Centilmenlikten çok kızın üstüne kalmasından ve kusmasından korkuyordu. Kusmuğa tahammülü olduğu hiç mi hiç söylenemezdi. O kadar sessiz kalmış olmalıydı ki kız kendisini soru yağmuruna tutmaya başlamıştı. Tamam, yanında güzel bir kız vardı. Sarhoştu, oldukça... Terbiyesizdi? Ondan faydalanmaması için aptal olması gerekirdi. Ki aptaldı ve faydalanmayacaktı. Gerçek anlamda kendini gibi insanların kalmadığından emindi. Üstelik aklı başka yerlerdeydi. Ailesine takılmıştı kafası.
Küçük kardeşini, annesini özlemişti. Ancak onlar yılbaşı partileriyle meşgul oldukları için oğullarının halini, hatrını bile soramamışlardı. " Yılbaşı mı? Ihh... " Başını tekrar bacaklarının arasına aldı. Karnı ağrımaya başlıyordu düşündükçe. Beynine kan doluşurken zorlanarak konuştu. " Sanırım aynı." Bu sefer sesi olduğundan da ince çıkmıştı. Kesinlikle acı çektiriyordu kendisine. Beyni, dudakları hatta komple vücudu uyuşmaya başlamıştı ve bunu durduramıyordu. " Senin nasıl geçiyor noona? Neden partide değilsin? " Merak ettiği için sormuyordu tabii ki. Kimsenin hayatına burnunu sokmayı sevmezdi. Sadece sessiz kalıp kızın sıkılmasından daha makul bulmuştu soru sormayı.
Kang Rae Ki- I. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 23
Geri: [ Yılbaşı Partisi ] Forever Alone
Elinde taşıdığı yan flüt kutusunu sallayarak ilk okul çocuğu gibi ilerliyordu koridorda. "Aish..." İyice Koreli geleneklerine (?) alışmıştı. Ne kadar damak zevkleri uymasa da... Annesinin yaptığı yemekleri ciddi anlamda hiçbir şeye değişmezdi. O kadın et konsunda uzmanlaşmış zencinin tekiydi çünkü. Gerçi, onun hakkında böyle düşünmemesi gerekiyordu; çünkü annesini seviyordu. Başını iki yana salladı. Alexis'in dilinden kurtulabilmek için söylemediği yalan kalmamıştı ve en sonunda Ricky'yi bulmak istediğini dile getirince onun kollarından kurtulabilmişti. Hayalinde abla kavramını değil de tam anlamıyla noona kavramını karşılıyordu Alexis. Çünkü Alex'e göre abla ile noona arasında fark vardı. Nasıl sunbae ile senpai arasında fark varsa, bu da öyle bir şeydi işte. Aklına gelen Japonca sözcükle birlikte içinde oluşan manga okuma aşkını bastırmak istercesine adımlarını hızlandırdı. "Ricky." Kendi kendine mırıldandı. Okuldaki en yakın arkadaşı sayılan çocuğu böyle bir günde yalnız bıraktığını düşünmek fazlasıyla garip hissettiriyordu kendisini. Gerçi Amerika'da yıl başı partileri buradaki gibi geçmiyordu. Orada eğlenmeyen insan kalmazken burada insanlar köşelerine çekilip herkes kendi kafasını yaşıyordu. "Asla Kore'ye alışamayacağım." Erkekler yatakhanesine doğru yöneldiğinde dışarıdan içeriye girmenin bedeninde yarattığı sıcak etki karşısında bir an boğulduğunu hissetse de bir kaç saniye sonra toparlandı. "Acaba kızlar yatakha- Hayır! Hayır... Sen buraya Ricky'yi bulmaya geldin!" Başını iki yana salladı. "Ama... Birinci sınıflardaki şu kız..." Kendisine okkalı sayılabilecek bir tokat atarken ağzından küfür eksik olmamıştı. "Dick head." Acıyan yanağını ovuşturdu. "It hurts." Çenesini iki yana oynatırken az ileride kapının dibine çökmüş bir çocuk ve kız görünce yüzünü ekşitti. "Yine Ricky'yi bulamadım. Ricky'nin bir kızla işi ne ki? Adam aseksüelin dibi." Bunları söylemesine rağmen yine de o tarafa gidiyordu ve attığı her adımda gözlerine inanamıyordu. Onlarla arasında iki metre kadar kaldığında başını eğip sarı saçlı kıza baktı. "Noona?" Sonra gözlerini yanındaki çocuğa kaydırınca hortlak görmüş gibi kendisini duvara yapıştırdı. "JESUS CHRIST! RICKY!" Kocaman açılmış gözleri bir kaç saniye sonra eski haline dönünce çocuğa yaklaştı. Elini direkt onun anlına koyarken şaşkın bir ses tonuyla konuşuyordu. "Ricky. Ricky! İyi misin? Dostum... Bak! Korkutuyorsun! Yıl başı gecesi senin bir kı- yani noonayla... YURT ODASININ ÖNÜNDE! Ricky... Oh boy."
Alex Park- I. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 4
Geri: [ Yılbaşı Partisi ] Forever Alone
Ah. Çok yalnızım dediği anda karşısına sarhoş noona çıkmıştı ve bu durumdan pek hoşnut olduğu söylenemezdi. Şimdi ise karşısından gelen ayak sesleri üzerine tekrar kaldırdı başını. Tanıdık bir yüz görmenin verdiği heyecanı yaşadı anlık bir şekilde. Hızla ayağa kalkarak Alex' in boynuna atladı. " Dude! Buradaki kızlar manyak." Mırıldanmıştı onun kulağına doğru. Kızın duymasını pek istediği söylenemezdi. Kızın kendisini korkuttuğu da söylenebilirdi basitçe. Yerde sürünerek gelmiş, içkisinden içmiş ve kendisine yiyecekmiş gibi bakmıştı ve bunlar Ricky' yi korkutmak için yetecek şeylerdi. Üstelik Alex' i gördüğü için de dehşet derecede rahatlamıştı. Kollarını onun boynundan çekerek durdu bir süreliğine. Odanın kapısını açarak hızla içeri girdi ve kendini yatağa attı. Az önce gördüğü kız umrunda bile değildi, kendisini sorumlu bile hissetmiyordu. " Buradaki kızlar hep böyle içip erkeklerin yanına mı gelir? " Aseksüel bir adamın bunları anlaması beklenemezdi elbette.
Espri falan yapmaya çalıştığı söylenebilirdi, ancak içinde bulunduğu trajikomik durumdan dolayı kendisi bile gülememişti. Alex kapıyı kapattığında dahi konuşmaya devam ediyordu. " Ah, bir şişe viski içtim. Ailemi aradım. Ailemi... aradım..." Çocuk gibi ağlamaya başlamıştı şimdi de. Ellerinin üstüne geçirdiği tişörtüyle gözlerini silmeye çalışıyordu ve başarısız oluyordu. O kadar dolmuştu ki bugün, patlamak için sadece güvenebileceği ve tek dostu olan kişiyi görmeyi beklemiş gibiydi. Hiçbir şey anlatmadan sadece ağlıyordu. Çok içerlemişti özellikle ailesinin bile kendisini umursamamasına. Kolay bir şey değildi ona göre. Çocukları uzakta okuyordu ve onlar hiç endişelenemden, o aramasa aramadan yılbaşını kutluyorlardı. Ailesine sorumsuz diyemezdi, sadece kendisinin çok silik bir çocuk olduğunu düşünüyordu.
Espri falan yapmaya çalıştığı söylenebilirdi, ancak içinde bulunduğu trajikomik durumdan dolayı kendisi bile gülememişti. Alex kapıyı kapattığında dahi konuşmaya devam ediyordu. " Ah, bir şişe viski içtim. Ailemi aradım. Ailemi... aradım..." Çocuk gibi ağlamaya başlamıştı şimdi de. Ellerinin üstüne geçirdiği tişörtüyle gözlerini silmeye çalışıyordu ve başarısız oluyordu. O kadar dolmuştu ki bugün, patlamak için sadece güvenebileceği ve tek dostu olan kişiyi görmeyi beklemiş gibiydi. Hiçbir şey anlatmadan sadece ağlıyordu. Çok içerlemişti özellikle ailesinin bile kendisini umursamamasına. Kolay bir şey değildi ona göre. Çocukları uzakta okuyordu ve onlar hiç endişelenemden, o aramasa aramadan yılbaşını kutluyorlardı. Ailesine sorumsuz diyemezdi, sadece kendisinin çok silik bir çocuk olduğunu düşünüyordu.
Kang Rae Ki- I. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 23
Similar topics
» [ Yılbaşı Partisi ] You don't want to be alone.
» [Yılbaşı Partisi] I Don't Need A Man
» [ DUYURU ] Yılbaşı Partisi
» [ Yılbaşı Partisi ] Avlu
» [ Yılbaşı Partisi ] Ana Merkez
» [Yılbaşı Partisi] I Don't Need A Man
» [ DUYURU ] Yılbaşı Partisi
» [ Yılbaşı Partisi ] Avlu
» [ Yılbaşı Partisi ] Ana Merkez
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz