[ŞAN VE SES EĞİTİMİ] DERS 1
+5
Kim Hye Shi
Ham Ji Eun
Choi Pan Dayang
Wang Mei Jia
Nam Sun Woo
9 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
[ŞAN VE SES EĞİTİMİ] DERS 1
GÖREV
Herkes istediği şarkıyı seçme gibi hakka sahip.Fakat bu hak sadece derslikteki panoda olan şarkı listesinde sınırlıdır.Unutmadan ders puanlamaları verilirken beden dili,mimiklere dikkat edilecektir.
- Şarkı dışında en az 20 satır yazılacaktır.
- Puanlama 10 puan üzerinden yapılacaktır.
- 0 puan alabilirsiniz de alamayabilirsiniz de.Bu size bağlı.Kendinize güvenin!
- Solo performans segileyeceksiniz.Grupça şarkı söyleyenler başka bir şekilde değerlendirilecektir.
- Rplerinizde beni konuşturailirsiniz.Aşırıya kaçmamak şartıyla.
Yetenekleriniz arasında ses olmasa bile derse katılabilirsiniz, 10 tam puan alırsanız profilinize yeni yetenek olarak ses eklenecektir. Dersin sonunda puanlarınızı içeren bir mesaj atacağım.Herkese iyi şanslar!
Nam Sun Woo- Şan & Ses Eğitimi Öğretmeni
- Mesaj Sayısı : 45
Yaş : 39
Geri: [ŞAN VE SES EĞİTİMİ] DERS 1
Yüzünde oluşan tatminkar gülümseye engel olamıyordu kesinlikle. Sesine son zamanlarda daha fazla güvenmeye başlamıştı. Aslında bunda küçük çaplı hayatının normal seyrinden, mutlu seyre çıkması da etkili oluyordu. Her ne kadar halen daha bir soğuk bir sıcak olsa da Jin sayesinde kendisini daha iyi hisseder olmuştu. Ama dün gördüğü haber huzursuzlaşmasına neden olmuştu. ISEEYOU sitesini takip eden biri değildi ama her nasılsa cep telefonuna sitede yayınlanan tüm mesajlar geliyordu ve merak duygusu ile bakmadan edemiyordu. Hyun Jae ve Pan Dayang. Aslında mutlu olması gerektiğini düşünüyordu. Sonuç olarak Jae onu unutmuş -hoş kendisini terkeden oydu- ve Panda ile beraber olmuştu. Ama her ne hikmetse içi içini yiyordu çünkü Jae'nin onu terk etmesini kaldıramamıştı. Arkasında kız hafifçe öksürünce düşünlerinden sıyrıldı. Gözleri ile hızla panonun üzerinde şarkı listesini taradı. Aslında nasıl bir tarzda söylemesi gerektiğine karar vermemişti ama listede gözüne takılan ilk şarkıya ismini yazdı. Rolling In The Deep - ADELE.
Sınıfa girdiğinde Bay Nam'ın çoktan yerine kurulmuş olduğunu ve öğrencileri beklediğini gördü. Okulda ki sevdiği hocalardan biriydi kesinlikle. Yavaşça eğilip hafif bir tebessüm ile Bay Nam'a selam verdi ve sınıfın gerilerinde ki bir sıraya yerleşti. Her zamanki gibi sınıf kalabalıktı. Neredeyse yarım günlerini bu sınıfta geçireceklerdi. Sınav haftalarının sevmediği yanıda buydu. Sınıflarda oldukça fazla kalmak ve herkesin sınavını vermesini beklemek. Tabi birde işe şarkı söylemek girince kendisini daha huzursuz hissediyordu. Bir süre yüzünü aşağı eğip öylece oturdu. Zaten kısa sürede sınıfta tamamlanmıştı ve isminin Ji Eun olduğunu hatırladığı üçüncü sınıflardan kızda elinde şarkı sözlerinin yazılı olduğu kağıtları dağıtmaya başlamıştı. Rolling In The Deep'i ezbere biliyordu. Arada sırada -aslında sıklıkla- mırıldandığı şarkılarından biriydi. Üzerinde ki kalın montu çıkardı ve sandalyesinin arkasına astı. Bay Nam ayaklandığında dikatini toplamaya çalışıyordu. Aptal olma Jia. Şimdi burada mükemmel bir iş çıkartacaksın. Evet. Jae'i düşünen kim. Panda ile beraber... Tam o sırada ön sıralarda arkadaşları ile gülüşmekte olan Pan Dayang'ı fark etti. Oldukça mutlu görünüyor. "Kış tatiline kısa bir süre gireceğiz. Hepiniz bu yüzden muhtemelen heyecanlı olmalısınız. Ama şimdi Anyang'a neden geldiğinizi düşünerek sınavınızda başarılı olmak için çaba sarf etmenizi istiyorum. Kuralları biliyorsunuz. Karmaşık bir düzen halinde sınavlarınızı sunacaksınız. Yani sizi... Şarkı söylemeye ben çağırmayacağım. Kendisini hazır hisseden başlayabilir." Gözlerini Pan Dayang'ın üzerinden ayırmadan istemsizce ayağa kalktı ve sanki vücudunun kontrolü başkasının eline geçmiş gibi ön sıraya doğru ilerlemeye başladı. Sınıfın ön tarafına yerleştirilmiş bir mikrofon ve içinde sınavda söylenecek şarkıların fon müzikleri olan bir teyp vardı. Mikrofunun karşısında durdu ve sınıfa eğileyerek selam verdikten sonra Bay Nam'a dönerek "Rolling In The Deep." dedi. Bir süre sonra müzik çalardan şarkının fon müziği sınıfı doldurmaya başladı. Derin bir nefes aldı ve mikrofunu tuttu.
"There's a fire starting in my heart,
Reaching a fevered pitch and it's bringing me out the dark.
Finally, I can see you crystal clear,
Go ahead and sell me out and I'll lay your ship bare,
See how I'll leave with every piece of you,
Don't underestimate the things that I will do."
Sesine olan güven şimdi daha fazla yasnıyordu. Hem sadece kendisine değil tüm sınıfa. İçten içe Panda ile garip bir rekabet haline girdiğini düşündü ama önem vermedi. Sadece şarkıya yoğunlaşıyor ve şarkının duygularını yansıtmaya çalışıyordu içten içe. Sevdiklerine karşı aşırı kıskanç biriydi. Bunu fark etmeyen olmazdı. Ama şimdi Panda'ı kıskanıyordu. Aşık olmamıştı Hyun Jae'e. Sevdiğini de sanmıyordu. Sanki tüm benliğini Jin kaplamıştı ama şimdi kalbini esir eden kıskançlık duygusu da vardı.
"We could have had it all,
Rolling in the deep,
You had my heart inside your hand,
And you played it to the beat."
"Baby, I have no story to be told,
But I've heard one on you and I'm gonna make your head burn,
Think of me in the depths of your despair,
Making a home down there as mine sure won't be shared."
Sanki sesi şarkıda ilerlemeye devam ettikçe güçleniyordu ve çıkışları artıyordu. Aslında evet. Öyleydi. Adeta tüm gücü ile şarkıya adapte oluyordu ve en iyi işi çıkarmaya çalışıyordu. Zaten her zaman mükemmelliyetçi bir tarafı olmuştu. En iyi işi çıkarmak ve başarılı olmak. Jia hep bunu amaçlamıştı. Adeta gülen gözleri ile sınıfa bakıyordu.
"The scars of your love remind me of us,
They keep me thinking that we almost had it all.
The scars of your love, they leave me breathless,
I can't help feeling. "
"We could have had it all,
Rolling in the deep,
You had my heart inside your hand,
And you played it to the beat."
Sınıfta birkaç kişinin şarkıya eşlik ettiğini duyabiliyordu hatta şarkının etkisi ile ellerini ritme uygun şekilde çırpanlar. Bu havayı yaratmayı seviyordu. Şarkı söylerken. Herkesin bir nevi eğlenmesini ve... İster istemez sesine hayran olmalarını. Panda'ya doğru gözlerini dikti. Bunu neden yaptığı ile ilgili düşünmeye çalışıyordu. Hyun Jae'i sevmemişti sonuçta. Zaten her şey Retrp Partide Jin ile kavga etmesi ve Jae'nin erkek arkadaşı olduğunu söylemesi ile başlamıştı. Sonra Jae'de onunla beraber olmasını isteyince işi pekiştirmişti. Jae'e birkaç ay boyunca acı çektirmişti muhtemelen çünkü aklı hep Jin'deydi. Jae onu terk ettiğinde Jin'in kollarına gitmişti. Hatta mutlu olmuştu. Peki şimdi neden Panda'ı kıskanıyordu? Düşüncelerinden sıyrılmaya çalışarak şarkıya odaklandı. Tek bir hata yapmak istemiyordu.
"But you played it,
You played it,
You played it,
You played it to the beat."
Şarkının son sözleri ile yüzüne hafif bir tebessüm yayıldı ve gözlerini kapadı bir anlığına. Evet. Başardığına inanıyordu. Kesinlikle sınıf onu dinlemişti öyle değil mi?.. Gözlerini araladı ve halen onu izleyen sınıfa mahçup bir gülümseme ile baktıktan sonra Bay Nam'a doğru döndü. İfadesini tam olarak okuyamıyordu ama yüzünde ki gülümsemeye devam ederek eğildi ve kendinden emin tavırlar ile sınıfın gerilerinde oturduğu sıraya doğru başı dik bir biçimde ilerledi. Tabi bu sırada Panda'a kısa bir bakış atmadan da edememişti.
Wang Mei Jia- III. Sınıf | Aşçılık Kulübü Başkanı
- Mesaj Sayısı : 234
Lakap : Qiàn ~
Geri: [ŞAN VE SES EĞİTİMİ] DERS 1
Vücudunu kapıya yasladı ve koridorda uzaklaşan Hyun Jae'i izledi bir süre. Elini yanağına koydu ve iç geçirdi. Sanki bir rüyaydaymış gibiydi. Kesinlikle rüyada. Hızla doğruldu ve koluna çimdik attı. Kolunda sızı ile küçük bir çığlık attı ama kısa sürede yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı. Gerçek. Sınıfa doğru giren öğrencilerin üzerine yönelttiği garip bakışlar ile kendisini toparladı ve eteğini çekiştirip panoya doğru göz atmaya başladı. Elinde tuttuğu defterini sıkıca göğsüne doğru basıtırırken, kalemi de çenesine dayamış şarkıların listesine bakıyordu. Hangisini söylesem? Listede ki şarkılardan birkaç tanesini bilmiyordu. Diğer birkaç tanesini söyleyebilecek cesareti yoktu. Rolling In The Deep gibi mesela. Korece bir şarkı seçmem daha doğru olur. Zaten dilim İngilizceye zor dönüyor. Modern şarkılarından birini istiyordu bir de. Aslında fazla isteği vardı. Şimdi sınava girmek yerine -ilk kez bir sınavdan kaçmayı dahi düşünmüştü- Hyun Jae ile beraber zaman geçirebilirdi. Tabi fazla yapışkan kızlardan olmak istemiyordu çünkü içten içe de korkuyordu. Şimdi Hyun Jae ellerinin arasındayken kolayca da kaybedebilirdi. Beautful Goodbye - F(X). Şarkının yanında ki boşluğa ismini karaladı ve yavaşça sınıfa doğru yöneldi. Tüm gözleri üzerinde hissediyordu. Adını tam olarak hatırlamadığı okulun dedikodu sitesinde Hyun Jae ile birlikte olduğu haberi yayınlanmıştı ve ilk kez Anyang'ta bu kadar dikkat çekmişti muhtemelen. Ön sıralardan birine oturdu ve dikkatini pencereden dışarıya yöneltti.
"Panda!" Adının çağrılması ile yüzünde şaşkın bir ifade kapıya doğru yöneltti bakışlarını. Yoorie elinde kocaman tasarım defterlerini tutmaya çalışıyordu ve boşta kalan eli ile de fighting hareketi yaparak kendisine doğru gülümsüyordu. Elini Yoorie doğru salladı ve gülümsedi. "Başarılar!" Yoorie geldiği hızla aynı oradan yeniden kayboldu. Derin bir nefes aldı rahatlamaya çalıştı. Her sınavda strese giriyordu. Üçüncü sınıflardan bir kızda şarkı sözlerini dağıtmaya başlamıştı. Şarkının sözlerine baktı. Daha önce söylediği bir şarkı olduğu için hazırlıksız değildi ama aşırı heyecanından dolayı şarkı sözlerini unutabileceğinden dolayı tedirginlik duyuyordu. Birkaç kez şarkı sözlerini okudu. Bu sırada kulağını Bay Nam'a çevirmişti. "Kış tatiline kısa bir süre gireceğiz. Hepiniz bu yüzden muhtemelen heyecanlı olmalısınız. Ama şimdi Anyang'a neden geldiğinizi düşünerek sınavınızda başarılı olmak için çaba sarf etmenizi istiyorum. Kuralları biliyorsunuz. Karmaşık bir düzen halinde sınavlarınızı sunacaksınız. Yani sizi... Şarkı söylemeye ben çağırmayacağım. Kendisini hazır hisseden başlayabilir." Gergin bir şekilde ellerini birleştirdi ve dua etti. Sınavdan yüksek almak istiyordu kesinlikle. Ama ilk şarkı söyleyen olmak için de cesareti yoktu bu yüzden... Bekleyecekti. Belki de en son şarkı söylerdi. Zaten cesaretlenmiş olsa dahi geç kalacaktı çünkü sınıfın ön tarafına Mei Jia gelmiş ve her zaman ki dik duruşu ile mikrofunun önüne durmuştu. "Rolling In The Deep." Mei Jia'a karşı her zaman bir hayranlık duymuştu elbette. Sarı saçları ile -artık açık kahverengilerdi- uzun boyu ve Çinli oluşu. Çinlilere karşı duyduğu sempatik tavırları Jia'a yöneltmişti. Kendisi okul korosundaydı. Dini günlerde, özel törenlerde koro ile birlikte şarkı söylerdi ama Jia'nın yönettiği aşçılık kulübününde yarım üyesi gibiydi. Her fırsatta giderdi ve yardım ederdi. Hatta geçen yıl bu yüzden aşçılık kulübünün yaptığı kekleri yurtta neredeyse tüm gün dolaşarak dağıtmıştı. Retro Partide Hyun Jae ile onu ilk gördüğünde kalbinde güçlü bir sızı hissetmişti. Ardından çıkan haberde onu darma duman etmişti ama ayakta kalmıştı. Hyun Jae'nin yanında bir gölge gibi kalmaya devam etmişti. Onu dinlemişti. Jia olan ilişkisinden yakındığında dahi tarafsız davranmıştı. Zaten olaylar kısa sürede arap saçına dönmüştü. Hyun Jae her ne kadar Jia'ya halen önem vermesine karşın onu terk etmişti, Jia'da okul hayatı boyunca doğru düzgün hiç görmediği bir çocuğun kollarına atılmıştı. Ve şimdi birkaç gün önce Hyun Jae ile kendisi duygusal bir ilişkiye başlamıştı. Olaylar ona o kadar saçma geliyordu ki. Şimdi ön sırada iki büklüm otururken Jia'nın kendisine attığı bakışları görmezlikten geliyordu. Gelmeye çalışıyordu. Tabi birde Jia'nın söylediği şarkıya cesaret edemeyişinin acısı vardı. Ama... Jia gibi değildi sonuçta. Onun kadar iyi değildi. Başını sıraya dayadı ve gözlerini kapattı. Sadece kendisine odaklanmak istiyordu. Okulun bakışlarını istemiyordu. Hiç bir şey istemiyordu. Sadece Hyun Jae. O yeterdi kendisine. Sonsuza kadar. Jia şarkısını bitirirken sınıfta tek tük alkışlamaları duymuştu. Başını kaldırıp sınıfa bakarken sınıfın gerilerine doğru ilerleyen Jia'nın keskin bakışlarını fark etti.
Hırsla ayağa kalktı ve kaşlarını çattı. Böyle bakışları hak etmediğini düşünüyordu kesinlikle. "Pan Dayang?" Bay Nam'ın sesini duyması ile dikkati dağıldı ve önüne döndü. Ayakta olduğunu da güç bela fark etmişti. Sıranın üzerinde duran kağıdı aldı ve başı öne eğik biçimde mikrofona doğru ilerledi. Eğilerek selam verdikten sonra güçsüz bir ses tonu ile "Beautiful Goodbye.. F(x)." Yutkundu ve bir kez daha derin bir nefes aldıktan sonra fon müziğinin çalmasını bekledi.
"Everything's coming back to me
Even though I tried so hard to forget."
İngilizce kısmı doğru düzgün söyleyip söylemediğinden emin değildi. Anlık bir tereddüt yaşadıktan sonra şarkıya başladı. Korecesi oldukça iyiydi. Sonuçta anadiliydi ve şarkı söylemekte te yabana atılmayacak bir yeteneği vardı.
"Na boda han madi keun son
Na boda du bbyeom keun ki
Na boda ne nar meonjeo sesange taeeonattjyo
Mushim jinachyeottdeon geudaeui moseubdeuri
Jakkuman deo gakkai ijeya deo gakkai."
Şarkıyı söylemeye devam ettikçe heyecanıda yavaşça azalmaya başlamıştı. Elinde ki kağıdı aşağı indirdi ve ezbere söylemeye başladı. Dikkatini sadece bir noktaya odaklamaya çalışıyordu o da sınırın gerisinde duvardı. Ama ara ara Jia'nın ona baktığını fark ediyordu. Evet. Diğer öğrencilerde bakıyordu ama Jia'nın bakışlarında farklı duygular okunuyordu. Sesine duygularını yansıtarak konuşmaya çalışıyordu.
"Geudaereur algi jeon
Geu nugurado arattdamyeon
Hokshina geudaega cheoeum anieottdamyeon
Jom deo meonjeo nareur deonjyeo
Geudaee beonjyeo saranghaettdamyeon
But a beautiful goodbye."
"Haessari deo areumdapdeon
Nae gieok sok eoneu naren
Banggwa hu gyomun ape
Nar gidareo juittjyo."
Her şarkı söyleyişinde aslında kafasında belli bir senaryo oluşturuyor ve ona göre duygularını yansıtmaya çalışıyordu. Aslında bu şarkı kendisine Jae'nin Jia'ı terk etmesini hatırlatıyordu ama daha farklı düşünmeye yöneltiyordu kendisini. Mesela Jae ile ayrılmak zorunda kalması. Asla gerçekleşmemesini diliyordu tabi.
"Neomu bogoshipeo nado mollae
Chajagan nar geujeo nan meolliseo
Baraboneun geot bake
Sum sukin nae nunmul neomeo
Geudae moseubi meoleojyeogayo
But a Beautiful Goodbye
But a Beautiful Goodbye
But a Beautiful Goodbye."
Şarkının sonlarına doğru sesi yavaşladı ve fısıltıya dönüşerek bir süre sonra kayboldu. Sınıftan gözlerini kaçırarak eğildi ve hızla yeniden sırasına döndü. Başını yeniden sıraya yasladı ve pencereden dışarıya baktı. Artık sadece sonucu beklemek kalmıştı. Tabi birde dersten sonra Hyun Jae'nin yanına gitmek.
Choi Pan Dayang- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 2
Lakap : Panda
Geri: [ŞAN VE SES EĞİTİMİ] DERS 1
Panoda yazan şarkıların karşılık geldiği isimlere göre Bay Nam'dan aldığı şarkı sözlerinin bulunduğu sayfaları elinde aldı ve sınıfta isimlere göre dağıtmaya başladı. Aklında dağıtım görevi yapmak yerine arka sıraya geçmek ve seçtiği şarkı We Were In Love'ı kısa bir tekrar yapmak ve istediği zamanda sınıfın önünde şarkısını söylemek vardı. Tabi kağıtları dağıtmakta fazla zor değildi sadece üzerinde ağır bir üşengeçlik vardı. Son şarkı sözlerinin yazılı olduğu kağıdı sınıfın arkasında oturan erkeğe verdikten sonra boş sıralardan birine geçti. Duygusal bir şarkı seçmek niyetinde de değildi aslında. Şarkıda ki rap bölümlerini de es geçecekti zaten. Kısa siyah önüne düşen saç tutamını parmağına doladı ve ceketini çekiştirdi. Üç yıl boyunca okul formasının içinde hiç rahat olamamıştı ve bu kendisini daha da germesine neden oluyordu. Siyah saçının arkadan çekilmesi ile yüzünü buruşturdu ve kaşlarını dönerek arkaya döndü. "Hey-.. Shi." Mavi saçlı kız yüzünde kocaman bir gülümseme elinde tuttuğu kağıdı sallıyordu. "We Were In Love'ı mı söylüyorsun. İstersen rap bölümlerini de ben yapabilirim. Hem belki.. Rap dersine katılmadan önce gerçekleştirdiğim bu rap ile Bay Choi'nin dikkatini çekerim." Ellerinin arasında tuttuğu kağıdı bıraktı ve kalbinin üzerine bastırdı. Hye Shi'nin haline hafifçe tebessüm etti ve mavi saçlarını karıştırdı. "Aslında fena fikir değil Hye Shi." Hye Shi'nin gözleri büyüdü ve ellerini hızla çırpmaya başladı. "MÜKEMMEL!" Halinden fazla yüksek çıkan sesi ile iki büklüm oldu ve Bay Nam'ın görüş açısından çıkmak için sıraya yapıştı. "Güzel." Son kızda şarkısını bitirdikten sonra ayağa kalktı ve Hye Shi'i kolundan çekiştirerek ayağa kaldırdı. "Bu kadar erken olmasaydı. Başkaları da söyleyseydi.. Yani." Sesi yavaşça soldu. Zaten pekte umurunda olmamıştı yakınmaları. Sınıfın önüne geldiklerinde Bay Nam'ın karşısında eğildi ve Hye Shi'i de göstererek. "Şarkıyı birlikte söylemek istiyoruz. Bir nevi düet gibi. We Were In Love." Yanında başı öne eğik biçimde duran Hye Shi'e kısa bir bakış attı ve yavaşça omzuna vurdu. "Şarkıda rap'te var. Karma olarak söyleyebilirsiniz tabi ancak normal bölümlerden puan vereceğim. Rap dersine ekstra bir puan ekleyemem. Ama şarkıdan düşürebilirim." Hye Shi hızla başını kaldırdı ve ellerinden birini havaya kaldırdı. "Bunu yapabiliriz. Hadi Noona."
"Uri saranghaetjanha
Jebal nal ullijima
Ojik naegen neo hanappunya."
"Nuneul gamado boyeo
Gwireul magado deullyeo."
"Jebal nal tteonagajima."
Aklında hiç düey fikri yoktu ve pek puan kazancı sağlamayacaktı ama Hye Shi'nin teklifini o anda kabul etmek gelmişti içerisinde. Hem düet yapmak son zamanlarda hoşuna gidiyordu. İki gün önce Fiesta Disco'da Dong ile yaptığı gibi. Tabi onun daha farklı bir havası vardı. Hye Shi bu konuda oldukça acemi kalıyordu.
"Eoduwotdeon nae sarme
Bichi doeeojun saram
Neomuna sojunghan saram
Haru jinago tto jinado
Deo geuriwojyeo
I norael haneun jigeumdo."
Aslında T-Ara ve Davichi'den hoşlanmazdı. Kızlar hep kendisine yapay geliyordu. Şarkı söylemeleri. Dans etmekleri. Ama bu şarkı garip bir şekilde hoşuna gitmeye başlamıştı. Hem Hye Shi'nin pozitif enerji (!) yayması da diğer bir konuydu. Ara ara kıza bakıyordu ve gergin bir biçimde öylece durduğunu ve parmakları ile oynadığını fark etmişti.
"Doraolgeot gataseo
Dasi olji mollaseo
Oneuldo neoreul gidaryeo
Neoneun moreuji neon moreuji
Apahaneun nal
I norael haneun jigeumdo."
"Uri saranghaetjanha
Jebal nal ullijima
Ojik naegen neo hanappunya."
"Nuneul gamado boyeo
Gwireul magado deullyeo."
"Jebal nal tteonagajima."
Rap bölümlerinin gelmesi ile aslında huzursuzlaşmıştı. Eğer Hye Shi aşırı heyecanlanırsa kesinlikle düet işi yaş olurdu ve Bay Nam puanları birer birer düşürebilirdi. Rap dersine ekstra bir puan ekleyemem. Ama şarkıdan düşürebilirim. Derin bir nefes alarak kendi bölümünü bitirdi ve şüpheli gözler ile Hye Shi'e baktı. Aslında daha rahatlamış bir izlenim veriyordu ama mimiklerini kontrol ediyor olabilirdi.
"Sesanggwa neo duljunge taekharamyeon hana
Nae jeonbul ppaeasado neoramyeon nan joha
Najina bamina sarange nan mongmareun ja
Neol ijen itja ireon naui gatjanheun
Dajimi tto dasi nareul ullyeo deullyeo."
"Neoege baraneungeon ojik neoya
Neo eobsin amugeotdo halsu eomneun naya
I norael deureumyeon jebal neo dorawa dorawa."
"Gyeolguk neon doraseo naneun tto magaseo
Jajonsim da beorigo michincheok neol ttaraseo
Gaseumi doeryeo nareul dageuchigo malhaesseo
Sesange hanappunin neol irchineun mallaesseo
Naneun tto utneuncheok geunyang meoljjeonghancheok
Neoege bureuneun majimak naui I norae
Jebal nal tteonagajima."
Şarkının bitmesi ile rahat bir nefes aldı ve olduğu yerde tavşan gibi bir kaç kez zıplayan Hye Shi'nin elini yakaladığı gibi kendini sahnede hissedercesine eğildi ve öğrencileri selamladı ve önünde Hye Shi kızarmış yanakları ile ellerini çırparak ilerlerken oturdukları sıraya gerisin geriye döndüler.
Ham Ji Eun- III. Sınıf | Fotoğrafçılık Kulübü B.
- Mesaj Sayısı : 29
Lakap : Jieun.
Geri: [ŞAN VE SES EĞİTİMİ] DERS 1
Bay Nam'dan dahi önce sınıfa gelmişti. Aslında bu kadar dakik değildi. Hatta hiç değildi. Aslında ileriye alınmış saatinin azizliğine uğraşmıştı. Muhtemelen kızlar gene ona şaka yaparak eğlenmeyi planlıyorlardı ama fazla sorun olmamıştı. Tabi hazırlanmak konusunda büyük çaba sarf etmişti. Giymekten hoşlanmadığı okul formasını neredeyse yok etmek için zıt şeyler ile kombine etmek istesede birinci sınıf olduğu için öğretmen gazabını üzerine çekmek istemiyordu. Etek giymekten -aslında kısa etek- giymekten hoşlanmazdı. Giydiği etekler hep uzun ve okul forması gibi bordo tonlarda değil gene mavi tonlarda olurdu. Böyle ince ve kendini uçar gibi hissetmesini sağlardı. Ya da tayt falan giyerdi ama çorap giymesine karşın aşırı derecede kaşındıran bir etekle ne yapacağını bilmiyordu. Üzerinde uzun kahverengi montunu giymişti. Ji Eun'ın sıraların arasında dolaştığını fark ettiğinde gerginliğinden azda olsa sıyrılmıştı. Tabi Ji Eun onu fark etmemişti hatta eline seçmek için seçeneği olmadığı ve okumakta bile zorlandığı şarkının sözlerini verirken dahi. Aklında Ji Eun'ı ikna edebileceği bir plan vardı. Kız önünde ki boş sıraya oturduğunde siyah saçlarını çekti. Elinde ki kağıdı salladı ve yüzünde parlak bir gülümseme ile kıza baktı. "We Were In Love'ı mı söylüyorsun. İstersen rap bölümlerini de ben yapabilirim. Hem belki.. Rap dersine katılmadan önce gerçekleştirdiğim bu rap ile Bay Choi'nin dikkatini çekerim." Panoda Ji Eun'ın ismine kesinlikle bakmıştı tabi. "Aslında fena fikir değil Hye Shi." Ji Eun'ı ikna etmekte zorlanacağını düşünüyordu ama bu tepki ile karşılaşınca gözleri büyüdü ve ellerini hızla çırptı. "MÜKEMMEL!" Halinden fazla yüksek çıkan sesi ile iki büklüm oldu ve Bay Nam'ın görüş açısından çıkmak için sıraya yapıştı. "Güzel."
Başını masaya gömmeye devam ederken hızla yerinden kalkan Ji Eun'ı gözleri ile takip etti. Zaten kısa sürede sonra Ji Eun tarafından okul çekiştirilerek ayağa kalkmaya zorlanmıştı. "Bu kadar erken olmasaydı. Başkaları da söyleyseydi.. Yani." Sesi yavaşça gücünü kaybetti. Zaten konuşmasının boşuna olduğunu farkındaydı. Noona diye yıllardır peşinden koştuğu Ji Eun'ı iyi tanıyordu tabi ki. "Şarkıyı birlikte söylemek istiyoruz. Bir nevi düet gibi. We Were In Love." Başını öne eğdi. Hazır olduğunu sanmıyordu bir kere ve zaten zorlukla puan alıyordu. "Şarkıda rap'te var. Karma olarak söyleyebilirsiniz tabi ancak normal bölümlerden puan vereceğim. Rap dersine ekstra bir puan ekleyemem. Ama şarkıdan düşürebilirim." Hızla başını kaldırdı. Rap konusunda yapabileceklerini az çok biliyordu. Ellerinden birini havaya kaldırarak yumruk yaptı ve fighting pozu verdi. "Bunu yapabiliriz. Hadi Noona." Tabi bu cesaretlenmesi şarkıya başlanması ile yavaşça soldu. Ji Eun'ın söylediklerini dahi doğru düzgün anlayamıyordu çünkü kalabalık sınıf gözlerini kendisine dikmişken kendisini huzursuz hissediyordu.
"Doraolgeot gataseo
Dasi olji mollaseo
Oneuldo neoreul gidaryeo
Neoneun moreuji neon moreuji
Apahaneun nal
I norael haneun jigeumdo."
Şarkı kısımlarında asıl zorlanacağını düşünüyordu. Ne olsa rap yapmışlığı vardı ama şarkı söylemekte beceriksiz biriydi. Şarkı kısmının sonlarına gelirken daha rahat hissetmeye başlamıştı kendisini. Rapte fazla iyi değildi ama kötü de sayılmazdı sonuçta. Hem bu şarkının rap kısmı ile baş edebileceğine inanıyordu.
"Sesanggwa neo duljunge taekharamyeon hana
Nae jeonbul ppaeasado neoramyeon nan joha
Najina bamina sarange nan mongmareun ja
Neol ijen itja ireon naui gatjanheun
Dajimi tto dasi nareul ullyeo deullyeo."
"Neoege baraneungeon ojik neoya
Neo eobsin amugeotdo halsu eomneun naya
I norael deureumyeon jebal neo dorawa dorawa."
"Gyeolguk neon doraseo naneun tto magaseo
Jajonsim da beorigo michincheok neol ttaraseo
Gaseumi doeryeo nareul dageuchigo malhaesseo
Sesange hanappunin neol irchineun mallaesseo
Naneun tto utneuncheok geunyang meoljjeonghancheok
Neoege bureuneun majimak naui I norae
Jebal nal tteonagajima."
Rap'in son kısımlarınıda başarıyla söylediğine inanarak olduğu yerde zıplayarak ellerini çıprtı ve Ji Eun'ın onu itikleyerek ilerletmesi bile neşesini bozmadı. Gerçekten iyi olduğunu düşünüyordu. Bundan ötesi belki de garip bir şekilde hayranlık beslediği Bay Choi onu fark edebilirdi. Dansı dahi unutabilirdi bu konuda. Sadece rap bile yapabilirdi o isterse. Hülyalı hayallere dalarken sırasına oturdu ve Ji Eun'nın konuşmalarına dahi aldırış etmeden iç geçirdi.
Kim Hye Shi- I. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 11
Lakap : Lime ~
Geri: [ŞAN VE SES EĞİTİMİ] DERS 1
Her aradığında ortadan kaybolan Ibanez klasik gitarını aramaktan ölebilirdi. Panda' nın Şan ve Ses Eğitimi zımbırtısına girecek olduğunu bildiği için ona bir sürpriz yaparak derse girme kararı almıştı. Normalde bu dersi atlar ve yıl sonunda bu dersten çoook düşük notlarla geçerdi ve üçüncü yılında olmasına rağmen ses yüzdesi oldukça düşüktü. Ama bunun sesi kötü olduğundan düşük olduğu söylenemezdi. Sadece... Derslerle arası iyi değildi. Yatağının altındaki gitarı kaptığı gibi koşar adımlarla dersliğe doğru ilerlemeye başlamıştı. Kafayı kırmasına az kaldığı söylenebilirdi. O ders için koştukça sanki yol uzuyor gibiydi ve yurt ile okul arasında kilometreler olduğunu düşünmeye başlamıştı. Kapıyı çalarak içeri girdiğinde tüm dikkatleri kendi üstüne çekmeye başarmıştı. Sadece öğretmene bakarak başını eğdi ve geç kaldığı için özür diledi. İçeriye göz atma fırsatını bulduğunda ilk ilgisini çekenin Jia olması ise ironik gelmişti kendine. Saçlarını kahverengi mi yapmış bu? Tamam, artık hiç ilgi çekici değil. Panda' m nerede? Komik gelmişti bu kendine. Bir zamanlar bakarken eridiği kıza şimdi kolayca başını çevirebiliyordu. Kalbin ve aşkın ilginç şeyler olduğundan emindi. Panda' yı arkasından bile tanımayı başarmıştı. Sıranın kendisinde olduğunu düşünmüştü ve aslında bu daha çok beklemek istememesinden kaynaklanıyordu. Kalabalığın ortasından geçerek mikrofona ulaşmadan önce Panda' nın saçlarına dokunmuş ve ona göz kırparak geçmişti. Bi dakika... Ona göz mü kırptım? Yaptığı hareket çok saçma gelmiş olsa da " bu şarkı senin için" anlamı taşıyordu. Gitarını eline aldı ve tabureye oturarak mikrofonun boyunu kısalttı. Gitarını denemek için bir iki tele dokunduktan sonra öğretmene ve sınıfa baktı. " The Day Before..." Çok yorumsuz kalmıştı. Tamam, onların sadece patates olduğunu düşün, Panda' ya söyle. İçinden böyle dediğinde herşey daha kolay gelmeye başlamıştı. Onlar sadece patates olmalıydı. Gitarının tellerine vurarak intro kısmını bitirmişti ve ruh hali de buna bürünmüştü. Üzücü bir şarkıydı ve anlattıkları gerçekten duygusaldı. Özellikle klibini izlediğinde ufak bir ağlama krizleri geçiriyordu. Klibin duygularını betimlemek için bakışlarını bile değiştirmişti. Şimdi gerçek anlamda acı çekiyordu. Klipte iki adam vardı. Birisi deri ceketli, diğeri hoş bir tişört giymiş, defterine bir şeyler yazan ve çay içen. İkisi bir konuşma yapıyorlardı ve adam sonunda çayına zehir koyarak intihar ediyor, diğeri ise ona yardım etmeden izliyordu. Ancak klibin sonunda anladıkları üzere deri ceketli olan en iyi arkadaşını böyle kaybetmişti, onun yanında olmamıştı, o konuşma bile hiç olmamıştı. Adam intihar ederken kendini kameraya kaydetmişti ve en iyi arkadaşı olan deri ceketli çocuk ise pişmanlık duymuş, böylece adamın intihar ettiği yerin tam karşısına kamerasını kurarak onunla sohbet edermiş gibi bu videoyu çekmişti. Gerçekten acı vericiydi. Böyle bir şeyi yaşasa ne yapacağını bilemiyordu. Bir aşk şarkısı değildi, bir eğlence şarkısı da. Saf bir hüzün taşıyordu içinde. Arkadaşı onun neden intihar ettiğini sorguluyor, bunu kabul edemiyordu. Çok ağladığını, o intihar ederken kendisinin ne yaptığını ve kalbinin çok acıdığını söylüyordu. Jae' nin en sevdiği şarkı olma konusunda büyük bir başarıya sahipti. Başını hafif eğmiş ve hüzünlü bir tonla şarkıya girmişti.
" Cheoeumen manhido himdeureotji
injeonghal su eobseo goerowotji
hajiman badadeurigo nani,
ijen geuge neomu seulpeun geoji "
Nefes gerektirmeyen, sadece düşük ses tonuna sahip insanların söyleyebileceği bir şarkıydı. İnce veya daha kalın sesli birisi söyleyemezdi. Jae bu konuda oldukça şanslıydı. Gözlerini açtığında ilk önce Panda' ya bakmıştı. Sevgili Panda'sı için bu şarkıyı söylüyor olsa da duygularını daha yoğun yapabilmek için ilk aşk acısı olan Jia' ya baktığında hiçbir şey hissedemiyor olması hala bile garibine gidiyordu. O duygular nereye gitmişti öyle?
"sasireun geurae.
heuteo jineunde butjaba mwohae
maeumman deo apeuge
geunde ireoke sarajineun ge
eotteon uimiga itneun geonga sipginhae"
Sözlerin arasında fazla bekleme süresi olmaması yüzünden derin nefesler alarak söylemeliydi ve bunu oldukça başarılı bir şekilde gerçekleştiriyordu. Gitar çalarak söylemenin daha zor olduğunu kesinlikle söyleyebilirdi. Ancak bir müzik olmadan bu şarkıyı söyleseydi çok kuru olacağının da farkındaydı.
"cheoeumen wonmangdo manhi haetji.
ulgido cham manhi ureosseotji
geunde gyesog geureoke itda boni
ige mwohaneun jisinga sipeun geoji
sasireun geurae.
heuteo jineunde butjaba mwohae
maeumman deo apeuge
geunde ireoke sarajineun ge
tto eotteon uimiga itneun geonga sipginhae"
Git gide morali bozuluyor, başını eğiyor ve gözleri doluyordu. Bu şarkı onun için bir tabu sayılabilirdi. Ne zaman dinlese kendini inanılmaz kötü hissediyordu ve şimdi bu şarkıyı bizzat kendisi söylüyordu. Nell' in bu şarkıyı nasıl söylediği konusunda hiçbir fikri yoktu.
"gakkeumssigeun gateun gieog soge seoitneunji
neoui sigan yeogsi ttaeron meomchwo beorineunji
ibyeoreun eottae. gyeondyeojil manhae
junbihan mankeum eotteon apeumdo deol hae?
sarangeun eottae. dasi hal manhae
sasil nan geurae. geujeo duryeobgiman hae"
En sevdiği kısım geliyordu. Adam ona istediklerini söyledikten sonra " Söyleyebileceğimin hepsi bu..." diyordu. Kesinlikle bu şarkı kusursuz bir sanattı.
"This is all that I can say.
honja doenoe eoboneun neol bonaeneun geu mal
neoegen dahji anheul neol bonaeneun geu mal"
Bir çellocunun burada olmasını inanılmaz derecede çok isterdi. Becky' den bunu isteyebilirdi, ancak bir ders için böyle bir istekte bulunmanın fazla kaçacağını düşünüyordu.Şarkıyı bitirdiğinde gözlerini açmak için bir iki dakika beklemişti. Derin bir nefes alarak gitarını elinden bıraktı ve ayağa kalkarak selam verdi. Ardından yavaş adımlarla Panda' nın yanına oturdu. İnsanların ne düşündüğünü merak bile etmiyordu.
The Day Before
" Cheoeumen manhido himdeureotji
injeonghal su eobseo goerowotji
hajiman badadeurigo nani,
ijen geuge neomu seulpeun geoji "
Nefes gerektirmeyen, sadece düşük ses tonuna sahip insanların söyleyebileceği bir şarkıydı. İnce veya daha kalın sesli birisi söyleyemezdi. Jae bu konuda oldukça şanslıydı. Gözlerini açtığında ilk önce Panda' ya bakmıştı. Sevgili Panda'sı için bu şarkıyı söylüyor olsa da duygularını daha yoğun yapabilmek için ilk aşk acısı olan Jia' ya baktığında hiçbir şey hissedemiyor olması hala bile garibine gidiyordu. O duygular nereye gitmişti öyle?
"sasireun geurae.
heuteo jineunde butjaba mwohae
maeumman deo apeuge
geunde ireoke sarajineun ge
eotteon uimiga itneun geonga sipginhae"
Sözlerin arasında fazla bekleme süresi olmaması yüzünden derin nefesler alarak söylemeliydi ve bunu oldukça başarılı bir şekilde gerçekleştiriyordu. Gitar çalarak söylemenin daha zor olduğunu kesinlikle söyleyebilirdi. Ancak bir müzik olmadan bu şarkıyı söyleseydi çok kuru olacağının da farkındaydı.
"cheoeumen wonmangdo manhi haetji.
ulgido cham manhi ureosseotji
geunde gyesog geureoke itda boni
ige mwohaneun jisinga sipeun geoji
sasireun geurae.
heuteo jineunde butjaba mwohae
maeumman deo apeuge
geunde ireoke sarajineun ge
tto eotteon uimiga itneun geonga sipginhae"
Git gide morali bozuluyor, başını eğiyor ve gözleri doluyordu. Bu şarkı onun için bir tabu sayılabilirdi. Ne zaman dinlese kendini inanılmaz kötü hissediyordu ve şimdi bu şarkıyı bizzat kendisi söylüyordu. Nell' in bu şarkıyı nasıl söylediği konusunda hiçbir fikri yoktu.
"gakkeumssigeun gateun gieog soge seoitneunji
neoui sigan yeogsi ttaeron meomchwo beorineunji
ibyeoreun eottae. gyeondyeojil manhae
junbihan mankeum eotteon apeumdo deol hae?
sarangeun eottae. dasi hal manhae
sasil nan geurae. geujeo duryeobgiman hae"
En sevdiği kısım geliyordu. Adam ona istediklerini söyledikten sonra " Söyleyebileceğimin hepsi bu..." diyordu. Kesinlikle bu şarkı kusursuz bir sanattı.
"This is all that I can say.
honja doenoe eoboneun neol bonaeneun geu mal
neoegen dahji anheul neol bonaeneun geu mal"
Bir çellocunun burada olmasını inanılmaz derecede çok isterdi. Becky' den bunu isteyebilirdi, ancak bir ders için böyle bir istekte bulunmanın fazla kaçacağını düşünüyordu.Şarkıyı bitirdiğinde gözlerini açmak için bir iki dakika beklemişti. Derin bir nefes alarak gitarını elinden bıraktı ve ayağa kalkarak selam verdi. Ardından yavaş adımlarla Panda' nın yanına oturdu. İnsanların ne düşündüğünü merak bile etmiyordu.
The Day Before
Jang Hyun Jae- III. Sınıf | Anyang Takım Oyuncusu
- Mesaj Sayısı : 42
Geri: [ŞAN VE SES EĞİTİMİ] DERS 1
Uzun ince parmaklarını göz kapaklarının üstünde yavaşça gezdirdi.Yanıyorlardı evet.Stresten veya benzeri bir şeyden miydi?Bilmiyordu,ilk defa sesini duyuracaktı çoğu kişiye.Biraz gergin olduğu doğruydu belki de.Ama yine de bu mantıksızdı,yani gözlerinin yanması.Şişmiş yanaklarından içindeki nefesi dışarıya verdi.Hava soğuk olduğundan vücudunundan dışarı çıkan havanın ısısı buhar oluşmasını sağlıyordu.Çocukken çoğu yaşıtı gibi o da oyun oynardı böyle.'Bak içimden buhar çıkıyor 'tarzı.Kolunu masaya direyip işaret parmağını başına dayadı.Damarın içinden kan geçerkenki sesini hissedebiliyordu.Alt dudağını yavşça ısırırken masanın üstüne bırakılmış olan şarkı sözlerine kadı gözü.Çoktan şarkısını seçmiş,ismini yazmış ve sözlerini almıştı.O çok az bildiği Koreli sanatçıların bir şarkısını görür görmez eli boş durmamıştı.Zaten pek müzik bilgisi yoktu,diğerlerine göre biraz daha iyi bildiği bir şarkıydı bu. Somebody Else. Şarkısının melodisini aklına getirmeye çalışıyordu yavaş yavaş.Zaten fon müziği vereceklerdi aslında ama yine de emin olmak istiyordu bir nevi.Cam kenarındaydı,bakışlarını yavaş yavaş dolmaya başlayan sınıftan çekip dışarıya verdi.Yalnız kalmak istiyordu,evet.İçinden geçiriken birer birer sözleri dışarıya daldı istemsiz bir şekilde.İç sesi kesilmiiş sadece tam bakış açısında duran beyaz oldukça hoş görünen karlardaydı gözleri.Hafif bir temebessüm etti,ve neredeyse tüm elinin başını kaplamasına izin verdi.Yamulmuş vücudunu tamammıyla cama dönmüştü ki öğretmenin o canlı ve teşvik edici sesini işitti."Kış tatiline kısa bir süre gireceğiz. Hepiniz bu yüzden muhtemelen heyecanlı olmalısınız. Ama şimdi Anyang'a neden geldiğinizi düşünerek sınavınızda başarılı olmak için çaba sarf etmenizi istiyorum. Kuralları biliyorsunuz. Karmaşık bir düzen halinde sınavlarınızı sunacaksınız. Yani sizi... Şarkı söylemeye ben çağırmayacağım. Kendisini hazır hisseden başlayabilir." Kensidini hazır hissetmiyordu,kesinlikle.Sadece etkisiz eleman olup birinci olarak performans sergilemeye kalkışan kişiyi dinleyecekti.Pek istekli olmasa da...Sınıfa döndü,Mei Jia? Muhtemel bir şeydi bu aslında,açılmış koca gözlerini normal hale döndürdü,evet böyle daha iyiydi.Gözlerini ellerinde katladığı kağıttaydı,daha doğrusu sözlerde.Ama kulakları tamamı ile kızın sesine konsantre olmuştu.Onun güzel sesisini dinleyip biraz hareketleneceğini umuyordu....Gözleri sabit bir noktaya dalmışken şarkının bitmiş olduğunun farkına vardı.Eliyle uyuşmuş gözlerini ovalarken tebessüm ediyordu...
Kollarını masanın üstüne boylu boyunca uzatmış,başını da masaya dayamış bir şekilde dinlemişti diğer öğrencileri.Açıkcası pek etkileyen olmamıştı onu,ya da dinlemeye karşı isteksiz olduğundan böyle hissetmişti.Kambur olmaya az kalmış vücudunu düzeltti.Hyun Jae şarkısını bitirmişti,o çocuğu uzun süreden beri ilk defa görüyordu.sınıfa istemsizce bir göz gezdirdi.Kimse ayaklanma gibi bir niyet içerisinde değildi.Yavaşça sıradan kalktı ve sınıfın önüne doğru ilerledi.Yüzündeki ifadesizliği düzeltmeye çalışıyordu.Öğretmenine,Bay Nam'a sahne bir gülümsemeyle baktı.''Somebody else '' Yerinden çıkardığı mikrafonu çoktan kavramış,açık olduğuna emin olmuştu.Evet şimdi sadece şarkıyı söylemek kalmıştı geriye.Yalancı bir öksürükten sonra öğretmenine başıyla bir onay işareti verdi.
Ne ape inneun nol chama aneul su obso
Hanmadil mot-he na meiriroke
Barabogoman isso
Jigeum ni du nunen imi ore jon buto
Nega anin dareun geu sarami
Nol bomyo utgo soisso
Morojineun ne dwit moseubi nal butjapgo isso
Dwidorabolkka hotdwen gidereuran-go
Nol gidaryo onjekkajina
Oldukça kısık gözlerle başlamıştı şarkısına,hatta gözleri kapalı bile denebilirdi.Belki de diğer öğrencilerle göz teması kurmak istemiyordu.Neyse ki sesi biraz iyi çıkmıştı.Fon müziğiyle uyumlu bir şekilde hafifti.Gereksiz denebilecek kadar sesini yükseltmemeişti,ama tabi nakarat kısmında sesinin bu tonunun daha da yükseleceğini biliyordu.
Somebody else
Niga saranghaneun somebody else
Nan yogi soinneunde
Nol gajil su omneun goramyon
Ni giokgwa chumchugo sipo
Somebody else
Nan yogi soinneunde
I modeun-ge kkumin-goramyon
Ni giokgwa chumchugo sipo
Barabol su itjiman dagagal su obso
Yonggiga obso morojil got gataso
So i’m waiting and i’m waiting
Kkeuchi odinji moreujiman
Jongmal babo gatdago modu mal-hajiman
Amudo ne mameul molla
Ojing-nomaneul hyanghe ttwioganeun
Ne simjangeul momchul suga obso
Kendisini çoktan kaptırmıştı şarkıya.Bol bol dinlemiş olduğundan sorun yaşamamıştı şimdiye değin.Kalbinden geçtiği gibi söylüyordu.Belki bazı kelimelerini bile değitirmişti,ama farkında değildi.Ayağıyla ritim tutturuyordu.Stresinden eser kalmamıştı,yalnız başına şarkı söylüyor gibi hissediyordu adeta.Bu ona iyi gelmişti.
Morojineun ne dwit moseubi nal butjapgo isso
Dwidorabolkka hotdwen gidereuran-go
Nol gidaryo onjekkajina
Somebody else
Niga saranghaneun somebody else
Nan yogi soinneunde
Nol gajil su omneun goramyon
Ni giokgwa chumchugo sipo
Somebody else
Nan yogi soinneunde
I modeun-ge kkumin-goramyon
Ni giokgwa chumchugo sipo
Geujo nigyoteman itge hejulle
Jigeum iderodo naneun hengbokhe
Noye dwieso noreul wiheso
Gidarilge geunalkkaji
Sesi arada detone olmuyor değildi hani.Sonuçta pek bir yeteneği yoktu ve bu tip bozulmaların olması muhtmeledi.Elinden geldiğince hızlıca toparlayıp devam ediyordu şarkısına.Şarkının sonlarına doğru yaklaştığından haberdardı.Ses tonunu yükseltti.
Niga saranghaneun
Somebody else
Niga saranghaneun somebody else
Nan yogi soinneunde
Nol gajil su omneun goramyon
Ni giokgwa chumchugo sipo
Somebody else
Nan yogi soinneunde
I modeun-ge kkumin-goramyon
Ni giokgwa chumchugo sipo
Somebody else
Derin bir nefes çekti.Sonunda küçük bir hat daha yapmamıştı,yüzüne kendisi için garip olan bir gülümseme geldi.Mikarfonunu yerine takarken göz ucuyla Bay Nam'a baktı.Elindeki kalemi parmakları ularında oynatıyor ve hafif gülüyordu.Memnunluk ifadesiz miydi bu?Bilmiyordu.Yavaş adımlarla yerine geçti.Diğer öğrencileri stresini geçirmek amacıyla uyuklayarak dinelcekti.Bundan emindi..
Kollarını masanın üstüne boylu boyunca uzatmış,başını da masaya dayamış bir şekilde dinlemişti diğer öğrencileri.Açıkcası pek etkileyen olmamıştı onu,ya da dinlemeye karşı isteksiz olduğundan böyle hissetmişti.Kambur olmaya az kalmış vücudunu düzeltti.Hyun Jae şarkısını bitirmişti,o çocuğu uzun süreden beri ilk defa görüyordu.sınıfa istemsizce bir göz gezdirdi.Kimse ayaklanma gibi bir niyet içerisinde değildi.Yavaşça sıradan kalktı ve sınıfın önüne doğru ilerledi.Yüzündeki ifadesizliği düzeltmeye çalışıyordu.Öğretmenine,Bay Nam'a sahne bir gülümsemeyle baktı.''Somebody else '' Yerinden çıkardığı mikrafonu çoktan kavramış,açık olduğuna emin olmuştu.Evet şimdi sadece şarkıyı söylemek kalmıştı geriye.Yalancı bir öksürükten sonra öğretmenine başıyla bir onay işareti verdi.
Ne ape inneun nol chama aneul su obso
Hanmadil mot-he na meiriroke
Barabogoman isso
Jigeum ni du nunen imi ore jon buto
Nega anin dareun geu sarami
Nol bomyo utgo soisso
Morojineun ne dwit moseubi nal butjapgo isso
Dwidorabolkka hotdwen gidereuran-go
Nol gidaryo onjekkajina
Oldukça kısık gözlerle başlamıştı şarkısına,hatta gözleri kapalı bile denebilirdi.Belki de diğer öğrencilerle göz teması kurmak istemiyordu.Neyse ki sesi biraz iyi çıkmıştı.Fon müziğiyle uyumlu bir şekilde hafifti.Gereksiz denebilecek kadar sesini yükseltmemeişti,ama tabi nakarat kısmında sesinin bu tonunun daha da yükseleceğini biliyordu.
Somebody else
Niga saranghaneun somebody else
Nan yogi soinneunde
Nol gajil su omneun goramyon
Ni giokgwa chumchugo sipo
Somebody else
Nan yogi soinneunde
I modeun-ge kkumin-goramyon
Ni giokgwa chumchugo sipo
Barabol su itjiman dagagal su obso
Yonggiga obso morojil got gataso
So i’m waiting and i’m waiting
Kkeuchi odinji moreujiman
Jongmal babo gatdago modu mal-hajiman
Amudo ne mameul molla
Ojing-nomaneul hyanghe ttwioganeun
Ne simjangeul momchul suga obso
Kendisini çoktan kaptırmıştı şarkıya.Bol bol dinlemiş olduğundan sorun yaşamamıştı şimdiye değin.Kalbinden geçtiği gibi söylüyordu.Belki bazı kelimelerini bile değitirmişti,ama farkında değildi.Ayağıyla ritim tutturuyordu.Stresinden eser kalmamıştı,yalnız başına şarkı söylüyor gibi hissediyordu adeta.Bu ona iyi gelmişti.
Morojineun ne dwit moseubi nal butjapgo isso
Dwidorabolkka hotdwen gidereuran-go
Nol gidaryo onjekkajina
Somebody else
Niga saranghaneun somebody else
Nan yogi soinneunde
Nol gajil su omneun goramyon
Ni giokgwa chumchugo sipo
Somebody else
Nan yogi soinneunde
I modeun-ge kkumin-goramyon
Ni giokgwa chumchugo sipo
Geujo nigyoteman itge hejulle
Jigeum iderodo naneun hengbokhe
Noye dwieso noreul wiheso
Gidarilge geunalkkaji
Sesi arada detone olmuyor değildi hani.Sonuçta pek bir yeteneği yoktu ve bu tip bozulmaların olması muhtmeledi.Elinden geldiğince hızlıca toparlayıp devam ediyordu şarkısına.Şarkının sonlarına doğru yaklaştığından haberdardı.Ses tonunu yükseltti.
Niga saranghaneun
Somebody else
Niga saranghaneun somebody else
Nan yogi soinneunde
Nol gajil su omneun goramyon
Ni giokgwa chumchugo sipo
Somebody else
Nan yogi soinneunde
I modeun-ge kkumin-goramyon
Ni giokgwa chumchugo sipo
Somebody else
Derin bir nefes çekti.Sonunda küçük bir hat daha yapmamıştı,yüzüne kendisi için garip olan bir gülümseme geldi.Mikarfonunu yerine takarken göz ucuyla Bay Nam'a baktı.Elindeki kalemi parmakları ularında oynatıyor ve hafif gülüyordu.Memnunluk ifadesiz miydi bu?Bilmiyordu.Yavaş adımlarla yerine geçti.Diğer öğrencileri stresini geçirmek amacıyla uyuklayarak dinelcekti.Bundan emindi..
Woo Jong Jin- III. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 334
Yaş : 31
Lakap : slybody
Geri: [ŞAN VE SES EĞİTİMİ] DERS 1
Uzayıp da fazlalık yapan saçlarını yine eskisi gibi küt kestirmiş halinden memnun bir şekilde sessiz koridorda ritim tutarak yürüyordu.Kırmızı spor ayakkabılarının yerde bırakmış olduğu sesten hoşlandığı yüz ifadesinden hemen belli oluyordu.Keyifle gülerken ellerini oldukça sert bir kumaştan yapılmış kısa ceketinin ceplerinden çıkardı.Dersi vardı,evet.Şan dersi.Sitemle pofladı.Derslerden hoşlanmıyordu,hem bu sefer sınav da vardı.Kaç dakikası kaldığını görmek için sağ koluna takmış olduğu parıltılı saate baktı hızlıca.Anında büyüyen gözleri kurbanını yakalamak üzere olan bir cadınınki kadar açlışmıştı.''NEEEE!!!!!!!'' Boş koridorun sesizliğinden yararlararak büyük bir endişe çığlığı attı.Deheşte düşmüştü.Zaten diğer notları kötüydü.Sınıfta kalmak istemiyorum,hayır...! Acaleyle kulaklıklarını çıkarıp sanat kompleksine doğru koşmaya başladı.Bay Nam'ın dersi...İyi bir şey demez. Olasılıkları düşünerek her ne kadar kendini yatıştırmak için çabalasa da faydası yoktu,o güçsüz ve oldukça ham bacaklarını olabildiğince koşturmuştu.Uzun bir koşuşturmaca ardından kan ter içinde kalmıştı.Bacaklarının pes ettiğini anlayınca nefeslenmek için durdu.Elini beyaz koridor duvarına dayadı.Çok terlediğinden biraz soğukluk hissi iyi gelmişti.-oysa dışarıda kar vardı-.Duvara yaslana yaslana yürümeye devam etti ve dersliğin önüne gelince put gibi kaldı.Saçlarından aşağıya soğuk terler akıyordu,daha fazla vakit kaybetmemek amacıyla çaldı kapıyı.Arladı yavaşça,sağ adımının ardından sol adımı da takip etti onu.İçeriye girdiğinden tüm gözler ona yönelmişti.Kimse şarkı söylüyor gibi görünmüyordu.Sadece şu uzun boylu emo ayaktaydı.Yutkundu.''Bay Nam...'' Karşısında sandalyesine kurulmuş ona sevimli bi şekilde gülümsüyordu,bu biraz gerginliğini üzerinden atmasına olanak sağlamıştı.''Geç kaldım.Üzgünüm.'' Eliyle arka saçlarını düzeltirken utançla sırıtıyordu.Öğretmenden gelen ses ile irkildi.''Yan tarafında duran panodaki şarkılara bak,iki tane kaldı,çünkü elimde iki şarkı sözü var.Birini seç ve hemen söylemeye başla.Hadi.'' Hızla öğretmenin talimatlarına uyarak panoya baktı.Hey soul sister,bye bye bye. İşeret parmağını çenesine götürüp düşünmeye başladı.İkisi de İngilizce,ve ikisini de çok az biliyorum. Hüzünle öğretmene döndü.Acilen karara vermesi gerektiğini düşünüyordu.Şarkı melodilerini aklında canlandırmaya çalıştı.Hey soul sister... Eevt en iyi bu şarkıyı hatırlıyordu.Rahatlamışcasına silkindi.''Hey Soul Sister.'' Kendini acilen topralyıp bu yorgunluk hisinden kurtulmalıydı.Yavaşça mikrafonun önüne geçip sınıfta bir an olsun gözlerini ondan ayırmayan öğrencilere selam verdi.Gülümsüyordu,hatta oldukça şirin bir hal almıştı.Öğretmene bakıp baş parmğıyla onay işareti verdi.Fon müziği heycanla beklediği yüzünden okunuyordu.
Hey, hey, hey,heey,heeeey,heey.
Güzel bir bağırma ve güler yüzle başlamıştı şarkısına.O az heycanını kaybetmişti.Eliyle ritim tutarken hızlıca devam etti.
Your lipstick stains on the front lobe of my left side brains
I knew I wouldn't forget you, and so I went and let you blow my mind
Your sweet moonbeam, the smell of you in every single dream I dream
I knew when we collided, you're the one I have decided who's one of my kind
Ses tonu ne düşmüş ne de sorun yaşamıştı.Karşısında duran güzel yüzlü öğrencilere sevinç ile bakıyordu.Sandığından daha iyi ilerliyordu.İngilizce telafuzu biraz güçlenmiş gibiydi.Aam yine de içten içe hata yapmamak için dua ediyordu.
Hey soul sister, ain't that Mr. Mister on the radio, stereo, the way you move ain't fair, you know!
Hey soul sister, I don't want to miss a single thing you do...tonight
Hey, hey,hey
Just in time, I'm so glad you have a one-track mind like me
You gave my life direction, a game show love connection we can't deny
I'm so obsessed, my heart is bound to beat right out my untrimmed chest
I believe in you, like a virgin, you're Madonna, and I'm always gonna wanna blow your mind
Alkışlarıyla eşlik ediyordu şarkıya.Sınıftan gelen uğultu da ona eşlik edenlerin olduğunu gösteriyordu.Mutluydu evet.Bir an için yan tarafında duran öğretmenine baktı.O da başını sallayarak eşlik diyordu,bu hoşuna gitmişti,oldukça.
Hey soul sister, ain't that Mr. Mister on the radio, stereo, the way you move ain't fair, you know!
Hey soul sister, I don't want to miss a single thing you do...tonight
The way you can cut a rug, watching you's the only drug I need
So gangsta, I'm so thug, you're the only one I'm dreaming of
You see, I can be myself now finally, in fact there's nothing I can't be
I want the world to see you be with me
Yine en çok hoşlandığı bölümü yani nakaratta heycanla söylemişti.İçinin kıpır kıpır olduğu doğruydu.Derse iyi ki daha fazla geç kalmamıştıyoksa bu zevkten mahrum kalma ihtimali olabilirdi.
Hey soul sister, ain't that Mr. Mister on the radio, stereo, the way you move ain't fair, you know!
Hey soul sister, I don't want to miss a single thing you do tonight,
Hey soul sister, I don't want to miss a single thing you do...tonight
Hey, hey,hey
Tonight
Hey, hey,hey
Tonight
Hızlı bir şekilde akıp geçmişti şarkı süreci.Yüzündeki mutluluk anlaşılırdı.İyi bir not alamasa bile en azından kendisi emmnundu.Sınıftan gelen küçük alkış seslerini duyabiliyordu.Memnunluk ifadesi daha da büyüdü.sınıfa göz atıp boş bir yerin olup olmdığına baktı.Tahminen ondan bir önce söyleyen emonun yanındaki sıra boştu.Hızlı adımlarla yerine geçti.
Hey, hey, hey,heey,heeeey,heey.
Güzel bir bağırma ve güler yüzle başlamıştı şarkısına.O az heycanını kaybetmişti.Eliyle ritim tutarken hızlıca devam etti.
Your lipstick stains on the front lobe of my left side brains
I knew I wouldn't forget you, and so I went and let you blow my mind
Your sweet moonbeam, the smell of you in every single dream I dream
I knew when we collided, you're the one I have decided who's one of my kind
Ses tonu ne düşmüş ne de sorun yaşamıştı.Karşısında duran güzel yüzlü öğrencilere sevinç ile bakıyordu.Sandığından daha iyi ilerliyordu.İngilizce telafuzu biraz güçlenmiş gibiydi.Aam yine de içten içe hata yapmamak için dua ediyordu.
Hey soul sister, ain't that Mr. Mister on the radio, stereo, the way you move ain't fair, you know!
Hey soul sister, I don't want to miss a single thing you do...tonight
Hey, hey,hey
Just in time, I'm so glad you have a one-track mind like me
You gave my life direction, a game show love connection we can't deny
I'm so obsessed, my heart is bound to beat right out my untrimmed chest
I believe in you, like a virgin, you're Madonna, and I'm always gonna wanna blow your mind
Alkışlarıyla eşlik ediyordu şarkıya.Sınıftan gelen uğultu da ona eşlik edenlerin olduğunu gösteriyordu.Mutluydu evet.Bir an için yan tarafında duran öğretmenine baktı.O da başını sallayarak eşlik diyordu,bu hoşuna gitmişti,oldukça.
Hey soul sister, ain't that Mr. Mister on the radio, stereo, the way you move ain't fair, you know!
Hey soul sister, I don't want to miss a single thing you do...tonight
The way you can cut a rug, watching you's the only drug I need
So gangsta, I'm so thug, you're the only one I'm dreaming of
You see, I can be myself now finally, in fact there's nothing I can't be
I want the world to see you be with me
Yine en çok hoşlandığı bölümü yani nakaratta heycanla söylemişti.İçinin kıpır kıpır olduğu doğruydu.Derse iyi ki daha fazla geç kalmamıştıyoksa bu zevkten mahrum kalma ihtimali olabilirdi.
Hey soul sister, ain't that Mr. Mister on the radio, stereo, the way you move ain't fair, you know!
Hey soul sister, I don't want to miss a single thing you do tonight,
Hey soul sister, I don't want to miss a single thing you do...tonight
Hey, hey,hey
Tonight
Hey, hey,hey
Tonight
Hızlı bir şekilde akıp geçmişti şarkı süreci.Yüzündeki mutluluk anlaşılırdı.İyi bir not alamasa bile en azından kendisi emmnundu.Sınıftan gelen küçük alkış seslerini duyabiliyordu.Memnunluk ifadesi daha da büyüdü.sınıfa göz atıp boş bir yerin olup olmdığına baktı.Tahminen ondan bir önce söyleyen emonun yanındaki sıra boştu.Hızlı adımlarla yerine geçti.
Cha Mao Goom- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 87
Yaş : 29
Lakap : Gum.Ciklet
Geri: [ŞAN VE SES EĞİTİMİ] DERS 1
Dong Hyun'un yanından ayrılmış, koşarak müzik odasına doğru ilerliyordu. Biliyordu, sevgilisinin yanında bu kadar fazla vakit geçirmemeliydi. Ama nafile. Ne olursa olsun sürekli -neredeyse her tenefüs- sevgilisi onun yanına geliyor ve bahçeye çıkıyorlardı -bazende kantine- Sürekli onunla olmasının sebebini ne kendisine nede sevgilisine suç olarak atabilirdi. Her ne kadar bu işin içinde suç aramaya kalksa da bulamayacağına adı kadar emindi. Çünkü onları birbirine bağlayan bir şey vardı. Görünmez ip yada misina gibi bir şey. Bu ip sürekli onları birbirine çekiyor ve ayrılmamalarını sağlıyordu. Bu yüzden birçok derse geç kalıyor, ihtiyaçlarını -özellikle lavabo- karşılıyamıyor bu yüzden de sürekli derslerde verimsizleşiyordu. Bunun farkında olsa da, bunun üstesinden gelemiyordu. Hem ailesi -özellikle abisi- öğrenmediği sürece bir sorun çıkmazdı. Böyle umuyordu. Ve ailesinin öğrenmemesi için her şeyi yapabilirdi. Bu yüzden elinden geldiğince sınavlarından yüksek not alarak bu açığını kapamaya çalışıyordu -her ne kadar zor olsa da-
Ne zamandır koştuğunu bilmiyordu. Bildiği tek şey sınava vaktinde girmek ve müzik seçimini hızlı ve kolayca yapmaktı. Aslında söylemek istediği bir tek şarkı vardı. Bbri bba bbri bbe. İsmi her ne kadar garip olsa da, sesini en iyi yansaıtabilidiği vede şarkı sözlerini en çok sevdiği şarkıydı. Günde neredeyse sürekli bu şarkıyı mırıldanırdı. Yatarken, kitap okurken yada ders çalışırken bu şarkıyı dinlerdi hep. Şarkı ne kadar tempolu olsa da -yada ona öyle gelse de- bu şarkıyı çok seviyordu. Ve bu şarkının, hocanın yazdığı listede olmasını umuyordu. Tek istediği bu şarkının listede olmasıydı. Olmasa bile hocaya yalvaracağını düşünüyordu. Derin bir nefes aldı ve asılı olan panonun önünde durdu. Birbirine karışan turuncumsu kırmızı saçlarını düzeltti. Hızlı hareketlerle çantasının içinden kalem çıkarmaya çalışıyordu. Elleri sürekli birbirine dolanıyordu ve bu onun hareket etmesini zorlaştırıyordu. Çantasının içinden çıkardığı siyah uçlu kalemini parmaklarının arasına almadan önce ucunu açtı. Şarkının olmasını umut ediyordu. Sınıfa girdiğinde gayet geç kaldığı ortaya çıkıyordu. Terlemiş ve kıpkırmızı olmuş, geç kalmanın verdiği utançla yüzü daha da kırmızı olmuştu. Islanmış bir domates gibiydi yüzü. Kafasını öne eğerek öğretmeni selamladı. ''Geç kaldığım için özür dilerim öğretmenim'' Kırmızı olan yüzü daha da kızarıyordu. ''Panoda sadece bir tane şarkı kaldı. Şarkıyı bildiğini umut ediyorum. Şimdi hemen çantanı koy ve şarkıyı söylemeye başla. Panoya doğru döndü. Şu an sevinçten uçabilirdi. Panoda kalan tek şarkı, söylemeyi istediği şarkıydı.Gerçekten! Ne kadar şanslıydı. Bir an için özel olduğunu hissetti. Sınıfın arkasına doğru ilerleyerek arka sıralardan birine çantasını koydu. Ceketini çıkarıp askılığa asmıştı. Tanrı aşkına! ne kadar da sıcaktı Ellerini yel gibi kullanarak serinlemeye çalışıyordu. Hoş bu konuda pek yetenekli değildi. Çantasını açtı. İçi tamamen karmakarışık olan çantasının içinden selpak mendil paketini bulmak pek kolay olmamıştı. Eline aldığı peçeteyle hızlıca yüzünü temizledi. Kıpkırmızı olan yüzü, kırmızı rengini terkedip eski haline dönmeye başlamıştı. Anlındaki ve yanaklarındaki terleri sildi. Elindeki kağıdı sıkıca tutuyordu. Ya başaramazsa? Kafasını salladı. Böyle düşünmemeliydi. Yapabilirdi. Öğretmenin yanına geldi. Mikrofonu eline alarak ortaya doğru yürüdü. Son bir kez öğretmene baktı. Başıyla başlamasını onayladı. Boğazını temizledi. Fon müziğinin başlaması, heyecanlanmasına neden olmuştu. Derince bir nefes aldı ve mikrofonu sıkıca tutarak, ağzına doğru götürdü. Ne ağzının dibindeydi nede ağzından çok uzaktı. Olması gereken mesafedeydi. Fon müziği, sözlerin başladığı kısma geldiğinde hiç beklemeden söylemeye başladı.
Bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, bbi ri bba bba
Bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, back back back back back
Bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, bbi ri bba bba
Bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, back back back back back
Şarkının hazasına girmek onun için pek uzun sürmemişti. İstediği şarkının ona kalmasının verdiği mutlulukla şarkıya adapte olması çok hızlı ve çok kolay olmuştu. Hem şarkının giriş kısmını çok seviyordu. Birbiri ardına gelen b
ler ve r'ler, şarkıyı biraz zorlaştırsa da, onun içi rahattı. Vede rahat olmalıydı. Eliyle tuttuğu ritme devam ediyordu. Solo şarkı söylemek büyük bir zevkti. Gülen bir suratla şarkının geri kalanını söylemeye koyuldu.
Ani museun ireon iri da aldaga moreul irida igeon jinri ingeoda
Seul peumdo gippeumdo eobtneun got jomdeo hwak gado tari anna neun yeogi
Mworago malhaeya hana (ah ah ah) I museo un neoye bad, bad dream mariya
Malhamyeon itgineun hana (ah ah ah) na sashireun ggae eonago shipdago mariji
Şu ana kadar detone olmamıştı. Yada şarkı sözlerini karıştırmamıştı. İlk heyecanından eser yoktu. Sadece söylüyordu. Kendisini Hyo Jin yerine koymuştu adeta. Göz kapaklarının kapandığını hissetti. Gözleri kapalıyken şarkı söylemesi daha kolaydı. Ona bakan gözlerin, onu rahatsız etmesini engelliyordu.
Jichin saramdeul naegero jichin yeonghoneul naege jwo
Ji ungo shipeun modeun gieokeul jiwo julgge
What you want boy, what you want girl
Nareul ideobwa, nae aneda neoreul matgyeobwa
Bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, bbi ri bba bba
Bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, back back back back back
Bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, bbi ri bba bba
Bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, back back back back back
Tekrardan bbri bba yerine yani nakarat bölümüne geldiğinde hiç zorlanmamıştı. Ardı arkası kesilmeyen b'ler ve r'ler onu artık zorlamıyordu. Temposunu düşürmemişti. Düşürmemeliydi de.
Begin the show time, be in the red sun, nappeun gaseumi meolli nara ganta
Begin the show time, be in the red sun, dubeon dashineun saranghal su eobtda
Neuggimi ogineun hana (ah ah ah)
Nae mari mwonjineun ana (ah ah ah) na sashireun dora gago shipdago mariji
Belkide şarkıda en sevdiği bölüm burasıydı. Ve kendini kaybettiği yerde burası olmuştu. Gözlerini açtığında dans hareketlerinin sözlerine eşlik ettiğini gördü. Hoş, dansı biraz kötü olsa da, bu şarkının karografisini ezbere biliyordu. Bozuntuya vermedi.
Jichin saramdeul naegero jichin yeonghoneul naege jwo
Ji ungo shipeun modeun gieokeul jiwo julgge
What you want boy, what you want girl
Nareul ideobwa, nae aneda neoreul matgyeobwa
Şarkının bitmesine sadece nakarat bölümü kalmıştı. Bozuntuya vermeden devam ediyordu. Ona bakan gözleri yada eşlik eden sesleri duyunca vede göründe neşesi yerine gelmişti. Aralarında bu şarkıyı bilenlerin olması heycanının en aza indirmesine neden olmuştu.
Bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, bbi ri bba bba
Bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, back back back back back
Bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, bbi ri bba bba
Bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, back back back back back
Son kez nakaratı söylerken, sözlere eşlik eden dansın ve birkaç arkadaşının da desteğiyle yada kendisine eşlik etmesiyle şarkı son bulmuştu. Ne kadar da çabuk geçmişti. Şarkıyı söylerken rahat olmanın verdiği duyguyu tadabildiği için şanslıydı. Vede bu şarkıyı söyleyebildiği için. Belkide artık derslere geç kalmamalıydı. Eğer bu şarkının kapılmış olması ve bilmediği bir şarkıyı söylemesi halinde çok düşük not alabilirdi. Hoş, bu şarkıyı söyleyince de çok yüksek not alacağından emin değildi. Geçer not alsaydı yeterdi. Mikrofonu öğretmenin yanına bırakıp hızlı adımlarla arka sıraya doğru ilerledi. Yan sırada ismin ISEEYOU'dan hatırladığı kız vardı. Sırasına oturdu ve elindeki buruşmaya yüz tutmuş kağıdı masanın üstüne bıraktı.
Ne zamandır koştuğunu bilmiyordu. Bildiği tek şey sınava vaktinde girmek ve müzik seçimini hızlı ve kolayca yapmaktı. Aslında söylemek istediği bir tek şarkı vardı. Bbri bba bbri bbe. İsmi her ne kadar garip olsa da, sesini en iyi yansaıtabilidiği vede şarkı sözlerini en çok sevdiği şarkıydı. Günde neredeyse sürekli bu şarkıyı mırıldanırdı. Yatarken, kitap okurken yada ders çalışırken bu şarkıyı dinlerdi hep. Şarkı ne kadar tempolu olsa da -yada ona öyle gelse de- bu şarkıyı çok seviyordu. Ve bu şarkının, hocanın yazdığı listede olmasını umuyordu. Tek istediği bu şarkının listede olmasıydı. Olmasa bile hocaya yalvaracağını düşünüyordu. Derin bir nefes aldı ve asılı olan panonun önünde durdu. Birbirine karışan turuncumsu kırmızı saçlarını düzeltti. Hızlı hareketlerle çantasının içinden kalem çıkarmaya çalışıyordu. Elleri sürekli birbirine dolanıyordu ve bu onun hareket etmesini zorlaştırıyordu. Çantasının içinden çıkardığı siyah uçlu kalemini parmaklarının arasına almadan önce ucunu açtı. Şarkının olmasını umut ediyordu. Sınıfa girdiğinde gayet geç kaldığı ortaya çıkıyordu. Terlemiş ve kıpkırmızı olmuş, geç kalmanın verdiği utançla yüzü daha da kırmızı olmuştu. Islanmış bir domates gibiydi yüzü. Kafasını öne eğerek öğretmeni selamladı. ''Geç kaldığım için özür dilerim öğretmenim'' Kırmızı olan yüzü daha da kızarıyordu. ''Panoda sadece bir tane şarkı kaldı. Şarkıyı bildiğini umut ediyorum. Şimdi hemen çantanı koy ve şarkıyı söylemeye başla. Panoya doğru döndü. Şu an sevinçten uçabilirdi. Panoda kalan tek şarkı, söylemeyi istediği şarkıydı.Gerçekten! Ne kadar şanslıydı. Bir an için özel olduğunu hissetti. Sınıfın arkasına doğru ilerleyerek arka sıralardan birine çantasını koydu. Ceketini çıkarıp askılığa asmıştı. Tanrı aşkına! ne kadar da sıcaktı Ellerini yel gibi kullanarak serinlemeye çalışıyordu. Hoş bu konuda pek yetenekli değildi. Çantasını açtı. İçi tamamen karmakarışık olan çantasının içinden selpak mendil paketini bulmak pek kolay olmamıştı. Eline aldığı peçeteyle hızlıca yüzünü temizledi. Kıpkırmızı olan yüzü, kırmızı rengini terkedip eski haline dönmeye başlamıştı. Anlındaki ve yanaklarındaki terleri sildi. Elindeki kağıdı sıkıca tutuyordu. Ya başaramazsa? Kafasını salladı. Böyle düşünmemeliydi. Yapabilirdi. Öğretmenin yanına geldi. Mikrofonu eline alarak ortaya doğru yürüdü. Son bir kez öğretmene baktı. Başıyla başlamasını onayladı. Boğazını temizledi. Fon müziğinin başlaması, heyecanlanmasına neden olmuştu. Derince bir nefes aldı ve mikrofonu sıkıca tutarak, ağzına doğru götürdü. Ne ağzının dibindeydi nede ağzından çok uzaktı. Olması gereken mesafedeydi. Fon müziği, sözlerin başladığı kısma geldiğinde hiç beklemeden söylemeye başladı.
Bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, bbi ri bba bba
Bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, back back back back back
Bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, bbi ri bba bba
Bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, back back back back back
Şarkının hazasına girmek onun için pek uzun sürmemişti. İstediği şarkının ona kalmasının verdiği mutlulukla şarkıya adapte olması çok hızlı ve çok kolay olmuştu. Hem şarkının giriş kısmını çok seviyordu. Birbiri ardına gelen b
ler ve r'ler, şarkıyı biraz zorlaştırsa da, onun içi rahattı. Vede rahat olmalıydı. Eliyle tuttuğu ritme devam ediyordu. Solo şarkı söylemek büyük bir zevkti. Gülen bir suratla şarkının geri kalanını söylemeye koyuldu.
Ani museun ireon iri da aldaga moreul irida igeon jinri ingeoda
Seul peumdo gippeumdo eobtneun got jomdeo hwak gado tari anna neun yeogi
Mworago malhaeya hana (ah ah ah) I museo un neoye bad, bad dream mariya
Malhamyeon itgineun hana (ah ah ah) na sashireun ggae eonago shipdago mariji
Şu ana kadar detone olmamıştı. Yada şarkı sözlerini karıştırmamıştı. İlk heyecanından eser yoktu. Sadece söylüyordu. Kendisini Hyo Jin yerine koymuştu adeta. Göz kapaklarının kapandığını hissetti. Gözleri kapalıyken şarkı söylemesi daha kolaydı. Ona bakan gözlerin, onu rahatsız etmesini engelliyordu.
Jichin saramdeul naegero jichin yeonghoneul naege jwo
Ji ungo shipeun modeun gieokeul jiwo julgge
What you want boy, what you want girl
Nareul ideobwa, nae aneda neoreul matgyeobwa
Bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, bbi ri bba bba
Bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, back back back back back
Bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, bbi ri bba bba
Bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, back back back back back
Tekrardan bbri bba yerine yani nakarat bölümüne geldiğinde hiç zorlanmamıştı. Ardı arkası kesilmeyen b'ler ve r'ler onu artık zorlamıyordu. Temposunu düşürmemişti. Düşürmemeliydi de.
Begin the show time, be in the red sun, nappeun gaseumi meolli nara ganta
Begin the show time, be in the red sun, dubeon dashineun saranghal su eobtda
Neuggimi ogineun hana (ah ah ah)
Nae mari mwonjineun ana (ah ah ah) na sashireun dora gago shipdago mariji
Belkide şarkıda en sevdiği bölüm burasıydı. Ve kendini kaybettiği yerde burası olmuştu. Gözlerini açtığında dans hareketlerinin sözlerine eşlik ettiğini gördü. Hoş, dansı biraz kötü olsa da, bu şarkının karografisini ezbere biliyordu. Bozuntuya vermedi.
Jichin saramdeul naegero jichin yeonghoneul naege jwo
Ji ungo shipeun modeun gieokeul jiwo julgge
What you want boy, what you want girl
Nareul ideobwa, nae aneda neoreul matgyeobwa
Şarkının bitmesine sadece nakarat bölümü kalmıştı. Bozuntuya vermeden devam ediyordu. Ona bakan gözleri yada eşlik eden sesleri duyunca vede göründe neşesi yerine gelmişti. Aralarında bu şarkıyı bilenlerin olması heycanının en aza indirmesine neden olmuştu.
Bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, bbi ri bba bba
Bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, back back back back back
Bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, bbi ri bba bba
Bbi ri bba bba, bbi ri bba bba, back back back back back
Son kez nakaratı söylerken, sözlere eşlik eden dansın ve birkaç arkadaşının da desteğiyle yada kendisine eşlik etmesiyle şarkı son bulmuştu. Ne kadar da çabuk geçmişti. Şarkıyı söylerken rahat olmanın verdiği duyguyu tadabildiği için şanslıydı. Vede bu şarkıyı söyleyebildiği için. Belkide artık derslere geç kalmamalıydı. Eğer bu şarkının kapılmış olması ve bilmediği bir şarkıyı söylemesi halinde çok düşük not alabilirdi. Hoş, bu şarkıyı söyleyince de çok yüksek not alacağından emin değildi. Geçer not alsaydı yeterdi. Mikrofonu öğretmenin yanına bırakıp hızlı adımlarla arka sıraya doğru ilerledi. Yan sırada ismin ISEEYOU'dan hatırladığı kız vardı. Sırasına oturdu ve elindeki buruşmaya yüz tutmuş kağıdı masanın üstüne bıraktı.
Lee Ae Cha- III. Sınıf | Koro Başkanı
- Mesaj Sayısı : 214
Yaş : 30
Lakap : sexyangel
Geri: [ŞAN VE SES EĞİTİMİ] DERS 1
Wang Mei Jia :: Her zamanki gibi beni hiç şaşırtmadın,harika bir parça ve harika bir ses.Performansın oldukça etileyiciydi,fakat sanki bir kısımda dikkatin dağılmıştı.Bundan sonra direkt olarak şarkıya adapte ol.Sadece iyi bir performans sergilemeyi düşün.Puanın 9.Tebrikler!
Choi Pan Dayang :: İyi ilerliyorsun,dinleyicilerle daha fazla göz teması kurmanı öneririm.Duyguları iletmeni kolaylaştırır.Puanın 6.Tebrikler!
Ham Ji Eun-Kim Hye Shi :: Güzel bir düetti.Beni rep kısımları ilgilendirmese bile cidden etkilendim.Her neyse.Puanınız 7.Tebrikler!İyi iş çıkardınız.
Jang Hyun Jae :: Keyifle dinledim.Şarkıya kendini kaptırman gitti özellikle hoşuma.Puanın 8.Tebrikler.
Woo Jong Jin :: Sesini herkesten gizlediğinden kötü bir sesin olduğunu tahmin ediyordum.Beni yanıttın.Şarkıyla uyumun iyiydi,küçük bir kaç hata harincinde iyi bir performanstı.Puanın 8.Tebrikler!
Cha Mao Goom :: Şarkıyı söylerken aldığın zevk yüzünden okunuyordu.Bu tam da benim bir öğrenciden istediğim şey.Eğlenceli bir performanstı.Puanın 9.Tebrikler!Daha iyi olacağına eminim.
Lee Ae Cha :: Eğlenceli bir şarkı.Performansın güzeldi.Karışıklık olur sanıyordum,beni yanılttın.Puanın 7.Tebrikler!
Choi Pan Dayang :: İyi ilerliyorsun,dinleyicilerle daha fazla göz teması kurmanı öneririm.Duyguları iletmeni kolaylaştırır.Puanın 6.Tebrikler!
Ham Ji Eun-Kim Hye Shi :: Güzel bir düetti.Beni rep kısımları ilgilendirmese bile cidden etkilendim.Her neyse.Puanınız 7.Tebrikler!İyi iş çıkardınız.
Jang Hyun Jae :: Keyifle dinledim.Şarkıya kendini kaptırman gitti özellikle hoşuma.Puanın 8.Tebrikler.
Woo Jong Jin :: Sesini herkesten gizlediğinden kötü bir sesin olduğunu tahmin ediyordum.Beni yanıttın.Şarkıyla uyumun iyiydi,küçük bir kaç hata harincinde iyi bir performanstı.Puanın 8.Tebrikler!
Cha Mao Goom :: Şarkıyı söylerken aldığın zevk yüzünden okunuyordu.Bu tam da benim bir öğrenciden istediğim şey.Eğlenceli bir performanstı.Puanın 9.Tebrikler!Daha iyi olacağına eminim.
Lee Ae Cha :: Eğlenceli bir şarkı.Performansın güzeldi.Karışıklık olur sanıyordum,beni yanılttın.Puanın 7.Tebrikler!
Nam Sun Woo- Şan & Ses Eğitimi Öğretmeni
- Mesaj Sayısı : 45
Yaş : 39
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz