it's been a long time
2 posters
IMAGINE :: >> ANYANG SANAT LİSESİ :: BAHÇE :: AVLU
1 sayfadaki 1 sayfası
it's been a long time
zaman: okulun ilk günü
* geçmişe ait rp *
* geçmişe ait rp *
Okul bahçesinden içeriye girdiği an omuzlarına bütün gerginliğinin bindiğini hissetti. Etraftaki öğrenci topluluğuna bakmadan edemiyordu. Baktıkça kendi lisesini hatırlıyordu aslında. Fazlasıyla eğlenceli, inişli çıkışlı bir lise hayatı gerçirmişti. Hani derler ya küçük yaşta olgunlaştı diye, bu söz tamamen Weo'ya uyuyordu. Pantolonunun cebindeki ellerini çıkardı. Hafif esen rüzgar, birbirlerini gören öğrencilerin verdikleri tepkiler... Buna rağmen yüzünde duygusuz bir ifade vardı. Donuktu kısaca. Bakışları, mimikleri. Hiçbir şekilde açık vermiyordu. Yanından geçen kız öğrencilerin kendisi hakkında konuştuklarını duyar gibiydi. Yeni öğretmen olmanın zararlarıydı bunlar. Vücuduna salgılanan nikotin isteğiyle birlikte yutkundu. Okula yaklaşmadan önce içmesi gerekirdi ya da okulda kuytu bir yer bulmalıydı. Ceketinin kollarını aşağıya doğru çekiştirdi biraz. Müdürle yaptığı anlaşmaya göre dövmelerinin görünmemesi gerekiyordu öyle değil mi? Öğretmenlik ve saçma kuralları. Pfft. Henüz bahçedeki yolu yarılamamışken çalan zil ile birlikte bizon sürüsü gibi okulun içine koşuşturan öğrencileri izliyordu fakat anlık gördüğü şeyle birlikte ürperdi. Kapıdan içeriye giren çocuk Jay'e benziyordu. Yani, öğrenci. Sadece Jay'in biraz daha yapılı hali gibiydi. O aklına geldikçe içinde bir şeylerin yok olduğunu hissediyordu. Deli gibi özlemişti; ancak onu görmekten ölesiye korkuyordu. Gerçi karşılaşma ihtimalleri kaçtı ki? İmkansız. I miss you Jay. İçinden söylediği cümlenin ardından adımlarını hızlandırdı. Avluya doğru ilerliyordu şimdi. Sağ elini kulağının arkasına götürdü. Ne zaman o aklına gelse, dövmesine dokunmadan edemiyordu.
Avludan içeriye girince etrafına bakındı. Gürültüden dolayı rahatsız olmuştu. Veletler. Boş bakışlarıyla etrafına bakınıyordu. Okulu daha önce gezmemenin getirdiği gerginliği hissediyordu. Hafifçe önüne eğik olan başını kaldırdığında karşılaştığı bir çift göz ile birlikte stun yemişti resmen. Kelimeler boğazında düğümleniyordu. Nefesi kesilmişti. Soğuk terler döküyordu şu an. Tüyleri ürpermiş, ne yapacağını bilemez halde öylece dona kalmıştı. "Jae Ki." Dudaklarından fısıltı halinde dökülen kelimeler bedenine bin tane hançerin saplanmasına neden oluyordu. Karnına ağrılar giriyor, ne yapacağını bilemez halde onun gözlerine bakmaya devam ediyordu. N-Nasıl? Görüşü bulanıklaşıyordu. Gözlerinin dolmuştu üstelik. Bu kadar duygusal birisi olmamasına rağmen, onu görünce duygu karmaşası yaşamıştı. Şaşkınlık, hüzün, aşk, sevgi, mutluluk, anılar... Hepsi bir araya gelince duygularını allak bullak etmişti. Gözleri onun gözlerinde kaybolmadan önce bakışlarını kaçırdı. Dünya durmuştu sanki. Eli ayağı titriyordu. Yıllar önce yaptığı gerizekalılığın sonucu olmuştu bunlar hep. Ama, bütün bu davranışları onun iyiliği için değil miydi? Weo'ya göre öyleydi. Onun daha düzgün bir hayatının olması için kaçmıştı ya ondan. Kendisi gibi pislik bir herifle takılmasını istemediği için yapmıştı her şeyi. Şimdi ise, tam anlamıyla vicdan azabı çekiyordu. Beyninin bir böcek tarafından kemirildiğini hissediyor, ensesinden yukarıya doğru başı uyuşuyordu. Nasıl olur? Tekrar yineledi kendi kendine soruyu. Gözlerini kapattı yavaşça. Hiçbir şey göremiyordu zaten. Dolan gözlerini saklamak istercesine küçük bir çocuk gibi başını çevirdi. Adımları aksi yönüne doğru yönelmişti. Neden gidiyordu, neden ondan kaçıyordu hiçbir fikri yoktu. Yalnızca, onun yüzüne bakamayacağını biliyordu ve tek istediği şey biraz temiz hava alıp daha sonra intihar falan etmekti.
Avludan içeriye girince etrafına bakındı. Gürültüden dolayı rahatsız olmuştu. Veletler. Boş bakışlarıyla etrafına bakınıyordu. Okulu daha önce gezmemenin getirdiği gerginliği hissediyordu. Hafifçe önüne eğik olan başını kaldırdığında karşılaştığı bir çift göz ile birlikte stun yemişti resmen. Kelimeler boğazında düğümleniyordu. Nefesi kesilmişti. Soğuk terler döküyordu şu an. Tüyleri ürpermiş, ne yapacağını bilemez halde öylece dona kalmıştı. "Jae Ki." Dudaklarından fısıltı halinde dökülen kelimeler bedenine bin tane hançerin saplanmasına neden oluyordu. Karnına ağrılar giriyor, ne yapacağını bilemez halde onun gözlerine bakmaya devam ediyordu. N-Nasıl? Görüşü bulanıklaşıyordu. Gözlerinin dolmuştu üstelik. Bu kadar duygusal birisi olmamasına rağmen, onu görünce duygu karmaşası yaşamıştı. Şaşkınlık, hüzün, aşk, sevgi, mutluluk, anılar... Hepsi bir araya gelince duygularını allak bullak etmişti. Gözleri onun gözlerinde kaybolmadan önce bakışlarını kaçırdı. Dünya durmuştu sanki. Eli ayağı titriyordu. Yıllar önce yaptığı gerizekalılığın sonucu olmuştu bunlar hep. Ama, bütün bu davranışları onun iyiliği için değil miydi? Weo'ya göre öyleydi. Onun daha düzgün bir hayatının olması için kaçmıştı ya ondan. Kendisi gibi pislik bir herifle takılmasını istemediği için yapmıştı her şeyi. Şimdi ise, tam anlamıyla vicdan azabı çekiyordu. Beyninin bir böcek tarafından kemirildiğini hissediyor, ensesinden yukarıya doğru başı uyuşuyordu. Nasıl olur? Tekrar yineledi kendi kendine soruyu. Gözlerini kapattı yavaşça. Hiçbir şey göremiyordu zaten. Dolan gözlerini saklamak istercesine küçük bir çocuk gibi başını çevirdi. Adımları aksi yönüne doğru yönelmişti. Neden gidiyordu, neden ondan kaçıyordu hiçbir fikri yoktu. Yalnızca, onun yüzüne bakamayacağını biliyordu ve tek istediği şey biraz temiz hava alıp daha sonra intihar falan etmekti.
Kim Weon Ki- Çince Öğretmeni
- Mesaj Sayısı : 35
Geri: it's been a long time
Okuldaki dördüncü yılına çoktan girmişti bile. İlk öğrencilerini geçen yıl mezun etmişti birer birer. Oysa ki onları hiçbir zaman unutmayacaktı öğretmenlik hayatı boyunca. Nasıl unutabilirdi ki? Onlarla çocuk diye dalga geçerken, onları arkadaşı gibi görürken, onları mezun ederken onları olgunlaşmış ve gerçek bireyler olduklarını gördüğünde fazlasıyla duygulanmıştı. Üstelik öğretmenlik için tüm geçmişteki hatalarını geride bırakan birisi olarak bu fedakarlığının meyvesini en sevilen öğretmen olmak ile almıştı. Yıl sonu öğrencilerin etrafında dört dönmesini asla unutamayacaktı. Bu yıl ise yeni gelenlerin nasıl kişiler olacağını merak ediyordu sadece. Üç sınıf okutmuş olmasına rağmen bir tanesini mezun etmişti. Duygulanmaktan çok gururlanmıştı onlarla. Tam altı yıl oluyordu ondan ayrılalı. Kimden bahsettiğini biliyordu zihni. Kalbi reddetmeye çalışsada okulun ilk gününde karşılaştığı yeni küçük rapçilerini gördüğünde aklından ilk geçen o olmuştu yine. Buruk bir gülümsemeyle küçük rapçilerini tanımaya çalışıyordu elindeki dosyası yardımıyla. İsimlerini soruyor, başlarını okşuyor ve ailelerini sorguluyordu. Geçen yılki öğrencilerinden hala kendi sınıfında olanları da toplamış ve yardımcısını seçmişti bile. Gülümsedi tekrardan. Onların yanından ayrılırken elindeki dosyasını yanında getirmişti. Çocuk sesleri eve döndüğünde başında ağrı kalmasına sebep olsa da şu an hoşuna gidiyordu.
Küçük rapçilerini geride bırakırken yüzündeki buruk gülümseme yerini nostaljik bir bakışa bırakmıştı. Özlemişti onu. Her yılın belirli günleri daha fazla özlüyordu sadece. Onun için ölmeyi göze aldığı adam, kendisi için onunla kalmayı göze alamamıştı. Hayal kırıklığı değildi bu Jay için. Daha çok terkedilmişlikti, yarı yolda bırakılmış gibi hissediyordu kendisini. Bu konuda yorum yapmak bile istemiyordu. Çenesini sıkmıştı gergin olduğu için. Öğrenciler sınıflarına dağılırken yavaş yavaş, o diğer öğretmenlerin aksine avluya gitmek ve biraz hava almak istemişti. Ne zaman morali bozulsa ağaçların altına atardı kendisini. Yardımı dokunduğu söylenemezdi, buna rağmen küçük şeylerle kendisini tatmin eder olmuştu. Yere bakıp yürürken dört- beş adım önünden gelen ayak sesleri ile başını kaldırdı. Aralarında beş metre olmasına rağmen fazla yakınlarmış gibi hissetmişti. Donup kalmıştı öylece. Çok değişmişti kesinlikle. Öylesine değişmişti ki... Gözlerini kapadı bir saniyeliğine. Tık. Kalbinin durduğunu hissetmişti. Bir saniyeliğine kalbi durmuştu, gözlerini açtığında fazlasıyla acıyarak atmaya devam etti. O karşısında duruyordu şimdi. Her ne kadar değişmiş olursa olsun onun gözlerindeki bakışı yıllar bile değiştirememişti. Onun hissettirdiklerini yıllar önce tanıdığı görünümünün aksine karşısında duran yüz bile değiştirememişti. Bunca yıl sonra onu gördüğünde nasıl hissedeceğini düşünmüştü daha önce. Belki de artık sevmiyorumdur. Kendisini kandırmıştı. Kaybolmasının üstünden yıllar geçmesine rağmen hislerinin aynı tazeliği koruyor olması şaşırtıcıydı. Bir insan bu kadar süre aşık kalabilir mi? Buna inanmıyorum. Ancak olanlar açık ve net bir şekilde ortadaydı.
Onun sarı saçlarının çok yavaş bir şekilde dalgalandığını gördüğünde kalbi tekrar sert bir şekilde attı. Onun bu okulda ne işi olduğunu bile düşünmemişti. Sadece orada, karşısında durması bile sorgulamaması için yeter artardı. Özellikle son yıllarda gözünde iyice hayalet olmuşken onu karşısında görmek bile değiştirmişti düşüncelerini. Yüzündeki gülümseme kaybolmuş, yerini hüzün ve kırgınlık dolu, sert bakışlara bırakmıştı. Kızgındı, hesap vermesini bekliyordu. Kırgındı, arkada bırakılmıştı. Üzgündü, sevdiği adamı kaybetmişti. " Weo. " diye mırıldandı dudakları. Arkasından esen sıcak bahar rüzgarı ile saçları hareket etmişti. Gözlerini kıstı yavaşça. Onu kolları arasına almak istiyordu. Bir daha kaçamayacağı bir şekilde onu hapsetmek ve kendisinin yapmak istiyordu. Ancak yapamazdı. Yıllar onu değiştirmiş olabilirdi, o artık bir yabancı olmuş olabilirdi. Onu arkasını dönerken gördüğünde gözlerini yine bir saniyeliğine kapadı. Beyni ve kalbi paralel bir şekilde çalışmıyordu artık. Onun adımlarını izliyordu adımları. Onca yıl aradığı adamı bir daha kaybetmek gibi bir niyeti yoktu. Farklı bir hayatı olabilirdi belki. Umrunda değildi. Weo, Jay' e aitti. Bu bir söz değil, bir yemin, bir kuraldı. Nereye giderse gitsin o her zaman Jay' in tek değerlisi olacaktı. Jay' in sevgilisi, Jay' in tek varlığı, Jay' in ailesi. O Jay' in herşeyi olmuştu, hayatının ortasına oturmuş ve kalkmamaya yemin etmişti. Şimdi sıra ondaydı, belki de değişmiş olan hayatının ortasına kendisini zincirleyecek ve onun kalbindeki yerini aldıktan sonra bile oradan kalkmayacaktı.
Küçük rapçilerini geride bırakırken yüzündeki buruk gülümseme yerini nostaljik bir bakışa bırakmıştı. Özlemişti onu. Her yılın belirli günleri daha fazla özlüyordu sadece. Onun için ölmeyi göze aldığı adam, kendisi için onunla kalmayı göze alamamıştı. Hayal kırıklığı değildi bu Jay için. Daha çok terkedilmişlikti, yarı yolda bırakılmış gibi hissediyordu kendisini. Bu konuda yorum yapmak bile istemiyordu. Çenesini sıkmıştı gergin olduğu için. Öğrenciler sınıflarına dağılırken yavaş yavaş, o diğer öğretmenlerin aksine avluya gitmek ve biraz hava almak istemişti. Ne zaman morali bozulsa ağaçların altına atardı kendisini. Yardımı dokunduğu söylenemezdi, buna rağmen küçük şeylerle kendisini tatmin eder olmuştu. Yere bakıp yürürken dört- beş adım önünden gelen ayak sesleri ile başını kaldırdı. Aralarında beş metre olmasına rağmen fazla yakınlarmış gibi hissetmişti. Donup kalmıştı öylece. Çok değişmişti kesinlikle. Öylesine değişmişti ki... Gözlerini kapadı bir saniyeliğine. Tık. Kalbinin durduğunu hissetmişti. Bir saniyeliğine kalbi durmuştu, gözlerini açtığında fazlasıyla acıyarak atmaya devam etti. O karşısında duruyordu şimdi. Her ne kadar değişmiş olursa olsun onun gözlerindeki bakışı yıllar bile değiştirememişti. Onun hissettirdiklerini yıllar önce tanıdığı görünümünün aksine karşısında duran yüz bile değiştirememişti. Bunca yıl sonra onu gördüğünde nasıl hissedeceğini düşünmüştü daha önce. Belki de artık sevmiyorumdur. Kendisini kandırmıştı. Kaybolmasının üstünden yıllar geçmesine rağmen hislerinin aynı tazeliği koruyor olması şaşırtıcıydı. Bir insan bu kadar süre aşık kalabilir mi? Buna inanmıyorum. Ancak olanlar açık ve net bir şekilde ortadaydı.
Onun sarı saçlarının çok yavaş bir şekilde dalgalandığını gördüğünde kalbi tekrar sert bir şekilde attı. Onun bu okulda ne işi olduğunu bile düşünmemişti. Sadece orada, karşısında durması bile sorgulamaması için yeter artardı. Özellikle son yıllarda gözünde iyice hayalet olmuşken onu karşısında görmek bile değiştirmişti düşüncelerini. Yüzündeki gülümseme kaybolmuş, yerini hüzün ve kırgınlık dolu, sert bakışlara bırakmıştı. Kızgındı, hesap vermesini bekliyordu. Kırgındı, arkada bırakılmıştı. Üzgündü, sevdiği adamı kaybetmişti. " Weo. " diye mırıldandı dudakları. Arkasından esen sıcak bahar rüzgarı ile saçları hareket etmişti. Gözlerini kıstı yavaşça. Onu kolları arasına almak istiyordu. Bir daha kaçamayacağı bir şekilde onu hapsetmek ve kendisinin yapmak istiyordu. Ancak yapamazdı. Yıllar onu değiştirmiş olabilirdi, o artık bir yabancı olmuş olabilirdi. Onu arkasını dönerken gördüğünde gözlerini yine bir saniyeliğine kapadı. Beyni ve kalbi paralel bir şekilde çalışmıyordu artık. Onun adımlarını izliyordu adımları. Onca yıl aradığı adamı bir daha kaybetmek gibi bir niyeti yoktu. Farklı bir hayatı olabilirdi belki. Umrunda değildi. Weo, Jay' e aitti. Bu bir söz değil, bir yemin, bir kuraldı. Nereye giderse gitsin o her zaman Jay' in tek değerlisi olacaktı. Jay' in sevgilisi, Jay' in tek varlığı, Jay' in ailesi. O Jay' in herşeyi olmuştu, hayatının ortasına oturmuş ve kalkmamaya yemin etmişti. Şimdi sıra ondaydı, belki de değişmiş olan hayatının ortasına kendisini zincirleyecek ve onun kalbindeki yerini aldıktan sonra bile oradan kalkmayacaktı.
Choi Jae Ki- Rap Öğretmeni
- Mesaj Sayısı : 52
Lakap : Jay, Great Teacher Jay a.k.a GTJ
Geri: it's been a long time
Birbirine bastırdığı dişleri o kadar çok acımıştı ki, rahatlatmak için iki yana oynattı çenesini. Ne yapacağını bilemiyordu. Köşeye sıkışmıştı. Onun ayak seslerini duyuyordu arkasında. Zindana gönderilen bir köle gibi hissediyordu kendisini. O ise gardiyandı. Ağzından çıkacak en ufak cümlede köleyi öldürmek için tereddüt etmeyecek bir gardiyan. Yüzüne vuran rüzgar onu ayıltmaya yetmiyordu. Kelimeleri bir araya getirmekte zorlanıyordu özellikle. Onun kendisine iyice yaklaştığını fark ettiği an bedeninden kanı çekilmişti sanki. Nereye geldiğini bilmiyordu üstelik. Sol tarafında kalan ağaçların arasına girip kaybolmak istese de ayakları fikirlerine karşı koyarak biraz daha yavaşladı. Yutkundu. Durmuştu aniden. Hala kulağına ulaşan ayak sesleri karşısında bedeni zangır zangır titriyordu. Normalde korkusuz olmasına rağmen, söz konusu Jay olduğunda farkında olmadan bir kedi yavrusuna dönüşüyordu. Onun söylediği her şeye itaat ediyor, karşı çıkmayarak boyun eğiyordu. Şimdi, yine aynısı olacaktı. Üzerinde hissettiği sert bakışlarla yüzleşmek zorundaydı. Ellerini yumruk haline getirdi yüzünü ona çevirirken. Ne diyecekti? Ne diyebilirdi ki? Gözlerine bakmaya çekindiği için onun yüz hatlarında geziyordu ürkek bakışları. Lisedeyken var olan yumuşak siması daha sert hatlara bürünmüştü. Buna rağmen, kendisine bakarken hissettiği huzur duygusu tüm bedenini sarıp sarmalıyordu. Boynundaki dövmesine baktı. En son gördüğünde etrafında kızarıklıklar vardı, öyle değil mi? Yeni yaptırmıştı çünkü dövmesini. Kendi vücudundakiler geldi aklına bir an. Şu an görse o dövmeleri, ne diyeceğini kestiremiyordu. Değişmiş miydi? Belki. Muhtemelen. Peki ya kendisi? Hayır, asla. "Uzun zaman oldu." Titreyen bedeninin aksine sesi gayet net çıkmıştı. Oysa dokunsalar ağlayacak duruma gelmişti gözleri. Hala gözlerine bakamamıştı Jay'in. Ona baktıkça onu arzuluyordu. Kendisine asla itiraf edemese de bu adama ölesiye aşıktı. Çekinerek kaldırdı bakışlarını. Gözleri, onunkilerle buluştuğunda öleceğini hissetmişti.
Kim Weon Ki- Çince Öğretmeni
- Mesaj Sayısı : 35
Geri: it's been a long time
O durduğunda adımları da ona itaat ederek durmuştu. Ne düşünüyor olabilir? Pişman mı? Onu affedebilirim. Her zaman affederdi. Kendisine yumruk atsa da, kendisinden nefret ettiğini söylese de, çekip gitse de affederdi. Nasıl kızgın kalabilirdi ki ona? Sadece ondan çıkacak olan sözlere bakardı herşey. Sadece o sözcükleri bekliyordu karşısındaki değer verdiği yüzden. O durup arkasını döndüğünde dahi tepki vermemiş, orada öylece durmuştu. Ona hiçbir şey yapamazdı artık. Hiçbir şey diyemezdi, kızamazdı. O kadar boş hissediyordu ki kendisini, ona sarılmak ve hiç konuşmamak istiyordu. Uzun zaman olmuştu onun da dediği gibi. O kadar uzun bir zaman geçmişti ki ikisi ayrılalı, onun çehresi zihninden git gide silinmeye başlamıştı. Buna rağmen onu daha ilk gördüğü saniye tanıması işin dramatik yanıydı. " Biraz fazla uzun. " diye mırıldandı sert bir ses tonuyla. Asla açık vermiyordu kalbi ve vücudu. Her zaman olduğu gibi hala güçlü ve koruyucu Jay' di. Karşısındaki Weo' da hiç değişmemiş gibi görünüyordu. O hala benim Weo' m. Onun ses tonundan anlamıştı bunu. Onun yüzünün her mimiğini bilirdi, kendisini kandıramazdı. Gözlerine bakmıyor oluşu da hoşuna gitmiyordu. Onun gözlerine bakmak istiyordu uzun uzun. Onları herşeyden çok özlemişti. Ona doğru adım attığında Weo' nun geri çekildiğini görmesine rağmen durmadı. Adımlarına yavaş bir şekilde devam ederken onun önüne geldiğinde durdu. Boyu hala ondan uzundu, hala ondan yapılıydı. Elini kaldırdığında dahi onun nostaljik davranışlarını görebiliyordu. Ona ilk tecavüz ettiği zamanki gibi korkuyordu kendisinin elini kaldırmasından. Durmadı. İşaret parmağını onun çenesine koyarak başını kaldırdı. Gözlerinin içine bakmasını istiyordu. Bunu yapmaya hakkı vardı. Onun başını ufak bir hareketle kaldırırken yüzüne bakıyordu dikkatle. Değişen her noktasını bilmek istiyordu. " Neden? " Ses tonu hala değişmemiş olmasına rağmen sözünü vurgulamıştı. " Neredeydin? " Sorgulama tonundan çok yakınma gibiydi söyledikleri. Vücudu ona yakındı eskisi gibi. Onun sıcak hissini fazlasıyla özlemişti. " Seni özledim. " Sözlerinin neredeyse sadece sonu duyulmuştu. Gırtlağında durmuştu geri kalanı ise. Kaşları kıvrılmıştı acı ile. Kalbi fazlasıyla sertti bugün. Öyle ki vücudunda ağırlık yapıyordu git gide.
Choi Jae Ki- Rap Öğretmeni
- Mesaj Sayısı : 52
Lakap : Jay, Great Teacher Jay a.k.a GTJ
Geri: it's been a long time
Geçen her saniye varlığına inanmasa da tanrıya şükrediyordu. Canını ona bağışlıyordu çünkü. Boğazında kocaman bir taş var gibiydi. Bir tarafı kaçıp gitmek isterken diğer tarafı ona dokunmak, sıkıca sarılmak, kokusunu tekrar içine çekmek istiyordu. Saçları değişmişti. Boyatmıştı, koyulaştırmıştı. Garipsiyordu hala. Neden? Zihninde anons yapılıyormuş gibi sürekli olarak aynı soru turluyordu. Hem kendisine, hem ona yöneltiyordu üstelik soruyu. Terleyen avuç içlerinden rahatsız olsa da pek bir şey yapmadı fakat kendisine doğru atılan adımla birlikte gerilemişti. Korku duygusu tüm bedenini dalga dalga ele geçiriyordu şimdi. Bir iki adım geriye doğru gitse de onun adımları karşısında ufak kalmıştı. Onun gözlerine bakması için başını kaldırması gerekiyordu fakat yapmadı. Yapamıyordu çünkü. Bedeni, ona itaat etmiyordu. Kendisine doğru kalkan el karşısında ürpererek gözlerini kapattı. Bir yumruk veya okkalı bir tokat yiyeceğini biliyordu. Canını acıtacağını biliyordu. Daha önce de yapmıştı bunları. Gözleri sımsıkı kapalıyken çenesinde hissettiği sıcaklıkla birlikte bedenini ateş basmıştı. Jay... Çekinerek baktı onun gözlerine. Biraz önce kendisine sorduğu soru, şimdi onun dudaklarından dökülmüştü. Neden? Söyleyemezdi nedenini. Ona daha iyi bir hayat sağlamak için gittiğini söyleyemezdi. Susmakla yetindi sadece. Nereye gittiğini, neden gittiğini, neden öğretmen olduğunu... Asla bilmeyecekti bunları. Asla, söylemeyecekti. Kendi kendine söz vermişti zamanında. Onun ağzından çıkan her kelime karşısında gözleri onun dudaklarına kayıyor, ardından ise tekrar onun bakışlarıyla buluşuyordu. Özlendiğini duyunca ince kollarını onun boynuna dolamak istese de yapamadı. Kasıyordu tüm vücudunu. Yine de daha fazla dayanamayarak sol kolunu kaldırıp, çenesini havada tutan elini kavradı. Korkudan dolayı buz kesen elleri, onun sıcak teniyle buluşunca uyuşmuştu parmak uçları. Ona temas ettiği için heyecandan öleceğini hissediyordu. Kalbi yerinden çıkacak gibi atıyor, daha fazla dayanamayacağını belli ediyordu. Tuttuğu elini kendi yanağına doğru yaklaştırıp yasladı hafifçe. Ona dokunmak... Gözlerini kapattı. Böyle saatlerce durabilirdi: yanağı onun avucunun içinde, sol eli ise onun bileğinde. Üstündeki ceketinin sıyrıldığını ve bileğine kadar yoğun bir şekilde olan dövmesinin göründüğünün farkında bile değildi. Tek düşündüğü oydu. "Cevap veremem." Fısıltı halinde konuşmuştu. Sorduğu sorulara cevap veremezdi çünkü. "Bana asla neden gittiğimi ve nerede olduğumu sorma." Burnuna gelen tanıdık parfüm kokusu tüm hücrelerini uyuşturmakla meşguldü şu an. Gözlerini açıp onunkilere baktı. Yalvarıyordu bakışlarıyla ona. Kendisini sorgulamamasını, böyle kabul etmesini istiyordu yalnızca.
Kim Weon Ki- Çince Öğretmeni
- Mesaj Sayısı : 35
Geri: it's been a long time
Bunca yıl sonra o geri dönmüşken nasıl git diyebilirdi ki ona? Hayatından çıkmışken, onu yıllarca aramışken ve en umutsuzluğa düştüğü anda geri gelmişken ona nasıl zarar verebilirdi? Artık eski Jay değildi, ondan eser yoktu vücudunun zerrelerinde. Onun gibi iğrenç bir insan değildi. Karşısındaki Weo' nun aksine çok değişmişti her konuda. Daha olgun ve daha sertti artık. Yüzündeki gülümseme bile yavaşça alınıyordu kendisinden. Tanrının bir oyunu olduğunu düşünüyordu bunun. Sınanıyordu kesinlikle. Tanrım... Ne yapmamı istiyorsun? Ona dokunmamak için büyük bir çaba sarfediyordu. Onu iyi tanıyordu. İlk önce onun kollarına atlayacağını biliyordu bir şekilde. Sadece eskisi gibi kendisine dokunmasını istiyordu. Yılların da kendisi gibi onun içindeki duyguları değiştirmediğini bilmek istiyordu. Hala onun kalbindeki tek kişi olduğunu bilmek istiyordu. Eğer birisi varsa bile onu yerinden edeceğini biliyordu. O eline dokunduğunda çok farklı hissetmişti. Gerçekten çok,çok farklı bir histi. Yıllardır ilk defa dokunuyordu ona. Tüm arzuları, aşkı ve üzüntüsü o dokunuşta birleşmişti. Elini onun yüzüne koyduğunda karşısında bir saniyeliğine eski Weo' yu görmüştü. Gözünde hala o Weo' ydu. Ne olursa olsun değişememişti, aklındaki kalıptan çıkamamıştı. O da beni özlüyor. Hala beni seviyor, beni bir zamanlar sevmiş. Onu sorgulamayacaktı şu dakikadan sonra. Kendine göre sebepleri olmuş olmalıydı. Herkesin çekip gitmek ve hesap vermemek için sebepleri olurdu. Ceketinin kolundan görünen siyah izlere kaydı gözleri saniyelik olarak. Kolundaki dövmenin nereye kadar uzandığını az çok hissedebiliyordu. Onları nerede yaptırdığını, neden yaptırdığını bilmiyordu. Bunu onayladığını söyleyemezdi. Yine de aklındaki ilk konu bu değildi. Hayat onu ne kadar değiştirmiş olursa olsun o hala Jay' in Weo'suydu. O hala Jay' e bakarken eriyordu. Jay ise hala ona bakarken tekrardan aşık oluyordu. Artık bir öğretmendi, okul sınırları içerisindeydi. Buna rağmen karşısındaki geçmişten gelen hayaleti görmezden gelemezdi. Kolunu kaldırdı yavaşça. Onun omzunun üstünden iki kolunu boynuna dolayıp sarılırken tereddüt bile etmemişti. Onu üzmek istemiyordu daha fazla. Sevdiği adamın karşısında ezilip büzülmesini görmek istemiyordu. Hala aynı Weo' ydu, hala aynı şekilde korkuyordu kendisinden. Bunun farkındaydı. Onu göğsüne bastırırken bu hissi ne kadar özlediğini fark etmişti. Fazlasıya... Nostaljik. Altı yıl, az sayılmazdı, kimileri için ise bir ömür gibiydi. Ancak Jay için acı ve özlemle geçen altı yıl kesinlikle bir işkence gibiydi. Şimdi ise acılarını azaltıyordu karşısındaki adam. " Sakın bir daha gitme. " Bu bir tehdit sayılabilirdi tabii ki. Onu kolları arasına almıştı eskiden olduğu gibi. Ne fazla sıkı, ne fazla gevşek bir şekilde sarılıyordu. Onun teninin kokusunu dahi özlemişti. Özellikle saç rengini aynı tutması gözünden kaçmamıştı. Kesinlikle bu adamı hala seviyordu. Hala en değerlisiydi. Hayatına kim girerse girsin asla onu yerinden edemeyecekti.
Choi Jae Ki- Rap Öğretmeni
- Mesaj Sayısı : 52
Lakap : Jay, Great Teacher Jay a.k.a GTJ
Geri: it's been a long time
Vücudundaki son hücresi bile Jay'i arzuluyordu. Ona dokunmanın ne kadar farklı bir his olduğunu yeni yeni anlıyordu. Geçen yıllarda hayatına bir sürü kişi girmişti şüphesiz. Sahte arkadaylarıyla oturup komaya kadar alkol tüketirken kim bilir kaç kızın tenine dokunmuş, kaç kızın bedeniyle bütün olmuştu. Farklı insanların bedeninde onu aramıştı sürekli. Şimdi anlıyordu onun ne kadar değerli olduğunu. Onun kendisine ne kadar değer verdiğini... Sevdiği adamın tenine bir kere bile dokunmak tüm dünyaya hakim olmaktan daha önemliydi Weo'nun gözünde. Şimdi ise daha fazlasını istiyordu. Sadece ufak dokunuşları değil, tamamen onun olmak istiyordu. Aklından geçen düşünce saniyelik bir şekilde gerçekleşmişti. Boynunda hissettiği kaslı kollar karşısında vücudunu yaslamıştı ona. Duygulanmıştı. Zaten yeterince kötü bir durumdaydı, üstüne bir de onun kollarını hissedince dolan gözlerini gizleyebilmek adına başını onun omzuna yasladı. Kendisi sarılmıyordu ona. Bedenini kasmıştı üstelik. Ağlamamak için alt dudağını ısırıyordu. Hayatı boyunca gözlerinden akan yaşlar bir elin parmağını geçmezken şimdi yine, onun karşısında güçlü görünmek için elinden gelen her şeyi yapıyordu. "Asla." Onun söylediği cümle üzerine tek bir kelime döküldü dudaklarından. Titreyen ses tonuna aldırmadı. Sevdiği adamın kolları arasındaydı. "Jay..." Sessizce söylediği kelimenin ardından başını kaldırıp baktı onun yüzüne. Etrafta birilerinin olup olmaması umurunda değildi. Onu arzuluyordu. Özlemişti. Iki eliyle onun boynunu kavradı. Dudaklarını onun dudaklarına yaklaştırırken kalp krizi geçireceğini düşünmeden edememişti. Onu tam anlamıyla hissetmişti şimdi. Dudaklarının sıcaklığı, ona olan aşkı... Ne kadar korksa da öpmeden duramıyordu. Onun dudaklarında sarhoş oluyordu kısaca.
Kim Weon Ki- Çince Öğretmeni
- Mesaj Sayısı : 35
Geri: it's been a long time
Gerçek kişiliğini saklamıştı ondan. Zamanında dahi ona olan zaafı yüzünden gizlemişti birçok şeyi, ona ne kadar ciddi olduğunu gösterememişti. Bunu yapamadığı için sevdiği adam kollarının arasından kayıp gitmişti öylece. Onsuz geçen yılları nasıl telafi edeceğini bilemiyordu. Hayatına kimseyi sokmamıştı bu güne kadar. Etrafında yüzlerce güzel kadın, yüzlerce yakışıklı erkek olmasına rağmen bir kere olsun onlarla birlikte olmayı düşünmemişti. Takıntılı bir adamdı şüphesiz. Aşk filmlerindeki adamlardan farksızdı, kalbini bir kere teslim etmişti. O geri dönene kadar kimseyle birlikte olmamıştı. Sonuçta Weo Jay' e aitti. Onu öylece bırakıp gitmesi imkansızdı. O bana ait. Bunu sürekli tekrarlıyordu zihni. Onun her dakika kendisine ait olduğunu, gidemeyeceğini ve sonsuza dek kendisini seveceğini düşünüyordu. Yanılma payı vardı her insan gibi. Öyle olmasa bile onu zorlayacaktı daha önce yaptığı gibi. Weo Jay' indi. Weo, Jay' i sevmek zorundaydı, tıpkı Jay' in onu sevdiği gibi. Onu kolları arasına almışken akıp gitmişti zihnindeki tüm kötü düşünceler. Bu güne kadar çektiği tüm dertler, tüm özlem bir anda kayıp gitmişti hafızasından. Bu adama nasıl bu kadar aşık olabildiğini anlayamıyordu. Gay değildi, sadece onu seviyordu. Weoseksüel demek daha doğruydu Jay için. Asla, asla beni terketmeyecek. Mutlu sayılırdı bir nebze de olsa. Onun asla kendisini terketmeyeceğini, bir daha gitmemek üzere geri döndüğünü düşünüyordu. Kendi ismini onun dudaklarından duyduğunda tekrar durmuştu kalbi. Bugün sık oluyordu bu. Onun yüzüne baktı dikkatle. Hala eskisi gibi bir kadından bile daha güzeldi. Belki de Jay onu ilah yapmıştı gözünde. Boynunda hissettiği eller üzerine alev aldı bedeni. Onun dokunuşlarını herşeyden çok özlemişti. Onun bedenini, herşeyini. Dudaklarını özlemişti en çokta. Onlara dokunduğunda kendisini kaybetmişti yine. Onun fazla kalın olmayan sıcak ve tatlı dudakları, hala dünyanın en tatlı yiyeceğinden güzel geliyordu Jay' e. Bu kesinlikle altı yılın öpüşmesiydi. Altı yıldır hiç öpmediği kadar derin bir şekilde öpüyordu onu. Etrafta tek bir ses bile yoktu şimdi. Tüm öğrenciler sınıflarına gitmiş, tüm öğretmenler masalarındaki yerlerini almıştı. Eliyle onun belini kavrayıp sıkıca kendisine çekerken bir kez daha fark ediyordu onun ne kadar ince ve zarif bir vücuda sahip olduğunu. Dudağının altını ısırdı yavaşça. Yine kızartmıştı onları, bu Jay' in onun dudaklarına koyduğu bir işaretti. Geri çekildi hafifçe dudaklarından ayrılmadan. Onun tatlı nefesini hissedebiliyordu dudaklarında hala. " Beni seviyor musun? " Hala takıntılı olduğu tek soru buydu. Cevabı biliyor olmasına rağmen duymak istiyordu onun dudaklarından. Sadece tek basit bir cevap için yanıp tutuşuyordu kalbi. Kesinlikle iyi gelecekti bunca zamanın ardından.
Choi Jae Ki- Rap Öğretmeni
- Mesaj Sayısı : 52
Lakap : Jay, Great Teacher Jay a.k.a GTJ
Geri: it's been a long time
Onun aşkı içinde boğuluyordu şimdi. Sıcak dudaklarını hissettikçe kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Bedeni uyuşmaya başlamıştı üstelik. Mantıklı düşünemiyordu. Onunla olduğu şu dakikalarda ne yapacağını bile tam kestiremiyordu ki... Şehvetli dudaklarında kaybolurken belinde hissettiği el ile birlikte vücudu onunkiyle buluşmuştu. Onu tamamen hissetmenin yarattığı etkiyi bu dünyadaki hiçbir şey gerçekleştiremiyordu. Dudağındaki acıyla birlikte güçlükle açtı gözlerini. Kendisine yöneltilen soruyla birlikte ilk başta gözlerini kaçırdı. Ne kadar bu herife tapsa da, onu sevdiğini dile getiremiyordu. Insanlara duygularını açıklama konusunda oldukça kıttı çünkü. Gözlerini tekrar onunkilerle buluşturduğunda uzun uzun baktı gözlerine. Kayboluyordu onun bakışlarında. Zaten birbirlerine yeterince yakın olan dudaklarını iyice yaklaştırdı. "Seni hala seviyorum, Jae Ki." Ona asıl ismiyle seslenmesinin nedeni, kendisini iyice ona yaklaştırmaktı. Biraz önce onun boynunda olan elleri simdi yavaş yavaş aşağıya doğru iniyordu. Onun kemerine ulaşmadan önce dudaklarını tekrar birleştirdi fakat bu sefer durum biraz daha farklıydı. O kadar arzuluyordu ki kendisini dizginlemek her geçen saniye güçleşiyordu. Elleri Jay'in kemerinr kadar inice yavaşça sırtına doğru kaydırdı ellerini. O sırada kasığını onun kasığına yaslamıştı. Fazla ileri gidip gitmediğini kestiremiyordu tam olarak. Daha fazla dayanamayıp dilini onun diliyle bulusturdu. Onun vücudunu o kadar çok özlemişti ki... Her noktasına dokunmak, her noktasını opmek istiyordu.
Kim Weon Ki- Çince Öğretmeni
- Mesaj Sayısı : 35
Geri: it's been a long time
Kendini neredeyse öldürüyor olmasının başlıca sebeplerinden birisiydi onun ağzından kendisini sevdiğini duymak. Sözcükler değerliydi onun için, hareketlerden çok onun sözcüklerini duymak istiyordu. Bedeni onunkine dokunduğunda aklından neler geçtiğini betimleyemezdi bile. Onu kolları arasına almak istiyordu. Her noktasını öpücükleriyle, dokunuşlarıyla ve bakışlarıyla kirletmek istiyordu. Onunla sabaha kadar, onu ağlatana kadar sevişmek istiyordu. Sadece onu herşeyden fazla özlediği için dokunmuyordu şimdilik. Okul sınırlarındaydı, öğrencileri birçok şeyden önce gelirdi. Bekleyebilirdi, eskisi gibi sabırsız bir insan değildi. Sonuçta o Jay' in Weo' suydu. Onun kendisine nasıl baktığını, nasıl uzandığını görebiliyordu. Sevdiği adam da acı çekiyordu kendisi gibi. Onun acılarını dindirecekti kısa zaman içerisinde. Onu sorgusuz sualsiz kabul edebilirdi yine. Sonunda seni seviyorum dedi. Bu Jay' in kalbindeki kayışları koparmaya yetmişti bile. Onun dudaklarından dökülen iki basit kelimeyle aklındaki tüm sözcükler birbirine girmişti. Onun dokunuşlarıyla kendisini tutması daha da zorlaşıyordu. Sağ eliyle onun yüzünü okşadı nazikçe. Dudakları tekrar buluşurken onunkilerle, eliyle saçlarına dokunmuştu. Onun başını sıkıca tutuyordu öperken. Hala fazlasıyla derin ve sert öpebiliyordu onu. Onca yıl öpücüksüz geçen günlerden sonra bu yeteneğini kaybetmemiş olması şaşırtıyordu kendisini bile. Onun kendisini tahrik ediyor oluşuna rağmen kendisini tutabilirdi, tutmaya çalışacaktı. Yavaşça onun dudaklarından ayrıldı. " Bu gece benimsin." Bir işi olması veya bir sorunu olması önemli değildi. Jay' in Weo' su ne olursa olsun bu akşam onun kollarında olmak zorundaydı.
RP SONU.
RP SONU.
Choi Jae Ki- Rap Öğretmeni
- Mesaj Sayısı : 52
Lakap : Jay, Great Teacher Jay a.k.a GTJ
Similar topics
» [KAMP] Been A Long Time
» love you all night long
» [# JayWeoHye' s Home] Reading Time
» [#MinHee's Home] Time Machine
» love you all night long
» [# JayWeoHye' s Home] Reading Time
» [#MinHee's Home] Time Machine
IMAGINE :: >> ANYANG SANAT LİSESİ :: BAHÇE :: AVLU
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz