[# SunDong's Home] New Home, New Life
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
[# SunDong's Home] New Home, New Life
Kwon Na Sun & Jung Hee Dong
Otobüsten indiğinde saatine baktı. Na Sun'ın çıkış saatine yaklaşmıştı. Karlar gücünü artırmış ve buranın hakimi bizleriz diyerek her yeri daha bi beyaza boyamışlardı ve hala devam ediyorlardı. Yumuşak ve kolayca yok olan. Ama birleştiklerinde güçlü ve yıkılmayan. Kendini kara benzetmişti şimdi, tek başınayken kırılgan ve güçsüzdü -ne kadar öyle göstermemeye çalışsa da- ama Na Sun olunca yanında veya aklında anında kendinde güç buluyordu. Yaşam kaynağıydı bu sarı kafa kız. Ellerini cebine soktu ve şapkasının siperini önüne getirdi. Artık karlar gözüne çarpmıyordu. Büyük adımlar atarak büyük ve gösterişli okula geldi. Bu sefer gizlice girmeyecekti, bekçiye biraz para koklatsan istediğini alabileceğin biriydi. Kapıdan geçerken adamın önüne geçen gün turistten haraç aldığı yirmi doları attı. Bir şey söylemesine fırsat vermeden okulun ön bahçesine giriş yaptı. Kar ile zevkli dakika geçiren bazı öğrenciler dışında boştu bahçe. Adımlarını taş yola sürdü ve okula girdi. Tipik lise öğrencileri. Gözlerini devirdi. Na Sun'ı biran önce bulup buradan çıkarmalıydı. Daha ev bakacaklardı. Ahh ev! Hala düşünceliydi bu konuda. Çünkü bütün ev parası Na Sun'dan çıkacaktı. Diğer ev eşya paraları da -ki bir öğrenci evinde çok eşya olmazdı- Dong ödeyecekti ama biliyordu bu işe de Na Sun parmak atacaktı Dudaklarını uzatıp pişmanlık nefesleri verdi. Canı sıkkındı işte. Dong böyle biri değildi. Tamam sadece Na Sun'a karşı bu kadar ince fikirliydi ama elinde değildi.
Gözleri sadece sarı saçlı ve kısa boylu kızlarda dolaşıyordu. Ama okulda onun gibi kimse yoktu. Her zamanki gibi eşsiz. Nerede bulacaktı kızı? Cep telefonunu çıkardı. Ama sonra cebine geri soktu. Geçen mesaj attığında telefonu kızın yanında değildi, yine öyle olacağını biliyordu Dong. Kız unutkandı. Kendisi gibi. Dudakları bu aralar bayağı kas çalışmaya başlamışlardı hep gülümsüyorlardı Na Sun konusunda. Na Sun. Ev. Kazanmam gereken paralar. Na Sun'ın istediği çiçekler. Kendime alacağım şapkalar. Belki yavru kedi. Imm kedi için daha erken. Biri omuzuna çarpıp hızını yavaşlattığında öldürücü ve soğuk bakışlarıyla çenesine kadar uzun sarı saçları olan çirkin çocuğu süzdü. Travesti tipli salak. Dudaklarını ıslattı ve sigara kokan nefesini üfledi. "Normalde kolay affeden biri değilim." dedi kalın sesiyle. Kaşlarını çattı ve çocuğa dik dik bakarken "Na Sun. Kwon Na Sun'ı tanıyor musun?" dedi ruhsuzca. Çocuk hızlıca başını salladı. Çocuğa doğru bir adım attı. "Nerede olduğunu da bilmelisin o halde." dedi. Çocuk hızlıca "Spor salonundadır büyük ihtimalle. Ponpon kızların çalışma saati şuanda." dedi ve hızlı hızlı Dong'ın yanından uzaklaştı. Tabi Dong onun "Gerizekalı serseri. Nasıl bunları okula alırlar?" dediğini duydu ama umursamadan ilerlemeye başladı. Ponpon kızlar? Na Sun ve ponpon kızlar? Garip ya da imkansız mı demeliyim. Kokoş kızların ve havalı gözükmek için kıçlarını yırtan erkeklerin alaycı bakışlarını görebiliyordu. Bir kızın da ilk bakışta aşık olmuş gibi kendisine baktığını görünce tek dudak kıvrımını yukarı sıvadı ve kıza yaklaştı. Kız kalp şeklindeki göz bebekleriyle ona bakıyordu. "Spor salonu nerede?" dedi burnunu çekmeden önce. Kız onun koluna öyle bir sarıldı ki ilk defa bir kızdan biranda bu kadar korktu Dong. Kız başını Dong'ın kaslı koluna başını yaslarken "Ben seni götürürüm oppa." dedi, sesi güzeldi ama kendisi değil. Dong kolunu kızdan kurtarmaya çalışıyor ama başaramıyordu. Gözlerini devirdi ve spor salonunu gördüğünde kızdan kurtuldu. Bir adım geri gitti. "Bana bak çirkin şey. Git kendine estetik ameliyat yaptır, ondan sonra gel." dedi ve teşekkür etme gereği duymadan, kızı arkasında bırakıp yavaşça spor salonuna girdi. Zaten kızın koluna yaslanmasına izin vererek ona teşekkür etmiş olmuştu, hem kız daha da borçlanmıştı ona. Sonuçta o kol Dong'ın koluydu. Na Sun'dan başka kimse güzelce yaslanamazdı ona. Evet evet. Na Sun'dan başka.
Salona girdiği gibi hemen kapının yanındaki oturaklardan birine yasladı kıçını. Şapkayı da iyice gözlerinin önüne doğru indirdi. Gözleri Na Sun'ı arıyordu. Bir yandan da Bu top peşinde koşanların orospuları bunlar. gibi düşünceler içinde dolanıyordu. Ta ki sarı saçlı, uzun boylu bir kız salona diğer girişten girdi ve etrafa bilye gibi saçılmış ponpon kızları bir ayara topladı. Hemen arkasından Na Sun'a girdi salona. Gözleri Na Sun üzerindeydi. Kız pek şuanda mutlu değilmiş gibiydi ama önündeki uzun oylu sarışın ona döndüğünde veya diğer kızlarla etkileşim halince bulunması gerektiği sıralarda gülümsüyordu. Yeni Na Sun mutlu değil. Hızla ayağa kalktı. Sinirlenmişti. Tamam çok olmasa da sinirlenmişti. Bana ne zaman söyleyecekti hop hop kız olduğunu? Spor salonundan, okuldan çıktı ve bahçesinde yalnız başına bir ağacın altında dikilen banka oturdu. Kar hala yağıyordu ama şu anda Dong'a pek bir etkisi yoktu. Na Sun ona bir şeyi söylemeyi unutmuştu (!) ve Dong şimdi öğreniyordu. Güven. Evet çok iç karartıcı.
Jung Hee Dong- Serbest Meslek
- Mesaj Sayısı : 109
Lakap : Bad Boy
Geri: [# SunDong's Home] New Home, New Life
Soyunma odasında ponpon kızların kahkahalarına kulaklarını tıkamış vaziyette dolabını karıştırıyordu. Aslında bir şey aradığı yoktu sadece kızların gözü önünde olup kahkahlarına eşlik etmek istemiyordu. Üzerinde kalın ponpon kızlara ait eşortmanlardan vardı. Kışın dahi Mi Ko'nun isteği üzerine çalışıyorlardı. Diğer ponponlar bu konuyu yadırgıyordu. Yongah'ın liderliğinde futbol takımı ile beraber parti yapıyorlardı ve eğleniyorlardı ama Mi Ko ponpon kızların güçlü duruşuna da önem veriyordu. Hoş her gece partide yapıyordu kızları neşelendirmek için. Mi Ko yanından geçerken melodik kahkasını atmış ve diğer kızları da peşinden sürüklemeye başlamıştı. Birkaç gündür kendisini gerçekten hayalet gibi hissetmesine neden oluyordu bu davranışlar. Zaten ponpon kızlar arasında tam bir mevkide değilken hızla yok olmaya başlamıştı. Aklı o kadar karışıktı ki. Ne istediğini bilimiyordu ya da ne yapacağını. Dolabını sertçe kapattı ve kızlarından peşinden spor salonunun ana merkezine doğru ilerlemeye, ponpon kızların gerisinden yürümeye başladı. Bordo renkli eşortmanı vücudunu sarıyordu ve sanki her tarafını sergiliyormuş gibi hissediyordu. Hoş birkaç ay önce bu eşortmanı içtenlikle giyiyor ve futbol takımı ile kaynaşıyordu. Hoş halen bakireydi ve kimseyle öpüşmemişti. Ellerini eşortmanın ceplerine tıktı. Spor salonuna girdiklerinde ponpon kızların üzerinden sanki bir elektrik akımı geçmiş gibiydi. Futbol takımından birkaç oyuncu tribünlerde oturuyor ve ponpon kızların gelişi ile bağırıp, çağırmaya ve tribün demirlerine ritmik bir şekilde vurmaya başladılar. O kadar sessiz ve ölü gibiydi ki. Ama her ponpon kızın ona bakıp sinsice gülümsemesi -özellikle Mi Ko'nun arada kızların üzerinde göz gezdirip kendisine de odaklanmasında- içten bir biçimde gülümsemeye çalışıyordu. Kızlar spor salonun merkezinde Mi Ko'nun talimatlarını dinlemeye başlarken dikkatini şapkalı bir erkek takıldı ve giydiği montu kesinlikle tanıyordu. Nefes alıp verişi hızlanmıştı. Dong?! Belki de sadece aynı montu giyen başka bir öğrenci olduğunu düşünmüştü ama içinde ki ses kendisine yalan söylemeyi bırakmasını haykırıyordu. Ya oysa... Tanrım. Daha olmaz. Çok erken. Ponpon kız olduğumu söyleyecektim. Huzursuzca olduğu yerde kıpırdandı. "Na Sun!" Mi Ko'nun sesi spor salonunda yankılanmıştı. Ponpon kızlarda kendisine bakarken birinci sınıfta olduğu gibi ezildiğini hissetti. Derin bir nefes almaya çalışırken yüzünü buruşturdu.
"Kendimi... İyi hissetmiyorum." derken sesi cılız ve kırılgan çıkmıştı. Ponpon kızlardan biri kendisine küstahca baktı. "Geçen çalışma günü de kendini iyi hissetmiyordun." Derin yutkundu. Neden beni şu anda ponpon kızlardan atmıyor? At ve kurtul. Mi Ko'nun keskin bakışları üzerindeydi. Elini hızla havaya kaldırıp, diğer ponpon kızı sustururken, yüzüne sempatik bir gülümseme yerleştirdi. "Kızlar... ... Kendisini kötü hissettiğini söyledi. Yedeklerden olan şu kızı getirin. Ve sen Na Sun. Git." Dudağının kenarını ısırdı ve sadece kafasını sallamakla yetindi. Gerisin geriye soyunma odalarına dönerken vücudu titriyordu. Üzerini o kadar hızlı değiştirmişti ki ki hızla kıyafet değiştiren sihirbazlardan bile daha iyi olduğu söylenebilirdi. Gene siyahlar içindeydi. Sanki her gün matem tutar gibi. Üzerinde kahverengi montunu geçirdi ve kızlar ile bir kez daha karşılaşmak istemediği için soyunma odalarının arkasında ki çıkıştan kendisini dışarıya attı. Kar yağmaya devam ediyordu. Montunun başlığını kafasına geçirdi. Derin bir nefes aldı. Soğuk hava üzerinde ki gerilimi atmasında kolaylık sağlıyordu. Şimdi sırada Dong'ı bulmak vardı. Uzun kahverengi botlarının topuklarına lanet okumasına rağmen spor salonun etrafından koşarak geçti ve okulun bahçesine doğru ilerlemeye devam etti. Burnunun ve nefes nefese kalmasından dolayı kızardığından emindi. Okulun bahçesini gözleri ile siper ederek taradı. Kendisinden fazla uzakta olmayan ağacın altında ki karaltıyı fark etti. İşte. Hadi bakalım. Banka doğru hızlı adımlar ile ilerlemeye başladı. Dong her yaklaştığında gene kendisini dünyadan soyutlanıyor gibi hissediyordu. Sadece kendisini ve Dong kalıyordu. "OPPA DONGIE!"
Kwon Na Sun- II. Sınıf | Ponpon Kız
- Mesaj Sayısı : 123
Lakap : Sunnie. Bunny. Na-Na.
Geri: [# SunDong's Home] New Home, New Life
Na Sun'ın sesini duymuştu ama başını kaldırmak istemiyordu. Geçmişte birbirlerinden hiç bir şey saklamayan bu ikili şimdi bir şeyler saklıyordu işte. En azından Na Sun. Daha birbirimizi yeniden göreli bir hafta oldu. Belki zaman bulamadı söylemeye, diye düşündü ama hemen sonra Kendimi kandırıyorum. O mahallede ki kafede anlatabilirdi. Gözlerini kapattı. Rüya da olmak istiyordu. Biraz sonra alarm çalacak ve o bok çukuru Pizza Huts'a gitmek için hazırlanacaktı. Yanına oturup koluna sarılan Na Sun ona rüyada değilsin mesajı veriyordu. Neden kızgınlık hissi altında eziliyordu ki? Kim oluyordu değil mi? Na Sun ona hayatındaki bazı gerçekleri açmamış çok mu? Güvenmiyor bana. Kızacağımı ya da alay edeceğimi düşünüyor.
Nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu. Ona kızmak veya üzmek istemiyordu ama kendisi kırılmıştı. "Yeni Na Sun sadece fiziksel olarak değişmemiş galiba. O umursamadığı ve dalga geçtiğimiz ponpon kızlara dönüşmüş." Dudaklarından bunlar döküldü. Evet eskiden Na Sun ile Dong ponpon kızlarla, fizikleri için neredeyse ölecek kadar diyet yapanlarla ve estetik yapanlarla dalga geçerlerdi. Nereden anlayabilirdi kalın kafa Dong, Na Sun aslında o kızlara benzemek istediğini ve bunun için köklü değişimlere gireceğini. Yüzünü kaldırdı ve yağan kalrlara baktı. Anne sen yukarıdan izliyorsun değil mi beni? Ne yapacağım peki? Neden bu kadar sinirlendim? Ne yapacağını gerekten bilmiyordu. Ama emin olduğu tek şey kıalbinin kırılmış oludğuydu.
Nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu. Ona kızmak veya üzmek istemiyordu ama kendisi kırılmıştı. "Yeni Na Sun sadece fiziksel olarak değişmemiş galiba. O umursamadığı ve dalga geçtiğimiz ponpon kızlara dönüşmüş." Dudaklarından bunlar döküldü. Evet eskiden Na Sun ile Dong ponpon kızlarla, fizikleri için neredeyse ölecek kadar diyet yapanlarla ve estetik yapanlarla dalga geçerlerdi. Nereden anlayabilirdi kalın kafa Dong, Na Sun aslında o kızlara benzemek istediğini ve bunun için köklü değişimlere gireceğini. Yüzünü kaldırdı ve yağan kalrlara baktı. Anne sen yukarıdan izliyorsun değil mi beni? Ne yapacağım peki? Neden bu kadar sinirlendim? Ne yapacağını gerekten bilmiyordu. Ama emin olduğu tek şey kıalbinin kırılmış oludğuydu.
Jung Hee Dong- Serbest Meslek
- Mesaj Sayısı : 109
Lakap : Bad Boy
Geri: [# SunDong's Home] New Home, New Life
Süklüm püklüm bir vaziyette Dong'ın yanına oturdu. Derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı ama sesi oldukça güçsüz ve cılız çıkıyordu. Belki de spor salonunda rol yapmıyordu. Dong'ı böyle görmek yataklara düşmesine dahi neden olabilirdi. "Dongie. Ben... Sana söyleyecektim... Ama... Nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum." Hızla Dong'un koluna sarıldı ve yüzü ile de Dong'a bakmaya çalıştı. "Dong... ... Ponpon Kız oldum... Biliyorum. Hiç böyle şeylerden hoşlanmazsın ama..." Gözleri dolmuştu. Keşke beni yalnız bırakmasaydın Dong. Belki o zaman halen eskisi gibi olabilirdim. Şimdi eski ve yeni Na Sun arasında sıkışıp kaldım. Kendisini acındırmak istemiyordu ama ponpon kızlara katılmasının, bu hale gelmesinin sebeplerini er geç öğrenecekti ve bunu şimdi öğrenmeliydi. Başka çıkar yolu yoktu. Derin bir nefes aldı ve göz yaşlarının düşmesini engellemeye çalışmak ister gibi birkaç kez gözünü kırptı. Belki de yıllardır içimde biriktirdiklerimi Dong anlatmama gerekiyordur. Nasıl anlatabileceğini düşünüyordu. Eski Na Sun her şekilde güçlü durmaya çalışırdı öyle değil mi? Hayır. Dong yanında değilken güçlü değildi. Kırılgandı. Her ne kadar umursamaz olmaya çalışsada etrafında ki onca insanın kendisini yargılaması, uzaklaşması içine dokunmuştu.
"Sen gittikten sonra her şey değişti. Tüm hayatım hepsi bir... Bok çukuruna döndü." Kaba konuşmazdı. Çocukluğunda ki yarım tomboy hali de bundan kaynaklanıyordu belki de. Kaba konuşan erkeklere okkalı bir tokat atardı. Dong atmamamıştı tabi. Hoş Dong onunla hiç kaba konuşmazdı. "Okulda... Her gün. Her saat. Hatta her dakika. Şişman Sun. Sivilceli Sun. İnek Sun. Ezik Sun. Dört Göz Sun. Olarak çağrılıyordum. Hatta çağrılmazdım. Sadece hakaret ederlerdi. Normalde güçlü dururdum ama... Sen yokken sanki tüm gücümü kaybettim. Anyang'a geldiğimde de durum aynıydı. Hatta daha beter oldu... ... Bende... Geçen yaz eski Na Sun'ı öldürdüm. Şimdi gördüğün sarı kafalı, cılız birine döndüm. Ponpon kızlara girdim. Eskisi gibi hakaretler almıyordum. Sanki benle beraber herkes değişti." Tabi ki kimse değişmemişti. Ertesi gün eski Na Sun hali ile gelse bu hali hızla unutulur ve hakaretlerin ardı arkası kesilmezdi. Yüzünü aşağı doğru eğdi. Muhtemelen Dong'ı hayal kırıklığına uğratmıştı.
Kwon Na Sun- II. Sınıf | Ponpon Kız
- Mesaj Sayısı : 123
Lakap : Sunnie. Bunny. Na-Na.
Geri: [# SunDong's Home] New Home, New Life
TaeNy çiftnden mükemmel duygusal bir şölen.
Duydukları kendi yaşadığı acılardan daha çok yakmıştı canını. Kendisine her kötülük gelmesine razıydı ama Na Sun'a küçücük bir kötülük bile gelmemeliydi. Şuanda kendinden nefret ediyordu Na Sun'ı üzdüğü ve onu bunca yıl yalnız bıraktığı için. Gözleri onun ağlamama yemini bozmuş ve boncuk gibi damlalar dökmeye başlamıştı. Başını çevirdi. Na Sun kendisini asla ama asla bu şekilde görmesini istemiyordu. Dong'a göre kadınlar ağlardı, erkekler asla ağlamazdı. Kendin için kaçtın ve Na Sun'ın hayatını mahvettin. Onun tek tutunacağı kişi sendin Dong. Sende ona tutunuyordun. Kaçarak ikinize de zor yıllar yaşattın. Ne yaptın sen?!
Burnunu çekti ve elinin tersiyle yanaklarına yapışmış ve büyük ihtimalle donacak gözyaşlarını sildi. Na Sun'a koşan son sürat kızgınlığı hızlı bir dönüş yapmış ve kendisine koşuyordu. Düşüncesiz herif. Kaçmış, terk etmiş, nefret etmiş, her şeyi yapmıştı ama Na Sun'ı koruyamamıştı. Kıza yavaşça döndüğünde onun da ağladığını görünce içinde tutmaya çalıştığı göz yaşları tekrar gözlerinden fırladı. Ayağa kalktı ve duvarın dibine geçti. Bütün göz yaşlarını bitmeye çalışır gibi sıra beklemeksizin akıyordu. Burnu akıyor ve yüzü donuyormuş gibiydi. Derin bir nefes aldı ve yüzünü montuna sürdüğü gibi Na Sun'a yanaştı. Başında dikildi bir süre. Ama kız ağlamasını kesmiyordu. Eski Na Sun.. Bir kere ağladı mı yüzü kızarana, hçkırana kadar ağlamayı kesemeyen Na Sun. Eski Na Sun içinde. Ben eski Na Sun'ı seviyorum.
Dizleri üzerine düştü. Kendini halsiz gibi hissediyordu. Kendisini fazla sıkıyordu ağlamamak için. Güçlü Dong. Na Sun'a uzandı. Kollarını kızın etrafına doladı ve alnını kızın alnına yasladı. Burnunu çektikten sonra "Her şeyi geride bırak Na Sun. Bırakalım. Ben hep yanında olacağım. Ölene kadar. Seni bir daha asla bırakmayacağım. Benim yanımda istediğin Na Sun olabilirsin." nefesi kızın yüzüne çarpıyordu. Kızın gözyaşları da Don'un kalbine. Ölüyordu şuanda Dong. Ağlama lütfen Na Sun. Kızı kendine çekip sıkıca sarılırken "Ağlama." diye fısıldadı ama onunda gözyaşları kızın montunu ıslatmaya niyetliydi.
Duydukları kendi yaşadığı acılardan daha çok yakmıştı canını. Kendisine her kötülük gelmesine razıydı ama Na Sun'a küçücük bir kötülük bile gelmemeliydi. Şuanda kendinden nefret ediyordu Na Sun'ı üzdüğü ve onu bunca yıl yalnız bıraktığı için. Gözleri onun ağlamama yemini bozmuş ve boncuk gibi damlalar dökmeye başlamıştı. Başını çevirdi. Na Sun kendisini asla ama asla bu şekilde görmesini istemiyordu. Dong'a göre kadınlar ağlardı, erkekler asla ağlamazdı. Kendin için kaçtın ve Na Sun'ın hayatını mahvettin. Onun tek tutunacağı kişi sendin Dong. Sende ona tutunuyordun. Kaçarak ikinize de zor yıllar yaşattın. Ne yaptın sen?!
Burnunu çekti ve elinin tersiyle yanaklarına yapışmış ve büyük ihtimalle donacak gözyaşlarını sildi. Na Sun'a koşan son sürat kızgınlığı hızlı bir dönüş yapmış ve kendisine koşuyordu. Düşüncesiz herif. Kaçmış, terk etmiş, nefret etmiş, her şeyi yapmıştı ama Na Sun'ı koruyamamıştı. Kıza yavaşça döndüğünde onun da ağladığını görünce içinde tutmaya çalıştığı göz yaşları tekrar gözlerinden fırladı. Ayağa kalktı ve duvarın dibine geçti. Bütün göz yaşlarını bitmeye çalışır gibi sıra beklemeksizin akıyordu. Burnu akıyor ve yüzü donuyormuş gibiydi. Derin bir nefes aldı ve yüzünü montuna sürdüğü gibi Na Sun'a yanaştı. Başında dikildi bir süre. Ama kız ağlamasını kesmiyordu. Eski Na Sun.. Bir kere ağladı mı yüzü kızarana, hçkırana kadar ağlamayı kesemeyen Na Sun. Eski Na Sun içinde. Ben eski Na Sun'ı seviyorum.
Dizleri üzerine düştü. Kendini halsiz gibi hissediyordu. Kendisini fazla sıkıyordu ağlamamak için. Güçlü Dong. Na Sun'a uzandı. Kollarını kızın etrafına doladı ve alnını kızın alnına yasladı. Burnunu çektikten sonra "Her şeyi geride bırak Na Sun. Bırakalım. Ben hep yanında olacağım. Ölene kadar. Seni bir daha asla bırakmayacağım. Benim yanımda istediğin Na Sun olabilirsin." nefesi kızın yüzüne çarpıyordu. Kızın gözyaşları da Don'un kalbine. Ölüyordu şuanda Dong. Ağlama lütfen Na Sun. Kızı kendine çekip sıkıca sarılırken "Ağlama." diye fısıldadı ama onunda gözyaşları kızın montunu ıslatmaya niyetliydi.
Jung Hee Dong- Serbest Meslek
- Mesaj Sayısı : 109
Lakap : Bad Boy
Geri: [# SunDong's Home] New Home, New Life
Burnunu çekti ve geri çekildi bir süre sonra. Elleri ile yanaklarını ıslatan yaşları hızla siliyordu ve derin nefesler alıyordu. Tebessüm etmeye çalışarak Dong'a baktı ve Dong'un gözlerinin içine bakarak, onun gözlerinde ki yaşları sildi ve bir kez daha sıkıca sarıldı. "Bende seni bırakmayacağım. Asla. Ölene kadar değil... Sonsuza kadar." Üzerinde ki o gerilim yavaşça çekilirken, yeniden Dong'ın yanında olması ile yüzüne hafif bir tebessüm yayılmıştı. Artık onunla beraber yaşamadı bir istek değil gereklilikti. Geri çekildi ve hafifçe öksürdü. Sanki biraz önce ki şeyler hiç yaşanmamış gibi Dong'a içtenlikle gülümsedi ve kendisi ile beraber ayağa kalkmasını sağladı. "Şimdi. Tek istediğim... Evimizi bulmamız." Dong'a sıkıca sarılıp okul bahçesinde yürümeye başladılar. Kendisini Dong'a yapıştırabilirdi hatta. Ondan ayrılmak isteyeceğini sanmıyordu. Montunun şapkasını öne doğru çekti. Dong'ın kendisini sarması hoşuna gidiyordu. Dong'ın omzunu saran elini tuttu ve sardı. Biraz rahatsız bir hareket gibiydi ama Dong'ın teni ile temas etmek vücuduna sıcaklık yayılmasını sağlıyordu ve soğuyu dahi hissetmemeye başlamıştı. Okulun dışına çıktıklarında heyecanla küçük çantasından not defterini çıkardı. "Aslında birkaç gündür okula yakın evlerin kontrolünü yapıyorum. Kira olmaz. Her ay ona para yetiştiremeyiz. Bu yüzden tamamen evi satın alacağız." Reo ve Zeo'u Dong ile kafeden ayrıldığı gibi aramış ve para talebinde bulunup ev almak istediğini söylemişti. İlk başta mırın kırın edip kendisini vazgeçirmeye çalışmalarına karşın inatçılık yaparak onları ikna etmişti. Yarım saat sonrada elinde ATM'den çekilmiş para destesi vardı. Orta hallilerdi. Bir nevi. Aslında Orta-Zengin gibi bir halleri vardı. Hoş Na Sun'ın pek umurunda değildi.
"Birkaç sokak ötede bir apartman dairesi, kuzey yakasında da bir apartman dairesi var. Ayrıca okula fazla yakın değil ama merkeze yakın olan bir apartman dairesi daha varmış. Reo benim için kapsamlı dairelere baktı. Eğer bu üçü olmazsa yurtta kalmaya devam edecekmişim. Hoş onu dinleyen kim." Dong'a tebessüm etti ama halen buruk ifadesini fark ettiğinde gözlerini devirdi ve Dong'ın tam karşısında durup yüzünü onun yüzüne dikti. "Oppa. Hadi evimizi seçeceğiz." dedi ve parmak uçlarında yükselip Dong'ı yanağından öptü. Hızla yola dönüp yürümeye başlarken dudaklarını ısırdı. Kızardığından emindi. Durumu Dong'a çaktırmak istemiyordu tabi. "Şimdi. Yürüyerek üç evede ulaşabiliriz. Hem yolu hem de mekanları gözden geçiririz." Hafifçe öksürdü ve yürümeye devam etti. "Birde yurtta ki kaydımı aldırdım. Yani... Kesinlikle ev tutmalıyız ve taşınmalıyız." Liderlik sergileyerek ilk apartman dairesine geldiler ama daha sokağına girdiği anda Na Sun'ın içine sinmemişti. Fazla açıktı ve aşırı modern. Zaten parası da daireyi satın almaya yetmezdi. Evin sahibi kapıyı açtığında içeriye girmiş ve aynı hızla gerisin geriye çıkmıştı. "Hayır." İkinci apartman dairesi ise fazla arka sokakta kalıyordu. Hatta Dong'ın gerisinde ona yapışarak apartman dairesine gitmişlerdi. Zaten dairede berbattı ve çok fazla bakım işi istiyordu. Tabi bunları yapabilirdi ama evin içinde aniden koşturan fare ile Dong'ın kucağuna atlamış ve "Hayır." demişti.
Ama üçüncü daire. Evet. Na Sun'ın hayallerinde ki gibi bir daireydi. Apartman oldukça eskiydi ve tuğla yığınıydı. Apatmanda sadece üç daire vardı. En üst dairede Na Sun'ların dairesi olacaktı. Kesinlikle emindi ve zaten öylede olmuştu. Ev sahibi yaşlı kadın kapıyı açıp içeriyi gösterdiğinde Na Sun neredeyse hayallerinde ki ev olduğunu düşünmüştü. Oldukça küçük bir daireydi. Küçük pencereleri ve yangın merdivenine açılan geniş bir penceresi vardı. Döşemeler parkeydi. Duvar renkleri kirli beyazdı. Evin girişi ile zaten tamamen eve adım atılmış oluyordu. Geniş bir salonu vardı. Hatta tüm odalar salona katılmış gibiydi. Sadece küçük mutfak dairenin güneyindeydi ve küçük bir kapı ile örtülmüştü. Evde tek bir yatak odası vardı. O da güney tarafındaydı ve mutfaktan daha geniş olduğu söylenebilirdi. Na Sun evin içine adım attığı anda ellerini çırparak Dong'a yapışmıştı.
"Dongie! Kesinlikle bulduk. Bu ev mükemmel." Ellerini açarak salon çevresinde kendi etrafında dönerek tur atmıştı. Evin her tarafına göz gezdiriyordu. Yangın merdivenin olduğu pencereye yanaştı. Merdiven ve küçük çaplı bir balkon görevi vardı. Tabi şuan karla sarılmıştı ama baharda orada Dong ile oturabilirdi. Şimdilik pencerenin önüne birkaç geniş yastık atabilirdi. Evin sahibi yaşlı kadına adeta yapışmıştı. Karşısında doksan derecelik bir açı ile eğildi ve ellerine yapıştı. "Hayallerimde ki evi buldum."
İki Gün Sonra...
Pencereden yüzüne çarpan son gün ışığı ile beraber neredeyse elinde sıkıca tuttuğu ağır kutu ile beraber düşecekti. Yeniden doğrulmaya çalıştı ve derin bir nefes alarak kutuların arasında ilerledi. "TANRIM! BUNLAR ÇOK AĞIR!" Son iki gün boyunca kar etkisi yitirmeye başlamıştı ve güneş Seul'un üzerinde parlıyordu. Yurtta ki eşyalarını buraya taşımak bu yüzden kolaylaşmıştı. Tabi birde Dong'ın eşyaları. Hoş onun pek bir eşyası yoktu. Evi aldıkları gibi yerleşememişti ve zoraki bir sebeple annesinin ve babasının yanına gitmişti. Tabi bununla beraber annesi ve babası da ev aldığını, Reo ve Zeo'nun iş çevirerek onlardan para almalarının sebebini öğrenmişlerdi. Dong konusunu saklamak konusunda büyük çaba sarf etmişti. Ama sonuç Na Sun inatçılığı ile çözülmüştü. Bir nevi. Beyaz eşyalar konusunda annesinin ve babasının oldukça yardımı dokunmuştu. Mutfak tam takırdı. Kutuyu diğer kutuların yanına yavaşça koydu ve yüzünü buruşturarak kollarını ovaladı. "Tüm işi bana bıraktın gibi görüyorum Dong." Ayaklarını sürüyerek pencerenin önünde ki kocaman yastıklara gömülüp, uyukluyor gibi görünen Dong'a yaklaştı.
Kwon Na Sun- II. Sınıf | Ponpon Kız
- Mesaj Sayısı : 123
Lakap : Sunnie. Bunny. Na-Na.
Geri: [# SunDong's Home] New Home, New Life
Na Sun'da ona kollarını sarınca dünyadan soyutlanmıştı sanki. Hep Na Sun'ın kendisine sarılarak yanındayım demesini istiyordu. Kızın omuzuna sardığı kollarından birini gevşetti ve eliyle yüzündeki yaşları sildi. Ağlama kotanı doldurdun. Önümüzdeki yüz yıl ağlamak yasak. Geri çekildi ve tek dizi üzerinde çömelmeye devam etti. Kız ayağa kalkarken Dong'ı da kaldırdı. Elleri birleşik ve yüz yüzelerdi. Görenler karda romantik vakit geçiren sevimli bir çift olarak görebilirdi. EVİMİZ. Dong'ın içi ısınıyordu. Beraber okuldan çıkarken Na Sun ev hakkında düşüncelerini dile getiriyordu ve Dong'da onu dikkatlice dinliyordu.
Yanağım yanıyor. Na Sun çocukluktan sonra ilk defa Dong'ı öpmüştü. Yanaktan dahi olsa Dong'ın bütün hücrelerini harekete geçirmeye yetmişti. Yanağı alev almıştı ve volkanik patlaması yakındır. Gülümsedi. İçindeki patlamaları ele vermemeye çalışıyordu. Na Sun arkasını dönüp birden yürümeye başlayınca fırsattan istifade elini yanağına koydu. Az önceki nazik gülümsemesi şimdi kocaman bir sırıtmaya dönmüştü. Elindeki yanağını aldı ve dudaklarına götürdü. Kızarmıştı, ilk defa. Yok bu ikinciydi çünkü ilki Na Sun ile havuzda yüzerken sadece külotlarla kaldıkları gündü. Kendini normale döndürdü ve Na Sun'ın arkasından koşarak kıza yetişti. Kızın omzuna kolunu attı. Na Sun ile rahatça yaşayabileceğim ev. Biran önce karşımıza çıksan iyi edersin. Kıçım donuyor.
İki ev sonra Dong sıkılmaya başlamıştı. Ama Na Sun'a belli etmiyordu. Na Sun'ın birinci evi seçmediği için mutluydu çünkü ev fazla.. Pahalıydı. İkinci ev tamda Dong'a göreydi ama sadece Dong'a göre. Na Sun orada yaşayamazdı. Bu yüzden o olmadığı için de rahattı. Üçüncü seçeneğe geldiklerinde apartmana baktı. Eski ve tuğladandı ama havalı duruyordu. Fiyakalıyım. Hem Na Sun gibi zarif, alaturkaydı hem de Dong gibi keşfedilmeye müsait, tuğlaydı. Evet tuğla Dong. Na Sun hayalleri evi olduğunu söylerken Dong'da aynısını içinden tekrar ediyordu. Ayrıca eski evinden taşınmalıydı, tabi taşıyacak kadar eşyası varsa.
İki Gün Sonra
Pencere kenarına dün yerleştirdikleri büyük yastıklara koşmuştu. Na Sun evin diğer odalarına koyduğu kutuları açıyor ve yerleştiriyordu. ong zaten kutuları ee taşımakla yorulmuştu. Şimdi biraz kestirmeye ihtiyacı vardı. Güneş pencereden arsız bir çocuk gibi sızıp sanki Dong'ın yüzüne işiyordu. Ama zaten Dong rüyasında bol güneşli bir yaz gününde Na Sun ile birlikte parktaki banka oturmuş hem güneşliyor hemde dondurma yiyorlardı. Daha doğrusu bir kendi dondurmasından bir de Na Sun'ın dondurmasından yalanıyordu. Tabi Na Sun buna kızıyordu. "Bütün dondurmamı senin yemen için almadım." diye çemkiriyor ve Dong'ın yüzünü ittiriyordu. O da kızı bankın kenarında sıkıştırmış inadına onun dondurmasını yemeye çalışıyordu. Sonra birden puff! Yanındaki eski Na Sun yeni sarı saçlı, gözlüksüz ve pürüzsüz ciltli -tabi üzerinden on kilo atmış- yeni Na Sun'a dönüştü. Ponpon kız Na Sun. Sarı saçlı yeni Na Sun Dong'a alayla baktı ve dondurmayı çocuğun eline tutuşturdu. Elleriyle vücudunu yokladı. "Kilolar. Asla gelmeyin. Bana bunu nasıl yedirirsin Dong!" diye bağırıyordu.
Yanağım yanıyor. Na Sun çocukluktan sonra ilk defa Dong'ı öpmüştü. Yanaktan dahi olsa Dong'ın bütün hücrelerini harekete geçirmeye yetmişti. Yanağı alev almıştı ve volkanik patlaması yakındır. Gülümsedi. İçindeki patlamaları ele vermemeye çalışıyordu. Na Sun arkasını dönüp birden yürümeye başlayınca fırsattan istifade elini yanağına koydu. Az önceki nazik gülümsemesi şimdi kocaman bir sırıtmaya dönmüştü. Elindeki yanağını aldı ve dudaklarına götürdü. Kızarmıştı, ilk defa. Yok bu ikinciydi çünkü ilki Na Sun ile havuzda yüzerken sadece külotlarla kaldıkları gündü. Kendini normale döndürdü ve Na Sun'ın arkasından koşarak kıza yetişti. Kızın omzuna kolunu attı. Na Sun ile rahatça yaşayabileceğim ev. Biran önce karşımıza çıksan iyi edersin. Kıçım donuyor.
İki ev sonra Dong sıkılmaya başlamıştı. Ama Na Sun'a belli etmiyordu. Na Sun'ın birinci evi seçmediği için mutluydu çünkü ev fazla.. Pahalıydı. İkinci ev tamda Dong'a göreydi ama sadece Dong'a göre. Na Sun orada yaşayamazdı. Bu yüzden o olmadığı için de rahattı. Üçüncü seçeneğe geldiklerinde apartmana baktı. Eski ve tuğladandı ama havalı duruyordu. Fiyakalıyım. Hem Na Sun gibi zarif, alaturkaydı hem de Dong gibi keşfedilmeye müsait, tuğlaydı. Evet tuğla Dong. Na Sun hayalleri evi olduğunu söylerken Dong'da aynısını içinden tekrar ediyordu. Ayrıca eski evinden taşınmalıydı, tabi taşıyacak kadar eşyası varsa.
İki Gün Sonra
Pencere kenarına dün yerleştirdikleri büyük yastıklara koşmuştu. Na Sun evin diğer odalarına koyduğu kutuları açıyor ve yerleştiriyordu. ong zaten kutuları ee taşımakla yorulmuştu. Şimdi biraz kestirmeye ihtiyacı vardı. Güneş pencereden arsız bir çocuk gibi sızıp sanki Dong'ın yüzüne işiyordu. Ama zaten Dong rüyasında bol güneşli bir yaz gününde Na Sun ile birlikte parktaki banka oturmuş hem güneşliyor hemde dondurma yiyorlardı. Daha doğrusu bir kendi dondurmasından bir de Na Sun'ın dondurmasından yalanıyordu. Tabi Na Sun buna kızıyordu. "Bütün dondurmamı senin yemen için almadım." diye çemkiriyor ve Dong'ın yüzünü ittiriyordu. O da kızı bankın kenarında sıkıştırmış inadına onun dondurmasını yemeye çalışıyordu. Sonra birden puff! Yanındaki eski Na Sun yeni sarı saçlı, gözlüksüz ve pürüzsüz ciltli -tabi üzerinden on kilo atmış- yeni Na Sun'a dönüştü. Ponpon kız Na Sun. Sarı saçlı yeni Na Sun Dong'a alayla baktı ve dondurmayı çocuğun eline tutuşturdu. Elleriyle vücudunu yokladı. "Kilolar. Asla gelmeyin. Bana bunu nasıl yedirirsin Dong!" diye bağırıyordu.
Jung Hee Dong- Serbest Meslek
- Mesaj Sayısı : 109
Lakap : Bad Boy
Geri: [# SunDong's Home] New Home, New Life
Yaz, kış durmadan dondurma yiyebilirdi. Aslında uzun süredir ağzına dahi almıyordu ama Dong ile karşılaştı ve yeniden eskiye döndü. Tabi gene kendini tutmaya çalışıyordu ama Dong'ın yanındayken eskisi gibi olmak kendisine iyi geliyordu. Hem ona söylemediği hiç bir şey yoktu. Yani tam anlamıyla tam takırdılar. Sorunsuz. Dong'ın uyuklar gibi olduğunu fark ettiğinde bir koşu mutfağa dalmıştı ve iki dondurma paketi almıştı. Çikolatalı DONRUMA! Ağzına kocaman bir dondurma parçası attı tabi o anda soğuk dondurmanın etkisi ile neredeyse boğulacaktı. Birkaç kez öksürdü ve sonunda normale döndüğünde Dong'a doğru düzgün bakabildi. Dong'ın da ona bakan gözlerini fark ettiğinde tebessüm etti ve yastığı çekerek Dong'ın yanına daha fazla yaklaştı. Kaşığını havaya kaldırdı ve mutlulukla salladı. "EVİMİZ!" diye küçük çaplı bir çığlık attı. Bakışları Dong'tan odanın etrafına kaydı. Kutular kolonisi -yarısı açılmış yarısı halen dolu vaziyette adeta kule gibi duruyordu- odanın tüm çevresini sarmıştı. Mutfak konusunu halletikleri için -aslında annesi ve babası halletmişti- mutluydu. Mutfağın nasıl olacağını, neler gerekeceği hakkında hiç bir fikri yoktu ama salon tamamen kontrolü altında olacaktı.
Gözleri gülerek yeniden Dong'a döndü. "Oppa çok mutluyum." Pencereden içeriye yansıyan güneş ışığı içini ısıtıyordu. Aslında hava halen soğuktu ve dışarıda erimeyen karlarda vardı ama kısa süreliğine dahi olsada güneşi görmek kendisine iyi hissettmişti. Dong'ın dediği gibi. Sunnie. Gözleri heyecanla açıldı ve dondurma kaşığını bir kez daha salladı. "HEMEN ÜZERİNE BİR ŞEYLER GEÇİR! ÇATIYA ÇIKALIM!" O kadar hızlı ayaklanmıştı ki kendi ayağına takılıp yere düşecekti neredeyse. Askılığa gelişi güzel astığı kalın hırkasını üzerine geçirdi. Zaten pantolon ve ince bir kazak giyiyordu. Dondurma kabını da sıkıca kavramıştı. Dong'ın halen yerinde kıpırdamadığını fark ettiğinde ayağını yere vurdu. "Hadi!" Yastıkların üzerine basa basa pencerenin yanına geldi ve hızla yukarıya doğru çekti. İçeriye hafif bir esinti esti ama bu Na Sun'ı durdurmadı. Pencereden hızla geçti ve balkonu andıran genişliğe sahip ve kenarından apartmana sabit merdivene baktı. Sanki şehir ayaklarının altına serilmişti. Ama ayaklarında sadece çorapla orada dikildiğini fark ettiğinde pencereden kafasını uzattı. "Şu kırmızı terlikleri versene. Çorapla çıktım!" Dong terlikleri uzatırken heyecandan halen yerinde duramıyordu. Terlikleri hemen ayağına geçirdi ve hızla merdivenlerden yukarıya çıkmaya başladı. Çatıya adım atarken bir taraftanda dondurmasını yemeye devam ediyordu. Apartman fazla yüksek değildi. Etrafında daha yüksek binalar olduğu söylenebilirdi ama küçük çaplıda olsa tüm şehri ve güneşi görebiliyordu. Kenardan yavaşça ilerledi ve bacaklarını aşağıya uzatacağı biçimde oturdu. "DONG! NEREDE KALDIN!? HADİ!" Dong doğru seslenirken ayaklarını ve elinde ki kaşığı gelişi güzel sallıyordu.
Kwon Na Sun- II. Sınıf | Ponpon Kız
- Mesaj Sayısı : 123
Lakap : Sunnie. Bunny. Na-Na.
Geri: [# SunDong's Home] New Home, New Life
Gözleri yavaşça gerçek dünyaya açılırken görüntüler netleşiyordu. Sun karşısında dikilmiş dondurma yiyordu. Eliyle gözlerini ovuşturdu. Az önce gördüğüm rüyaysa şimdiki.. Kafasını kaşıdı. Uyku sersemletiyor. Kız yanına oturduğunda gülümsedi. Eski Na Sun. Dondurma kolik kız. Bakışlarını kıza çevirdi. Sanki kıtlıktan çıkmış gibi dondurma yiyordu. Tabi o her zaman dondurmayı bu şekilde yerdi. Dudağını yaladı Dong. Bu soğuk günde canı dondurma istemişti. Sun yüzünden. Kız çatıya çıkmayı teklif edince yüzünü buruşturdu. Burada yüzüne vuran güneşle mayışıyordu ve hala uykusu vardı. Na Sun dondurmayı kenarı bırakıp Dong'a sokulup ikisi bir güzel ısınarak uyusalardı ya.
Kız Dong'ın başının üzerindeki pencereyi açıp yangın merdivenlerine çıkınca soğuk rüzgar içeri girdi ve sinsice Dong'ın bütün vücudunu sardı. Titredi Dong. Bu soğukta dondurma yiyerek çatıda takılmak isteyen tek kız. Na Sun terliğini isteyince de yattığı yerde elini yastığa vurdu Dong. Rahatça uyuyamayacağım. Ayaklarını uzattığı yere yakın kızın kırmızı terlikleri duruyordu. Ayaklarıyla onları kendine çekti ve kaldırıp başının yukarısına uzattı. Kalkmak istemiyordu ama kalkmalıydı. Yoksa her an bu başının dibindeki pencereden Na Sun eşiliğinde bir kar yiyebilirdi. Kıçının üzerine doğruldu. Eve şöyle bir göz attı. Na Sun ile benim evim. Na Sun bağırma sesini duyunca hemen oturduğu yerden kalktı ve pencereden çıktı. Rüzgar içine işliyordu. Tekrar içeri girdi ve montunu üzerine geçirip Na Sun'ın çift terlikleri aldığı en büyük numara kırmızı terlikleri ayağına geçirip pencereden çıktı. Merdivenleri yavaşça çıkarken Na Sun'ın sallanan bacaklarını görebiliyordu. Boşuna Sun değil adı, kız soğuk kış gününde dondurma yerken bile üşümüyor.
Kız Dong'ın başının üzerindeki pencereyi açıp yangın merdivenlerine çıkınca soğuk rüzgar içeri girdi ve sinsice Dong'ın bütün vücudunu sardı. Titredi Dong. Bu soğukta dondurma yiyerek çatıda takılmak isteyen tek kız. Na Sun terliğini isteyince de yattığı yerde elini yastığa vurdu Dong. Rahatça uyuyamayacağım. Ayaklarını uzattığı yere yakın kızın kırmızı terlikleri duruyordu. Ayaklarıyla onları kendine çekti ve kaldırıp başının yukarısına uzattı. Kalkmak istemiyordu ama kalkmalıydı. Yoksa her an bu başının dibindeki pencereden Na Sun eşiliğinde bir kar yiyebilirdi. Kıçının üzerine doğruldu. Eve şöyle bir göz attı. Na Sun ile benim evim. Na Sun bağırma sesini duyunca hemen oturduğu yerden kalktı ve pencereden çıktı. Rüzgar içine işliyordu. Tekrar içeri girdi ve montunu üzerine geçirip Na Sun'ın çift terlikleri aldığı en büyük numara kırmızı terlikleri ayağına geçirip pencereden çıktı. Merdivenleri yavaşça çıkarken Na Sun'ın sallanan bacaklarını görebiliyordu. Boşuna Sun değil adı, kız soğuk kış gününde dondurma yerken bile üşümüyor.
Jung Hee Dong- Serbest Meslek
- Mesaj Sayısı : 109
Lakap : Bad Boy
Geri: [# SunDong's Home] New Home, New Life
Dong'ı fark ettiğinde ayaklarını ve ellerini sallamayı kesti ve yavaşladı ama yavaşlamanın etkisi ile giydiği kırmızı terlik ayağından fırladı. "HAYIR!" Pörtlekçe büyümüş gözleri ile terliğin arka sokağa düşüsünü izledi. Oturduğu yerde huzursuzca kıpırdandı ve kaşlarını çatarak arka sokağa, terliğe doğru bağırmaya başladı. Sanırım soğuk hava ve dondurmanın etkisi ile kafasını tam toparlayamıyordu ve bir terliğe bağırıyordu. "SENİN DÜŞMEMEN GEREKİYORDU APTAL TERLİK! SENİ ORADA BIRAKABİLİRİM! BENİ DUYUYOR MUSUN?!" Diğer ayağına geçirmiş olduğu kırmızı terliğe tehditkar bir bakış attı. "Sakın düşme!" Dondurma kabına yeniden yönelirken, bakışlarını yanına oturmaya ve ona garip bakışlar atan Dong'a çevirdi. Kocaman dondurma parçalarını yerken bir taraftanda Dong laf yetiştirmeye başlamıştı. "Düşmemesi gerekiyordu. Şimdi tüm o merdivenlerden inip onu almam gerek. Çünkü o aptal bir terlik ve kendi kendine yeniden ayağıma gelemez. Ama... Daha sonra alacam. Biraz arka sokakta kalsın." Bacaklarını yukarıya doğru çekti ve altına topladı. Dong'ın sessizliği de hoşuna gitmiyordu. Kendisini gibi enerjik olmasını istiyordu. Hatta birlikte havada tur atabilecekleri kadar enerji dolu olmasını. Ama Dong'ın bakışları kısık ve uykuyluydu. Kaşığını Dong'a doğru salladı. "Sen Dong'a benzemiyorsun. O enerjik olmalı. Her zaman. Hatta Superman gibi binaların arasında pelerini ile uçabilir." Konuşurken gerçekten saçmalıyordu ve tamamen çocuksu bir yapıya bürünmüştü. Dondurma kutusunu yanına koydu ve kaşığı da içine attıktan sonra Dong'a sokuldu. "Küçük Dongie uyumak istiyorsa başını bağrıma basabilir!" Ardından kahkaha atarak kollarını iki yana açtı ve ellerini oynattı. "Küçük Dongie gel. Seni çatıdan aşağı atacak değilim."
Kwon Na Sun- II. Sınıf | Ponpon Kız
- Mesaj Sayısı : 123
Lakap : Sunnie. Bunny. Na-Na.
Geri: [# SunDong's Home] New Home, New Life
Na Sun'ın bu şımarık-sevimli hallerini kendisinin ilk defa içki içtiği zamana benzetmişti. Başını arkaya atıp yüksek sesle kahkaha atarken kızda ona sokulmuş ve bir şeyler mırıldanıyordu. "Aigo! Bu dondurmaların içine alkol mü koyuyorlar yoksa senin kafa soğukta böyle güzel mi oluyor?" dedi ihtiyar bir adam gibi kelimeleri uzatarak. Kız doğruldu ve ona çatılmış kaşlarla bakınca elleriyle montunu gösterdi Dong. "Pelerinimi içerde unutmuşum bu yüzden karşı çatıya uçamayacağım malesef matmezel. Daha kolay şeyler isteyin benden." dedi ve 'hıh' sesi eşliğinde başını başka tarafa döndü. Yan gözle kıza baktığında kız ona dilini çıkardı ve dondurmaya tekrar yöneldi.
Dong kıza yönelip elindeki dondurma kutusunu almaya çalışırken "Hava bu kadar soğukken dondurma yiyorsun. Hasta olduğunda sana ben bakmam." ikisi durup bir süre çatılmış kaşlar ve zafer nidaları atmayı bekleyen gözleriyle savaştılar ama Dong tekrar kutuyu çekme çabasına girince Sun'da ondan geri kalmadı. "Bu dondurma buzdolabına nasıl girdi ki?!" sitemleri ediyordu bir yandan da Sun'ın elinden kutuyu çekerken.
Dong kıza yönelip elindeki dondurma kutusunu almaya çalışırken "Hava bu kadar soğukken dondurma yiyorsun. Hasta olduğunda sana ben bakmam." ikisi durup bir süre çatılmış kaşlar ve zafer nidaları atmayı bekleyen gözleriyle savaştılar ama Dong tekrar kutuyu çekme çabasına girince Sun'da ondan geri kalmadı. "Bu dondurma buzdolabına nasıl girdi ki?!" sitemleri ediyordu bir yandan da Sun'ın elinden kutuyu çekerken.
Jung Hee Dong- Serbest Meslek
- Mesaj Sayısı : 109
Lakap : Bad Boy
Geri: [# SunDong's Home] New Home, New Life
"Bu dondurma benim! Git kendi dondurmanı al! Hastalanma bahanesi ile dondurmamı alamazsın!" Dong'ın kendisine çektiği dondurmayı bir kez daha kendi tarafına çekmeye çalıştı bir taraftanda Dong'ı boşta kalen eli ile omzundan itekliyor ve kendisinden uzaklaştırmaya çalışıyordu. Son bir hareket ile dondurma kabını kendisine çekerken kap Dong'ın parmakları arasından sıyrılmıştı. Sinsice baktı ve kahkaha attı. "Dondurma benim!" Ardından çevik bir hareket ile oturduğu yerden atladı ve kenarları takip ederek bir ayağı terliksiz biçimde koşmaya başladı. Ayağı takılıp düşse muhtemelen apartman aşağıyı boylayacaktı ama kensinden dahi beklemeyeceği şekilde dengeliydi. Bir uca kadar koşar adımla ile geçti ve çatı zemine indi. Bir elini beline koydu ve dondurma kabını havada sallayarak Dong'a baktı. "Dongie Dongie dondurma burada!" Ardından arkasını çevirdi ve poposunu iki yana sallayıp kahkaha attı. "Gel beni yakala!" Olduğu yerde tavşan gibi zıpladı ve kahraman gibi hissederek kollarını havaya kaldırdı ve gözlerini kapatıp, başını arkaya attı. "I'M HERO!" Ya dondurmada Dong'ın söylediği gibi alkol vardı ya da soğuk hava Na Sun'ın üzerinde alkollik bir etki yaratmıştı. Gelen enerji şevki ile terlikli ayağını havaya doğru fırlattı ve bu etki ayağında ki terlikte diğer teki gibi havaya doğru uçtu ve apartmadan aşağı düştü. "HAYIR!" Olduğu yerde umutsuzca sallandı ve hızla terliği takip etti ama terlik çoktan düşmüştü. Ellerini beline koyarak gerisin geriye dönmesi ile yanı başında Dong'ı bulması bir oldu. Hatta dönüşün etkisi ile neredeyse kafası Dong'ın göğsüne gömülecekti. Bitmiş dondurma kabını elinde sıkıca tutmaya devam etti ve keskin bakışlar ile kendisine oldukça yakın duran Dong'a tek kaşını kaldırarak baktı. "Halen dondurmamın peşindeysen bitti."
Kwon Na Sun- II. Sınıf | Ponpon Kız
- Mesaj Sayısı : 123
Lakap : Sunnie. Bunny. Na-Na.
Geri: [# SunDong's Home] New Home, New Life
Dondurma parmakları arasından kayıp gittiğinde Sun'da dondurma gibi kayıp gitmiş ve koşar adımlarla Dong'tan uzaklaşmıştı. Dong ayağa kalktı ve sürekli kıza kızgın bakışlar atmaya başladı ama kız kızgın oklardan kaçmayı daha doğrusu Dong'ın gözlerine bakmamayı gayet iyi beceriyordu. Dong'ın tek derdi Sun'a zarar gelmesiydi. Onu engellemeye çalışıyordu. Sonunda kızın dibinde bittiğinde kız ona birden döndü ve fazla yakın durdular. Hoş Sun'ın başı anca Dong'ın çenesine geliyordu ama Sun başını Dong'a kaldırmış, Dong'da başını Sun'a eğmiş olunca yakın duruyorlardı. Kızın çikolatalı dondurma kokan nefesi yüzünde tatlı bir meltem etkisi yapıyordu. Kız tek kaşını kaldırıp dondurmanın bittiğini söylediğinde Dong ona bakıp gülümsedi. "Bir daha bensiz dondurma yemeni yasaklıyorum. Akıl sağlığını zorluyor." dedi ve kıza bir adım daha yaklaştı. Kollarını kocaman açtı ve yavru kuşun yuvasına dönüşü gibi Na Sun'ın kolları arasına sokuluşunu izledi. Na Sun kadar enerjik hissetmiyordu kendini, yorgun ve sarılmaya muhtaçtı.
Jung Hee Dong- Serbest Meslek
- Mesaj Sayısı : 109
Lakap : Bad Boy
Geri: [# SunDong's Home] New Home, New Life
Dong'ın kolları arasında mayışmıştı. Baygın gözler ile kafasını kaldırdı ve Dong'ın kollarından fazla olmayacak şekilde uzaklaştı. "Bende yoruldum. Hem terlikler beni terk etti. Gidip uyumak istiyorum." Dong'ın elini sıkıca tuttu ve yeniden merdivenlere doğru kısa adımlar atarak ilerlemeye başladı. Dondurma gerçekten üzerinde ağrılık etkisi yapmıştı ve soğuk hava kendisini baygın gibi hissettirmeye başlamıştı. Merdivenlerden Dong'ın elini sıkıca tutarak indi ve açık pencereden kendisini içeriye attı. Yastıkları ayakları ile tekmeledi ve üzerinde ki hırkayı da geliş güzel yere attıktan sonra salonda ilerlemeye devam etti. Parmakları ile sarı kısa saçlarını karıştırdı ve yatak odasına doğru ilerledi. Oda oldukça küçüktü bu yüzden iki yatak almamışlardı. Zaten Na Sun'da yatak olayını hiç düşünmemişti ve kocaman bir yatak alıp Dong ile uyumanın daha iyi olacağını düşünmüştü. Hem annesine ve babasına iki tane yatağın neden olduğunu açıklamak zahmetinde olmak istemiyordu. Ayaklarını sürüyerek yatağa doğru ilerledi ve kendisini yatağa attı. "UYKUM VAR!" Kendisini gerçekten normal hissetmiyordu. Belki bir daha arka sokakta ki marketten alışveriş yapmaması gerekiyordu. Belki de ona altın dişlerini gösterek gülen market sahibinden şüphelenmeliydi. Vücuduna yansıyan güç tükenmesi ile düşünceleri bulanıklaştı. "Dongie, Dongie. Nerdesin?" Baygın bir şekilde uzatarak konuşuyordu. Yatakta doğrulmaya çalıştı ve emekleyerek geniş yastıklara doğru ilerleyip kafasını yatağın geniş demir başlığına dayadı. Dong kapıda belirlirdiğinde yüzünde geniş bir gülümseme ellerini dakikalar önce çatıda yaptığı gibi açtı ve oynattı. "Artık benim uykum var. Aslında senin kollarını açman gerekiyor. Çatıda şansını kaybettin. Dondurmama saldırmaman gerekirdi. Hoş çatıdada uyuyamazdık. Sen uyurdun. Sana ninni dahi söyleyebilirdim." Baygın tonda gevezelik yapmaya başlamıştı.
Kwon Na Sun- II. Sınıf | Ponpon Kız
- Mesaj Sayısı : 123
Lakap : Sunnie. Bunny. Na-Na.
Geri: [# SunDong's Home] New Home, New Life
Sun'ın arkasından onu takip ediyordu. Elleri sımsıkı birbirlerine kenetlenmiş merdivenlerden inerlerken Dong huzurla dolmuştu. Nirvena mıydı yoksa nirvana mıydı tam olarak bilmiyordu ama ona ulaştığını biliyordu. İçeri girdiklerinde Sun üzerindeki bütün parçaları etrafa dağıtarak attı ve minik yatak odasına doğru ilerledi. Dong'ın eli boş kalmıştı ama gözleri Na Sun'ı bırakmamıştı. Kızın arkasından sessizce ilerliyordu. Kız yatağa yattığında kapıya yaslanıp onu izlemeyi sürdürdü. Az önce uykusu vardı evet ama uykusu uçup Sun'ın gözlerine konunca kendisinde uyku namına değer bir şey kalmamıştı. Şimdi de o kendini enerjik hissediyordu. Tamam tam olarak enerjik olmasa da konuşmak istiyordu. Günlerdir rüyalarına ve düşüncelerine sahip olan bir takım şeyler vardı. Onların cevabını merak ediyordu.
Kafasını yasladığı kapının kasasından kaldırdı ve Sun'a doğru emrivaki şeklinde baktı. "Dondurma sarhoşluğundan uyanman için kahve yapacağım. Bir yere kıpırdama." arkasını döndü. Omzunun üzerinden "Yorganın altına girsen iyi edersin. Oraları ben için ısıt!" evet emirlerini bitirmişti. Mutfağa geçmeden üzerindeki montunu ve kırmızı terlikleri köşeye attı. Ev şuan çok dağınıktı ama onun gözüne çarpmıyordu. Mutfağa geçti ve evin ilk yerleştirilen yeri olduğu için rahatça hazır kahvesini iki dakika da hazırladı. Kahve kuplarını alıp yatak odasına ilerledi. Yatağın başlığına yaslanmış ve yorganı çenesine kadar çekmiş olan Sun'a yanaştı. Kız yorganı kaldırdı ve ona yer açtı. Yerleştikten sonra Sun'ın kahvesini kıza uzattı. Kız bardağa parmaklarını dolarken başını da Dong'ın omzuna koydu. İşte düşüncelerini karmaşıklaştıran şey yine oluyordu. Ne zaman Sun ona dokunsa dokunduğu yer uyuşuyordu. Bir süre sessizce bardaklarından çıkan buharı izlediler. Sonunda kendini topladı ve sessizce "Aynı evde kalıyoruz, çok yakınız. Peki biz neyiz Sun?"
Kafasını yasladığı kapının kasasından kaldırdı ve Sun'a doğru emrivaki şeklinde baktı. "Dondurma sarhoşluğundan uyanman için kahve yapacağım. Bir yere kıpırdama." arkasını döndü. Omzunun üzerinden "Yorganın altına girsen iyi edersin. Oraları ben için ısıt!" evet emirlerini bitirmişti. Mutfağa geçmeden üzerindeki montunu ve kırmızı terlikleri köşeye attı. Ev şuan çok dağınıktı ama onun gözüne çarpmıyordu. Mutfağa geçti ve evin ilk yerleştirilen yeri olduğu için rahatça hazır kahvesini iki dakika da hazırladı. Kahve kuplarını alıp yatak odasına ilerledi. Yatağın başlığına yaslanmış ve yorganı çenesine kadar çekmiş olan Sun'a yanaştı. Kız yorganı kaldırdı ve ona yer açtı. Yerleştikten sonra Sun'ın kahvesini kıza uzattı. Kız bardağa parmaklarını dolarken başını da Dong'ın omzuna koydu. İşte düşüncelerini karmaşıklaştıran şey yine oluyordu. Ne zaman Sun ona dokunsa dokunduğu yer uyuşuyordu. Bir süre sessizce bardaklarından çıkan buharı izlediler. Sonunda kendini topladı ve sessizce "Aynı evde kalıyoruz, çok yakınız. Peki biz neyiz Sun?"
Jung Hee Dong- Serbest Meslek
- Mesaj Sayısı : 109
Lakap : Bad Boy
Geri: [# SunDong's Home] New Home, New Life
Dong'ın sorusu ile sessizleşti. Biz neyiz mi? Soru oldukça saçma gelmişti cevabını gayet iyi bildiğini düşünüyordu ama bir türlü dışarıya çıkmıyordu. Aslında ne cevap vereceğini bilmiyordu. Soru kafasında yankılanmaya devam ederken derin bir nefes aldı ve uykunun son kırıntılarını üzerinden atmaya çalıştı. Ama halen yorgundu. Sıcak kahvesinden büyükçe bir yudum aldı ve Dong'ın omzuna yaslı vaziyette gözlerini kapattı. En normal cevabı vermesi gerektiğini düşünüyordu. Normal olduğunu düşündüğü. Ama sorunun etkisi ile gerçekten huzursuzlanmıştı. "Biz... Arkadaşız Dong." Kendi söylediğine dahi inanmıyordu aslında. Arkadaşlar birbirlerini her fırsatta öper ya da sarılır mıydı?.. Ya da aynı evde yaşayıp, aynı yatakta uyumaya cesaret eder miydi? Na Sun, Dong'a güveniyordu. Hem ona bağımlı gibiydi. Onsuz hiç bir şey yapamıyordu ve bu ilişkiye ad koyabileceğinden emin değildi. Ama... Sevgili de değillerdi sonuçta. Huzursuzca gözlerini açtı ve hızla nefesini dışarı verdi. Kahvesinden bir yudum daha aldı. Dong'ın sessizliği hoşuna gitmiyordu ama bu sessliği nasıl bozacağı hakkında hiç bir fikri yoktu. Ne diyebilirdi ki?... Bilmiyorum. Arkadaş ve sevgili karşımı bir şeyiz galiba. Sana bağımlı gibiyim. Sensiz yapamam. Ama bunun adı ne aşk ne de arkadaşlık Dong. Ben bilmiyorum. Dong onu bir bakışı ile bayıltabilirdi, yakınında hissetmek dahi kalp krizi geçirmesine neden olabilirdi. Ondan uzak kaldığı onca yıl acı çekmişti. Dong acılarını unutturuyordu. Onu iyileştiriyordu ve ondan kopmak istemiyordu. Bu yüzden onunla birlikte yaşamak istemişti. Aynı evde zaten onun koltukta yatmasına falan da izin veremezdi sanırım. Evlerinde ilk geceleri ve şimdi aynı yatakta kahve içiyorlardı. Kendisini evli çiftler gibi hissetti bir an. Hoş evli çiftler dahi aralarında ki ilişkiye anlam veremezdi. Dong ile arasında çok garip anlam verilemeyen bir şey vardı ve o şey büsbütün tüm hayatını etkiliyordu. Buna anlam yüklemek istemiyordu. Sadece çocukluklarında ve şimdi olduğu gibi sonsuza kadar birlikte, onunla olmak istiyordu. Başka kimseye ihtiyacı yoktu.
Kwon Na Sun- II. Sınıf | Ponpon Kız
- Mesaj Sayısı : 123
Lakap : Sunnie. Bunny. Na-Na.
Geri: [# SunDong's Home] New Home, New Life
Sorunun cevabını bekliyordu ama doğru yanıtın ne olduğunu daha kendide bilemiyordu. Uzun parmakları kahve bardağına dolanmış öylece bekliyordu Sun'ın ağzından çıkacak kelimeleri. Arkadaşız, demişti Sun. O anda tam olarak üzülmesi mi yoksa hiçbir şey yokmuş gibi normal hissetmesi mi gerektiğini çıkaramamıştı Dong. Doğru. Arkadaş. Sadece ARKADAŞ. İçi acıyor muydu? Kalbi? Belki biraz. Ya da evet. Acıyordu ama anlam veremiyordu. Küçükken böyle şeyler düşünmüyordu. Ya da düşünüyordu ama anlayamıyordu. Bardağı dudaklarına yanaştırdı. Sıcak kahve dilini yaktı. Canını acıtan soruyu sormamalıydın. Sıcaklığını kaybetmeyip, etrafını da yakan kahve boğazından kaydı. Manevi olarak yanan içi şimdi biyolojik olarakta yanıyordu. Bardağı dudaklarından çekip, kollarını büktüğü dizlerinin üzerine koydu. Yarım ağız gülümsedi. "Hemde en iyi arkadaş." dedi, madem Sun onu öyle görüyordu. Gerçekten hayatı boyunca bu kadar kararsız ve kafası karışık hissetmemişti Dong. Bir yanı kızı öyle sahipleniyordu ki kızı kardeşi gibi görüyordu. Ama daha büyük bir yanı bir saniye olsun Sun'ı aklından çıkaramıyor ve kalbini hoplatıyordu. Güçsüz biriydi Dong. Ne kadar dışarıdan sert ve sokak çocuğu gibi gözükse de bu sadece kendini korumak için yaptığı bir maskeydi. Küçük bir bebekten farksızdı ve sadece Sun'ın yanında maskesini çıkarabiliyor, bu kıza muhtaç olmayı seviyordu.
RP TAMAMLANMIŞTIR.
Jung Hee Dong- Serbest Meslek
- Mesaj Sayısı : 109
Lakap : Bad Boy
Similar topics
» [# Jay's Home ] in the name of love.
» [#2Mi(Sun & Heon)'s Home] Miss You.
» [# SunDong's Home] First Kiss
» [# SunDong's Home] Breathe
» [# Minewa & Taejun's Home] Something's Not Right
» [#2Mi(Sun & Heon)'s Home] Miss You.
» [# SunDong's Home] First Kiss
» [# SunDong's Home] Breathe
» [# Minewa & Taejun's Home] Something's Not Right
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz