[# Minewa & Taejun's Home] Something's Not Right

tarafından **Jeon Min Ewa** Çarş. Ara. 05, 2012 8:23 am

Something's Not Right
Jeon Min Ewa & Lee Tae Jun

Neon lambalarıyla yazılmış yazının hemen altındalardı. Fiesta Disco & Bar. Tabelada yazan buydu. Altında da küçük restoranın sloganı yazıyordu ama buraya fazlasıyla gelmesine karşın sloganı okumaya dahi gereklilik duymamamıştı. Umursamamıyordu. Birçok renkle döşenmiş tabana sahip dans pisti, geniş ve birçok içkiye ev sahipliği yapan barı, V.I.P odaları. Burayı seviyordu. Fiesta'nın bazen zenginlerin uğrak mekanı olup, hayta boyu göremeyeceğiz para içinde insanlara ev sahipliği yapıyor olması, kimin verdiği dahi bilinmeyen eğlenceli partileri, canlı müzikleri. Ama bugün dışarıda gece karanlığında dahi parlak bir görünüme sahip turuncu şemsiyesinin altında dışarıda beklemeyi yeğlemişti. Kışın son haftaları olduğundan dolayı mutluydu ama hava şartları bunu göstermemeye devam ediyordu. Yağmur yağıyordu. Fazla sert değildi ama hoşuna gitmediği kesindi. Hem üzerinde taşımaktan hayıflanmaya başladığı kalın kırmızı montu vardı. Şapkasını da başına geçirmişti. Yağmurun tenine bıraktığı serinliği, ıslaklığı duyumsamak konusunda kesinlikle emindi. Ama halen içeri girmemekte te kararlıydı. Aslında içeri girebilir, Taejun'ın işlerinin bitmesini bekleyebilirdi. Ya da kulaklarına kadar ulaşan canlı müziği içeride daha rahat bir şekilde de dinleyebilirdi. Küçük çantasına sıkıştırdığı sigara paketinde kalan son iki sigarayıda içebilirdi ki iliklerine kadar nikotin ihtiyacı hissetmeye başlamıştı. Fiesta'dan gürültüyle çıkan bir grupla beraber kaldırımda geriledi. Bakışları ile grubu takip etmeye devam ederken sadece ince kaşlarını çatmakla yetinmişti. Montunun cebine yirmi dakika önce sıkıştırdığı -belki de yirmi beş dakika dahi olmuş olabilirdi- çıkardı ve son attığı mesajın gerçekten gidip gitmediğini kontrol etti. Junjun ~~ Fiesta'ya geldim. Dışarda bekliyorum. Mesaj başarıyla gönderilmişti. Telefonun parlak ekranında ki küçük belirgin saate baktı. Bir saatir bekliyorum. Belki de eve gitmeliyim. Telefonu yeniden montunun küçük cebine koydu. Belki de telefonunu sessize aldı ve mesajın geldiğini dahi bilmiyor. Ya da bilerek gelmiyor ve ben burada dikiliyorum.

tarafından **Lee Tae Jun** Çarş. Ara. 05, 2012 8:52 am

Saatlerdir zengin ve şımarık kızlara içki servisi yapıyordu. Üstelik kızların kendisine asılıyor olması bir yana, onların iğrenç tekliflerini dahi geri çevirmek zorunda kalıyordu. Gay olduğu için değildi bunların hepsi, bir kız arkadaşı olduğu için oldukça uzak kalıyordu o tekliflere. Fiesta gibi bir yerde çalışmasının tek nedeninin iyi bir maaş olduğunu unutmamaya çalışıyordu. Kapatma saatine yaklaşmamışlardı bile. Daha gece bu disko için yeni başlıyordu. Elindeki şeffaf, kristal bardağı masaya koyarak arkasından çektiği kaliteli viskilerden birini bardağa döktü. Uzun süredir garsonluk yapınca aldığı her alkol kokusu tiksinmesine sebep oluyordu. Gerçi çalıştığı yer yüzünden alkol ve sigara bağımlısı olduğu söylenebilirdi ya. Cebinden gelen titreşim yüzünden müşteriye arkasını dönerek cebindeki telefonu zorlanarakta olsa çıkarttı. Junjun ~~ Fiesta'ya geldim. Dışarda bekliyorum. Niye buraya geldi ki? Kendi kendine söylenmeye başlamıştı bile. Gecenin onikisinde bir kadının, özellikle Minewa gibi bir kadının dışarı çıkmasının çok tehlikeli olduğunu düşünüyordu. Üstelik geldiği yer bir bardı ve bu onun sinir uçlarını harekete geçirmeye yetmişti bile. Belindeki beyaz önlüğü çekip çıkardıktan sonra vardiyasını gördüğü ilk garsona devrederek ceketini sırtına geçirdi ve büyük çıkış kapısına yöneldi. Kendi kendine sinirlenmeye başlamıştı bile. Yine de sakin durmaya çalışıyordu. En azından sevgilisini evine kadar bırakmayı planlıyordu. Kızıl saçlı kızı gördüğü gibi onun yanına koştu ıslak kar ayaklarının altından kayarken. " Delirdin mi? Gecenin bu saatinde neden buraya geldin? " Kızın elindeki şemsiyeyi alarak onun başının üstünden yükseğe kaldırdı ve kolunu onun omzuna attı. Şemsiyenin kaymamasına ve onun ıslanmamasına dikkat ediyordu. " Tanrım! Min! Her istediğinde benim iş yerime gelemezsin. " Doğru bir noktaya değiniyordu kendine göre. Belki sürpriz yapmak istemiş olabilirdi, bunu umursamıyordu bile. Minewa onun kadınıydı ve o kadınına karşı oldukça kıskançtı.

tarafından **Jeon Min Ewa** Çarş. Ara. 05, 2012 9:27 am

Aniden kıskaca alınmış gibi hissetmişti kendisini. Ne zaman elinden şemşiyeyi alıp, ne zaman Taejun'un kolunun altına girdiğini anlamamıştı. Hoş her zaman böyle davranırdı ya. Arada bu tip davranışları gerçekten siniri bozsa da arada da hoşuna gidiyordu. Ama bu zaman diliminde pek hoşuna gitmediği açıktı ve sözlerine bakılırsa konunun uzamasından şüpheleniyordu. "Metroyu kaçırdım. Bende beklemek yerine elimde şemsiye varken Fiesta'ya geldim. Ama burada bekledim birde o var. Çıkman neden bu kadar sürdü?" Zaten tüm öğlesini gevezelik yapan arkadaşları ile beraber heba etmişti birde ütsüne üstlük gittiği sinema filmi oldukça absest çıkmış ve daha birinci yarı bitmeden sinemayyı terk etmişti. Metroyu kaçırmıştı. Onca yolu yürümüştü ve... Sizdi Taejun'ı çekiyordu. Tüm geceyi barda geçiriyordu ve sabahın erken saatlerinde döndüğünde de tüm sabahı uyuklayarak geçiriyordu. Kendiside evde aylak aylak dolanıyor ya da bilgisayarda oturuyor, kahve içiyordu. Çok sık Taejun'ın sevgilisi mi yoksa evde birlikte kaldığı bir arkadaşı olduğu konusunda dahi saçma bir yanılgaya düşüyordu. Birlikte zaman geçiremiyorlardı, geçirmiyorlardı. Geçirselerde televizyonda film izliyor ve karınlarını mısır patlağı ile dolduruyorlardı. Durgun İlişki. Sorduğua soruya cevap vermesine dahi zaman bırakmadan yeniden konuşmaya başladı. "Gene tüm gece çalışacak mısın?" Sözlerinin sonuna doğru başını sevgilisinin omzuna dayadı ve Taejun'ın yüzüne umutla baktı. Bugün Fiesta'yı ertelemesini umuyordu.

tarafından **Lee Tae Jun** Çarş. Ara. 05, 2012 10:10 am

Çıkması uzun sürmüş sayılmazdı. Sevgilisi sorumsuzca onun iş yerine gelmişti ve üstelik kapıda olduğunu bile uzun bir zaman sonra haber vermişti. Üstelik konuşmasındaki sakinliğin sebebini bile anlayamıyordu. Ona karşı ne kadar kıskanç olduğunu bilirken hangi cesaretle barlarla dolu bir sokağa gelmiş olduğunu çözemiyordu. Haklıydı kıskanmakta tabii ki. Kızıl saçlı, kusursuz bir yüz ve vücuda sahip bir kadındı Minewa. Ona bakan adamları bile dövesi geliyordu. " Metroyu kaçırdım gibi bir bahaneyi kabul etmiyorum! Buraya gelmek yerine taksi çağırmalıydın Minewa! Anlamak istemiyor musun? Fiesta' nın çevresindeki çirkin fahişeler bile tecavüze uğrayabiliyorken senin gibi bir kız o tarz tipler için ne büyük bir şans olurdu?! Tanrım..." O sahneyi düşündükçe bile kıskançlığı tavan yapıyor, tansiyonu yükseliyordu. Gözlerini kapadı ve derin bir nefes aldı. Tekrar gözlerini açtığında yanında geçmekte olan adamın Minewa' ya baktığını görünce kendini tutmakta oldukça zorlanmıştı. " ÖNÜNE BAK!" diye çıkıştı karşıdan gelen adama. Minewa yanında olmasa çoktan onu linç etmiş olabilirdi ya. Zorba sayılmazdı, sadece sevgilisine karşı oldukça hassastı. Minewa' ya dönerek yavaşça onun gerisinde kalmaya karar verdi. En azından abaza tiplerin bakışlarından onu koruyabilecekti. " Ne çalışması ya? Az önce senin yüzünden işten erken çıktım. Geç kalmamdan hoşlanmıyorsan işten ayrılabilirim. Ama o istediğin tüm güzel şeyleri alamazsın, bilmiş ol küçük hanım. " Uyarıdan çok bir tehdit niteliğindeydi. İlişkilerinin ne kadar durgun olduğunun farkındaydı. Ona istediklerini alabilmek için ilişkilerini oldukça ertelemek zorunda kalıyordu. Neredeyse cinsel hayatları bile yoktu. İş değiştirmeyi düşünmüştü tabii. Ama bulabileceği her iş buradan ucuz maaş verecekti. Fazlasıyla yoruluyordu ve eve bakması gerekiyordu. Evin erkeği sıfatını taşımaya çalışıyordu ve bu iyice büyük bir yük haline gelmeye başlamıştı. Omzuna attığı kolunu çekerek onu göğsüne yasladı. " Benden habersiz buraya gelme. Biliyorum, geç geliyorum ama bunu senin için yaptığımı bil. " Koruyucu melek görevini oldukça iyi üstlendiği söyleyebilirdi. Yürümeye devam ediyordular yağmurun altında. Onu şemsiyesinin altında tutmaya çalışıyordu.

tarafından **Jeon Min Ewa** Çarş. Ara. 05, 2012 10:37 am

Gözlerinin devirmemek için kendisini zor tutmuştu. Tabi kendi hatası olduğunun farkına varıyordu. Taejun'ın bu tavrının bile bile gelmesinin kesinlikle hata olduğunu biliyordu ama daha fazla dayanamıyordu. Evet. Taksiye binebilir eve gidebilirdi ve tüm geceyi boş boş oturarak geçirebilird. Arkadaşlarından bile sıkılıyordu. Hepsi monoton konuşmaları ile daha fazla sıkılmasına neden oluyorlardı. Her zaman sakin tarafı oynayan kendisiydi ve sevgilisinin kıskaçlığını dizginleştirmeye çalıştırıyordu. Başını yavaşça Taejun'ın omzundan kaldırdı. Tabi daha rahat nefes alamadan Taejun'ın yoldan geçen adama bağırması ile yüzünü aşağıya eğdi ve yanaklarını şişerek nefesini hızla dışarıya verdi. Soğuk havanın etkisi ile dudaklarından çıkan buhar ile ısınmaya bir kez daha ihtiyaç duydu. Dikkatini çekebilmek için ceketini çekiştirmekle yetinmişti ama pek etkisi olduğu da söylenemezdi. Zaten Taejun tiradına devam ediyordu ve kendisi de beklemekte yetiniyordu. Güzel şeyler?... Sadece ayakkabılar, elbiseler, ceketler... Dudağının kenarını ısırdı. Aklında uzun bir liste halinde birçok güzel şey vardı ve evet. Her ne kadar kabul etmek istemese de Taejun sayesinde alabiliyordu. Ama bunu ailesinden para alarakta yapabilirdi. Kısmen ailesinden almıyordu bu konuda üvey erkek kardeşinin yardımı dokunuyordu. Erkek kardeşi parayı ailesinden alıyor ve kendi fonuna yatırıyordu. Tabi fazla miktarda değildi. Hem erkek kardeşinin zor durumda kalmasını istemiyordu hemde ailesinin bundan haberi olması istemiyordu. Güzel şeyleri her şekilde alabilirdi. O anda gerçekten dilinin ucuna işi bırakmasını istediğini söylemek geldi ama her nedense sesi bunu dışarıya vurmakta tedirginlik gösteriyordu. Yağmurda yürümeye devam ediyorlardı. Bir kez daha başını Taejun'ın omzuna yasladı. En azından eve gidecekleri süre zarfında ve gece boyunca yanında olacaktı. Ama yarın gene aynı monotonluğa döneceklerdi. Dudaklarını kısa bir süreliğine birbirine bastırdı ardından derin bir nefes aldı. "Aslında... İşten ayrılabilirsin. Güzel şeyleri... Küçük imkanlarım ile almaya devam edebilirim."

tarafından **Lee Tae Jun** Perş. Ara. 06, 2012 8:27 am

Minewa başını onun omzuna yasladığında derin bir nefes alarak fazla ses çıkartmamaya çalıştı. Tanrı aşkına, Minewa' dan gerçekten çok hoşlanıyordu. Hatta aslında zamparanın önde gideni olsa da onunla bir hayat kurmayı düşünmüş ve onunla birlikte kalmayak arar vermişti. Ancak ilişkilerinde bir şeylerin yanlış gidebileceğini hiç düşünmemişti. İşin kötü yanı birlikte yaşamalarının üstünden sadece altı ay gibi kısa bir süre geçmişti. Bu zamanda dahi neredeyse görüşemiyor olmaları Taejun' un canını sıkmıyor değildi. O da her erkek gibi sevgilisiyle zaman geçirmek, belki de birlikte olmak isterdi. Ancak çalışma zamanları yüzünden görüşemiyor olmaları ilişkilerinin yıpranmasına sebep oluyordu. Her ne kadar ilişkileri yıpranacak olursa olsun ilk terkedecek kişi kendisi olmayacaktı, en azından bundan emindi. Ona elinden geldiğince iyi bir şekilde bakmaya çalışıyordu. Kendi parasını kazanana kadar böylece devam edecekti. Ailesinin durumunun iyi olduğunu bilse de onlardan para kabul etmeyeceğini oldukça iyi biliyordu. Gururlu bir kız olduğunun farkındaydı. Aynı zamanda istediklerinden vazgeçmeyeceğini de biliyordu. Bu yüzden ne olursa olsun Taejun çalışmak zorundaydı. " Kafan mı güzel? Sokaklarda yatıp o küçük güzel şeyleri alabilirsin, evet. İstersen ben de çıkayım gideyim hayatından? Nasıl olsa o zaman hiçbir anlamım olmayacak. " Gergin bir şekilde konuşuyor olması ufak bir kavgayı alevleyecek gibi görünüyordu. Yine de onunla kavga etmek isteyeceği en son şeydi. Kızın omzundaki elini çekerek onu iyice kendine bastırdı. Yağmurun böyle yağmasından nefret ediyordu. Kendisini daha gergin hissetmesine sebep açıyor gibi görünüyordu. Oldukça yorgun olduğu söylenebilirdi, direk eve gitmek istiyordu. " Neyse ne. Bir daha iş yerime gelmiyorsun ve kafandan saçma sapan fikirleri çıkartıyorsun. " Kesin bir kararla kestirip atmıştı.

tarafından **Jeon Min Ewa** Perş. Ara. 06, 2012 9:09 am

Sanki konuşmasını engellemek istercesine kendisini daha sıkı sarması ile dudaklarını birbirine bastırdı. Bu tarz konuşmalarından hoşlanmıyordu ve son zamanlarda -ki bu birlikte eve yerleştikler zamanıda içine alıyordu- daha da üzerine batıyordu. Ailesiyle konuşmuyorlardı. Zaten fazlasıyla sahip olduğu gururuda bunu etkiliyordu ama dolaylı yollar ile onlardan halen para konusunda yardım alıyordu. Tabi bunun üzerinde üvey (!) erkek kardeşinin rolü büyüktü. Ona oldukça minnettardı. Ama diğer taraftan Taejun tarafı varken işler güçleşiyordu. İçten içe delirecek gibiydi şu dakikada. Taejun'ın aklına hayatından çıkma kavramının nereden geldiğini anlamaya çalışıyordu. Hiç bir anlamı olmayacakmışmış. Tüm vücudunu gerilmişti. Sokak ortasında kavga etmeye başlayacak değillerdi ama bir şekilde bu sorunlara çözüm bulması gerekiyordu. Şu kestirip atması yok mu? Sanki o anda iş bitiyormuş gibi. O güzel şeyleri istemiyor... da olabilirim. Şu kapana kısılmışlık hissi. Her geçen gün artıyor. Tabi kendisi böyle kestirip atmayacaktı. Şapkasının çekiştirirken bir taraftan da Taejun'ın kolundan sıyrıldı ve çantasını karıştırmaya başladı. Yağmur dahi şu dakikada pek sinirine dokunmuyordu. Tabi şemsiyenin altında kalmaya devam edecekti. Kesinlikle. Sigara paketini ve çakmağını çantasından çıkardı ve dudaklarına bir çırpıda bir ince bir sigarayı yerleştirirken neredeyse bitmek olan çakmağı ile sigarasının yaktı. Paketi ve çakmağı yeniden çantasına sıkıştırırken sadece Taejun'ın koluna girmekle yetindi. Çoğunlukla sessiz savaş verirdi ama arada istemeden - ya da isteyerek- çirkef halleride ortaya çıkıyordu. Ama evede gidene kadar sessiz kalmak niyetindeydi. En azından şemsiyenin altında sigara içebiliyordu. Üflediği dumanın sigara dumanı mı yoksa buhar mı olduğuna karar vermeye çalışırken Taejun'a karşıda umursamaz davranıyordu. Son kavşağıda döndüklerinde apartmanın silueti açıkça görülmeye başlamıştı. Evini seviyordu. Döşenmesi ile tamamen kendisini uğraşmıştı. Klasik tarzda dekoratif eşyaları bulmak için antika dükkanlarını bir-iki hafta boyunca gezmişti. Evinin diğer sevdiği tarafı da hemen yanında İngiliz bir kadın ve Koreli eşinin işlettiği kafe tarzı bir pastaneydi. Her gün yeni yeni tatlıları bir tabak hazırlayıp kendisine veriyorlardı. Bazen de Taejun içinde ekstra bir tabak istediği oluyordu ama her iki tatlıyı da her seferinde kendisini bitiriyordu. Apartmanın girişine doğru yöneldiklerinde gene hiç bir şey söylemeden Taejun'ın yanından ayrıldı ve loş bir biçimde aydınlanan kafeye girdi. Şapkasını indirirken sıcak bir ortamla karşılaşmaktan dolayı yüzünde bir tebessüm sigarasından bir fırt daha çekti ve parmaklarının arasına aldı. Tezgahta -muhtemelen- son işlerini tamamlayan orta yaşlı Betty yüzünde hafif bir tebessüm ile kendisine karşılık veriyordu. Selam vermek için çevik bir hareket ile hızla eğildi ve yeniden doğruldu. "Bana bugünün özel spesiyalinden bir parça ayırdın mı Betty-shi?" Beyaza çalan sarı saçları olan Betty tezgahın altına yöneldi ve yuvarlak, küçük bir kek kabının içinde ki iki dilim keki gösterdi. "Meyveli, tarçınlı bir turta." Ellerini yavaşça çırparken sigarayı düşürmemek için çaba sarf etti ve sigarayı dudaklarının arasına yerleştirip, hızla kek kabını ellerinin arasına aldı. "Mükemmel! İyi geceler Betty-shi." Şapkasını gelişi güzel yeniden kafasına geçirdi ve kafeden çıkıp halen onu girişte beklemekte olan Taejun'a doğru hızla ilerledi.

tarafından **Lee Tae Jun** C.tesi Ara. 08, 2012 4:33 am

Minewa' nın kendisini hiç takmıyormuş gibi gidip dükkana girmesi sinirlerini iyice germeyi başarmıştı. O yanına döndüğünde sıkıca elinden tutarak yaklaşmakta oldukları eve yürümeye devam etti. Sesini bile çıkarmıyor oluşu kuzuların sessizliğinden başka bir şey değildi. Bu da onun çok kısa bir zaman içinde çok kötü patlayacağını gösteriyordu ve Minewa' nın bundan hoşlanmayacağı ise kesin olan diğer şeylerden birisiydi. Elindeki şemsiyeyi daha sıkı tutarken söylenmeye başlanması için çok uzun bir zaman geçmesi bile gerekmemişti. " Senin bu umursamazlığın, bu Polyanna' cılığın beni öldürecek, farkında mısın?! Tanrım! Söylediğim bir şeyi takıyor gibi yapmayı deneyemez misin?!" Minewa gibi bir kıza kızılmaması gerektiğini biliyor olmasına rağmen kendini engelleyememişti her zamanki gibi. Biliyordu, onun kocası veya babası değildi ancak birkaç konuda ona karşılabileceğini düşünüyordu. Özellikle sevgilisini barlar sokağında görmek gibi bir mevzu söz konusuysa bunu onun aklına iyice kazıyana kadar durmazdı. Onun elini istemeden de olsa fazla sıkı tuttuğunu farkettiğinde elini biraz gevşeterek daha nazik tutmaya başladı. " Ben sana diyorum ki, bir daha oraya gelmeyeceksin, kafandan saçma sapan fikirleri çıkartacaksın, sen gidiyor ve... VE KENDİNE TURTA ALIYORSUN! Bu nasıl bir dinleme ifadesidir?! " Çocukça bir kavgadan fazlasıydı burada yaşanan. Başını sola çevirerek sinirini geçirmek için etrafa bakındı. Çenesini kasmıştı, bu da onun ne kadar sinirli olduğunu gösteren diğer şeylerden birisiydi. " Neden her seferinde böyle yapıyorsun? Ben ne zaman basit bir cevap beklesem sen lafı değiştirmek için bir şeyler yapıyorsun! " En nefret ettiği şeylerden birisiydi görmezden gelinmek. En çok bunu kaldıramadığı için bu konuda sevgilisini kırmaya başlamıştı. Apartman kapısına geldiklerinde cebindeki anahtarı çıkararak kapıya soktu ve çevirerek içeri girdi. Demir kapının gıcırdaması kulaklarını acıtmıştı. Apartmanın girişindeki mermerler her zamanki gibi soluk görünüyordu.

tarafından **Jeon Min Ewa** C.tesi Ara. 08, 2012 5:02 am

Sanki basit bir cevabımı dahi dinlemeye tenezzül ediyormuş gibi konuşuyorsun Taejun. Cevap versem dahi ne olduğuna dahi anlam vermeden kendi kurallarına göre söylenmeye devam ediyorsun. Ben zaten sessiz tarafım. Ama anlaşılan sessizliğimde dokunmaya başladı sana. Şimdi bile resmen kafamın içinde sana kızıyorum! AMA HAYIR! DAHA FAZLA DAYANACAK GÜCÜM KALMADI! Dudaklarını birbirine bastırıyor ve Taejun'ın sözlerini sindirmeye çalışıyordu ama nafile. Her sözünde, sinirleri geriliyordu ve öfkesi artıyordu. Gene de merdivenleri çıkarken oldukça sessizlerdi. Belki de birkaç kez kendilerini uyaran komşularından sakınıyorlardı alışkanlıkla. İlk kavgaları değildi kesinlikle. Ama her geçen gün kavga sayılarında artış bariz bir şekilde görülüyordu. Bazen sadece homurdanmakla yeteniyordu ve Taejun'ın dediği gibi sessiz kalıp, uzaklaşıyordu. Kendisine sarf ettiği sözleri adeta yutuyordu. Doğru düzgün konuşamıyorlardı zaten. Zamanları yoktu ve o azıcık zaman diliminde dahi birbirlerini yemeye başlıyorlardı. Ayakkabılarını hızla çıkarttı ve elinde ki tabağı da gelişi güzel masaya bıraktı. Artık kek hiç çekici gelmiyordu. Montunu hızla üzerinden çıkarttı ve koltuğa doğru savurdu. İnce uzun parmaklarını şakaklarına dayadı ve sakin bir sesle konuşmaya çalıştı. "Sana göre en basit cevap 'Tamam' oluyor. Sadece tamamı duymak istiyorsun. Senin kurallarına, isteklerine uymamı bekliyorsun her seferinde. Kendimi kapana kısılmış gibi hissediyorum yanında!" Ellerini beline yerleştirdi ve salonda yavaşça yürümeye başladı. Her seferinde Taejun'a baktığında sessizleşiyor ve Taejun'ın öfkesinin, sinirlerinin dinmesini bekler vaziyete geliyordu. Ama bugün öyle yapmayacaktı. İçinde biriktirdiklerini Taejun'ın yüzüne vuracaktı, vurmaya çalışacaktı. "Her zaman sessiz kalıp, öfkenin dinmesini bekledim ama bunu daha fazla yapabilecek gücüm kalmadı. Benim kararlarıma, sözlerime hiç bağlılığın yok ki! Sadece sana uymamı bekliyorsun! OTORİTER VE KISKANÇ ADAMIN TEKİSİN! HER SEFERİNDE İÇİMDE TUTTUM AMA DAHA FAZLA SANA DAYANAMIYORUM! SEVDİĞİM ADAM GERÇEKTEN BÖYLE BİRİ Mİ DİYORUM!?" Sesinin yükseldiğinin farkındaydı. Kendisini dizginlemek için sustu ve derin bir nefes aldı. Beyni patlayacak gibi hissediyordu. Sanki üzerine yapışmış lanet bir lekeden kurtulmaya çalışır gibi hissediyordu. Taejun'a olan sevgisi dahi köreliyor ve yerini öfke alıyordu. Ters giden bir çok şey vardı aralarında ve bunları kesin bir çözüme kavuşturmak istediğinden emindi. Sonucu ne olursa olsun.

tarafından **Lee Tae Jun** C.tesi Ara. 08, 2012 9:56 am

Eve girdiği andan itibaren bağırıp çağırmaya başlayan kızın ağzına bir tane vurası gelmiş olsa da bunu yapmayacak kadar erkek sayılırdı. Onun sözlerinin hiçbir anlam taşımadığını, sadece kızgın olduğu için söylediğini düşünüyordu. Hatayı hiçbir şekilde kendisinde bulamayacak kadar kör bir insan olmasının aksine bu sefer sorunu gerçekten Minewa'da bulmuştu. Öncelikle düşüncesizce davranarak öyle bir kıyafetle, öyle bir saçla ve gecenin bir köründe kendi iş yerine, yani barlarla dolu olan bir yere geliyor, ardından da kızınca kızdı oluyordu. Bu saçma çıkmaza daha fazla katlanacak falan değildi. Onun sözlerini bitirmesini beklemişti ki bu da kusursuz bir şekilde kavgayı getiriyordu. Eliyle onu göstererek yüksek sesle konuşmaya başladı. " HADİ YA! Hanımefendiye bak! Ben sana saçma sapan yerlere giderken düzgün giyin demedim mi?! Kışın ortasında etek giymekte neyin nesi?! Hem de geldiğin yer benim çalıştığım yerdi ve ben sana oraya gelmeni yasaklamıştım! " Kesinlikle otoriter bir adamdı. Otorite altına alınmayı sevmiyor olsa da bu otoriter bir adam olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. O yasaklar, söyler ve bunların gerçekleşmesini beklerdi. Ancak Minewa onun hiçbir sözüne uymamıştı ve onu kontrol altına alamamak sinirlerini bozuyordu. Son zamanlardaki en büyük kavgalarından birini yaşamak üzerelerdi ve bunu durdurmak Taejun' un elindeydi. Söyleyecek bir şey bulamadığı için sessizleşmiş ve elini yavaşça indirmişti. " Bize n' oluyor ya? Bu eve taşınırken bunları mı planlamıştık? " Tam tersine bu eve taşınmadan önce çok masum ve pembe dizi tadında hayalleri vardı. Koltukta onu kolları arasına alarak oturup televizyon izlemek, o yemeği hazırlarken arkasından yaklaşıp belinden sarılıp öpmek gibi küçük hayalleri vardı. Şimdi ise birbirlerine bağırıyorlar ve bitmek bilmeyen bir gerginlik yaşıyorlardı. " Lanet olsun. " Yavaş adımlarla onun yanına gidip kollarını omzundan geçirerek ona sarıldı. Bu soğuk evde onun sıcaklığını hissetmek hoşuna gitmişti. Üstelik az önceki kavganın ardından bu sarılmanın onu sakinleştireceğini biliyordu. Başına minik bir öpücük kondurarak kısık bir sesle konuşmaya başladı. " Sanırım ben biraz fazla agresifim. Ama hala iş yerime gelmemen konusunda dediklerim geçerli. " Sakinleşmeye başlamasına rağmen kıskançlığından gram ödün vermemişti.

tarafından **Jeon Min Ewa** C.tesi Ara. 08, 2012 11:32 am

Taejun kendisine sarıldığında tek tepkisi sadece başını, göğsüne yaslamak olmuştu. Sarılmamıştı. Aslında sarılmak istiyordu ama elleri vücudunun yanında hareketsiz bir şekilde öylece sallanıyordu. Ne zaman bu hale gelmişlerdi? Birlikte eve çıkmaya karar verdiklerinde mi? Yoksa ailesine karşı gelip, Taejun ile beraber olmaya devam etmesi aslında onu bazı zamanlar tam olarak tanımadığını düşündüğü zamanlarda mı? Bilmiyordu. Sadece anne ve babasının -üvey babasının- söylediklerinin gerçekleşmesini istemiyorlardı. Taejun'ı hiç bir zaman kabul etmemişlerdi ve muhtemelen ileri ki zamanlarda da etmeyeceklerdi. Hoş bunu umursamıyordu. Bu yüzden onlarla bir daha görüşmeme kararı almıştı zaten. Onlarda üzerine kendi otoritelerini yüklemeye çalışırken isyan etmişti. Sadece üvey kardeşi ona yardım etmeye devam etmişti. Yanında durmuştu. Hoş erkek kardeşi ve Taejun'ın arasıda pek iyi değildi. Ailesinin otoriter baskısına karşı gelirken, Taejun'ın otoritesinin üzerine mi atlamıştı? Kaşlarını çattı ve ellerini zorla hareket ettirerek Taejun'a sarıldı. En azından onu seviyordu ve onun varlığına fazlasıyla alışmıştı. Sevgisinin alışkanlığı dönmediğinden emindi. Sadece bazen kıstırılıyordu ama... Gene de oradaydı. İlk gün olduğu gibi. Taejun'ın gülümseyeşini, öpüşünü, kokusunu hatta bazen kıskaçlığını dahi seviyordu. Eh. Gelecek kavgaya gelene kadar sevgi depolaması yapabilirlerdi. Yavaşça geri çekildi ama Taejun kollarından sıyrılmadı. "Çalışmanı istemiyorum. Eğer fakir olup açlıktan öleceksek birlikte ölelim ve dalga geçmiyorum. O küçük... Güzel... Şeyleri de istemiyorum. Hem... Eğer isteklerini yerine getirmemi istiyorsan benimle fazlasıyla (!) ilgilenmen gerekmekte Bay Lee."

[# Minewa & Taejun's Home] Something's Not Right

[# Minewa & Taejun's Home] Something's Not Right

Geri: [# Minewa & Taejun's Home] Something's Not Right

Geri: [# Minewa & Taejun's Home] Something's Not Right

Geri: [# Minewa & Taejun's Home] Something's Not Right

Geri: [# Minewa & Taejun's Home] Something's Not Right

Geri: [# Minewa & Taejun's Home] Something's Not Right

Geri: [# Minewa & Taejun's Home] Something's Not Right

Geri: [# Minewa & Taejun's Home] Something's Not Right

Geri: [# Minewa & Taejun's Home] Something's Not Right

Geri: [# Minewa & Taejun's Home] Something's Not Right

Geri: [# Minewa & Taejun's Home] Something's Not Right