[KAMP] Stupid Boy
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
[KAMP] Stupid Boy
Lee Yoon Ri & Park Dae Ho
Yeun Ja ve Woomin'in arkasından ilerliyordu. Hye Rim'in aniden nereye kaybolduğunu merak ediyordu kesinlikle. Bir an yanındaydı sonra ortadan kaybolmuştu. Hoş kıza yük olmak istemiyordu ve kampta zorlanmasını istemiyordu. Çantasını taşımakta güçlük çekiyordu. İnternette yaptığı aramalar sonucunda 'Kampa Götürülmesi Gerekenler + Yapılması Gerekenler' olarak listeler çıkarmıştı ve çantasını sonuna kadar doldurmuştu. Kendisini tam anlamıyla kampçı hissediyordu. Tabi vücudu fazla çelimsiz kalmıştı çantaya göre. Belki normal biri için pekte ağır bir çanta olmazdı ama Yoorie'nin iskelet torbasını andıran bedeni fazla dayanıklı değildi. Ama gene de güçlü durmaya çalışıyordu. Radyoda bahsedebileceği birçok şey olacaktı muhtemelen kampta. Ve gelmeyenlere bunu adeta kendileride oradaymış gibi aktarmak peşindeydi. En çok hayıflandığı şey ise tasarım defterini evde bırakmış olmasıydı. Yanına almamıştı ve şimdi zihni hızla çalışırken aklına gelen kamp hayatına dair olan kıyafetler uçup gidiyordu. Unutmazdı belki ama zaman geçtikten sonra tasarım defterine çizerken pekte hoş hissetmeyecekti. Sanki bir yanı eksik kalacaktı. Düşüncelerinden sıyrılmak için kafasını hızla hızladı ve derin bir nefes alarak grubun peşinden ilerlemeye devam etti. Ama ağaçın kenarında şiddetli bir biçimde öksüren çocuğu fark ettiğinde duraksamak zorunda kaldı. Yardımsever biri miydi? Sanırım. Hem zaten yanında her zaman ilaç olurdu. Her hastalığa karşı. Bir dolu. Ayaklarını toprak zemine vura vura ilerleyerek oğlanın yanına geldi ve arkasından kafasını uzatarak yüzünü görmeye çalıştı. "Hey... Sen iyi misin?"
Lee Yoon Ri- II. Sınıf | Anyang FM Sunucusu
- Mesaj Sayısı : 35
Lakap : Yoorie.
Geri: [KAMP] Stupid Boy
Bu kampa gelmek için hayatında ikinci defa bu kadar çabalamıştı. İlki Anyang Lisesi'ne gitmek istediğini söylediğinde korumacı ailesi onun orada ezileceğini, hastalığıyla ilgili bir şeyler olacağını düşünmüş ve engellemeye çalışmışlardı ama Dae Ho inatçılığyla ailesini ikna etmişti, onu hastalıklarıyla öldürmeye çalışan hayata inat yaşadığı gibi. Bu kamp işinde de ailesi izin vermemişti. Ama Dae Ho gizlice kaçarken yakaladıklarında mecbur izin vermiş tabi bir sürü koşul önüne sürmüşlerdi. Çok koşmayacaksın -sanki futbol oynarken çok koşmuyordu, bunu dikkate almamıştı- ateş başında olurken battaniyeyi iyice sarınacaksın, dağın başında hava soğuk olacağı için sürekli montla dolaşacak ve üşütmeyeceksin. Bütün arkadaşların hatta öğretmenlerin bile suya girse sen girmeyeceksin, yemeklerini iyi yiyeceksin, ilaçlarını aksatmayacaksın, hatta bir arkadaşınla çadırda kalmak yerine bir öğretmenle kalabilirsin, o sana daha iyi bakar. Bütün bu baş ağrıtan öğütler Dae Ho'ın bir kulağından girmiş diğer kulağından çıkmıştı. Hatta bardağı taşıran son damla ise annesinin okula gelip aynılarını bir erkek öğretmene söyleyip onu iyice Dae Ho hakkında tembihlemesiydi. Ne zaman bir erkek olduğumu kabullenecekler.
Bütün bu can sıkıcı olaylara rağmen kamp yolundaydı işte. Herhalde herkese göre en ağır çantası kendisininkisiydi. Annesi her şeyi -battaniye, peteçe, ıslak mendil, ilaçları, güneş kremi -bunun niçin olduğunu bile bilmiyordu-, çeşit çeşit kıyafet, iki tane mont vs- çantasına doldurmuştu. Aslında iki çanta vardı ama gereksizleri -montlardan birini, güneş kremini vs- birine doldurup yurt odasında saklamıştı. Rezil oluyordu her seferinde ailesi yüzünden. Havalı olmamı engelliyorlar. Futbol takımının oyuncuları grubun önünde yürüyordu ve Dae Ho'da hemen arkalarındaydı. Onların salak saçma şakalarına gülüyormuş gibi yapıyor ama kalbinin fazlaca yorulduğunu ve bayılacakmış gibi olmasını saklamaya çalışıyordu. Öksürmeye başladığında işte durulmaz bir noktaya gelmişti, hemen çantasından ilaçlarını almalıydı. Gruptan ayrıldı ve kenardaki ağacın yanına gitti. Arkasını biraz yakınından geçen gruplara döndü ve çantasını yere koydu. İlaçlarını bu dolu çantada nasıl bulacaktı. Ki ilaçları altlara koymuştu, her şeyi çıkarıp ilaçları alması gerekecekti ama elleri titremeye başlamıştı bile. Bu hastalığından nefret ediyordu. Bazen futbolda çok koştuğunda da aynısı oluyordu ama bunu yenmeliydi. İlaç olmadan da yaşamayı sürdürmeliydi. İleride ünlü bir futbolcu olmak istiyordu ve bu hastalık onu tekrardan eskisi gibi esir almamalıydı. Öksürükleri sıklaştığı sırada ince bir sesi duyabildi. Kulakları uğulduyordu ama o sesi duyabilmişti. Ağzını sıkıca kapadı, öksürüğünü tutmaya çalışıyordu. Kızın yüzünü görünce tanıdık geldi. Elini ağzına götürdü ve sırtını ağaca yasladı. "İyiyim. Sanırım." İşte öksürüğü tekrar başlamıştı.
Bütün bu can sıkıcı olaylara rağmen kamp yolundaydı işte. Herhalde herkese göre en ağır çantası kendisininkisiydi. Annesi her şeyi -battaniye, peteçe, ıslak mendil, ilaçları, güneş kremi -bunun niçin olduğunu bile bilmiyordu-, çeşit çeşit kıyafet, iki tane mont vs- çantasına doldurmuştu. Aslında iki çanta vardı ama gereksizleri -montlardan birini, güneş kremini vs- birine doldurup yurt odasında saklamıştı. Rezil oluyordu her seferinde ailesi yüzünden. Havalı olmamı engelliyorlar. Futbol takımının oyuncuları grubun önünde yürüyordu ve Dae Ho'da hemen arkalarındaydı. Onların salak saçma şakalarına gülüyormuş gibi yapıyor ama kalbinin fazlaca yorulduğunu ve bayılacakmış gibi olmasını saklamaya çalışıyordu. Öksürmeye başladığında işte durulmaz bir noktaya gelmişti, hemen çantasından ilaçlarını almalıydı. Gruptan ayrıldı ve kenardaki ağacın yanına gitti. Arkasını biraz yakınından geçen gruplara döndü ve çantasını yere koydu. İlaçlarını bu dolu çantada nasıl bulacaktı. Ki ilaçları altlara koymuştu, her şeyi çıkarıp ilaçları alması gerekecekti ama elleri titremeye başlamıştı bile. Bu hastalığından nefret ediyordu. Bazen futbolda çok koştuğunda da aynısı oluyordu ama bunu yenmeliydi. İlaç olmadan da yaşamayı sürdürmeliydi. İleride ünlü bir futbolcu olmak istiyordu ve bu hastalık onu tekrardan eskisi gibi esir almamalıydı. Öksürükleri sıklaştığı sırada ince bir sesi duyabildi. Kulakları uğulduyordu ama o sesi duyabilmişti. Ağzını sıkıca kapadı, öksürüğünü tutmaya çalışıyordu. Kızın yüzünü görünce tanıdık geldi. Elini ağzına götürdü ve sırtını ağaca yasladı. "İyiyim. Sanırım." İşte öksürüğü tekrar başlamıştı.
Park Dae Ho- III. Sınıf | Anyang Takım Oyuncusu
- Mesaj Sayısı : 32
Lakap : Cuttie
Geri: [KAMP] Stupid Boy
Oğlanın yüzünü fark ettiğinde onu tanımıştı tabi ki. Yılbaşı partisinde tanıştığı futbol takımından tanıştığı çocuktu. Aşırı derecede öksürüyordu birde. Hemen çantasını indirdi ve içini karıştırmaya başladı. İlaçları özellikle ön gözlerden birine sıkıştırmıştı. "Öksürmeye karşı hangi ilacım var ki? Senin ilaçların nerede? Bu oldukça kötü bir durum. Astım falan mısın? Yok. Astım olsan nefes almaman gerekirdi. Su içsen daha iyi olmaz mı? Kısa süreliğine öksürüğü keser. Belki de senin çantanı karıştırmaya başlamalıyım daha doğru olur. İlacın adı ne ki? HAH! Buldum!" Eline hızla aldığı küçük ilaç kabından iki tane tablet çıkardı ve oğlana doğru gelişi güzel uzattıktan sonra çantasının kenarına sıkıştırdığu su şisesini çıkardı. "İç bakalım." Oğlan garip bir şekilde kendisine bakıyordu ama dediğini ikiletmedi ve ilaçı içti. Ardından suyu da. Bir süre şüpheli gözler ile oğlanı izledikten sonra -sanırım adı Dae Ho'du- rahat bir nefes aldı ve çantasını yeniden sırtına almak için cebelleşirken oğlana laf yetiştirmeye başladı. "İlaçları her zaman en üste koymalısın. Eğer böyle öksürük krizlerin varsa hep elinin altında olmaları lazım. Şimdi iyi misin? Adın Dae Ho öyle değil mi? Ben Yoorie. Yoon Ri. Yılbaşı partisinde tanışmıştık. Ben... Yılbaşı ağacıydım. Ve... Sen bana sırrını söylemedin ama sanırım ben anladım. Böyle kötü öksürdüğüne göre sende bayağı hastalık var öyle değil mi?.. Ve futbol oynuyorsun. İlginç." İnce ve uzun parmağını çenesine yerleştirip bakışlarını oğlana sabitledi. Sonuç olarak sır gibi bir şeyi öğrenmiş oldum sanırım.
Lee Yoon Ri- II. Sınıf | Anyang FM Sunucusu
- Mesaj Sayısı : 35
Lakap : Yoorie.
Geri: [KAMP] Stupid Boy
Kızın annesi gibi davranması siniri bozmuştu. Kendisi kendi ilaçlarını içebilirdi ve zaten ilaç içmeyecekti, hastalığını bu şekilde yenmeyi deneyecekti. Acaba bu kız annemin ajanlarından biri mi? Ağaca yaslandı ve derin nefesler almaya başladı. Bu kadar kanlı canlı kızın neden yanında o kadar ilaç taşıdığını merak etmiyor değildi ama sormayacaktı. Sanırım şimdilik. Kızı tabiki tanımıştı, kim bir kızı yılbaşı ağacı sanırdı ki? Onu untuması mümkün değildi. Çantasını sırtına takarken sırrının hastalık olduğunu söylemişti, ama o sadece sırlarından biriydi ve gereksiz olanıydı. Zaten artık hasta değildi, arada öksürük krizleri oluyordu ama artık onu da atlatacağını düşünüyordu. Tabi bazen çok koşma sonucu fazla halsiz düşmeler, bazen bayılmalar... Tanrım hala hastayım. Kızı arkasında bırakırken "Radyocu olduğun için mi bu kadar meraklısın yoksa normal halin bu mu?" demişti. Şuanda sinirliydi ve sevimli hali sinirliyken yok olurdu. İstemeden de kızı kırmayı istemiyordu.
Park Dae Ho- III. Sınıf | Anyang Takım Oyuncusu
- Mesaj Sayısı : 32
Lakap : Cuttie
Geri: [KAMP] Stupid Boy
"Meraklı mı? Sen kırmızı kart kuralarına uymadın. Hem sırrını söylemedin hemde kaçtın. Hiç hoş bir davranış değil. Hem.. Şimdide kaçıyorsun ama iki hafta boyunca kamp devam ediyor ve seni burada görmek oldukça güzel. Umarım ağaçların arasında ki bir bataklığa düşersin ve radyoda seninle dalga geçerim. Ha? İyi değil mi? Bence iyi fikir. Hadi bataklık aramaya ne dersin? Futbol takımında oynamana rağmen hiç konuşulmuyorsun. Popüler olmanı sağlayabilirim. Ama benim için çalışırsan. Aslında şu kamp çantamı taşımandan büyük zevk alırdım ama... Hastasın." Ellerini kavuşturdu ve Dae Ho'nun peşinden yürümeye devam etti. Onu sinir edecekti. Hatta çileden çıkartabilirdi. Biraz önce ki yardım sever tatlı Yoorie gitmişti kesinlikle. Hem Hye Rim'de halen ortalıkta olmadığına göre Dae Ho ile beraber kamp alanına kadar onu sinir ederek gidebileceğinden emindi. Dae Ho'nun hemen yanı başında yürümeye devam etti. "Sende oldukça huysuz birisin anlaşılan. Cool çocuk olma havalarında olmak bu kadar iyi değil? Bak şu önde ki.. TANRIM! O YONGYOO MU? SANIRIM..." Derin bir nefes aldı ve sakince konuşmaya devam etti. "Onlar gibi olmaya çalışıyor izlenimi veriyorsun. Takımda olduğuna göre onlardan birisin. Seni kim takıma aldı? Yoksa geçen yıl ki deli bedenci mi müdürle beraber gerçekten iyi anlaşılıyordu. Ailen zengin mi? Belki de torpilden takıma alındığını düşünmeye başladım. Bu yıl mezun olacaksın. Gelecek planların ne?" Gevezeliği ile onu çıldırtacağından emindi.
Lee Yoon Ri- II. Sınıf | Anyang FM Sunucusu
- Mesaj Sayısı : 35
Lakap : Yoorie.
Geri: [KAMP] Stupid Boy
Kızın kuyruk gibi peşinden gelmesi yetmiyormuş gibi nefes almadan konuşuyor resmen kelimeleri Dae Ho'un yüzüne vuruyordu. Bakışları yerde veya önündeki kişilerin sırtında gezdiriyordu ama kulaklarını da kızdan kaçıramazdı ya. Niye benimle uğraşıyor ya! "Bak biri sana el sallıyor." diyerek kıza yan taraflarda bir yeri gösterdi. Yoon Ri'in o tarafa bakmasını fırsat bilerek futbol takımının önüne geçti. Alnındaki hayali terleri sildi ve arkasında konuşan takım arkadaşlarını dinlemeye başladı. Yorulmuştu, ayaklarını sürüyerek yürüyordu ve futbol takımındaki diğer arkadaşlarının (!) kızlar hakkında konuşmalarından sıkıldı, pek ilgi alanı değildi. En azından ünlü bir futbolcu olana kadar. Daha şimdiden pişman olmuştu kampa geldiğine. Sıkıcccııııııı. Yanağında soğuk bir el hissetti ve o el yanağından makas alınca kaşlarını çatıp yan tarafına baktı. Kurnazca bakan şirin bir kız; Yoon Ri. "Yalancılığında sırlarından biri mi yoksa?" kızın alaycı sesi dudaklarını kemirmesine neden oluyordu Dae Ho'un. Başındaki bereyi çıkardı ve elleriyle saçlarını karıştırdı, sıcaklamıştı. Sende tanımadığın birine göre fazla yapışkansın. Japon musun yoksa?" Dilini çıkardı kıza. Tamam Yoon Ri'e minnettardı ama kızın çok soru sorması ve futbol takımındakilerle Dae Ho'u karşılaştırması sinirini bozmuştu. Biliyordu zaten asla onlar gibi olamayacağını. İşte insan gerçeklerin yüzüne vurulmasından hoşlanmazdı, Dae Ho'da.
Park Dae Ho- III. Sınıf | Anyang Takım Oyuncusu
- Mesaj Sayısı : 32
Lakap : Cuttie
Geri: [KAMP] Stupid Boy
"Japon? Ben mi? Hayır. Sence Japonlara benzer bir yanım var mı benim?" Kaşlarını çatarak Dae Ho'a bakmış ardından dudaklarını buruşturarak ellerini kavuşturdu. Ama halen Dae Ho'nun yanında yürümeye devam ediyordu. Hyerim'in tavsiyelerine uyması gerektiği beyninde parlak bir ışık gibiydi ve gittikçe kuvvetleniyordu. Çok konuşmaması gerektiğinin farkındaydı ve evet. Gevezeydi. Fazlasıyla. Konudan konuya atlıyordu ve durmadan konuşuyordu. Yakın arkadaşları onun bu durumuna alışmıştı. Yanlarında her zaman kulak tıkacı taşıyorlardı. Ya da nereden geldiğini dahi anlamadığı, bir anda ortaya çıkan bir koli bandını dudaklarının üzerine yapıştırıyorlardı. Ancak o zaman gevezeliğe başladığını anlıyordu. Çok konuşmasının tek iyi yönü radyoda çalışmasıydı. Radyoyu canlı tutuyordu. Montunun gri fermuarını aşağı, yukarı çekmeye ve oynamaya başladı. Ve... Aslında sakız gibi olan insanlardan biri değildi. O kişi muhtemelen Hyeshi' idi. Hyeshi'yi severdi. Ama herkese yapışırdı. Hatta bir gün o kadar yapışmıştı ki kendisine onunla beraber uyumak zorunda kalmıştı. Hyeshi gibi değildi. Öyle olduğunu düşünmüyordu. Sadece... Hyerim ortadan kaybolmuşken, Eunko, Charim ile gezerken ve diğerleride kamp yolunda farklı yerlere dağılmışken Dae Ho'nun peşine takılmıştı. Hem ona yardım etmişti değil mi? İlaç vermişti. İlk kez uzun süre birinin yanında böyle sessiz durmuştu. Kaşları yukarıya doğru kalktı ve yüzünde şaşkınlık ifadesi oluştu. Parmakları ile oynamaya başlarken etrafına göz gezdiriyordu. Soğuk, kış mevsiminin etkisi etraftaydı. Diğer taraftan Dae Ho'nun üzerine fazla gittiğini düşünüyordu. Yılbaşı gecesi o çam ağacı kostümü içindeyken kendisiyle dalga geçmeyen -hatta güzel olduğunu söyleyen- sadece oydu. "Şu sır olayını boşver. Saçma bir oyundu. Tanımadığın birine sırrını vermek garip olurdu. Hem... Söylediklerimde ciddi değildim. Sanırım okul gerginliği üzerimde garip bir etki yarattı."
Lee Yoon Ri- II. Sınıf | Anyang FM Sunucusu
- Mesaj Sayısı : 35
Lakap : Yoorie.
Geri: [KAMP] Stupid Boy
Kızın son söyledikleriyle siniri biraz olsun azaldı ve kendini azıcık suçlu hissetti. Böyle sinirli bir yapısı yoktu sadece kendisine sinirleniyordu işte. Hastalığı yenmişti yinede arada bir vuruyordu kalbi. Yanında hala beraber kıza baktı ve hafifçe gülümsedi. "Bende şaka yaptım. İyi ve güzel bir kızsın bence." diye mırıldandı kıza. Hayatında çok kıza iltifat etmemişti bu yüzden utanıyordu hala kızlardan. Başını hemen önüne çevirdi. Önündeki futbol takımına bakarken onlar gibi olamayacağım değil mi, diye düşündü. O her zaman çocuk gibi gözüken sevimli Dae Ho olacaktı, belki Kore'de ün yapmış mükemmel bir futbolcu da. Yanındaki kızda susmuştu. Dudağını şişirdi ve kıza hafifçe omzuyla vurduktan sonra "Radyoda hakkımda güzel şeyler söylersen sana çok daha iyi davranırım. Hem yemekte ısmarlarım, zenginimdir. dedi ve sırıttı. Kamp düşündüğü kadar mükemmel geçmeyecekse de güzel geçeceğe benziyordu. Hem ilkbahar adını duyurmaya bile başlamıştı. Kızın kıkırdama sesiyle bunu onayladı.
RP SON.
RP SON.
Park Dae Ho- III. Sınıf | Anyang Takım Oyuncusu
- Mesaj Sayısı : 32
Lakap : Cuttie
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz