[KAMP]Kalbimin Sesi.
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
[KAMP]Kalbimin Sesi.
Cho Hye Rim & Kim Tae Jang
Kamp süresi boyunca sürekli Yoon Ri'in peşinde dolanmış ve sık sık gülmüştü. İlk defa kendini sağır, yardıma muhtaç biri gibi değil de sıradan insanlar gibiymiş hissetmişti. Kampın üçüncü gününde ormanlar gezilecekti ve belki de nehir kıyısına gidilebilirdi. Yoon Ri'nin geç uyanmasıyla gruba biraz geç kalmışlardı ve grubun arkasından ağır tempoda doğayı izleyerek ilerliyorlardı. Öğretmenin doğa hakkında konuştuğunu görüyordu ve duyamadığı için biraz üzülüyordu ama asıl üzgünlüğü doğanın muhteşem seslerini duymamasıydı. Dudaklarını yiyordu ve sadece yürürken yosunlaşmış bazı ağaçları, kırağılaşmış çimenleri ve önünde hızlıca giden gruptakileri izliyordu. Bir ara botunun bağcığı çözüldü ve dengesini kaybetti. Onu kolundan tutan Yoon Ri'e gülümseyip "Unnie sen önden git, ben size yetişirim." dedi ve kızın başını sallayıp gruba yetişmesini izledi. Ayakkabısını bağlarken ayağına çıkan böcekten korktu ve hafifçe bağırıp kendisini geriye attı ve ayağını hızla sallamaya başladı. Böceklerden çok korkardı. Böceği kendinden uzaklaştırdığında ellerindeki ıslaklığı hissedince yüzünü buruşturdu ve arkasına baktı. Minik bir bataklığa sırtını vermişti resmen. Bütün bunlar aynı anda mı olmak zorunda?! "God!" diye söylendi dişleri arasından ve yavaşça ayağa kalktı. Elleri çamurluydu ve grubu da kaybetmişti. Başını havaya kaldırdı ve "Duyma yetimi aldığın yetmedi, şanssızlığı mı verdin?!" gerçekten bu konuda kızgındı Tanrıya. Dudaklarını ısırdı ve yürümeye başladı, nereye gideceğini bilmiyordu ama nehir kenarına gitmek istiyordu. Ellerini yıkamalıydı hem zaten grup eninde sonunda oraya gelecekti. Eğer sesleri duyabilseydi, nehir ne tarafta anlayabilirdi veya ona seslenen kim varsa duyabilirdi. Bağırsa bile boşuna olacağını biliyordu. Ellerini kendinden uzak tutup bilmediği bir yere doğru yürümeye başladı. Umuyordu ki biriyle karşılaşsın.
Kamp süresi boyunca sürekli Yoon Ri'in peşinde dolanmış ve sık sık gülmüştü. İlk defa kendini sağır, yardıma muhtaç biri gibi değil de sıradan insanlar gibiymiş hissetmişti. Kampın üçüncü gününde ormanlar gezilecekti ve belki de nehir kıyısına gidilebilirdi. Yoon Ri'nin geç uyanmasıyla gruba biraz geç kalmışlardı ve grubun arkasından ağır tempoda doğayı izleyerek ilerliyorlardı. Öğretmenin doğa hakkında konuştuğunu görüyordu ve duyamadığı için biraz üzülüyordu ama asıl üzgünlüğü doğanın muhteşem seslerini duymamasıydı. Dudaklarını yiyordu ve sadece yürürken yosunlaşmış bazı ağaçları, kırağılaşmış çimenleri ve önünde hızlıca giden gruptakileri izliyordu. Bir ara botunun bağcığı çözüldü ve dengesini kaybetti. Onu kolundan tutan Yoon Ri'e gülümseyip "Unnie sen önden git, ben size yetişirim." dedi ve kızın başını sallayıp gruba yetişmesini izledi. Ayakkabısını bağlarken ayağına çıkan böcekten korktu ve hafifçe bağırıp kendisini geriye attı ve ayağını hızla sallamaya başladı. Böceklerden çok korkardı. Böceği kendinden uzaklaştırdığında ellerindeki ıslaklığı hissedince yüzünü buruşturdu ve arkasına baktı. Minik bir bataklığa sırtını vermişti resmen. Bütün bunlar aynı anda mı olmak zorunda?! "God!" diye söylendi dişleri arasından ve yavaşça ayağa kalktı. Elleri çamurluydu ve grubu da kaybetmişti. Başını havaya kaldırdı ve "Duyma yetimi aldığın yetmedi, şanssızlığı mı verdin?!" gerçekten bu konuda kızgındı Tanrıya. Dudaklarını ısırdı ve yürümeye başladı, nereye gideceğini bilmiyordu ama nehir kenarına gitmek istiyordu. Ellerini yıkamalıydı hem zaten grup eninde sonunda oraya gelecekti. Eğer sesleri duyabilseydi, nehir ne tarafta anlayabilirdi veya ona seslenen kim varsa duyabilirdi. Bağırsa bile boşuna olacağını biliyordu. Ellerini kendinden uzak tutup bilmediği bir yere doğru yürümeye başladı. Umuyordu ki biriyle karşılaşsın.
Cho Hye Rim- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 56
Lakap : Görünmez.
Geri: [KAMP]Kalbimin Sesi.
Gözlerini açtığında kamp alanında kimse yoktu. Anlaşılan onu burada nöbetçilerle beraber bırakmışlardı. Geçen haftaki hastalığını hala üstünden atamamıştı. Bir önceki gün ise gerçekten yorucuydu. Arkadaşlarının bozduğu çadırı tekrar yapmak zorunda kalmışlardı. Birde bunlar yetmezmiş gibi yakacak bir şeyler için odun aramaya gitmişlerdi. Kamp alanına geldiklerinde gerçekten çok yorgun düşmüşler ve erkenden yatmışlardı. Arkadaşlarının onu geride bırakmaları aslında çokta sorun yaratmazdı. Sırt çantasını sırtlayıp nöbetçilerin yanına gitti. Onlara grubun nerede olduklarını sordu. Anlattıklarına göre çok uzakta değillerdi. Cantasının orta cebindeki harita çıkarıp yola koyuldu. Kamp işlerinde ve izcilik konusunda kendisine güveni tamdı. Babasıyla sık sık dağa çıkıp kamp yaparlardı. Doğayı severdi. Temiz hava gerçekten kendisini iyi hissettiriyordu. Derin bir nefes çekti içine. Yürüdüğü patika çok çamurluydu. Botlarını giymişti ama arada bir ayağına takılan küçük çalılıklar dengesini kaybetmesine neden oluyordu. Gruba yetişmesine az kalmıştı. Ama kendini oldukça yorgun hissettiği için devrilmiş bir ağacın üstüne oturdu. Bir kaç dakika dinlendikten sonra kalkmayı planlıyordu. Uzaktan bir ses duyduğunu zannetti. İlk başta bir hayvan olabileceğini düşünsede merakına yenik düşmüştü işte. Sesin geldiği yöne doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başladı.
Sese yaklaştıkça bunun bir hayvan değil bir genç kız olduğunu anladı. Sanırım onun gibi biri daha gruptan geride kalmıştı. En sonunda sesin kaynağını bulabilmişti. Bu gerçekten kendi okulundan bir kızdı. Üstü başı çamur içindeydi. Henüz kendisi görmediği için seslenme ihtiyacı duydu. "Afedersiniz. Kamp grubuna gidecekseniz beni takip edebilirsiniz?" Kıza seslensede cevap gelmediği için yanına doğru koştu. Ayağının küçük bir dala takılıp yere kapaklanması ise saniyelik bir olaydı. Genç kız geldiğini düştüğünde anlamış gibiydi. Üstünü başını silmeye çalışırken kız yardımına koştu. Dizinde küçük bir sıyrık oluşmuştu. Büyütülecek bir olay değildi. Tam kıza iyi olduğunu söyleyecekti ki aralarında mesafeyi fark etti. Bir birlerine gerçekten çok yakın duruyorlardı. Hemen özür dileme isteği duydu. Ama ağzından bir kelime bile çıkmamıştı. Kalp atışı bir anda hızlanmıştı. Gerçekten tam bir serseme dönmüştü.
Sese yaklaştıkça bunun bir hayvan değil bir genç kız olduğunu anladı. Sanırım onun gibi biri daha gruptan geride kalmıştı. En sonunda sesin kaynağını bulabilmişti. Bu gerçekten kendi okulundan bir kızdı. Üstü başı çamur içindeydi. Henüz kendisi görmediği için seslenme ihtiyacı duydu. "Afedersiniz. Kamp grubuna gidecekseniz beni takip edebilirsiniz?" Kıza seslensede cevap gelmediği için yanına doğru koştu. Ayağının küçük bir dala takılıp yere kapaklanması ise saniyelik bir olaydı. Genç kız geldiğini düştüğünde anlamış gibiydi. Üstünü başını silmeye çalışırken kız yardımına koştu. Dizinde küçük bir sıyrık oluşmuştu. Büyütülecek bir olay değildi. Tam kıza iyi olduğunu söyleyecekti ki aralarında mesafeyi fark etti. Bir birlerine gerçekten çok yakın duruyorlardı. Hemen özür dileme isteği duydu. Ama ağzından bir kelime bile çıkmamıştı. Kalp atışı bir anda hızlanmıştı. Gerçekten tam bir serseme dönmüştü.
Kim Tae Jang- III. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 53
Yaş : 30
Geri: [KAMP]Kalbimin Sesi.
Görüş alanına biri girip anında kaybolmasıyla korkmuştu ve hemen o tarafa dönmüştü. Yerde yüz üstü yatan birini görünce gözlerini kocaman açtı ve gence yaklaştı. Çocuğun doğrulup üstünü falan temizlerken Hye Rim'de ona yaklaşırken dengesini koruyamadı ve çocuğa fazla yaklaştı. Düşmemek için elini çocuğun omuzuna koydu ve o sırada çocukta başını kaldırdı. Çocuğun sıcak nefesi yüzünü ısıtıyordu. Üşümüştü. Elini çocuğun omuzundan çekip kendini geriye çekti ama dengesini sağlayamadı ve popo üstü yere düştü. Bu komik halini bozuntuya vermeden -tabi çocuğun omzunu çamurlamıştı, elleri çamurlu olduğundan- çocuğa baktı ve endişeli bir şekilde "İyi misiniz?" dedi ve gözlerini direk çocuğun dudaklarına götürdü. Duyamıyordu ama gayet iyi ağız okuyabildiği için çocuğun ağzını iyi okuyabilirdi ve sağır olduğunu anlamaması için dua ediyordu. Lütfen sağır olduğumu anlama. Sağır olduğunu anlarsa kendisine acıyacaktı ve Hye Rim kendisine acınmasından nefret ederdi.
Cho Hye Rim- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 56
Lakap : Görünmez.
Geri: [KAMP]Kalbimin Sesi.
Kız dengesini kaybedip elini omzuna koyduğunda iki tarafıda huzursuz eden bir sessizlik oldu. Aralarında ki mesafe o kadar azdı ki kızın nefesi yüzüne vuruyordu. Bu birbirlerini tanımayan iki kişi için gerçekten rahatsız edici bir olaydı. Kız kendini geriye doğru attığında tekrar dengesini kaybetti ve poposu üzerine düştü. Gerçekten komik bir olaydı ama Tae jang bu tür olaylarlarda soğuk kanlılığını koruyabilirdi. Kıza yardım etmek istercesine yaklaştı. Kız hala yerde çamur içerisinde oturuyordu. "İyi misiniz?" kendisine yönetilen soru karşısında şaşırmıştı. Dizindeki küçük sıyrık ve çamurlu kıyafetleri dışında hiçbir şeyi yoktu. Kendisine dikkatle bakan kıza gülümsedi. "Bende sorun yok. Sizi iyi misiniz?" Ayağı kalkması için elini kıza uzattı. Üstü başı çamur içindeydi. Kız elini tuttuğunda onu kendine çekti. Ama herşey olumsuz yönde ilerliyordu. Kızın ellerindeki çamur iyi kavrayamamasına neden oldu ve eli kaydı. Kızla kendini yerde yuvarlanırken bulması sadece birkaç saniye sürdü. Bu çok utanç vericiydi. Tanrı resmen bugün onlarla dalga geçiyor olmalıydı.
Kim Tae Jang- III. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 53
Yaş : 30
Geri: [KAMP]Kalbimin Sesi.
Yazıyla iyi gider.
Çocuğun kendisine yardım eli uzatmasına karşılık elini uzattı ama iyice çamurla işli dışlı olan eli çocuğun sıcak ellerinden kaydı ve beraber yere yuvarlandılar. İlk önce çocuk üzerindeydi sonra ikinci dönüşte kendisi çocuğun üzerine gelmişti. Gözlerini açmak istemiyordu eğer açarsa ölmüş olmaktan korkuyordu, utancından ölecekti zaten. Sanki vücudu uzun süre hareketsiz kalmanın sonucunda uyuşmuşta anca kendine gelmiş gibiydi. Çocuğun bir elini başında diğer elini de belinde hissetti. Çocuk düşerken kendini değil Hye Rim'i korumuştu. Dudaklarını ısırdı Hye Rim, başı hala çocuğun göğsüne dayalıydı. Montunun kalın olması sebebiyle deve kuşları gibi kafasını rahatça gömmüştü çocuğun montuna. Kaldırmak istemiyordu, hala çocuğun üzerindeydi. Rüya olsun lütfen! Hiç bu kadar utandığını hatırlamıyordu. Çocuğun ellerini saçlarının arasında hareket ederken hissedince başını kaldırdı. Çocuk endişeli gözlerle Hye Rim'in yüzüne dokunuyordu. Endişelenmiş gözüküyor. Gözleri çocuğun dudaklarıyla buluştuğunda misin? kısmını okuyabilmişti. İyi misin diye soruyordur değil mi? Başını hafifçe evet anlamında salladı. Ellerini yere dayadı ve hafifçe kalktı. Kendini çocuğun yanına bıraktı ve ayaklarını uzatmış biçimde oturdu. Gözleri hafif çamurlu topraktaydı. Utanıyordu. Elleri yanaklarına gitti. Kesin yanaklarım kızarmıştır, kahretsin. Hye Rim fark etmemişti ama ellerinin çamuru şimdi de yanaklarına bulaşmıştı. Bu görüntüsüyle gittikçe toprakla oynarken kirlenmiş küçük kızlar gibi gözüküyordu. Şuan da istediği tek şey o çocuğa bakmazken çocuğun konuşuyor olmamasıydı. Eğer çocuk konuşuyorsa şuanda onu duyamıyordu ve çocuk onu ya umursamaz bir kız olduğunu sanacak ya da sağır olduğunu bir kaç saniye sonra anlayacaktı.
Çocuğun kendisine yardım eli uzatmasına karşılık elini uzattı ama iyice çamurla işli dışlı olan eli çocuğun sıcak ellerinden kaydı ve beraber yere yuvarlandılar. İlk önce çocuk üzerindeydi sonra ikinci dönüşte kendisi çocuğun üzerine gelmişti. Gözlerini açmak istemiyordu eğer açarsa ölmüş olmaktan korkuyordu, utancından ölecekti zaten. Sanki vücudu uzun süre hareketsiz kalmanın sonucunda uyuşmuşta anca kendine gelmiş gibiydi. Çocuğun bir elini başında diğer elini de belinde hissetti. Çocuk düşerken kendini değil Hye Rim'i korumuştu. Dudaklarını ısırdı Hye Rim, başı hala çocuğun göğsüne dayalıydı. Montunun kalın olması sebebiyle deve kuşları gibi kafasını rahatça gömmüştü çocuğun montuna. Kaldırmak istemiyordu, hala çocuğun üzerindeydi. Rüya olsun lütfen! Hiç bu kadar utandığını hatırlamıyordu. Çocuğun ellerini saçlarının arasında hareket ederken hissedince başını kaldırdı. Çocuk endişeli gözlerle Hye Rim'in yüzüne dokunuyordu. Endişelenmiş gözüküyor. Gözleri çocuğun dudaklarıyla buluştuğunda misin? kısmını okuyabilmişti. İyi misin diye soruyordur değil mi? Başını hafifçe evet anlamında salladı. Ellerini yere dayadı ve hafifçe kalktı. Kendini çocuğun yanına bıraktı ve ayaklarını uzatmış biçimde oturdu. Gözleri hafif çamurlu topraktaydı. Utanıyordu. Elleri yanaklarına gitti. Kesin yanaklarım kızarmıştır, kahretsin. Hye Rim fark etmemişti ama ellerinin çamuru şimdi de yanaklarına bulaşmıştı. Bu görüntüsüyle gittikçe toprakla oynarken kirlenmiş küçük kızlar gibi gözüküyordu. Şuan da istediği tek şey o çocuğa bakmazken çocuğun konuşuyor olmamasıydı. Eğer çocuk konuşuyorsa şuanda onu duyamıyordu ve çocuk onu ya umursamaz bir kız olduğunu sanacak ya da sağır olduğunu bir kaç saniye sonra anlayacaktı.
Cho Hye Rim- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 56
Lakap : Görünmez.
Geri: [KAMP]Kalbimin Sesi.
Herşey o kadar kısa sürede gerçekleşmişti ki Tae Jang inanamıyordu. Kızı korumak için kendini onun vücuduna siper etmişti. Elleriden kan sızıyordu. Ama şu an önemli olan bu değildi. Kıza bir şey olmasından korkuyordu. Tanrım lütfen ona bir şey olmasın. Kız yüzünü kalın montunun içine gömmüştü. İkiside hareketsiz bir şekilde yerde yatıyorlardı. Kızın dikkatini çekmek için ellerini saçlarına götürdü. Kız başını gömdüğü yerden kaldırdığında saçları Tae jang'ın yüzüne geldi. Gıdıklanmıştı. Ama bunu belli etmedi. Elini bu sefer kızın yüzüne götürdü. Pürüzsüz cildinin üzerinde bir kaç çizik oluşmuştu. Kızın durumunu merak ediyordu. İyi olup olmadığını ağrısı olup olmadığını .. Ağzından sadece bir kaç kelime çıkabildi. "İyi misin?" Kız onaylar bir şekilde başını salladı. Yerden destek alarak kendini Tae jang'ın yanına bıraktı. Şimdi ikiside yerde çamur içinde yatıyorlardı. Yanındaki kıza baktı. Yanakları kıpkırmızı olmuştu. Neden kızardığını düşündü. Üşümüş müydü yoksa? Eğer öyleyse hemen birşeyler yapmalıydı. "Gerçekten olanlar yüzünden çok özür dilerim. Lütfen montumu size vermeme izin verin?" Yanındaki kız hiç tepki vermemişti. Sorusunu ikinci kez yönelttiğinde de bir cevap alamadı. Yoksa .. dedi içinden. Belkide olabilirdi ama bunu hiç ummuyordu. Aralarında geçen konuşmada kız sürekli onun dudaklarına bakmıştı. Bu Tae jang'ın gözünden kaçmamıştı. Ama üzerinde de çok durmamıştı. Şimdi ise kızın onun sorularına cevap vermesi bu ihtimali arttırıyordu. Yoksa... dedi tekrar içinden yoksa o sağır mıydı?
Kim Tae Jang- III. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 53
Yaş : 30
Geri: [KAMP]Kalbimin Sesi.
Lütfen bir şey anlamış olma. Lütfen bana acıma lütfeeen. Dudaklarını koparırcasına ısırarak başını ağır çekimde kaldırdı. Gözleri yavaşça çocuğun gözlerine geldiğinde oradaki endişe ve tereddüttü gördü. Başını olumsuz anlamda sallayıp başını aşağı eğdi. Anlamamasını nasıl bekliyordum ki zateen. Sağır, yardıma muhtaç salak kızın tekiyiiiiiiiim. Arrrgh! Ağlamak istiyorum. Ellerini yere koyup yerden destek aldı ve ayağa kalktı. Üzerini silkelerken çocuğa doğru soğuk bir sesle "Evet sağırım. Söylediklerinizi duyamıyorum. Üzgünüm. Ben bulurum kendi yolumu. Size zorluk çıkarttığım için özür dilerim." yüzünü çocuğa doğru kaldırdı. Üzerindeki çamur izlerini, ellerindeki çizikleri hepsi için gerçekten üzgündü. "Size de zarar verdim. Bir daha karşınıza çıkmam. Ellerini sargıyla sarın, yara bantları fazla zamanınızı alır." Bu sağırlığı kendisine zarar vermesi yetmezmiş gibi başkalarına zarar veriyordu ve en çok ta bu durumdan nefret ediyordu Hye Rim. Bazen ölmeyi istiyordu o zaman dünyadan bir yük eksilirdi. Çocuğa arkasını döndü ve bilmediği yere doğru ilerlemeye başladı. Bir daha kimseye yük olmayacağına yemin ediyordu, her zaman ederdi. Gözünden bir damla yaş düşüp yanağını ıslattı. Temiz göz yaşları yanağındaki çamurları silmeye çalışır gibi bütün yanaklarını kaplıyordu. Kendi ayakları üzerinde duramayan, başkalarına muhtaç ucubenin tekiyim.
Cho Hye Rim- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 56
Lakap : Görünmez.
Geri: [KAMP]Kalbimin Sesi.
"Evet sağırım. Söylediklerinizi duyamıyorum. Üzgünüm. Ben bulurum kendi yolumu. Size zorluk çıkarttığım için özür dilerim." Bu sözler Tae jang'ın kalbini derinden acıtmıştı. Öyle çok acıyordu ki sanki küçük bir çocuk gibi oturup saatlerce ağlamak istedi. Hayır kıza acımamıştı. Tae jang kimseye yukardan bakmazdı. Onun sağır olması hiç bir şeyi değiştirmiyordu. Karşısında kendisi gibi bir insan vardı. Neden ona acımak istesin ki? Ah tanrım gerçekten .. Hayatında en çok korktuğu şey bir insanın onu yanlış anlamasıydı. "Size de zarar verdim. Bir daha karşınıza çıkmam. Ellerini sargıyla sarın, yara bantları fazla zamanınızı alır." kız dolu gözleriyle arkasını dönüp yürümeye başladı. Tae jang ise sadece arkasından bakıyordu. Bir şeyler yapmalıydı kıza bekle diye seslenmeyi düşündü ama ne önemi vardı ki. Çamurun içinden hızla ayağa kalktı. Baştan aşağı çamur içindeydi. Kız uzaklaşırken arkasından koşturdu ve kızı dirseğinden tuttu. Söylediklerini anlaması için eliyle kızın yüzünü kendine çevirdi. "Gitme.." Ağzında sadece bu kelime çıkabilmişti. Ne söyleyeceğini bilemiyordu. Kızın gözlerinden akan yaşlar çamurlu yanaklarını ıslatmıştı. Parmağıyla yaşlarını sildi. "Lütfen gitme. Kamp grubu gelesiye kadar benimle burada bekle"
Kim Tae Jang- III. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 53
Yaş : 30
Geri: [KAMP]Kalbimin Sesi.
Kolunun tutulmasıyla gözleri faltaşı gibi açıldı. Çenesinden tutulmuş ve yüzü çocuğun yüzüne doğru döndürülmüştü. Gözleri kocaman ağzı hafif açıktı. Şok içinde olduğu aşikardı. Filmlerdeki gibi. O anda tek düşündüğü bu oldu, gülümseyecekti az kalsın. Hiçbir zaman başına böyle bir şey geleceğini tahmin edemezdi. Tanımadığı bir erkeğin nazik nefesi yüzünü ısıtıyordu. Çocuğun dudaklarına baktığında Lütfen gitme. Kamp grubu gelesiye kadar benimle burada bekle diyişini okudu. Çocuğun artık daha yavaş konuştuğunu görebiliyordu sırf rahat okuyabilsin diye. Ama kalbinin patlaması ve ayaklarının bağının çözülmesine sebep olacak olay çocuğun nazik ve soğuk parmaklarını yüzünde ve gözyaşlarında hissettiğinde olmuştu. Gözleri çocuğun gözlerinde kayboldu. Güvende hissediyordu kendini ama korkuyordu. İçine garip duygular doluyordu çünkü, tam karnından başlayıp kalbine doğru hızla ilerleyen. Dili tutulmuş konuşamıyordu. Başını salladı. Çocuğun elleri hala yüzündeydi, sanki yüzünü ısıtmak istiyormuş gibi. Uzaklaşmak istemedi ondan ama bunun doğru olmadığını biliyordu. Tanımadığı birine bu kadar yakın olmak. Çocuğa haksızlık olduğunu düşünüyordu. Bu kadar mükemmel birine sağır bir kız. Bir adım geri attı ve işi şakaya vurmaya çalıştı. Ellerinin tersiyle yanaklarını tuttu ve sürttü. "Çamurlu yüzümle dilenci kızlara benziyorum. Korkutabilirim seni." dedi ve ellerini öne uzatıp "Arrgh!" canavar sesi çıkardı ve güldü. Zoraki gülüyordu az önceki titremelerini ve çocuğa aşıkmış gibi bakmalarını unutturmaya çalışıyordu. Ellerini indirdi ve onlara bakarken "Ellerimizi yıkamalıyız." Aa çocuğun elleri!!! Başını hızla kaldırdı ve bir adımda çocuğun yanına gelip elini tuttu. Avuç içini açıp çocuğu eline dikkatle baktı. Sonra da nazik bir gülümsemeyle çocuğa kaldırdı bakışlarını. "Ellerini de temizlemeliyiz, mikrop kapmasın." Mükemmel yüzüne hayranlığını gizleyemeden baktı. Dudağını ısırdı ve sonra "Dereyi bulursak, temizlenebiliriz." dedi.
Cho Hye Rim- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 56
Lakap : Görünmez.
Geri: [KAMP]Kalbimin Sesi.
Evet dereyi bulmaları gerekiyordu. Baştan aşağı çamur içindelerdi. Ve yara bere. Çamurlu ellerini hala sırtında durmayı başarabilen çantasına attı. Orta gözündeki küçük haritayı çıkardı. Harita -daha doğrusu çanta- çamur içine girdiği için ıslanmıştı haliyle haritada ıslanmıştı. Yinede üzerindeki çoğu yazı ve simge okunabiliyordu. Yanında duran kıza döndü. "Hala şansımız var. Harita okunabilir durumda." İster istemez gülümsedi. Kıza bir adım yaklaştı ve üzerinde çamurları silkti. " Ayrıca ... Bence yüzündeki çamurlar seni korkunç değil sevimli gösteriyor " bunları söyler söylemez Tae'ye sıcak bastı. Yüzünü kızın tersi bir yöne çevirdi. Kalbi bu kızın yanındayken yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Kelimeler sanki beyninden değilde kalbinden çıkıyordu. Buna engel olamıyordu. Onun yanındayken gerçekten tam bir aptal gibi davranıyordu. Tekrar kıza doğru döndüğünde kendini daha sakin hissediyordu. Elini ona doğru uzattı ve gülümsedi. "Hadi dereyi aramaya gidelim. Bu arada yaşananlardan dolayı tanışamadık. Benim adım Tae Jang. Kim Tae jang."
Kim Tae Jang- III. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 53
Yaş : 30
Geri: [KAMP]Kalbimin Sesi.
Çocuğun haritayı çıkarışı ve okumaya çalışmasını izledi. Nedense yüzünde gülümsemeyle izliyordu. Çocuk ona fazla mükemmel ve aşık olunası gelmişti. Kendisine döndüğünde hemen dudaklarına baktı çocuğun, bir şey diyeceğini biliyordu. Haritanın okunabildiğini söylüyordu. Aslında burada oturalım böyle, seni izleyeyim. Acıkana kadar. Sonra yemek yemeliyim ama. Düşünceleri saçma saçma geçiyordu aklından. Düşüncelerinden çıktı ve çocuğa odaklandığında yanıbaşında olduğunu görünce heyecan bastı. Üzerindeki çamurları silkelemeye çalışırken pür dikkat çocuğu izliyordu. Eğildiğinde yere doğru sallanan mükemmel turuncu saçları, başını kaldırdığında alnına değiyordu, gözleri kızın üzerinde gezinirken Hye Rim onun yüzüne dokunmak istiyordu. Ağzının oynadığını görünce dikkatini oraya verdi. Ve çocuğun ağzını okuduğunda daha bir kızardı ve heyecanlandı. Sevimli olduğumu söyledi. Aaaaaaaaaaaaaaaaaa! Sakin ol Hye Rim. Deli olma. Daha adını bile bilmiyorum kiiiiiğ!! Çocuk başını başka yöne çevirdiğinde elini yelpaze olarak kullandı ve yüzünü serinletmeye çalıştı. Çocuğun uzattığı eliyle gülümseyen yüzüne baktı. O gülümseyince nedensiz yere kendisi de gülümsedi ve o sırada çocuğun dolgun dudakları kıpırdadı. Adını söylemişti. Dünyada hiç bu kadar güzel bir isim duymamıştım. Resmen bu çocuk için yaratılmış bu isim. Kendisi gibi ismi de güzel. Ahh bu çocuk fazla yakışıklı ve nazik. Tae Jang. "İsmin çok güzelmiş." derken elini çocuğun eliyle buluşturdu. İşte yine o karnından kalbine sıcak duygu patlaması oluyordu. Yutkundu. "Bende Cho Hye Rim." gözlerinden şuanda kalp çıkmaması için zor tutuyordu kendini. Çocuğun elini bırakmak istemiyordu. Zaman durman için ideal bir an şuanda.
Cho Hye Rim- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 56
Lakap : Görünmez.
Geri: [KAMP]Kalbimin Sesi.
Hye Rim ... Ne kadar güzel bir isimdi. Çok hoş bir söylenişi vardı. Hye Rim. Sanki bir melek ismi gibiydi Oldukça sadeydi. Kızı elini hala tutuyordu. Ellerinde eldiven yoktu. Soğuk olduğunu hissetti, onları bırakmak istemiyordu. "Ellerin buz gibi. Isınasıya kadar böyle duralım." Aslında bahane gibi gözüksede gerçekten elleri soğuktu. Onun üşütüp hasta olmasını istemezdi. Kız kısa bir sessizlikten sonra başıyla onayladı. Bir elinde Hye rim bir elinde haritayla nehiri gösteren yola doğru yöneldiler. Haritaya göre çok uzakta değillerdi. Sadece bir kaç dakikalık bir yolları vardı. Nehrin sesini duyasıya kadar yürümeleri gerekiyordu. Yolda ilerlerken iki tarafıda büyük bir sessizlik kaplamıştı. Tae jang konu açma konusunda pek iyi değildi. Bir şeyler söylemeye çalıştı ama ağzından bir kelime dahi çıkmadan vazgeçti. Aklına hiç bir şey gelmiyordu. Dikkatini takrar yola vermeye karar verdi. Yolun büyük bir çoğunluğu çamurluydu. Bu yüzden yavaş ve dikkatli gidiyorlardı. İlerde yeşillik bir arazi vardı. Nehire yaklaşıyor olmalılardı.Yeşilliklerin arasında geçerken gözü bir çiçeğe takıldı. Soğuk havaya rağmen yılmadan ayakta durabiliyordu. Nedense çiçek Hye rim'i çağrıştırmıştı. Kıza dönüp "Bir dakika bekler misin?" dedi. İstemeyerek de olsa elini bıraktı. Eğilip çiçeği kibar bir şekilde kopardı. "Bu gün olanlar için gerçekten özür dilerim lütfen bunu kabul et" Umuyurdu ki kabul ederdi..
Kim Tae Jang- III. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 53
Yaş : 30
Geri: [KAMP]Kalbimin Sesi.
Nehre doğru ilerliyorlardı ama Hye Rim yanıyordu. Gerçekten ateş basmıştı bütün vücudunu. Şimdi bir ağaca çıkıp Çoooook yakışıklı biri elimi tuttuuuuuuuuuu diye bağırası geliyordu. İçinde bir top bütün organları üzerinde zıplıyordu. Gerçekten şuanda hem çok mutlu hemde heyecanlıydı. Tae Janh'ın tuttuğu eli uyuşmuştu sanki. İki de bir gözlerinin ucuyla birleşmiş ellerine bakıyordu. Utanmasa resimlerini çekecek ve yastığına bastıracaktı. Hayatında ilk defa bir erkek tarafından bu kadar mutlu ediliyor ve heyecenlanıyordu. Nehre doğru heyecan içinde ilerlerken aklında sürekli İlk aşk böyle olsa gerek. Bunca yıldır ben bu mükemmel duygusuz nasıl yaşadım? Ya da gerçekten şuanda aşık mı oluyorum? Daha bir saat olmadı ama tanıştığımız. Ahhh gerçekten aşık oluyorum galiba. Yoon Ri unnieye her şeyi anlatmalıyım ya da o beni kızdırmak için radyoda söyler, Mei Jia unniye anlatırım o zaman. Gerçekten bu çocuk başımı döndürüyor. Bu kesinlikle aşşk!! Dudaklarında şapşal bir gülümseme, eli uyuşmuş ve paytak bir şekilde Tae Jang'ın yanında ilerliyordu Hye Rim. Çocuğun kendisine doğru döndüğünü görünce yüzündeki şapşal aşık gülümsemesini normal bir tebessüm kondurdu. Çocuğun ağzını okuduğuna göre beklemesi gerekiyordu. Başını olumlu anlamda salladı ve merak içinde Tae Jang'a bakmaya başladı. Elleri ayrılınca dudaklarını büktü, onu bırakmak istemiyordu. Sıcak diye yani, yoksa yeni tanıştığım birinin ellerine bile aşık olamam değil mi? Ah istiyorum elleri elimde. Çocuk arkasını dönüp yere eğilince kaşlarını çattı. İyi mi? Ama sonra onun elindeki çiçeği görünce gözleri kocaman açıldı ve aynı zamanda açılan ağzını da kapatmak için ellerini yanaklarına koydu. Bugün oldukça utanmıştı ve değişik duyguların etkisi altındaydı. Çocuğun dudakları tekrardan hareket edince kalbinin gümlemesiyle zor okuyabildi. Gerçekten çok heyecanlanmıştı. Çiçeği çocuğun elinden almak için uzanırken Ya gerçekten çok çok nazik bir genç ya da çapkın, diye düşündü ama çiçeği alırken eli Tae Jang'ın parmaklarına değince Hayır sadece çok çok çok çok milyon kere çok nazik biri. O mükemmel, düşüncesi bütün vücudunu sardı. Yüzüne kocaman bir gülümseme kondu. Çiçeği burnuna götürüp narin kokusunu içine çekerken "Çok teşekkür ederim. Hayatımda senin kadar nazik birini görmedim." içindeki duygu patlamasının sadece bir kısmının yarısını göstermişti bu sözcüklerle.
Cho Hye Rim- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 56
Lakap : Görünmez.
Geri: [KAMP]Kalbimin Sesi.
Kızın çiçeğini kabul etmesi Tae jang'ı çok mutlu etmişti. Çiçeği verirken elleri tekrar ellerine değmişti. Bu küçücük hamle bile kalbini delicesine çarptırmaya yetiyordu. Bu gün yaşadığı duyguları anlayamıyordu. Hye Rim'den çok etkilenmişti. Nedense sürekli onunla olmak istiyordu. Elini bırakmamak sıkıca tutmak ... Hayatında hiç kimseye doğru düzgün aşık olmamıştı. Yaşadığı üç beş ilişkide işi yüzünden yarım kalmıştı. Aslında aşık olmak nasıl bir şey bilmiyordu. Tanıştığı bayanlar genellikle arkadaşlarının çöpçatanlıkları sayesinde olmuştu. Hepside kısa bir sürede bitmişti. Şimdi ise hiç yaşamadığı bir duyguyu tadıyordu. Bir kıza karşı aşırı derece de hayranlık duyuyordu. Hemde yeni tanımış olmasına rağmen. Aklndan bu düşünceler geçerken kıza bakıp gülümsedi. Hye rim'e bir adım daha yaklaştı ve elini uzattı. "Hadi çok geç olmadan nehire gidelim." Genç kız başıyla onaylayıp havada duran elini kavradı. Elleri öncekine göre daha da sıcaktı. Mutlu olmuştu. Yolda ilerlerken kızın kaçıncı sınıf olduğunu sordu. II. sınıf olduğunu öğrendiğinde üzülse mi sevinse mi bilemedi. Kendisi bu sene sonunda mezun olacaktı. Aklında ona sormak istediği çok soru vardı. Aslında en çok sormak istediği soruyu soramıyordu. Acaba çıktığı biri var mı? diye düşündü. Ama böyle bir şeyi ona soramazdı. Onu kesinlikle yanış anlardı. Aralarında geçen kısa muhabbet nehire vardıklarında kesildi. Kamp kurubu onlardan hızlı olmuş olmalılardı. Çünkü bütün herkes nehir kenarındaydı ve onlara bakıyorlardı. Neden baktıklarını anlamalası çok uzun sürmedi. Gözleri aşağıya kaydı ve hala Hye rim'in elini tuttuğunu gördü. Ah kahretsin !
Kim Tae Jang- III. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 53
Yaş : 30
Geri: [KAMP]Kalbimin Sesi.
Nehre her adımında kalbi de sanki adım atıyordu. Göğüs kafesini zorluyor ve çıkmaya çalışıyordu. Hayatında ilk defa biriyle el ele tutuşarak yürüyordu ve bu çocuktan gittikçe hoşlanmaya daha doğrusu aşık olmaya başlamıştı bile. Sessizce -ah Hye Rim için her zaman sessizdi- bir süre yürürlerken Hye Rim ısırdığı alt dudağıyla arada kaçamak bakışlar atıyordu; ellerine ve Tae Jang'a. İki yıldır bu okuldayım ama hiç mi dikkat etmedim sana. Son sınıfmışsın zaten. Ne kadar kalın kafalıyım, nasıl görmedim seni. Bütün günlerim ya Yoon Ri unnienin peşine takılmak ya Mei Jia unnienin yemekleriyle oyalanmak ya da kütüphane de Seung San ile eğlenmekle geçiyor, dışarıda çok sosyalleşmiyorum ki! Tabi ki göremem. Ah Hye Rim resmen daha önce görseydin bu mükemmel varlığı daha erken aşık olabilirdin. Ama... Aşık olsam ne olacak ki? O çok nazik biri. Kesinlikle iyiliğinden bana böyle davranıyor. Sağır olduğum için. Yüzünü hafifçe Tae Jang'a döndü ve güneşin ışıkları ve ağaçların gölgesi arasında gidip gelen mükemmel yüzüne baktı. O çok mükemmel biri, benim gibi bir salak ve sağır birini hak etmiyor. Bu düşünceler içindeyken nehre gelmişlerdi. Nehrin kenarında ki kamp grubunu görünce Yoon Ri unnie beni gebertecek. Yanından ayrılmak istemiyorum Tae Jong. Hem artık ona oppa mı demeliydim? Ahh çok garip hissediyorum. Gruptakilerin kendilerine bakmalarıyla yüzüne sevimli bir tebessüm koydu Hye Rim. Ama herkesin baktığı yere bakınca Tae Jong ile tutuştuğu eline denk geldi. Hemen elini çocuğun elinden çekti ve ona doğru dönüp yüksek sesle "Kaybolduğum yerden kurtarıp beni buraya getirdiğin için teşekkür ederim Tae Jong sunbaenim." Sunbae kelimesini bastırarak söylemiş ve çocuğun önünde doksan dereceyle eğilip saygısını göstermişti. Çocuğu zor duruma sokmak istemiyordu.
Cho Hye Rim- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 56
Lakap : Görünmez.
Geri: [KAMP]Kalbimin Sesi.
"Kaybolduğum yerden kurtarıp beni buraya getirdiğin için teşekkür ederim Tae Jang sunbaenim." dediğinde Tae jang'ın kalbi paramparça olmuştu. Aslıda buna kendisini alıştırmış olmalıydı. Ne de olsa ondan bir yaş büyüktü. Ayrıca bir birlerini adam akıllı tanımıyorlardı bile. Elleri ellerinden ayrıldığında kalbinde kocaman bir boşluk hissetti. Ama Hye rim'i hemen bırakmaya niyetli değildi. Kolunda tutup kibarca kendine çekti. "Umarım bir daha karşılaşırız Hye rim ..." Dolan gözlerini kızdan zorla uzaklaştırdı. Ondan ayrılmak istemiyordu, hemde hiç....
Kim Tae Jang- III. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 53
Yaş : 30
Geri: [KAMP]Kalbimin Sesi.
Tae Jang'ın kolunu tutması bugün ikinci defa oluyordu ve artık bir daha olursa kendini çocuğun kollarına atacağından emindi. Dudaklarını okuduğunda yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirdi. Başını hızlıca salladı ve "Aynı okuldayız, mutlaka karşılaşırız." dedi ve gülümsedi. Onun yanından ayrılmak istemiyordu. İnsanların hala onlara baktığını fark edince tabi kendisine doğru koşan Yoon Ri'i görünce kolunu çocuğun elleri arasından nazikçe çekti ve "Merak etme benden kaçamazsın. Sana çok büyük bir teşekkür borcum var. Peşindeyim." Tabi ki peşinde olacaktı ama teşekkür borcu için değil, aşık olduğu çocuğun hakkında her şeyi öğrenmesi gerektiği için. Tekrardan Tae Jang'a başıyla selam verdi ve çocuğa arkasını döndü. Dönmesiyle bir kaç adım ötede bir anne kızgınlığıyla onu bekleyen Yoon Ri'e koştu. Kızmaması için yüzünü yavru kedi şekline getirip kıza kocaman sarıldı ve aegyolu bir şekilde "Unnieeeğğ! Seni korkuttum biliyorum ama kızma bana." konuşuyordu ama aklı arkasında bıraktığı Tae Jang'taydı. Daha kampın bitmesine vardı, muhakkak onu ateşin başında göreceğini de biliyordu. Bu yüzden içi biraz da olsa rahattı.
RP SON.
RP SON.
Cho Hye Rim- II. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 56
Lakap : Görünmez.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz