[# SunDong's Home] Sensual Night

tarafından **Kwon Na Sun** Perş. Ocak 17, 2013 8:56 am

Sensual Night
Kwon Na Sun & Jung Hee Dong

Bacaklarını uzatmış, karnındaki kedinin yumuşak tüylerini okşarken son günlerde yaşadığı onca olaydan sonra oldukça rahatlamış hissediyordu. Sonunda hayalinde ki gibi küçük bir yavru kediyide almıştı. Gri tüyleri yumuşacık, iki avucuna sığan yavru kediydi. Hayatı oldukça iyiye gidiyordu. Neredeyse eskisi kadar mutlu olduğunu bile söyleyebilirdi. Dong ile zor günler geçirmek onu çok yıpratmıştı gerçi, ama halinden memnundu. Oldukça memnun. Dong onundu, hep öyleydi ve kendisi de Dong'a aitti, yeniden ait olabilmek mükemmel bir his doğuruyordu. Dong kendini affettirmiş, ama bunu her şeyi yok sayarak yapmayı başarmışken Sun şikayet etmiyordu. Birlikte olmadıkları günlerden gelen küçük sır yeni bir kavgayı ortalarına düşürmüşken onun ardından bir şey yokmuş gibi davranmak iyi gelmişti. Toparlanıyorlardı, toparlanacaklardı da. Kedileri ve dondurmaları vardı. Sadece bazen, gergin olduğunda, ya da mutsuz, ya da sıkıntılı, kabuslar diriliyor ve geçen günleri unutmasına engel oluyorlardı. Ama ufak bir sorundu, öncekilere kıyasla. Kabusların onu geriletmesine izin vermeyecekti, olmazdı. Kabuslar geçerdi. Dong'la olan hayatından kaçırdığı zamanları geri döndüremiyordu ancak. Yüzme havuzunda yaşananlardan sadece iki gün geçmişti. İki günde fazlasıyla normale dönmüşlerdi. Eskisi gibiydiler. Tek farkları bazen Sun'ın Dong'ın üzerine yapışıp onu öpme çabalarıydı. Bazen film izlerken küçük kedisi gibi -bir de kedinin ismi Grey- mırlayarak Dong'a yapışıyor, bazen gece yarıları uyanıp yanında uyuyan Dong'ın üzerine abanıyordu ve dudaklarına yapışıyordu. Dong'ı öpmeye karşı garip bir bağımlılık geliştirmişti. Saçlarını gözünün önünden iterken. başını geriye doğru yasladı ve koridora baktı. Film izleyeceklerini söylemişti ama dakikalardır ortada görünmüyordu.

tarafından **Jung Hee Dong** Perş. Ocak 17, 2013 9:48 am

İki gün geçmiş ve son zamanlarda yaşanan her şeye örtü çekmişlerdi. Sun'a uyuyordu Dong, o ne yaparsa o da öyle yapıyordu. Eski evlerine geri gelmişler ve yanlarında birde minik çocukları Grey vardı. Hayvanları sevdiği pek söylenemezdi ama sonuçta Grey onların kedisiydi. Sun ile Dong'ın kedisi Grey. Seviyordu o minik kediyi. Kedi de Sun'dan çok Dong'ı seviyor gibiydi, sürekli Dong'ın dibindeydi. Tabi Sun'ın kıskançlıkları kedi üzerinde bile gerçekleşiyordu. Dong Sun tarafından böyle sevilmenin keyfini son derece iyi çıkarıyordu. Özellikle Sun'ın dudaklarını kendi dudakları üzerinde hissettikçe gülmesini bastırmaya çalışıyor ve kızın dudaklarının tadına daha iyi bakıyordu. Sun'a film izleyeceklerini söylemişti ama canı şimdi izlemek istemiyordu. Üzerindeki penyeyi çıkardı ve başka bir penye giyecekken durdu. Aklına filmi izlemeyi erteleyebilecek başka bir fikir gelmişti. Dudaklarına bir sırıtma koydu ve elindeki penyeyi yatağın üzerine bırakıp sadece alt eşofmanıyla birlikte odadan çıktı. Karın kaslarını şuanda daha bir seviyordu çünkü Sun'ı çok iyi etkileyebilirdi. Odadan çıktı ve arkası dönük Sun'a doğru yaklaştı. Kızın üzerine eğilip dudaklarına hafif bir öpücük bırakıp koltuğa -başını kızın kucağına, kedinin yanına koyacak şekilde- attı. Kedi yüzüne bassa da umursamadı, Sun'ın şuanda kaslarına bakmasını umuyordu. Hadi Sunniee! Filmi bırak ve benimle ilgilen. Şuanda sana aç bir erkeğim. Bak aegyo bile yapmayı deneyebilirim. Yüzünü hafifçe kedinin patileri altından çekip Sun'a baktı.

tarafından **Kwon Na Sun** Perş. Ocak 17, 2013 10:26 am

Dong'ın öpücüğünün etkisi ile yüzünde kocaman bir sırıtma belirdi. O kadar alışmıştı ki bu duruma ama gene de doymuyor gibiydi. Onca şeye karşın değişen pek bir şey yoktu Sun'a göre. Sadece... Dong daha mayışmış biri gibiydi. En azından diğer kızlara ya da Grey'e bakmıyordu kendisine baktığı gibi. Bakışları filme odaklanmıştı. Aslında ne izlediğini bilmiyordu. Snow White. Birkaç yıl önce izlediği psikolojik bir filmdi sanırım. Yanaklarını şişirdi ve başını kediye ve Dong'a çevirdi. İkisi de kedi gibiydi. "Oppa sende Grey gibi küçük bir kedisin." Bir eli ile kediyi okşarken bir diğer elini de Dong'ın kırmızı saçlarından geçirdi. Bu saçlara alışmakta zorlanmıştı ama gün geçtikçe hoşuna gitmeye başlamıştı. Hem kendi saçları da sarı değildi. Tam olarak. Uçları pembe tonlardaydı. Belki kırmızı falan da yapabilirim uçlarını bir diğer sefere. Küçük yavru kediyi avuçladı ve yüzüne yaklaştırarak oynamaya başladı. Birkaç dakika sonra Dong'ın huzursuz homurtularını duyduğunda kaşlarını kaldırarak doğruldu. "Ne oldu Do- OPPAAAĞĞ!" Sesi haddien fazla çıkmıştı. Küçük Grey tiz sesi ile tısladı ve Sun'ın parmakları arasından sıyrılıp, koltuktan atladı ve sehpanın yanında küçük yastıklara tünedi. Sun hızla ellerini gözlerinin üzerine getirdi. "OPPAAĞĞ! GİT ÜZERİNE BİR ŞEYLER GEÇİR!" Parmaklarını araladı ve kısık gözler ile Dong'a baktı. İlk kez görmüyordu elbette vücudunu ama böyle de karşısında sergilenmesi garip hissettirmişti kendisini. Bacaklarını hızla kendisine doğru çekti ve koltukta büzüldü. Boşta kalan elini de parmaklarının arasından görebildiği kadarı ile Dong'a sallıyordu. "EVİN İÇİNDE BÖYLE DOLANMAMALISININ! KARŞI APARTMANDA Kİ YAŞLI JAPON'UN SENİ YARI ÇIPLAK GÖRMESİNİ Mİ İSTİYORSUN!? DAHA DÜN BİZİM APARTMANIN ÖNÜNDE KÖPEĞİNİ GEZDİRİYORDU!" Aslında o an, kendisinin ve karşısındaki Dong'ın varlığı dışındaki her şey anlamsız bir detaya dönüşüyordu beyninde ve buna hayretle tanık oluyordu. Ama kıskançlığından ödün verecek değildi. Yaşlı Japon kadını dün neredeyse tartaklayacaktı. "YA DÜRBÜNÜ VARSA! AISSHHH!" Oturduğu koltuktan hızla kalktı ve oturma salonunu hızla dolanmaya başladı. Koltuğun üzerine bıraktığı mavi atkısını açarak Dong'ın üzerine kapandı ve aynı hızla pencerelere doğru koştu. Açık pencereleri kapattı ve perdeleri sıkıca çekti. Sonunda rahat bir şekilde vücudunu duvara yaslarken, alnını elinin tersi ile sildi ve bezgin bir ifade ile Dong'a baktı. Eşortmanı vardı ama tişört namına herhangibir şey yoktu Dong'ın üzerinde. Elleri belinde koltuğa doğru tekrar ilerlemeye başladı ve Dong'ın kafasına yavaşça vurdu. "KATİL OLMAMI İSTEMİYORSUN DEĞİL Mİ?" Koltuğa oturmak yerine Dong'ın yanına oturdu ve Dong'a yaslandı. Sağ elinin parmakları Dong'ın boynunda dolaştı, sonra yavaşça omzuna indi. Küçükken parmaklarıyla futbol oynadıkları zamanlardaki gibi kapadı bütün parmaklarını sadece işaret ve orta parmağı kalacak şekilde. Parmaklarını omzunun ucuna doğru yürüttü ve sonra varla yok arası bir dokunuşla geriye, boynuna doğru kaydırdı. Burnunun ucunu Dong'ın burnuna sürttü hafifçe ve alnını onunkine yasladı. Zaman dursun ve sürekli böyle kalalım.Dong'la ben. Sonzuza kadar.

tarafından **Jung Hee Dong** Cuma Ocak 18, 2013 6:19 am

Planı geri tepmişti ve vücudunun üst kısmına sarılı atkıyla etrafta dört dönen Sun'ı izliyordu. Hafifçe kalktı ve dirseğini bükerek kafasını eli üzerine koydu. Film izlemek istemiyor ve cinsel konuda Sun'a ihtiyacı vardı şimdi ama kızın yaptıklarını izlemekten de büyük keyif alıyordu. Onu hastalık derecesinde kıskanması o kadar hoşuna gidiyordu ki Dong'ın, sevildiğini anlıyordu. Çünkü kendisi de hastalıklı bir şekilde seviyordu Sun'ı. Akşam işe -mağazadaki şapka reyonuna- gitmesi gerekiyordu ve gece geç saatlere kadar orada çalıştıktan sonra ikinci bir ek iş bulduğu -ara sıra daha doğrusu- Jieun'ın yanında Fiesta'da canlı müzik yapacaklardı. Haftada bir oluyordu bu ek işi ama iyi para getiriyordu. Düşüncelerinden sıyrılmasına Sun'ın güzel ellerinin kendi kafasında darbe yapması neden oldu. Doğruldu ve o sırada Sun'ın yanına oturmasına izin verdi. Sun'ın saçlarının kokusunu o kadar çok seviyordu ki bir keresinde onun şampuanıyla bile yıkanmıştı. O anıya hafifçe gülümsedi, Sun'ın fark ettiğini sanmıyordu, fark ettiyse de bir şey söylememişti o zaman. Yürüyen Sun'ın parmaklarını teninde hissettikçe parmak uçlarının değdiği yer karıncalanıyordu. Parmak uçları bile beni benden alıyor. Alınları birleşikken Dong koca dudaklarıyla Sun'ın minik burnuna minik bir öpücük bıraktı. Kızın minik burnu Dong'ın şişkin dudakları arasında kaybolmuştu. İkisi de kıkırdadı bu duruma. Dong bir yandan da filmi izlemedikleri Sun'ın yavaşça istediğinı yaptığına seviniyordu. Onunla her anlamda bir bütün olmak istiyordu ama onu zorlamakta istemiyordu. Sun'ın işaret parmağını tuttu ve dudaklarına doğru götürdü. "Bunlarla beni tahrik etmeyi çok iyi biliyorsun." diye fısıldadı ve kızın parmak ucunu öptü. Onu öpmeyi seviyordu daha doğrusu Sun'ın kendisini öpmesini seviyordu. Sevilmeye ihtiyacı vardı ve bu görevi Sun fazlasıyla iyi başarıyordu.

tarafından **Kwon Na Sun** Cuma Ocak 18, 2013 7:07 am

"Tahrik etmek mi?" Dong'tan geri çekilip kahkaha atarken elini dudaklarına bastırdı. Bacaklarını altına topladığında kahkaha atarak birkaç dakika geçirmişti dahi ve halen yüzünde tebessüm vardı. Dong ile kendisini hiç bir zaman çift olarak görmemişti. Halen da öyle görünmüyorlardı aslında. Öyle göründüklerine inanmıyordu. İnanmak istemiyordu. Nasıl hareket edeceğini, nasıl konuşacağını bilmiyordu. Dong'a aşığım diyemiyordu. Sanki cesareti yoktu. Aşık olduğunda ne yapacağını bilmiyordu. Evet. Onu öpüyordu hem de doyası ya ama bu sadece... Temastı. Hep öyle düşünüyordu. Dong ile ilişkisine isim koymak, anlam yüklemek istemiyordu çünkü eğer bir isim koyarlarsa her hangi bir şey nasıl olacağını bilmiyordu. Arkadaş derlerse arkadaşı gibi rol yapması gerekecek gibi düşünüyordu. Kardeşi olsa rol, sevgilisi olsa rol sadece ponpon kızların deyimi ile 'yatak partneri' dahi olsa rol demek zorunda kalacaktı. Bu yüzden hiç bir şey demiyordu ve her ilişkinin tadını alıyordu. Ponpon kızların arasında ki 'Azılı Bakire'ydi o. Bakire olmasından çok alay konusu olmuştu ama her hangi biriyle cinsel bir deneyim- Hayır. Yaşamak istediğini sanmıyordu. Ama Dong? Dong ile her şeyi tadıyordu. Onunla sevişebilirdi de nihayetinde ama... Bilmiyordu ki. Hiç bir şey. Ponpon kızlar bu konuda üzerine fazla gitmişlerdi. Hatta ponponlara ilk girdiğinde hepsinin sadece sevişmek için yaşadıklarını düşünmüştü. Gittiği ilk ponpon kızlar ve futbol takımı partisinde kızların kendisinden hariç hepsi o eski kulübenin kıvrımlarında futbolcular ile birlikte oluyordu. Kendisini de en köşeye kıstırmış tanınmamayı, görünmemeyi umuyordu. Hatta sarhoş bir erkeğin kendisine yönelmesi ile onu yastığa yapıştırmıştı. Çocuk yastığı öpmeye başlamıştı tabi. Tabi birde kızların okul yönetimi kıskacında parti veremedikleri zamanlar birbirleriyle takıldığı söylentisi de vardı. Hiç şahit olmamıştı. Belki de davet edilmemişti. Kim bilir? . Aralarında neredeyse beş santim olan Dong'ın gözlerine baktı. Dong'ın bu konuda tecrübeli olduğu aşikardı. Yeniden karşılaşmalarından önce yıllar boyunca belki de kızlar ile- Kaşlarını çattı. Kıskaçlık damarı tutuyordu gene. En azından artık onu yakaladığına göre başka kızlar ile sevişmesine izin vermeyecekti. Ponpon kızlardan bu konuda bilgi alma zamanı gelmişti belki de. Özellikle Yongah. Okulda seks tanrıçası olarak ünlenmişti üç yıldır. Yatağı hiç boş kalmıyordu. Dong'ın başka kızlara kaymasını engellemek için bu işe yoğunlaşabilirdi. Ama şimdi bir koşu telefona sarılıp Yongah'tan detayları da alamazdı. Belki kendisini Yongah düşünme tarzına iterse, doğaçlama olarak bu işten sıyrıldı ve Dong kendisine kalırdı ama... Yongah gibi düşünmekte kendisini yansıtmayacaktı. Ellerini Dong'ın çıplak göğsünde değdirdi ve bir süre orada parmakları ile oyalandı. Dong'ın parmakları dudaklarında ve çenesinde gezinirken kendisine ne olduğunu düşündü.

tarafından **Jung Hee Dong** Cuma Ocak 18, 2013 7:32 am

Sun ile karmaşık bir ilişkileri olduğunu kabul ediyordu. Bir sabah sevgili gibi uyansalar da öğleye doğru sıradan bir arkadaşmış gibi davranıp geceyi kardeşmiş gibi bitirdikleri günlerde oluyordu. Bundan şikayetçi miydi? Bilmiyordu. Bazen bu sorunun cevabı evet oluyordu bazense sayılır. Dong Sun'a her zaman zaman tanımıştı ve her zaman beklemişti, küçükken de şimdi de. Şimdi yeni olan tek şey Sun ve Dong'ın sürekli öpüşmeleriydi, birde aynı evde kalmaları. Kızın belini tutup kendine daha çok çekti ve çenesinden başlayıp yanağına doğru küçük öpücük adımlarıyla ilerlemeye başladı. Teninin yumuşaklığı o kadar güzeldi ki bazen Dong Sun'ı öpmeye kıyamıyordu, bebek gibi görüyordu onu. Bu sabah hafifçe çıkmış kirli sakallarını kesmişti Dong, sırf Sun'ı öperken kızın canı yanmasın diye. Aslında romantik biriydi ama bunu asla davranışlarına ve kelimelerine dökemezdi. Asla bir kızın kapısını açmaz, asla su birikintisi gibi bir yerde kızın elini tutup onun geçmesini kolaylaştıran tiplerden değildi. Şu zamana kadar kaç kızla birlikte olmuştu emin değildi ama hiçbirine nazik davranmadığı kesindi, Sun hariç. -Bazen Jieun'a da nazik davranıyordu ama bazen.- Grey'in bacaklarına sürtmesini hissedince gülümsedi ve dudakları hala Sun'ın yanağındayken "Dört ayaklı şey, annenle az işimiz var." diye seslendi minik kediye. Ayağıyla kediyi hafifçe itikledi ve bunu yaparken Sun'ın görmediğine dua etti. Tekrar dudakları kızın yanaklarında gezintiye çıktığında elleri de Sun'ın ince belinden omuzlarına ve oradan yavaşça pembe-sarı saçları arasında kayboldu. Kendisi de şuan Sun'ın her santimetresinde kayboluyordu. Bu kadar kızla yatmıştı ama hiçbiri Sun'ı şuanda öperken ki gibi bile bir heyecana ve huzura sebep olamamıştı.

tarafından **Kwon Na Sun** Cuma Ocak 18, 2013 7:54 am

Dong alt dudağını dudaklarının arasına aldı, kendisi hiçbir şey yapmadı. Evet bazen donukluk yaşıyordu ve karşılık vermiyordu. Kesinlikle böyle öpmesine karşı değildi zaten kendisinin bir itirazı olmadığını fark eden Dong ağzını araladı ve öpüşleri daha da sertleşti. Bir an için ölebileceğini düşündü. Sabah izlediği çizgi filmde ki gibi Dong'ı yemeye başlayabilirdi ve içinde tutabilirdi. Adrenalin, serotonin ve vücudunun salgılayıp salgılayabileceği bilimum hormonların patlaması yüzünden. Dong'ın öpücükleri dudaklarından boynuna kaydığında dudağının kenarını ısırmıştı. Boynunda gezinen öpücükler yavaş yukarı çıkıp yeniden yanaklarında ve dudak kıvrımlarındaydı. Dilleri birbirlerinin ağızlarını keşfe çıkmışken kendisi de karşılık veriyordu ve korktuğu buydu. Dong'ı tatmin edememenin suçu başka kızlara bakışlarının kaymasına neden olacaktı bu yüzden elinden geldiğince karşılık vermeye çalışıyordu ama korkuyordu. Hoş Dong'ın başka kızlara bakmasını elbet engellerdi. Ya tüm kızları öldürür ya da kolay yoldan Dong'a köle hayatı yaşatırdı. Dong kendisine yavaşça yaklaşmış ve aralarında ki bir kaç santimlik mesafeyi de aşmıştı. Kollarını vücuduna sarıp kendi vücuduna yapıştırmıştı. O kadar yumuşaktı ki hareketleri, dokunuşları saten gibi kayıyordu üzerinde. Ve dudakları, saçlarından başlayıp aşağı çenesine kadar gezintiye çıkmış bir çocuğun edasıyla dolaştı ve en sonunda belli belirsiz bir coşkuyla evine, ait olduğu yere, dudaklarına değmişti. Dong'ın güçlü kolları, kendine çekiyordu durmadan. Sanki aralarında boşluk varmışçasına. Giydiği ince beyaz tişörtünü belinden hafifçe sıyırınca, tişörtünü tamamen çıkartma isteği duydu. Ellerinin, kollarının, dudaklarının değmesi yetmiyordu Dong'ı hissedebilmesi için.

tarafından **Jung Hee Dong** C.tesi Ocak 19, 2013 4:54 am

Elleri Sun'ın penyesine kaydı, sanki o penye kızın üzerinde olmaması gerekiyormuş gibi yavaşça çıkarmaya başladı kızın üzerinden. Sun'a bu kadar yakınlaşmışken onu korkutup geri kaçırmak istemiyor ve bu yüzden kendisine zıt gelen bir şekilde çok nazik ve yavaş dokunuyordu. Sanki her an kırılacakmış bir cama ya da dokununca parçalanacak bir ipeğe dokunur gibiydi. Parmak uçları sanki kızın vücudunu ezberlemek ve oraları Dong'ın damarlarına taşımak istermiş gibi sürekli geziyordu Sun'ın teninde. İçindeki Sun aşkı o kadar büyüktü ki ikisini de yakacağından korkuyordu. Dudakları ise sanki Sun dokununca hayat buluyormuş gibiydi. İki saniye uzak kalsın kızdan hemen susuyordu Sun'ın pembe ve ince dudaklarına. Kendi kalın dudakları kızın ince dudaklarını bile koruyup kolluyordu. Onları asla bırakmayacağına yeminler ediyordu her dokunuşunda. Dili ise yalnızca Sun'ı konuşacağına yeminler ediyordu Sun'ın dilinin tadını aldıkça. Penyesi yavaşça sıyrıldı kızın vücudundan. Dong nefesini tuttu. Karşısında beyazımsı mükemmel ve kırılgan bir vücut vardı. Nefes alıp verdikçe derince kalkıp inen üst kısmı, sporunu eksik etmediği her halinden belli eden sıkı bir bel. Şimdi artık Sun tamamen Dong'ın değil mi? Sana bakarken bile özlüyorum seni, sana nasıl dokunup doyacağım sana? Bunları asla sesli söylemezdi Dong, sadece aklından bir anda geçer sonra da bir araya toparlayamazdı. Ama Sun'a taptığı söylenebilirdi hele de onu böyle gördükten sonra. Elini sanki gerçek değil de hayalmiş gibi gelen kızın boynundan aşağı göbeğine kadar gezdirdi. O kadar pürüzsüz ve mükemmeldi ki Dong gözlerini kapattı ve başını Sun'ın boynuna gömdü. Oradaki eşsiz kokuyu nefessiz kalana kadar içine çekti. Nefesi dışına vermek istemiyordu çünkü bütün içi Sun kokmuştu. Ciğerleri bu sefer sigara değil Sun'ın kokusu dolmuştu ama ikisi de Dong'ı öldürüyordu. Sun aşkıyla öldürüyordu Dong'ı. Çenesinin altını öptü kızın. Her yerini öpmek istiyordu. Sun'ın her yeri kendisine ait olsun istiyordu Dong. Parmakları kızın vücudundan çekip yüzüne getirdi ve yanaklarını okşarken dudaklarını yeniden yaşamak veya Sun'da ölmek için kızın dudaklarına bastırdı bu sefer sertti ve hızlıydı. Kucağında kaybolan kıza ölümüne aşıktı. Kendi büyüklüğünden ve kızın küçüklüğünden korkuyordu onu kendinde kaybetmekten korkuyordu ama kendisini Sun'da kaybetmekten korkmuyordu.

tarafından **Kwon Na Sun** C.tesi Ocak 19, 2013 5:49 am

Dong dudaklarını kendisininkilerden ayırdı ve dudakları çenesinde, boynunda gezinmeye başladı. Sıcak nefesinin ve nemli dudaklarının değdiği her yer, alev alev yanıyormuş gibi geliyordu. Minik bir inilti koyuvermemek için kendisini zor tuttu. Dong'ın dili birkaç dakika kendisininkiyle dans etti yine, daha sonra aşağı, gerdanına ve göğsüne doğru indi. Dong'ın elleri sırtında gezinirken kendi elleri de Dong'ın saçlarında, ensesinde ve göğsünde geziniyordu. Ellerini Dong'ın kaslı sırtından ayıramadı. Teninden yayılan kokuyu anlatmanın imkanı yoktu. Dong'ın boynuna dolayıp kollarını, kendisini hafifçe yukarı çekti. Dudaklarını Dong' sağ kulağına yaklaştırdığında, kesik bir nefes aldı. "Saranghae." İnce yüzü Dong'ın saçları arasında kayboldu, iyice yerleştirdi burnunu saçlarının arasına. Gözlerini Dong'ın yüzünde gezdirdi. Çocukluğundan kalan o hatıralar zihninde beliriyordu. Parmağının tersini Dong'ın sol elmacık kemiğinde ve yanak çukurunda gezdirdi. Dong'a ne zaman doyabilmişti ki zaten. Doyamıyordu. Çocukluğunda da böyleydi. Gözünün önünden ayırmazdı. Dong!ın dilini kendi ağzının içinde duyumsadığında tekrar, içinin titrediğini hissetti. Dong'ın kendisine böyle şeyleri nasıl hissettirebildiğini bilmiyordu. İlişkileri karman çormandı. İsimsizdi. Ne oldukları belli değildi. Bazılarına hatta Dong'a göre. Ama Sun göre tam takırdı. Her şeyi yaşabiliyorlardı. Dong onun arkadaşı olabiliyordu. Abilerinden ayrı bir kardeş sevgisine sahipti Dong'a karşı. Bazen de en ezeli düşmanı oluyordu çünkü bu bağımlılık üzerine fazla yük oluyordu. Şimdi ise aşık gibiydiler. Aşıkların bile böyle saf duyguları canlandırabildiklerinden şüphesi vardı.

tarafından **Jung Hee Dong** C.tesi Ocak 19, 2013 6:03 am

Sun'ı uyuyan bir bebekmiş gibi koltuğa yatırdı, kendisini de kızın üstüne bırakacaktı ama bir kendi cüssesine baktı ve birde Sun'a. İkisi de kıkırdadı. Sun'ı belinden kavrayıp "Gel bakalım kucağıma pembe saç." Kendini dar koltuğa bıraktı ve başını rahatça yastığa yasladı. Sun'ın kucağına rahatça uzanmasını ve tenlerinin birbirine yapışmasını izledi. Kollarını kızın bel çukuruna yerleştirdi ve kızın yüzüne hafifçe üfledi. "Ben de seni seviyorum." diye fısıldadı sonra. Nefesi dudaklarının hemen dibindeki kızın yüzüne çarptığına emindi çünkü kızında nefesi kendi burnu ve dudaklarına çarpıyordu. Sıcacık nefes, aynı Sun'ın ve kendisinin şu anki vücudu gibi. Nefes alıp verdikçe birbirlerinin tenine baskı yapıyorlardı. Öpüşmüyor birbirlerini izliyorlardı. Sun'ın minik burnu, ördek şeklindeki dudakları, capcanlı bakan gözleri ve pembeleşmiş yanakları, hepsi Dong için yaşama sebebiydi. Parmağının tersiyle Sun'ın yanaklarının pembe kısımlarını okşadı. "Saçlarınla aynı renk olmuş." dedi ve sırıttı. O sırada Sun'ın büyük ve hızlı öpücüğüne maruz kaldı. Sırıtan dudaklarını Sun'ın dudakları hala üzerindeyken düzeltti ve dudaklarını aralayıp kızın alt dudağını himayesi altına aldı. Kızın dudaklarını bıraktı ve burnuna oradan göz altlarına oradan da yanakları ve tekrar dudaklarında buluştu. Dudakları hala Sun'ın dudaklarını oynatırken "Sun'ın yüzünde gezi tur var, evet sayın Dong'ın iki dudağı daha gezeceğiniz çok yer var." dedi, konuşurken dudakları Sun'ın dudaklarına çarpıyordu. Ellerini kızın belinden çekip bacaklarının yanlarına indi.

tarafından **Kwon Na Sun** C.tesi Ocak 19, 2013 10:57 am

Bu kez gittikçe daha da sıcak hissediyordu kendini. Dong'la tenlerinin birbirine değdiği her nokta ateş gibi sıcaktı. Ellerini Dong'ın omzunun yanından kaydırdı, göğsüne doğru. O kadar yavaş hareket ediyordu ki. Parmak uçlarını hafifçe Dong'ın göğsün hızasında dolaştırdı. Sağ eliyse aşağı kaymıştı, tam şortunun bel hizasına. Dong'ın eşortmanının iplerini arıyordu ince parmakları. Onun olmasını, ve onun olmayı istiyordu. Dong'ın dudakları kendisininkilere tekrar değdikten bir süre sonra, artık nefessiz kaldığını fark etti. Ciğerlerinde dışarı boşaltabileceği bir hava yoktu ama, onun dilinin dokunuşlarından ayrılmak istemiyordu. Eğer bu şekilde havasızlıktan ölecektiyse, buna razı olabileceğini düşündü bir an. Dudaklarını yavaşça ayırdı ve Dong'ın gözlerinin içine baktı ardından fısıltıyı andıran bir ses ile dudaklarını araladı. "Seni istiyorum. Seni."
------------------------------

Duş kabinin altında vücuduna sarılmış, hareketsizce sıcak suyun tenininden akıp geçmesini hissediyordu. Pembe saçları suyun etkisi ile yanaklarına doğru kıvrımlı bir şekilde yaslanmıştı. Çıplaktı. Öylece kabin içinde sıcak suyun altına oturmuştu. Garip hissediyordu. Tam olarak anlam veremiyordu. Hayatı boyunca alamacağı kadar zevk aldığı bir yana, içinde garip bir duygu vardı. Hem kötü gibi hem iyi gibi. Olaylar fazla hızlı mı gelişmişti? Hayır. Dong'ı elinde tutmak ve diğer kızların kıskacından ayrımak istiyordu ve bu yüzden... Bu yüzden onunla beraber olmuştu. Başka bir sebep... Onu seviyordu. Öyle değil mi? Koltukta onu ilk öptüğü zaman ki gibi olaylar gene beynin çevresinde bir keşmekeş halini almaya başlamıştı. Aklının neden bu kadar karışık olduğunu bilmiyordu. Gerçekten deli cesareti ile sevişmelerine ön ayak olmuştu. Hatta ilerleyen dakikalarda koltuğa dahi sığamamışlar ve ahşap zemin üzerinde birbirlerinden geçmişlerdi. Onun yaşadığı duyguları algılamak ve sıcaklağını bedenine hapsetmeye çalışmıştı. Beyni adeta her yere elektrik sinyalleri göndermişti. Duyma algısı, görme algısı resmen körelmiş ve sadece onu hissetme duyusuna bağlanmıştı. Her ikisi de zevkten çıldırmış gibiydi. Bütün hissi şeylerin hep beraber dışarı çıktığını hissettmişti. Tabi ilk başta fazla zorlanmıştı. Bakireydi sonuçta ve ilk hissettiği acı anlık bir kaçma duygusuna dahi sebep olmuştu kendisinde. Elleri kabine dayanarak ayağa kalktı ve pembe bornozu üzerine geçirdi. Sıcak suyu kapattı. Küçük banyo bir buhar sisi ile kuşatılmıştı. Aynada bir süre oyalandı. Saçlarını düzeltti, yanakları ile oynadı, gözlerine baktı. Aynanın aksinden belli bir noktası kana bulanmış mavi örütü seçebiliyordu. Ne kadar süredir sıcak suyun altında olduğunu bilmiyordu. Her şey bitip Dong üzerine yığıldığında sadece acı, tatlı bir yorgunluğun etkisi ile uyumuştu. Sabaha doğruda gözlerini açtığında Dong'ı kendisi izler vaziyette bulmuştu. Ahşap zeminde üzerinde ki o meşhur mavi örtü ile uzanıyordu. Dong'ta hemen yanına kıvrılmıştı. Banyoya ilk birlikte girmişlerdi. Dong'a sarılarak sıcak suyun altında olmak fikri kendisini mayıştırmıştı. Sonra Dong banyodan çıkmış kendisi de düşüncelerinin saldırısına uğramaya başlamıştı. Banyodan elinde beyaz havlu ile dışarıya çıktı. Dong çoktan ortalığı toparlamıştı bu yüzden yaşananları kendisine bariz şekilde hatırlacak pek bir şey yoktu ortalıkta. Küçük Grey ayaklarına dolandı. Havluyu omzuna asıp, kediciği avuçlarının arasına aldı ve okşadı.

#Habibe olayı teyet geç deyince sansürlendi.

tarafından **Jung Hee Dong** Perş. Ocak 24, 2013 7:23 am

Artık Sun onundu ve içindeki hisleri saklama gereği duymayacaktı. Duşta suyun altında Sun ile vücutları birbirine geçmişken artık mutlu bir insan olduğunu hissetti. Şikayetçi, nefret dolu Dong değildi o an. Sanki suyun minik damlacıkları başından aşağı kaydıkça düşüncelerini de götürüyor ve onu soyutlaştırıyordu. Sun'ın kollarında huzurluydu ve oradan çıkmak istemiyordu. Sun'dayken kendini mutlu ve günahsız gibi hissediyordu. Sun'ın dudaklarına dokunduğunda, onunla bütünleştiğinde günahlarından arınıyor ve iyimser biri oluyordu. Benim tanrım, tanrıçam ve tapınağım da sensin Sun. Beni günahlar içinde bırakma sakın. Duştan çıktığında yatak odalarındaki yatağa baktı. İri dudakları geniş bir gülümsemeyle bir anlığına da olsa incelmişti. Belindeki havluyu sabitleştird. Giyindikten sonra salona geçip kendini koltuğa bıraktı. Sun duştan çıkana kadar evi izliyordu. Mutfaktaki tezgahta Sun'ın kahvaltılık gevrekleri ve boş dondurma kutusuyla Dong'ın sigara paketi. Grey'in maması. Sandalyenin üzerinde Dong'ın mağazadan ucuzca aldığı gri şapkası. Kenarda Grey'in minik yatağı ve mama tabakları. Minik televizyon ve geri kalan her şey. Dong kendini ilk defa bu dünyaya ait hissediyordu. İlk defa gerçekten bu dünyaya lazım biri, eğer Dong olmazsa şunlar bunlar olmayacak denilecek şekilde hissediyordu. Sun ona böyle hissettiyordu, sahiplenilmiş ve sevilmiş Dong. Artık huzur içinde ölebilirim. Grey'in mama tabağına patilerini vurduğunu ve aç olduğunu ima ettiğini duyuyordu ama şuan onunla ilgilenmek istediğini sanmıyordu. Göz ucuyla kedinin içeriye -yatak odalarına-doğru gittiğini gördü ve hafifçe gülümsedi. Gülümsemesi birden kendiliğinden soldu, içine garip bir his çökmüştü. Ne iyi ne de kötü ama varlığını belli eden bir his. Dong hisleri çok kuvvetli biriydi ve şimdiden bir şeylerden şüphelenmeye başlamıştı. İçindeki hissi yok etmesi gerekiyordu. Sun'a bir şey oldu düşüncesiyle koltuktan kalktı ve yatak odalarına doğru ilerledi.

[# SunDong's Home] Sensual Night

[# SunDong's Home] Sensual Night

Geri: [# SunDong's Home] Sensual Night

Geri: [# SunDong's Home] Sensual Night

Geri: [# SunDong's Home] Sensual Night

Geri: [# SunDong's Home] Sensual Night

Geri: [# SunDong's Home] Sensual Night

Geri: [# SunDong's Home] Sensual Night

Geri: [# SunDong's Home] Sensual Night

Geri: [# SunDong's Home] Sensual Night

Geri: [# SunDong's Home] Sensual Night

Geri: [# SunDong's Home] Sensual Night

Geri: [# SunDong's Home] Sensual Night